..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > hakan alan




19 Mayýs 2011
Yýlbaþý 5  
hakan alan
Bir yýlbaþý hikayesi.. Fantastiði sevenler için..


:AFCI:
Soðuk hava.. Hem de ne soðuk.. Ýliklere kadar iniyor etkisi. Ýnsanlar hýzla ilerliyor gitmek istedikleri yere. Bir an önce bu sokaklardan çýkýp evlerine dönmek istiyorlar.. Kimi hafif atýþtýran kardan kurtulmak için tramvay duraðýna koþuyor, kimileri de yürümeyi tercih ediyor Eminönü’ne kadar.
Bir yudum duman çekti içine. Sonra gittikçe koyulaþan griye geri verdi. Duman daðýttý karanlýk griyi. Sonra havada eridi. Bir tramvay geldi Eminönü yazýyordu üstünde. Buna binmedi. Sultanahmet’i yýlýn bu son gününde gezmek isteyenler indi. Eminönü’ne inmek isteyenler bindi. Sonra kapýlar kapandý ve tramvay yoluna devam etti.
Biten sigarasýný ayakkabýsýyla ezdi. Bundan hiç zevk almamýþtý. Bir tane daha yaktý. Çekebildiði kadar çekti nerdeyse boðulacaktý. Bütün gücüyle dýþarý verdi dumaný ve karanlýðýn içinde kayboldu sigara buharý. Sonra daha yeni yaktýðý sigarayý yere attý tekrar ayakkabýsýyla ezdi. Bu sefer daha sertçe ezmiþti.
Yýlýn son günü. Onun için ýstýraptý sanki. Bir ay önce ayrýldýðý sevgilisi bugünkü aramasýnda yüzüne kapamýþtý telefonu. Barýþ umudu doðmuþtu içine bugün. Fakat umduðu gibi olmamýþtý ve cep telefonunu fýrlatýp kýrmýþtý.
Yüzünü Sultanahmet Camii’nin ýþýltýlý görünümüne çevirdi. Iþýl ýþýldý Sultanahmet. Hoþuna gidiyordu burasý fakat bugünkü telefon görüþmesini hatýrlayýnca yine yüzü asýldý. Buradan da nefret etmeye baþlamýþtý el ele dolaþanlarý görünce. Tekrar sýrtýný döndü Sultanahmet’e. Saatine baktý 19.00 olmuþtu. Bugün ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Eve gitse kimse yoktu. Televizyonun baþýnda geçirecekti yýlbaþýný. Fikir hoþuna gitmemiþti fakat aklýna baþka da bir þey gelmiyordu. Evet yapýlacak bir þey yoktu ve evinin yolunu tutmalýydý. Gece yarýsýný beklemeye tahammül edemeyecekti. Elini cebine soktu, bir adet hap parýldadý ayasýnda. Iþýðý emiyordu adeta bu hap. ‘Beni iç’ diye baðýrýyordu sanki. Hapý aldýðý adama baktý. Biraz önce gözünün önündeki adam kaybolmuþtu. Birden aklýna geldi gizemli adamýn söyledikleri: “Bunu evden baþka bir yerde içme, sonra evin yolunu bulamazsýn” diyerek gülümsemiþti. Bunlarý hatýrladý fakat bu hapa ihtiyacý olduðunu biliyordu. Daha önce hiç içmemiþti, rahatlamaya ihtiyacý vardý, sigara derdine derman olmaktan uzaktý. Uzaktan ‘Fýndýklý’ tramvayýnýn yaklaþtýðýný gördü. Hýzla ilerliyordu duraða doðru tramvay. Bir an tereddüt etti adam ve hapý aðzýna attý ansýzýn. Kendi de inanamamýþtý buna. Tramvay durakta durdu, inmek isteyenler indi, yorgun görünen duraktakiler bindi. Kapýlar kapandý ve tramvay yoluna devam etti.
