• ÝzEdebiyat > Deneme > Sanat |
61
|
|
|
|
“Kod Adý Venüs” o yýllarda Kýbrýs’ta bulunan genç bir Ýngiliz kýzýn baþýndan geçen olaylarý ele alýyor. Baþka bir deyimle Kýbrýs olaylarý bir Ýngiliz kýzýn bakýþ açýsýyla anlatýlýyor |
|
62
|
|
|
|
Bir tanem yine aldým elime sazýmý ve senin için sana bir parça çalacaðým. Sever misin bir tanem eski parçalarý, mesela Mýradé Kýné den sana uzun bir hava çalsam. Sesim o kadar güzel deðil bir tanem. Ama önemli deðil, benden baþka kimse duymuyor zaten. Senin resim de konuþmuyor benimle bir tanem. Bir haftadýr uðramadýðým çalýþma odama çocuklar girmiþ, sazýn akordunu bozmuþlar be bir tanem. Akordunu düzeltirken sana “Séva Hacýya” hikâyesini anlatayým bir tanem. |
|
63
|
|
|
|
Bu kuþatma altýnda bazý cesur, mert, yüreði güneþ gibi harlayan yazarlarýmýz dik durabiliyorlar, her þeyi göze alýp gerçeði ulu orta yýlmadan söylüyorlar ve ceremesini cesurca çekiyorlar. Hiç kimseye mihnet duymadan, dimdik ayaktalar.. Kitaplarýný her türlü baskýya raðmen yazýp halka sunuyorlar. |
|
64
|
|
|
|
Yufka yüreklidir þairler, narindirler, yüreklerinde sevgi, akýllarýnda bir dolu güzellikler vardýr, insanlar için, insanlýk için. ’’Þiir sanatý eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir.’’ der ünlü Fransýz Þairi Aragon. Þair her ne kadar yufka yürekli de olsa vatan tehlikeye düþtüðü zaman, zalimler mazlumlarýn karþýsýna dikildiðinde sertleþmesini de bilir. ’’Kalemin kýlýçtan keskin olduðunun.’’ en güzel ispatýný yürekli þairler ve yazarlar yaparlar... |
|
65
|
|
|
|
“Marifet iltifata tabidir, sermayesiz meta zayidir” demiþ atalarýmýz…. Yani yerinde ve zamanýnda yapýlan iltifatlar, iltifat yapýlan kiþiyi kamçýlayarak onun baþarý ve performansýný fazlasýyla artýrýr. Güzel sözler ve samimi övgüler ferdin daha mükemmel eserler ortaya koymasýný beraberinde getirir. Bu, bir anlamda yeteneklerin cilalanarak daha parlak ve göz alýcý olmasýný saðlar. Zira kiþisel becerilerin geliþtirilmesinde iltifatýn sihirli bir tesiri vardýr.
|
|
66
|
|
|
|
Ýpek Amber, bu yarýþmada müthiþ bir performans sergiledi. Kendisine eþlik eden dansçýlarýyla birlikte çok güzel bir performans ortaya koydu. Güzel bir koreografi ile izleyenlere zevkli dakikalar yaþattý. |
|
67
|
|
|
|
Bu vatansever þehitlerin vesilesiyledir ki, bugün bizler baðýmsýz ve güçlü bir ülkenin evlatlarý olarak vatanýmýzda huzurlu bir yaþam sürmekteyiz. |
|
68
|
|
|
|
Bir tutkudur þiir. Apayrý bir yaþama biçimi…
Hayallerle yaþar insan; köþklerde saraylarda yaþadýðý gibi. Yaðmur, kar, tabiat, deniz, bazen iþkence, bazen mutluluktur insan için. Yüreðinin derinliðindeki duygularýn ifadesidir þiir. |
|
69
|
|
70
|
|
|
|
Sýradan Sanat'a Ýliþkin Noktalar - Edebiyata saygým sonsuz ancak gelemiyorum öyle ölçülere, aruzlara falan.. Yani neden insanlarýn düþüncelerini ölçütlere sýðdýrmaya çalýþýrlar ki?.. Sýðmaz zaten! Sýðmadýðý gibi de insanýn asýl duygularý, ölçü tutturayým |
|
71
|
|
|
|
Bir sanat dalýný önemli –ve giderek- saygýn kýlan, herþeyden önce onun ifade gücü ve bu anlamdaki yeterliliðidir... |
|
72
|
|
73
|
|
|
|
Sanat bu âleme sýðmayan sözcüklerin okuyucularýn gönlüne sýðarak gönlünü süsleyerek gülümsetmesidir. Bu bir þiir olur öykü hikâye bir makale deneme söz olur gelir okuyucunun gönlüne bir kelebek misali usulca konar, gönül tellerini titreterek hissetmesini saðlar |
|
74
|
|
|
|
Bu demek oluyor ki þiirin nal sesleri ruh göðünde iz býrakmaya niyetlendiðinde þair, ona gerekli izleði sunabilmelidir |
|
75
|
|
|
|
Siz olsaný ne yapardýnýz? |
|
76
|
|
|
|
Halikarnas Balýkçýsý’nýn izinde gitmeye çalýþan bir Anadolu neferi olarak çok mutlu oldum ve umutla doldum.
