• ÝzEdebiyat > Deneme > Sanat |
21
|
|
22
|
|
|
|
Boynunda sarýlý pembe peluþu, canlý ses tonu, güleç yüzü, samimi tavrýyla Ebru karþýmda duruyor. Aslýnda oturduðum sandalyenin koluna tünemiþ vaziyette. Bir yandan da gülüyor. Mikrofona eðilmiþ gülerek bana bakýyor. “Nereye gitsem hep ona rastlýyorum. Bütün oyunlarda o var. Tiyatroyla ilgili her yerde karþýmýza çýkýyor…” Benden bahsediyor.
|
|
23
|
|
|
|
Baþka konularda biraz fazla eðleþtim mi, dostlarým sesleniyor oradan: “Þiire dön Yuþa abi , þiire…”
Evet, þiirin geniþ, kuþatýcý ve diriltici evrenine çaðýrýyor aslýnda dostlarým…
Ýnsaný kirlerden, belki yaþadýðýmýz günlerin kara’sýndan ancak þiirin temizleyebileceðine inanýyor.
Haksýzlar mý? |
|
24
|
|
|
|
En etkili iletiþim her zaman konuþmak deðildir sözsüz iletiþim pandomim gibi ya müzik bir kaç nota akor enstrümanlarla olan o eþsiz anlatým Ýngilizce Fransýzca Japonca müzik evrensel çünkü duygularýn dili ortak desem ki okuyami sonra hüzün iþte hissedilen yine üzgünlük.. |
|
25
|
|
|
|
Bu zamana kadar üretilmiþ ve bundan sonra üretilecek olan tüm sanat ürünleri, üretildikleri ve üretilecekleri dönemin rengi, nüktesi, duygusu ve sorunlarýyla dolu olacaktýr… |
|
26
|
|
|
|
''27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarýnca hazýrlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasýz gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalýþýrlar.'' |
|
27
|
|
|
|
Günümüzde bilhassa gençlerimiz arasýnda oldukça yaygýn bir milli dansýmýzdýr Hoptek. Bu dansýn bir diðer adý da Kolbastý’dýr ki, zaten bu hareketli dans daha bu isimle meþhur olmuþtur. |
|
28
|
|
|
|
Bir toplumsal dayanýþma yeri aslýnda edebiyat siteleri... Kimimiz solcu, kimimiz saðcý, kimimiz orta yolcu, her ne ararsan var özetle... Benim bir fikrim, siyasi bir görüþüm vardýr illaki, sizin de vardýr, biliyorum. Kimselere dayatmadýktan sonra, benim gibi düþüneceksin, o konuyla alakalý yazacaksýn, diye, bir sorun yok. |
|
29
|
|
30
|
|
|
|
“Kelimeleri sana veriyorum okuyucu... Onlar yanýp sönen birer oyuncak. Boþ içleri. Boþ mu? Alev var göðüslerinin içinde, barut var, gözyaþý var. Nihayet bütün dünya kelimelerden ibaret. Ama sende ne varsa kelimede de o var. Kelime, Narsis’in kendini seyrettiði dere. Çok bakma, içine düþersin!” |
|
31
|
|
|
|
sanata panoromik bir bakýþsal açý türlü sübjektibvite vü at gözlülükten sýyrýlým.. aþýrý þiþnmenin zararlarý felan fýstýkl.. |
|
32
|
|
33
|
|
|
|
Geçenlerde bir grup arkadaþla otururken tiyatrodan bahsetmiþtik. Bir arkadaþ, “Hayat bir tiyatrodur.” demiþti. Ötekisi, “Hayýr, hayat tiyatro olamaz” diyerek itiraz etmiþi. Ýçimizde en saygý duyduðumuz arkadaþa; “Siz bu konuda ne diyorsun” diye sorduðumuzda; “Ýkisi de doðru söylüyor” diyerek þöyle meseleyi þöyle izah etmiþti: “Hayatýn kendisi bir tiyatroya benzetilebilir ancak, tiyatrodan farký, tiyatronun rolü önceden belirlenmiþken, hayatsa, rolü önceden belirlenmeyen bir tiyatrodur, diye düþünüyorum..” |
|
34
|
|
|
|
Türk Musýkisinin önemli bestekârlarýndan Þekip Ayhan' a iliþkin tanýtýcý bir yazý... |
|
35
|
|
|
|
yerel sanatçýlarý teþvik etmek, diðer sanatçýlarla tanýþtýrmak, sanat üzerine, kültür üzerine söyleþilere de bir ortam hazýrlamaktý amaç. sanatçýlar, yazarlar ciddi anlamda ve düzenli olarak bir araya gelemiyorlar. |
|
36
|
|
|
|
Ýhsan Ýpek Cankurt'un yayýnladýðý Hevsel Edebiyat ve Þiir Dergisi'nin tanýtýmýdýr. |
|
37
|
|
|
|
Zaten notalar nedir ki? Zamanýn eriyerek anlara, anlarýn notalara dönüþmesinden baþka. Parmaklar tuþlar üzerinde uçarken saniyelerin dört bir yana saçýlmasýndan baþka ne olabilir ki? Bu kadar basit ve doðal. En basite indirgenen doðallýk müziðin en saf hali deðil mi? Öylesine kolay ki, ha notalarý üst üste koyarak göðe yükselip yýldýzlarý toplamýþsýn, ha tuþlarýn üzerinde serseri aþýklar gibi dolaþmýþsýn. Ýþte bu basitlik. Neden nefes aldýðý sorulur mu hiç insana, neden yaðmur yaðar, güneþ açar, gökte yýldýzlar parlar? Doðal iþte.
|
|
38
|
|
|
|
Malatya Belediyesi Eðitim ve Sanat Merkezi bünyesinde, Þehir Tiyatrosu olarak 13 Ekim 2011 tarihinde belediye binasýnýn önünde start veren ilk tiyatro oyununu (skeci) izlerken nah þuracýðýmda bir þeyler oldu…
|
|
39
|
|
|
|
Bükülen, kývrýlan, akýþkan bir sývýnýn içinde zarif bir biçimde süzülen bedenlerin oluþturduðu tablo, uzakta kalan masal ülkesinin naif bir aksi gibi duruyor. Ve nihayet sihirli bir deðnekten yayýlan pýrýltýlý notalarýn oluþturduðu müziðin ahengine kendi |
|
40
|
|
|
|
Örneðin; ‘Þâirleri haykýrmayan bir millet,/ Sevenleri toprak olmuþ öksüz çocuk gibidir.’ diyen Mehmet Emin Yurdakullar, ‘Zulmü alkýþlayamam, zalimi asla sevemem; /Gelenin keyfi için geçmiþe kalkýp sövemem.’diyen Mehmet Akifler,' Ne vakit bir yaþamak düþünsem/Bu kurtlar sofrasýnda belki zor /Ayýpsýz fakat ellerimizi kirletmeden’ diyen Atilla Ýlhanlar, Evin –de hali, saadet/ Isýnmak ocaktaki alevde/ Sönmüþ yýldýzlara karþý/ Iþýklar varsa evde.’ diyen Behçet Necatigiller, Mevlânâlar, Yunus Emreler gibi… |
|