Normal iþgünlerinin aksine boþtu tramvay. Yolundan ýþýk saçarak ilerliyordu. Sol taraftaki açýlýr oturaða oturdu. Ayasofya gözünün önünden kaydý. Sultanahmet’in ýþýltýlý meydanýný geride býraktý. Ardýna baktý adam, Sultanahmet gözünde eriyordu. Gülhane’ye doðru inerken iyice karanlýk sardý etrafý. Normal günlerden farklýydý bugün. Daha karanlýktý, daha sessizdi. Gülhane’nin önünden geçerken, dev kapýlarýnýn kilitli olduðunu fark etti. Surlar kasvetli görünüyordu gözüne. Tramvay saða kývrýldý ve durdu. Ne inen oldu ne binen. Tramvaydaki parmakla sayýlacak kadar az insan grubundan baþka kimse görünmüyordu dýþarýda. Bu ona ilginç gelmiþti, zira buralar gecenin geç saatlerine kadar insanlarýn dolaþtýðý bir mekandý. Bu kadar mý meraklýydý bu insanlar Yýlbaþý’na…
Tramvay Sirkeci’de durdu. Yolcularýn yarýsý indi. Binen olmadý ve kapýlar kapandý. Eminönü’ne doðru harekete geçti. Ve nihayet adamý rahatlatan kalabalýk Eminönü’ndeydi. Tramvay ilerliyor sessizce. Kimse sesini çýkarmýyor sanki bir þey olacak diye. Ama bir gariplik var bu iþte. Eminönü’nde duruyor tramvay, kalan birkaç yolcu da terk ediyor. Sadece adam kalýyor. Bir anons duyuluyor; ‘Aracýmýz Fýndýklý’ya devam edecektir.’
Kimse binmiyor tramvaya ve yoluna devam ediyor. Köprüden geçerken mavi boðaz sularýndan eser görülmüyor. Karanlýða doymuþ bir su, üzerinde parýldayan ýþýklar. Þehrin ýþýklarý suya dokunuyor.
Adam baþýný ovuþturuyor. Bir aðrý saplanýyor alnýna. “Yardým edecek kimse yok.” diye düþünüyor. Baþý dönüyor, resimler birbirine karýþýyor. Karanlýk iyice midesini bulandýrýyor. Ýç cebinden bir aspirin çýkarýyor, susuz çiðniyor diþlerinin arasýnda.
Fýndýklý’da, otobüs gelirse yarým saatte evde olurdu. Biraz sabretmesi gerekecekti. Ve biraz rahatlamýþ görünüyordu aspirini çiðneyince. Belki de sadece ruhu rahatlamýþtý.
Karaköy’den Fýndýklý’ya tek tük otomobiller görünüyordu. Bugün trafik azdý nedense. Adam buna memnun olmuþtu. Neticede bu trafik yarým saatte de insaný evine götürür, iki saatte de. Tramvay Fýndýklý’ya ulaþýnca adam oturduðu yerden kalktý. Düþecek gibi oldu, kendini toparladý. Titremeye baþladý. Dýþarý çýkýnca derin bir nefes aldý. Fýndýklý tramvay duraðýnda kimsecikler yoktu.
Iþýklarý geçerek otobüs duraðýna ulaþtý. Temiz hava biraz iyi gelmiþti, þimdi daha iyi hissediyordu. Durakta biri kadýn üç kiþi vardý. Duraðýn kabinine hiç bakmayarak geçti, yan taraftaki aðaçlarýn yanýnda durdu. Ardýnda küçük bir park uzanýyordu sahile doðru. Yüzünü Üsküdar tarafýna çevirdi. Boðazýn sularý iyice kararmýþtý sanki. Lodos’un ani esiþleri yelpazeler oluþturuyordu kara suda.
Tekrar trafiðe döndü. Tramvay geri dönüyordu, yolcu almadan gitmiþti. Bir süre sonra Tophane’ye doðru gözden kayboldu. Baþýna tekrar bir sýzý saplandý. Cebinde aspirin arandý fakat yoktu. Diðer haplarý aradý fakat o da yoktu.
“Keþke evde içseydim þunu. Böyle olacaðýný nerden bileyim.” diye sitem etti. Saatine baktý 19.20 idi ve duraða geldiðinden beri tek otobüs geçmemiþti. Çevrede duyduðu sesler birden kesildi. Sanki saðýr olmuþtu. Hiç bir þey duyamýyordu. Duraktaki diðer üç kiþi yüzlerini caddeye dikmiþti. Bulunduðu yerin serin olduðunu düþünerek duraða girdi. Kýz oturuyor, diðerleri ayakta bekliyordu. Kýza döndü, yüzünde sýkýcý bir ifade vardý. Birden yüzü gerilmeye baþladý. “Ýyi misiniz?” dediði an kýzýn yüzünün bulanýklaþtýðýný fark etti. Kendi söylediði sözü duymamýþtý. Ellerini yüzüne götürdü adam, biraz gözlerini kapadý ve tekrar açtý. Þimdi net görüyordu yine. Tekrar kýza döndü ve yüzündeki deðiþik ifadeyi anlamaya çalýþtý. Kýz hiç bakmýyordu bu tarafa.
Kulaklarýný ovuþturdu, “ilacýn yan etkisi olsa gerek” diye düþündü duyamamasýný. Caddeye bakarken kýzýn kendisine baktýðý fark etti. O da yüzünü çevirdi fakat dehþete kapýldý. Kýz bir þeyler söylüyordu fakat adam duymuyordu, ama daha da kötüsü kýzýn yüzü erimeye baþlamýþtý. Adam ayaða kalktý, kýz da kalktý, yüzü hýzla eriyordu. Adam baðýrýyor fakat sesi yükselmiyordu. Kýz kendisine yaklaþtý, “uzak dur benden, þeytan” dedi adam. “Uzak dur benden, rahat býrak beni.”
