• ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
281
|
|
|
|
Ve... Kuþ kayboluyor. Elime bakýyorum, kâðýdý parmaklarýmýn sýmsýký tuttuðunu görüyorum. Bu kuþ gerçek miydi, hayal miydi? Kuþ hayal ise bu kâðýt neyin nesi o zaman? Acayip bir ürperti geldi; bütün vücudum titriyordu. |
|
282
|
|
|
|
Bu dünyada her þey boþ ve geçici, hatta önemsiz, gereksiz; bunu biliyorum. Bildiðim halde olaylardan neden etkilendiðimi bir türlü anlamýyorum. |
|
283
|
|
|
|
Bozuk. Dönemiyor. Dönemeyen dönme dolabýn en son gideceði yer de hurdacý mezarlýðýdýr |
|
284
|
|
|
|
Ben bahçede bazen dolaþýyor bazen oturuyor bazen de yatýyordum. Terastan gelen gülüþleri ve konuþmalarý duysam da ne olduðunu tam olarak anlamýyordum. Az sonra terastan çýkan dumaný gördüm, daha sonra da burnuma kýzarmýþ et kokularý geldi. |
|
285
|
|
|
|
Evlerin pencerelerine demir korkuluklar takýldý. Bir de bizim açýmýzdan güzel bir olay yaþandý: Evlere girmek isteyen yabancýlarý engellemek amacýyla kullanýlmak üzere, sokak köpekleri sahiplenildi. Þimdilerde sokakta tek baþýna dolaþan bir köpek bile görmek imkansýz. |
|
286
|
|
|
|
Onlarýn da üstlerine sürüyor arabayý; yavru köpek kurtuluyor ama sarý kedi korkunç bir çýðlýk atýyor. Ve param parça... Hiç sevmediðim, ne zaman görsem bana kafa tutan bir kediydi. Buna raðmen keþke ölmeseydi... |
|
287
|
|
|
|
Mirasçýlarý aralarýnda anlaþamadýklarý için kaderine terk edilmiþ olan bahçe içindeki eski ve birçok yeri yýkýk bir evin içinde, saðlam kalan bir odada üç genç yaþýyormuþ. |
|
288
|
|
|
|
Bunlarý yapanlarýn hepsi insan; o nedenle insanlarýn hepsinin kötü olduðunu söylersem haksýzlýk yapmýþ olurum. Mesela Cafer Aga'ya ben nasýl kötüdür derim. Bana arada sýrada baðýrsa da kötü deðildir. Bana hiç vurmadý. |
|
289
|
|
|
|
Ama bu seferki farklý. Köpek deðil, bir insanla beraberken yakaladým. Orta yaþlarda bir adam. Simit satýyor. Ayný sokakta Cafer Aga'nýn evinden çok aþaðýda bahçeli bir evde oturuyor. Dul, çünkü karýsý ölmüþ. |
|
290
|
|
|
|
Her tarafým kar içindeydi, birkaç defa silkelenip kardan kurtulmaya çalýþtýysam da az sonra üzerim gene karla doluyordu. Rüzgar ve kar hýz kesmiyordu, göz gözü görmüyordu |
|
291
|
|
|
|
“Gökyüzünde geceleri Kangalyang Uydusunun yalnýz kaldýðýný gören Yapýcý, bir avuç ateþ daha almýþ. Bu seferkini gökyüzüne çok hýzlý savurmuþ. Ateþ gitmiþ, gitmiþ, gitmiþ... Ve bir yerde durmuþ. Sonra da ne olmuþ biliyor musunuz? Patlamýþ, etrafa ateþ parçalarý saçýlmýþ. Ýþte bunlar da yýldýzlarmýþ. |
|
292
|
|
|
|
Silah sesleri kesildikten sonra korucular, olay mahalline gidip bilgi edinmeye çalýþtýlar. Ruslar katliam ve soygunlarýný yapýp oradan ayrýlmýþlar. Çok sayýda ölü ve yaralý varmýþ. O konvoydakilerin arabalarý devrilmiþ, eþyalarý talan edilmiþ, hatta hayvanlarý öldürülmüþ. |
|
293
|
|
|
|
Yüzlerce çeþit çiçeðin oluþturduðu bir tablo. Yeþil, sarý, mor, kýrmýzý, kahverengi... kýsacasý her renkten çiçek. Renkler birbirine karýþmýþ, öylesine ilginç bir renk cümbüþü oluþmuþ ki... |
|
294
|
|
|
|
'que vas-tu rester jusqu'à? |
|
295
|
|
|
|
Ýkisi birden, içimizde en fazla kilolu olan, sabahleyin bana korkunç bakýþlar gönderen sokak köpeðine saldýrdýlar. Onu yere yýkýp hemen boðazýný sýktýlar, ölünce de parçalayýp yemeye baþladýlar. Aðýzlarý, burunlarý kýpkýrmýzýydý. |
|
296
|
|
|
|
Aðaç dallarý yere doðru eðildi, bakalým bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kýrýlmasýnlar? Yok caným, ta o kadar fazla deðildir üzerlerine konan kar. |
|
297
|
|
|
|
Poþetin içinden ekmek, bira, þarap ve biraz da tavuk göðsü çýktý. Ýçerdeki tezgahýn üzerine bunlarýn hepsini koydu. Ocaðý yaktý, tavanýn içine azýcýk yað döküp kýzdýrdý. Tavuk etini bu kýzgýn yaðlý tavada kýzarttý, ocaðý söndürdü. |
|
298
|
|
|
|
Savaþanlar hep yoksullar nedense! Yoksullar birbirleriyle kendi istekleri ile savaþmazlar, zenginler tarafýndan savaþtýrýlýrlar.Savaþ çýðýrtkanlarýnýn kârý, savaþta hayatýný kaybeden insan sayýsý ile doðru orantýlýdýr.Savaþan taraflarýn savaþ sonunda kazanacaklarý hiçbir þey yoktur; savaþýn bütün ganimeti savaþtýrana gider. |
|
299
|
|
|
|
Evet, bu bir güvercin. Besili. Tüyleri bembeyaz. Ayaklarý ve gagasý açýk penbe, týrnaklarý kirli beyaz. Gagasýyla katlanmýþ bir kâðýt parçasý tutuyor; |
|
300
|
|
|
|
Týkýrtýlar duydum, gözlerimi araladým. Üç serçe su kabýnýn üzerine konmuþ; hem ürkek ürkek saða sola ve arkalarýna bakýyorlar hem de su kabýna kafalarýný daldýrýp su içiyorlar. |
|