• ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel |
421
|
|
|
|
Sanýrým tan aðarmakta. Beni yýkýntýlarýmýn içinden çekip bir bütün halinde yere fýrlatýyor N. Ýnfaz tarihim ikiye bölünmüþ. Büyük yargýç M. hücrede fazla beslendiðimi düþünmüþ olsa ki |
|
422
|
|
|
|
Dün kendimi saçmasapan bir yalnýzlýk içinde buldum... |
|
423
|
|
|
|
her þey olduðu gibi güzel olmayabilir belki bir az deðiþiklik onun tadýný daha da farklýlaþtýr |
|
424
|
|
|
|
Hayat'ýn Ne Kadarý Gerçek |
|
425
|
|
|
|
Ýþte sýcak bir temmuz... Geceleri cýrcýr böceklerinin öttüðü, damlara düþecek gibi yakýn duran yýldýzlarýn parlaklýðýný gösteren berrak gecelere, gündüzleri ýrgatlarýn erkenden kalkýp bahçelere meyve toplamaya gittiði günlere sahip sýcak bir temmuz. Genç kadýnýn her sene iple çekmiþ olduðu bir temmuz daha. Gurbetten kocasý ve üç çocuðuyla mis gibi topraðýna, mis kokan sevdiklerine kavuþacaðý günlere sahip bir temmuz olacaktý bu temmuz. Yaz mevsimleri içinde bu güne kadar en sevdiði mevsim olan temmuzdan böylesine nefret edeceði aklýna gelir miydi genç kadýnýn? |
|
426
|
|
427
|
|
|
|
Bu mevsimde bizim oralarda güneþ pýrýl pýrýl parlar; bulutlar yükseklerde, çok yükseklerde uçuþ uçuþtur, dans eder; hava iðdelerle, ýtýrlarla mis gibi kokar, demeyi ne çok isterdim..
Tabiat benim için artýk makinelerin yýkýmýndan kurtulabilmiþ, ya da ticaret amacý güden makineleþmiþ tarýmýn yeknesak hâle getirmediði “kýrlar”ý seyrederken düþüncelere daldýðým ve hafta sonlarý kaçýp sýðýnacaðým bir yer olmuþtur. |
|
428
|
|
|
|
Motor henüz hereket etmiþtir ki mendireðe yönelir bakýþlarým. Üzerinde yazýlanlarý okurken ilkgençliðimi hayallemeye baþlarým farkýnda olmadan. On küsür sene öncesini. Devrimci olmaya çalýþtýðýmýz hatta zaman zaman kendimizi devrimci sandýðýmýz günlere dalarým. Kocaman bir poþet bira eþiliðinde yaptýðýmýz sohbetlerde alkol tüketimimize mazeretler bulabilirdik de konuþmanýn telaþlý yüreklerimizin daha hýzlý çarpmasýna neden olan kadýnlara, aþýk olduðumuz kadýnlara kaymasýna mazeret bulamaz sözü alelacele tekrar devrime getirir hemen önümüzde denizi karaya baðlayan kayalýklarýn arasýna gömüverirdik çocukluk aþklarýmýzý utançla. |
|
429
|
|
|
|
birbiri içinden geçen yaþamlarýmýz. mikro ve makro kosmosun bizde býraktýklarý |
|
430
|
|
431
|
|
|
|
anlamsýz savaþlarýmýz anlamsýz barýþlarýmýz
hükmü olmayan direniþlerimiz
inaatlarýmýz var
mutluluk nedir diye sorgulamak istedigimizde ise
kýsa ve net cevap mutluyum hacý ya oluyor
|
|
432
|
|
|
|
Ýnsan hep sonsuza dek yaþýyacaðýný sanýr ama kapý çalýndýðýnda gelen azraildir. iþte o an anlarki film bitmiþtir. Geriye dönüpte hiçbirþey telafi edilemeyecektir.Tek yol ... |
|
433
|
|
|
|
Ýçimdeki felaketin yansýmasý, pencerelerin pervazý, öykülerin “O”su, yollarýmýn haritasýDamla’ya... |
|
434
|
|
|
|
Eski siyah-beyaz bir fotoðrafýn ardýna gizlediði küçük çocuk hüznünü aradý, bir yanýyla eski, bir yanýyla yeni ýþýklý gece þehrinin içinde. Uykusuzluðu yola çýktý ilkin bu arayýþta. |
|
435
|
|
|
|
“ Baay...” diye el sallamasaydý , deðil ayaða kalkmak kolunu bile kaldýramayacaktý. Kucaðýndan fýrça düþtü. Ayaðýyla boya sandýðýný iteledi. “Hello...” diye fýsýldadý. Gözleri doldu dolacak... ‘Baay’mý demeliydi? Hangisi doðru? El salladý : “ Hello...” Onu dönemeçte yitirene dek eli sallandý , sallandý.
|
|
436
|
|
|
|
YAÞANTIMDAN KENDÝMDEN BAHÝSLERÝM... |
|
437
|
|
|
|
Arda, babasýyla ayný evde yaþýyordu, ama iliþkileri açýsýndan çok farklý dünyalarýn insanlarýydýlar.
|
|
438
|
|
|
|
yaþý yoktur sevmenin/sevilmenin.yedisinde yetmiþinde sever insan .sevgi bekler her zaman.kalýr sürekli ukdesinde; Korkar adeta unutulmaktan...sevmek/sevgiyi paylaþmak adýna... |
|
439
|
|
|
|
Çalan saatle uyandý. Pencereden sýzan ýþýk çarptý gözlerine. Günlerin uzadýðýný düþündü. Bir önceki gün de ayný saatte uyanmýþtý. Sanki bu kadar aydýnlýk deðildi. Odasýnýn daha çok güneþ alacaðýna sevindi. Saate baktý. Hala vakti vardý. Yatakta biraz daha kalabilirdi. O geldi aklýna. O’nun, yaþadýðý bu düzenli hayatý görmediðine bir kez daha üzüldü. Saati öðrenmeye ihtiyaç duyduðu her an olurdu bu. Gözleri buðulandý. Baþka þeyler düþünmeye çalýþtý. Duvara doðru çevirdi bedenini. Düþüncelerine sýrtýný döndü. Zaman zaman iþe yarardý. Duvardaki rutubet lekelerinden ve sýva çatlaklarýndan oluþan tesadüfi kompozisyona dalar, zihninde renklendirir, hayali tablolar çizerdi. Bu kez olmadý. |
|
440
|
|
|
|
"Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden. "
|
|