• ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
41
|
|
|
|
Elveda, her gün bahçe duvarýnýn üzerine koydurduðum ekmek kýrýntýlarýna gelen kuþlara ve o kuþlarý tutmak için pusuda bekleyen kýrçýl kediye...
|
|
42
|
|
|
|
Bir gün bir yerlerde tanrýnýn her þeye gücünün yettiðini duymuþtu. Düþününce o tanrý dedikleri þeyin kendisinden baþkasý olamayacaðýna karar verdi. |
|
43
|
|
|
|
Akþam yine 8 e batýp çaylarý ödedim.halim imgeler acýsýydý. |
|
44
|
|
|
|
Zobadýn üstünde üken aluminyum bir güðüm, bir kumgan birövde kiþikiy kazan bardý. Kiþikiy kazanda suvdun iþinde birköp cýmýrtga bardý.
Zoba odadýn kiriþinde, kapýdýn savunda, duvardýn tibindeydi. Astýnda ekigen bir muþamba cayýlýydý. Üstü paslangan eski bir zobaydý bu. Aldýnda fýrýnýnýn kapaðý bardý.
Oda üken biþiy tuvdu. Birövü sýyaka anav birövü üydün iþindeki aþenege karaytan eköv terezesi bardý. Bu aþeneden de sekige, bakþaga þýgýlatandý.
BÝR NOGAY HÝKAYESÝ... |
|
45
|
|
46
|
|
|
|
3 gün önce
Yolun atla gelinebilecek kadar düz olan kýsmý bitmiþti. Orta yaþlý týknaz adam atýndan inip yolluk dolu çantayý omzuna astý. Ýyi yürekli bir adamdý, atýn köye geri dönmesi için kabasýna bir þaplak vurmak dahi içini burktu bir parça. Yürümeye |
|
47
|
|
|
|
Engin sen usul nota diyeceksin,hayat,yaþam diyeceksin,duvardaki þahmaran haline gülecek,bak insanlar dizilip öldürülüyor diyecek, |
|
48
|
|
|
|
Ýnsanlar geçer ömrümüzden, yaþamlarý bizimkine karýþýr. Boynumuza asýlmýþ yaftalar gibi öyküler taþýrýz. Küçücük bir gülümsemeyi kýrk altýna alýr, üç kuruþa satarýz. Sýcacýk bir yüreðin kapýsýna seve seve kul oluruz. Cömert bir el bayramdan bayrama baþ |
|
49
|
|
|
|
Hep bir uçurtmanýz olsun istediniz. Sonunda oldu ve onu n ipini býrakýrmýsýnýz? |
|
50
|
|
|
|
Ama hayýr, kýz atlamýyor. Tersine, aþaðý bakan gözleri artýk pencereye yapýþmýþ olan kendisine dikilmiþ. Konuþmadan, yüzündeki ifadeyi deðiþtirmeden, gözlerini kýrpmadan bakýyor uzun uzun. Sonra odasýna giriyor. Penceresini kapýyor ve ýþýðýný söndürüyor.. |
|
51
|
|
|
|
Ekmegimizi bandýk kýrmýzý düþlere.sevdik ve çok ezildik. |
|
52
|
|
|
|
“short story, nüvelin Florensa’dan New York’a göçü esnasýnda aldýðý biçimdir” |
|
53
|
|
|
|
Puþtluk elbette düzeysiz, argo ve kaba bir tanýmlama, farkýndayým. Yazarken ana avrat sövülemeyeceði için bildiðim en kaba tanýmý bilinçli olarak kullandým. Çünkü ben küçük bir köyde herkesin deli olarak kabul ettiði bir adamýn kahvede ceketinin alttan tu |
|
54
|
|
|
|
Arkadaþlarý ile birkaç parti kaðýt oynadý. Ýkindi vakti eve dönerken pazardan biraz meyve ve sebze aldý. Elindeki poþetlerle evine giden dik yokuþu çýktý. Aldýklarýný poþetleriyle birlikte buzdolabýna yerleþtirdi. Ýki soba kovasýný odun ve tutuþturucu kýrýntýlarla doldurdu. Sokaða bakan küçük odasýnýn sobasýný tutuþturup divana uzandý. Uzandýðý divandan bir daha uyanamadý. Birkaç yýldýr sýkýntý yaratan kalbi duruvermiþti. Sonsuzluða doðru uzanan derin bir uykunun kollarýnda kalmayý seçti. |
|
55
|
|
|
|
Evin köþesini döndüðü an (-ki þimdi itiraf edebiliyorum) onun kadar güzel olamayacaðýmý düþünür, ondan soluksuz bir küfürle intikamýmý alýr, aramýzdaki uçurum güzellik farkýndan nefret ederdim. |
|
56
|
|
|
|
Ýsrail'in Gazze saldýrýsýnýn Türkiye versiyonu olarak haber kaynaklarýndan aynen faydalanýlarak kurgulanmýþ þeklidir. Böyle bir saldýrýyý Türkiye Diyarbakýr’a gerçekleþtirmiþ olsa idi herhalde ABD ve Avrupa Birliði ülkelerinden oluþan Koalisyon Güçlerince çoktan iþgal edilmiþ olurdu. |
|
57
|
|
|
|
Karnýný da doyurmuþ olan Arda, düþüncelere dalmýþken uyku bastýrdý. Kentte yaþayan bir insanýn asla yaþayamayacaðý bir sessizlik vardý. Bu sessizliði uzaktaki çoban köpeklerinin havlamalarý bozuyordu. Arada bir çevredeki tilki ya da çakallarýn, piknikçilerin býraktýðý yiyecek artýklarýný ararken çýkarttýklarý çýtýrtýlar uzaktan da olsa geliyordu. Aþaðýdan doðru gelen esinti dallarýn hýþýrtýsýný getiriyordu. Arada bir rüzgâra kapýlan su þýrýltýlarý duyulur gibi oluyordu. Gece iyice bastýrýnca uçsuz bucaksýz bir sessizlik aldý götürdü Arda’yý. Rüya âlemine dalmýþ sonsuz bir huzur içinde uyuyakalmýþtý. |
|
58
|
|
|
|
Sýyakta aruv bir ayaz bardý.terezeler þýngýr þýngýr sallanýbyatýrdý. Belli ki tavlarga kar cavyatýrý.Bir eki künge kalmaz köyge de cavardý.Köydün collarý kapanýr,þeþmeler tonmaga baslardý.
|
|
59
|
|
|
|
Geldiðimiz ev, tipik bir öðrenci eviydi, iki döküntü kanepe siyah beyaz bir televizyon, yerde eprimiþ bir halý ve eski bir kitaplýkta sýralanmýþ kitaplar. Pencereye yakýn olan kanepenin en dip ucuna oturdu, ben oturmadan çay koyma bahanesi ile mutfaða yöneldim, o ise TV’yi açmýþtý. Üç haberlerini veriyordu özel bir kanal ve Diyarbakýr’da öldürülen Kürt siyasetçi Vedat Aydýn’ýn cenaze töreninde yaþananlarýn görüntüleri vardý, birlikte haberin bitmesini bekledik. Haberi izlerken ki dikkatimi fark etmiþti, Kürt’sün deðil mi diye sordu, yanýtý gözlerimdeki hüzünden belliydi zaten. Sadece kimse ölmesin dedi.
|
|
60
|
|
|
|
Düþünebilseydi bunlarý düþünürdü belki ama düþünmek de neydi? iki kelime yan yana, iki cümle üst üste, iki sahne art arda gelemiyordu. |
|