• ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
241
|
|
|
|
Bu yaþadýklarým ayný günün olaylarý mýydý yoksa farklý günlere mi aitti? Birkaç saatlik zaman diliminde defalarca gece ve defalarca gündüz olabilir miydi? |
|
242
|
|
|
|
Mutfaða doðru koþturuyorum. Ocaðý yanýk unuttum sanýyorum. Bakýyorum, düðme kapalý konumda, çaydanlýðýn altýnda ateþ yok; yani söndürmüþüm. Her ihtimale karþý çaydanlýðý ocaðýn üzerinde alýp tezgahýn üzerine koyuyorum. |
|
243
|
|
|
|
Ahýrý iyice incelemeden önce kapýdan girince sol duvarýn yanýndaki saman balyalarýnýn arkasýna saklandým. Saman balyalarý ile duvar arasýnda býrakýlan boþluk tam benim girebileceðim kadardý. Çok keskin bir gözün bile burada saklanan canlýyý görmesi zordu. |
|
244
|
|
|
|
Acýlarýmý, çektiklerimi bir baþkasýna nasýl anlatacaðým? Anlatabilsem, o beni anlayabilecek mi? Anlasa ne olur, ne deðiþir. Bir iki “ah, vah” çeker; onun da samimi olup olmadýðý þüpheli. |
|
245
|
|
|
|
Uykum geldi. Hayret! Gözkapaklarýmýn üzerine bir aðýrlýk çöktü; sanki kilolarca yük binmiþ gibi. Kapattým gözlerimi, açmak istiyorum açamýyorum. Beynim faaliyette, gözlerim uykuda. |
|
246
|
|
|
|
Hava rüzgârlý ve yerler yaþtý; gece yaðan yaðmur henüz kurumamýþtý. Ýleride üç çocuk havasý inmiþ bir plastik topla oynuyorlardý. |
|
247
|
|
|
|
Ve... Gözleri kör edebilecek þiddette bir ýþýk ile kulaklarý saðýr edebilecek bir gök gürültüsü... Kendimi yere attým. Üzerime yýldýrým düþtüðünden eminim, yer sarsýldý, ama ne bende ne de yerde ateþin en ufak bir izi bile yok. |
|
248
|
|
|
|
sabah umuttu,yeni bir baþlangýçtý,her þeyin hayýrlýsýydý |
|
249
|
|
250
|
|
251
|
|
|
|
Cafer Aga, gençliðinde çok iyi klarnet ve darbuka çalan bir sanatçýymýþ. Düðünden düðüne, davetten davete dolaþýrmýþ. Tabii tek baþýna deðil; diðer müzik ekibi arkadaþlarýyla. |
|
252
|
|
|
|
Bence, denizlerinde martýlarýn uçmadýðý, çöplüklerinde tavuklarýn eþelenmediði, kýrlarýnda eþeklerin debelenmediði, göllerinde mandalarýn yüzmediði bir dünya yerin dibine(!) batsýn. Ben böyle bir dünyada yaþamak istemiyorum. |
|
253
|
|
|
|
Bu adý bana Kenan Baba koydu. Benim ilk adým -belki de gerçek olan odur- Kalo idi. Kalo çingenece bir kelime; siyah, kara demek. |
|
254
|
|
|
|
Okullarýn açýldýðý ilk gün, bu ilkokulun bahçesine girdim. Burada öðrenciler kantinden aldýklarý yiyeceklerin bir kýsmýný ya doyduklarýndan ya da zil çaldýðý için yemeye vakitleri kalmadýðýndan saða sola atýyorlardý. Ben de herkes derse girince bunlarla karnýmý doyuruyordum. |
|
255
|
|
|
|
Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur. Ýtiraf edin ki, güzel, hoþ olarak yaptýðýnýz ne varsa, hepsini bu deliliðe borçlusunuz.Ben bir dünya vatandaþýyým, herkese ama herkese bir yabancý olarak bilinirim. |
|
256
|
|
|
|
Benimkiyle bu dünya birbirinden çok farklý. Þu dünya iyi ya da bu dünya kötü, demiyorum. Ýkisi de iyi veya ikisi de kötü olabilir. Kavramlara anlam yüklemiyorum, algýlarýn farklýlýðý bu kabule zorluyor beni. |
|
257
|
|
|
|
Cafer Aga, gerçekten de miskin, tembel bir adam. Bütün gün mevsim kýþsa tuvaletin içindeki odada, havalar iyi ise dýþarýdaki bankýn üzerinde hiçbir iþ yapmadan oturup duruyordu. |
|
258
|
|
|
|
Daha sonra hastanenin kapýsýnýn dýþýna dev bir pankart asýldý. Pankarttaki yazý þöyleydi: “HASTANEMÝZDE KARANTÝNA UYGULANDIÐINDAN HASTA VE ZÝYARETÇÝ KABUL EDÝLMEMEKTEDÝR. MÜDÜRÝYET” |
|
259
|
|
|
|
Yerden bir metre kadar kafasý yükselince de adamlardan biri býçaðýný kýlýfýndan çýkarýp, diðerleriyle þakalaþp gülüþerek hayvanýn boðazýný kesti. |
|
260
|
|
|
|
Doðan her canlýya, bu dünyada bir bilet kesilir. Her biletteki varýlacak istasyon aynýdýr; sadece bu istasyona varmak için katedilecek mesafe farklýdýr. Hayvanlar, istasyona neden geç ya da erken vardým diye hayýflanmazlar. |
|