 • İzEdebiyat > Öykü > Başkaldırı |
101
|
|
|
|
Dedim ya, biraz sarhoşum, çok ama çok keyifliyim. Kendimi o cam gibi su gibi duyumsadığım anlardan..Onu izliyorum, o çikolata tadında ki gülümsemeye bakıyorum. Son aylarda ki gelişmeleri, saniye saniye, sözcük sözcük, duygu |
|
102
|
|
|
|
Şu yıldızlara sorsam.. Bana anne olurlar mı? |
|
103
|
|
|
|
herşeyin başladığı ve sonlandığı hayatın analam bulduğu yerde yaşadım seni. Sıgara dumanı gibi genzimi yakarak ve ölümü düşünmek ölümsüzlükte |
|
104
|
|
|
|
Önsöz:
Merhaba arkadaşlar bu hikayem Kadının yaşadığım cografya üzerinde sadece bir cinsel obje olarak görenlere bir eylem niteliğindedir ve Kadının kapitalist sistemde kullanılmasını kınamak ve uyarmak amacı ila ve kadına olan sınıfsal ayrımın ve şiddetin artık yok olması amacı ila yazılmıştır.
Serdar ÖZDEMİR... |
|
105
|
|
|
|
Hayattan istediğim önemli birşey var: Hiçbir zaman, hayallerime engel olacak birini çıkarmasın karşıma... |
|
106
|
|
|
|
kader kısmet derler ya aşka herşey kader aslında insan alınyazısını yaşar onun dışında yaşadıklarımız sadece kısa bir rüya!!! |
|
107
|
|
|
|
Ben ısrarla biraz daha dolaşalım diye telkinlerde bulunurken, arkadaşım artık yorulduğunu bu gecede eve boş gitmemizi tavsiye ediyordu. Milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul'un bu lanet varoş sokaklarında bir insanla niçin karşılaşmamıştık. Bunu bir türlü anlayamıyordum. |
|
108
|
|
|
|
"nereye gitmeli?" dedi tekrar.deniz görmeyen bir şehri ve içindeki denizi göremeyen bir erkeği terk etmek hiç zor olmadı.
|
|
109
|
|
|
|
Onlar için “gelen”dim belki, sevinçtim, mutluluktum; ama ailem için “giden”dim ben, hüzündüm, ayrılıktım, bazen yürekte sessizce akan bazense dışarı taşan, gözden sel olup akan gözyaşıydım. |
|
110
|
|
|
|
İnsanın sevgilisinin varlığı maddenin varlığını açıklayan genel geçer temel fizik kanunlarıyla açıklanamaz ki... Sevgilinin varlığı genel geçer fizik kanunlarıyla değil, felsefeyle açıklanabilir ancak… |
|
111
|
|
|
|
Bu arada söylemiş miydim ben bir köpeğim ! |
|
112
|
|
|
|
Modern zaman insanın iş dünyasında düşebileceği bunalımın karamsar bir bakış açısıyla anlatılışıdır bu yazı. Toplum bizi nereye sürüklüyor ya da nereye sürükleniyoruz toplum olarak. Cevapsız sorulara kendince bir cevap. |
|
113
|
|
|
|
Hatice Hanım sardunyaları suluyordu. Su sürahiden değil, yüreğinin derinliğinden akıyordu âdeta. Kutsal bir emanetmişler gibi çiçeklere değer veriyor, onları okşuyordu. Gözlerini kapatıp kokularını derin derin içine çekiyor, sonra nefesini salıp bir sihri keşfetmiş gibi gururla: |
|
114
|
|
|
|
Sevda, bir taşın başına oturmuş dalgın bir vaziyette, mahmur gözleriyle etrafını seyrediyordu. Her şey o kadar yabancıydı ki kendisine, kime ne danışacak, neye göre davranacaktı bilemiyordu. Gelenek ve göreneklerin aynı olmasına rağmen, kendi yaşadıkları ve öğrendikleri ile, geldiği bu yerlerdeki insanların gelenek ve görenekleri kendisininkine o kadar zıttı ki! |
|
115
|
|
|
|
Neden? Neden ilişkimizin diğerlerinden farklı olduğuna, neden sonunun mutlulukla bitebileceğine inanmıyorsun?
|
|
116
|
|
|
|
Kırık döküklük var dilime düşenlerinde. Tekrar denemeliyim. Sorun seçtiklerim olabilir. Hafızam. Dur bakayım. Zorluyorum, ama… Sözcükler, derinlere inmiş gibi. Çıkarabilseydim. Soğuktan dilim de tutulmuş olabilir. Az sonra kalmaz bir şeyciğim. Evet evet.
Yere yuvarlanmıştım. Bunu nasıl düşünemedim. Kanayan yerim yok ki. Çarpma derinde eser bırakmıştır belki. Yolunda sanırdın her şeyi ama içten içe kanayabilirdi damarların.
|
|
117
|
|
|
|
Yağmurlu bir gündü. Doğa, göz gözü görmez bir sarhoşluk içindeydi. Abdurrahim sabah yatakta bir külçe olmuş, yatıyordu. Kalkıp, yüzünü yıkamak bile içinden gelmiyordu. Üvey ağabeyi Veysi ile aynı odayı paylaşıyorlardı. Aralarında üç yaş vardı. |
|
118
|
|
|
|
Dicle gözünü açtığında sabahın güzel türküsüyle uyandı.
Evleri binyıllardır kahpeliğe,zulme,acıya ve ölüme baş eğmeyen ama yorgun surların karşısındaydı. |
|
119
|
|
|
|
Herkes gündelik yaşamın hay-huyunda, herkes işinde-gücünde;
mutlular mutlu-mutsuzlar mutsuz. Ama yine de insan gibiler.
Ben, insan gibi olamıyorum.
Kimse görmüyor ama ben farkındayım ‘büyük son’un,
o kıyametin gelip-çattığının.
|
|
120
|
|
|
|
Bir çocuğu daha bebek sayılabilecek yaşlarda ‘baba’ kelimesinden nefret ettirecek kadar, ‘iğrenç’ bu adam bir gün karşıma çıkacak ve bana, “ben senin babanım” diyecek!.. |
|