Herkese tavsiyem, gidin ve izleyin bu muhteþem gösteriyi.
Sonra da Halikarnas Balýkçýsý’nýn en azýndan ‘Anadolu’nun Sesi’ kitabýný okuyup, kolunuzun altýna Homeros’un Ýlyada’sýnýn Azra Erhat tercümesini sýkýþtýrýp Troya’ya gidin ve Troya’nýn o büyülü atmosferinde okuyun bu eseri. Troya meþeleri Homeros’un, Halikarnas Balýkçýsý’nýn ve Manfred Osman Korfmann’ýn sesinden efsaneyi fýsýldayacaklardýr kulaðýnýza...
|
|
77
|
|
|
|
Aþký kelimeler dökmekle kalmayýp ona sesinden yeni bir týný veriyor, anlamý derinleþtiriyor. |
|
78
|
|
|
|
Þiire ‘mevzun ve mukaffalý söz’ denirdi eskiden… Bu ne demektir? ‘Þiir, ölçülü ve kafiyeli söz kümeleridir’ demek… Bu taným, þiiri baþtan sýnýrlýyor. Yani bu tanýmýn dýþýnda yazýlanlarý þiir saymýyorlar; serbest tarzda yazýlmýþ þiirleri Molla Kasým misali edebiyatýn çöp sepetine atýyorlar. Oysa þiirde þekil ve kalýp mutlak unsurlardan deðildir. Þair bunlara takýlýp kalmamalýdýr. Þiir ille de belli bir þekil ve kalýp üzere söylenecek diye baðlayýcý bir þart yoktur. Divan ve Halk þiirinde þekil ve kalýp çok önemlidir. Fakat günümüzde þiirde þekil ve kalýptan çok; þiirin ruha tesir edip etmediði, gönül telini titretip titretmediði, özgün olup olmadýðý, mevcut þiir zincirine yeni halkalar ekleyip eklemediði daha önemlidir. Þiir vardýr heceyle, þiir vardýr aruzla, þiir vardýr serbest yazýldýðýnda güzeldir. Güzellik anlayýþýný belli bir ölçü ve kalýba sokarak þartlarý zorlamak, þiirin alanýný daraltmaktan baþka bir þey deðildir. Þiirde ölçü ve kafiyeyi olmazsa olmaz gören Necip Fazýl’ýn þiirlerine kötü diyemeyeceðiniz gibi, serbest tarzda yazdýðý þiirlerle gönüllerimizi dirilten “Diriliþ Þairi” Sezai Karakoç’un þiirlerine de kötü diyemezsiniz. Demek ki içerik çok kere þeklin önüne geçebiliyor.
|
|
79
|
|
|
|
Hem inançlarýna, hem geleneklerine hem devletine baðlý; hem de evrensel deðerleri benimsemiþ Tuluyhan UÐURLU örneðindeki gibi piyanistlerimizi neden yetiþtirmeyelim? |
|
80
|
|
|
|
‘Tamam’ dedim kendi kendime, þimdi koca piyanoyu, nescafe tabaðýnýn kenarýna iliþtirilmiþ çikolatalý gofret misali yiyecek, daha sonra parmaklarýna yapýþan tuþlarý, arta kalan çikolata parçalarý gibi yalayýp yuttuktan sonra keyifle arkasýna ya |
|