• ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
21
|
|
|
|
Bu satýrlarý yazmama sebep de Jean Baudrillard'ý þu sözüydü: “Görünüþün tersine, doða önce ölümsüz varlýklarý yarattý ve ölümü bilek gücüyle kazandýðýmýz içindir ki bugünkü canlý varlýklar halini aldýk." |
|
22
|
|
|
|
Bunlar da yerleþince, yukarýdaki genç, eþyalarýn üzerine bir branda çekip, baðladý ve arkadaki merdivenden aþaðý inip, þoför mahallinden “Z” þeklinde bir demir alýp arabanýn önüne taktý. Kolu birkaç kere çevirdi. Motor, gürültülü bir þekilde çalýþtý. |
|
23
|
|
|
|
Bertrand Russell da “mutlu yaþamýn büyük ölçüde iyi ve dürüst yaþam demek olduðunu; duygusal yorgunluðun, çekememezliðin, mükemmeliyetçiliðin mutsuzluða yol açacaðý” düþüncesinde. |
|
24
|
|
|
|
Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktýðýnda, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediðini düþününce içinden korkuyla karýþýk bir ürperti geçirdi |
|
25
|
|
|
|
Beklersen tost gelince sana da veririm, dedim. Anlamýþ gibi oturdu. Tost gelince de ayaða kalkýp “Sözünü tut!” dercesine miyavlamaya baþladý. Bir lokma bana bir küçük parça ona, yedik. |
|
26
|
|
|
|
Sevmek illaki sahip olmak deðildir. Sevdiðinin mutlu olmasý da yetebilmeli bazen sevene. Ýlla karþýlýðý olmasý gerekmez sevginin, sadece sevmek de güzeldir ve sevilmek þart deðildir her zaman. Karþýlýk olmaz sevgide, sevilmese de sevdiðine hizmet etmeli insan. Yoksa ticaretten ne farký kalýr sevginin... |
|
27
|
|
|
|
Her þey ezelde baþladý...Yedi kat yukarýda oturduðum yerden aþaðýlara baktým ve "Karar verdim, dedim. Aþaðýya inmeye gönüllüyüm." Bildiðim her þeyi unutacaktým. Göklerdeki evimi, nereden geldiðimi, kim olduðumu, her þeyi.Yalnýzca bir tek þeyi hatýrlayabilecektim: Sevgiyi... |
|
28
|
|
|
|
Kendi kendime ustura muhabbeti yaparken beni þaþýrtan bir olay oldu. Neredeyse çýðlýk atacaktým, kendimi zor tuttum. Çünkü usta traþ ettiði adamýn sað kulaðýný usturayla kesti, kulak kepçesini sanki çöpmüþ gibi duvarýn yanýndaki orta büyüklükte bir sepetin içine attý. |
|
29
|
|
|
|
Sarayýn kapýsý önünde etraflarý güvenlik elemanlarý tarafýndan çevrilerek bir müddet bekletildiler. Çünkü o sýrada Savunma Bakaný, darbecilerin teslim olduklarýný ve dýþarýya nasýl býrakýlmalarý gerektiðini sormak için oradan ayrýlmýþ Ýmparator'un yanýna gelmiþti. Baþkan “-Ne býrakmasý? Hepsini öldürün!” dedi. Bakan “-Ama Baþkaným söz vermiþtik...” deyince Ýmparator, “-Haine verilen sözü tutmaya gerek yoktur! Derhal infaz edin!” diye sert bir þekilde emri tekrarladý. |
|
30
|
|
|
|
Kara Hattat adlý romanýn giriþ bölümü. |
|
31
|
|
|
|
Mahkûm merdivenleri kendinden emin adýmlarla çýkýyor, giyotinin önünde duruyor ve usta bir basketçi gibi elindeki kafayý sepetin içine atýyor. Ve giyotinin keskin býçaðý da gürültü çýkararak aþaðýya iniyor, ama kestiði bir þey yok ki... |
|
32
|
|
|
|
Eve geldim, odamdayým, sessizliðime kavuþtum, sandalyemi camýn kenarýna çekip, pencereyi açtým. Bu dinginliðin sonsuza kadar sürmesini istiyorum, mümkün mü? Iþýklarý yakmadým. Karanlýðýn içinden dýþarýyý gözleyecektim. |
|
33
|
|
|
|
Dev iþ makinesi, kýpýrdamadan, gürültü çýkarmadan duruyor, kendinden çok emin bir görüntü sergiliyor. Ayný zamanda kibirli, kendini beðenmiþ ve biraz da ukela... |
|
34
|
|
|
|
üç kuþaðýn geçiþli olarak birbirlerine psikolojik açýdan yaptýklarý etki. Büyük dedenin yaptýðý hata sonucu oðlunun çocuðuna kadar yansýmasý ve ödenen bedeller. |
|
35
|
|
|
|
Toprak anadýr, çünkü doðurur. Üstelik her sene ve istersen her defasýnda farklý bir þey doðurur. Ona hoyrat davranýrsan üzülür, bazen de direnir. Küserse doðurganlýðý da sona erer. Ona su ver, gübre ver; verdiklerinin bir damlasýný, bir gramýný ziyan etmez. |
|
36
|
|
|
|
Bana bulutlardan bahset dedi küçük kýz.Yanýndaki genç kýz gökyüzüne bakarak beyaz masum hayaller gibi sonsuz gibiler ama.. ama diye devam etti kýz onlarýnda her zaman sonu var diyip kalkýp gitti.Küçük kýz yaðmur olup yaðdýktan sonra yeniden doðarlar farklý bir þekilde farklý yerlerde ama yeniden doðarlar diye fýsýldadý |
|
37
|
|
|
|
Her insanla tanýþmak imkansýzdýr, ama bazen. Bilmeden de tanýrsýnýz. Belki bir gün çýkar karþýnýza ya da baþka bir hayata kalýr. Tüm cümleleriniz. |
|
38
|
|
|
|
Yýrtýk pýrtýk düþünceler kafamýn içinde cirit atýyor. Giden gelen, mantýklý mantýksýz, olumlu olumsuz düþünceler. Tabii sürekli böyle deðil. Kimi zaman aklýmda hiç düþünce kalmýyor. Zihnim bomboþ. |
|
39
|
|
|
|
Meðerse bu küçük yýlan, yýlanlar kraliçesi Þahmeran'ýn en küçük yavrusuymuþ. Ýyi yürekli bu güzel kraliçe, bütün yavrularýný çok severmiþ, ama bu küçüðün yeri bir baþkaymýþ. O gün kafasýný delikten çýkarýp havanýn iyi olduðunu gören yavru, dýþarý çýkmak için annesinden izin istemiþ. Annesi önce “Hayýr!” dediyse de sonra ýsrarlarýna dayanamayýp, yuvadan fazla uzaklaþmamak þartýyla razý olmuþ. Yavru gittikten biraz sonra da, Þahmeran ne yaptýðýný izlemek için yavrusuna bakmaya dýþarý çýkmýþ. Bir de ne görsün! Yavrusu bir leyleðin gagasýnda. Yýkýlmýþ, periþan olmuþ. Bu birkaç saniye sürmüþ, ama Þahmeran'ýn vücuduna adeta felç gelmiþ. |
|
40
|
|
|
|
Kulaðýna gelen seslerle gözlerini araladý. Gün iyice aydýnlanmýþtý. Güneþin parlak ýþýklarýný gözlerini kýrparak uzaklaþtýrmak istedi. Bu arada yine ayný seslerden birini duydu.
" Adam yaþýyor galiba, kýmýldadý bak! "
|
|