• ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel |
181
|
|
|
|
Kýsa bir an gördüm televizyonun ekranýnda þeklini, þemalini. Þimdi unuttum gitti neye benzediðini. Unutamadýðým yüreðimde býraktýðý görüntüsüydü.
Unutulur gibi de deðildi yani! |
|
182
|
|
|
|
Ýliþkiler son nefeslerini verirken, zaman çok uzun, çok yapýþkan,çok acýmasýz … |
|
183
|
|
184
|
|
|
|
Kur'an'da Bakara suresinde münafýklar ile ilgili bir olayýn öyküleþtirilmesi olarak yazýya bakýlabilir. Anlatýlmasý gerekeni saðlýklý ve anlaþýlabilecek bir þekilde farklý olarak dile getirmek. Bir kelimeden yola çýkarak bir þeyler söyleyebilmek... |
|
185
|
|
|
|
“Gene at yarýþlarýna takýlýp son kuruþuma kadar yatýrdým, gene meyhanedeki televizyonda at yarýþlarýný seyrederek zýkkýmlandým ve meyhaneciye veresiye yazdýrdým, gene zil zurna sarhoþum…” |
|
186
|
|
|
|
Öykü, Aðustos ayýnda Sarýmsaklý'da yazýlmýþtýr. Lütfen, o dönemdeki sýcaklarý hissederek okuyunuz... |
|
187
|
|
|
|
O kadar çok þey yaþadýk ve paylaþtýk ki, kýsacýk hayata çok þey sýðdýrdýk biz onunla... |
|
188
|
|
189
|
|
190
|
|
|
|
Ülkenin genel durumuna baktýðýmýz zaman yanlýþlarý tomarýyla görüyoruz. Geriye dönüp Fatih'ten sonraya
dönmek mümkün olmadýðýndan, özellikle kafa ve aðýz yapýmýzý deðiþtirmek gerekiyor. Gerici düþüncelerle deðil, ilerici eðitimle. Buna ampul deðil, ýþýldak gerekli. |
|
191
|
|
|
|
Rakip, atýný yolladý filini korusun diye. Atýn ise aklýna gelmedi sormak:
-“bu seçim neye göre?”
-“Neden at?”
-“Neden fili korumak?”
|
|
192
|
|
|
|
Karani’nin para edebilecek tek malý kýzý Ayþe’ydi. Bütün hayallerini ondan alacaðý baþlýk parasýyla gerçekleþtirecekti. |
|
193
|
|
|
|
Durdum.. Yelkovanýn bile akrepten gizlediði o durulmasý imkânsýz anda.. Durdum.. Sonra bilmiyorum devam etti mi zaman. Bilemem yelkovan akrebi daha ne kadar aldattý.. |
|
194
|
|
|
|
Bugünün rengi siyah; bu duruma ayak uyduran kara bulutlarýn baþýmýzda toplanmasýndan da anlaþýlacaðý gibi. Karanlýðýn lordlarý ve leydileri karþýmda portreleri yapýlmaktaymýþ gibi poz verirken, gözüm karanfillerin kýrmýzýsýna takýlýyor. Hayatta bu kadar çok renk varken, bizim fakirliðimize bak diye geçiriyorum aklýmdan. |
|
195
|
|
|
|
Kulübesine doðru yürürken onun da gözünden saklamaya bile gerek görmediði yaþlar akýyordu...
|
|
196
|
|
|
|
Sanki gözlerinin önünde bir madalyon sallandýrýlýp hipnoz olmuþ bir insan misali ilk bakýþta çocuk aynanýn içindeyken bir anda avucunda çok iyi bildiði parmaklarýn dokunuþunu hissetti.Elleri hünerli bir düzeneðe sahip çocukla birlikte uðursuz dedesinin sopasýnýn rengindeki koltuða gittiler. |
|
197
|
|
|
|
“Durma! Baþtan. Daha içten. Ýnanarak. Yaklaþtýk , deðiþeceksin bu kesin.”
|
|
198
|
|
|
|
Su
tsunami misali geçmiþinin geleceðine kir tutmuþ yüzü köhne
hayallerinin barýnaklarý üzerinde yükseldikçe yükseliyordu,
sanki boðuyordu onu. Sudan çýkmalýydý, hemen çýkmalýydý
yoksa çok sevdiði gerçek onu öldürecekti. |
|
199
|
|
|
|
Sadece midesi bulanýyordu, kustu kusacaktý.. |
|
200
|
|
|
|
Öncesi hep roman yazmayý düþünürdüm.
Bir deneme halindeyim sanýrým.
Saygýlar. |
|