Kýz olduðu yere yýðýldý. Erimeye devam ediyordu ve bir süre sonra giysilerden baþka bir þey kalmamýþtý. Diðer iki adama baktý, fakat caddeye bakýyorlardý ve sanki bir þey olmamýþ gibi davranýyorlardý.
“Bunlar hayal. Kendime gelmeliyim. Bu kýz yoktu herhalde burada beynim uydurmuþ olmalý. Neler diyorum ben ama baþka açýklamasý yok ya. Bu otobüs nerde kaldý, kafayý yiyecem burada.” Yerdeki giysilere bakmamaya çalýþtý, tekrar ayaða kalkarak duraðýn dýþýna çýktý. Yollardan tek tük araçlar geçiyordu.
Sigara çýkardý, yakacaðý sýrada diðer iki adamýn kendisine baktýðýný fark etti. Çakmaðýný yavaþça indirdi ve yine yüreðini korku sardý. Yüzleri eriyordu bunlarýn da. Ne yapacaðýný þaþýrdý. “Rahat býrakýn beni þeytanlar” diye baðýrdý. Karaköy tarafýna giden bir otomobil aniden fren yaptý. Yüzünü araca çevirdi fakat þoförün olmadýðýný fark etti. Bir ýþýk zümresi patladý ve otomobil tekrar yoluna devam etti. Diðer iki adamýn da elbiseleri yerde uzanýyordu.
“Allahým çýldýracaðým. Bu ne biçim hayal. Bu Allahýn cezasý otobüsler nerede.”
Kimseler gözükmüyordu koca caddede. Durakta kimse yoktu. Yollar bomboþtu.
“Pekala, bu bir hayal öncelikle bunu bileyim. Hap neden oldu bunlara. Þimdi Taksim’e yürüyeceðim ve bunlarýn bir hayal olduðu ortaya çýkacak.”
Yolun karþýsýna geçti. Elifli Pasta ve Cafe’de insan görebileceði ümidi ile iki katýna da dikkatle baktý fakat ýþýklar yandýðý halde kimseyi göremedi. Mebusan yokuþundan yukarýya yürümeye baþladý. Mebusan yokuþu bomboþtu. Ne bir araç park etmiþti, ne de bir insan yürüyordu. Gergindi: “Hah hah hah. Bu rüya olsa gerek. Gerçekçi bir rüya” diye baðýrdý. “Beni duyan yok mu koskoca caddede.”
Caddenin solundaki anahtarcý dükkanýna baktý kimseyi göremedi. Camýna vurdu seslice, fakat gelen olmadý. Camdaki kýrmýzý anahtar levhasý ýþýldýyordu. Biraz hýzlanarak yokuþu bir an önce bitirmek istiyordu. Diasa’nýn süpermarketinde de kimsecikler yoktu. Kapý açýktý, içeri girdi heryer ýþýl ýþýldý. Fakat ne kasiyer ne de müþteri vardý.
Koþarak çýktý Diasa’dan. Yürümeye devam etti. Yokuþ yormaya baþlamýþtý, nefesi daralýyordu. Caddenin saðýnda sýralanmýþ bakkal, manav, kasap hepsi de boþtu. Dükkanlarýn kapýsý ardlarýna kadar açýktý.
Mta’nýn Ýstanbul Þube binasýna vardý. Yüzünü tramvay duraðýna doðru döndü fakat bir hareket göremedi. Ne bir þahýs geçiyordu, ne bir otomobil, ne de boðazda yüzen tekneler.
Tekrar yürümeye devam etti. Kaldýrým taþlarýndan oluþmuþ yola çýktý. Kremit renginde taþlardý bunlar. Bu caddede aðaçlar ýþýklandýrýlmýþtý. Renk renk, kýrmýzý, yeþil aðýrlýklý ýþýklar parýldýyordu. Yýlbaþý için süslenmiþti bu cadde ve Taksim’e yaklaþtýðýnýn da bir kanýtýydý. Saðdaki elektrikçinin çok renkli camekanýnýn ardýnda kimseyi göremedi. Soldaki kahvehaneye baktý, sigara dumanýndan geçilmiyordu fakat kimse yoktu. Biraz yukarýda, saðdaki iç çamaþýrý ve parfümerinin ilginç görüntüsünü gördü fakat kimseyi göremedi. Camdaki tütsülerin bir Türk lirasýna satýldýðýný fark etti.
Caddeyi bitiremeden, Kazancý Ali Aða camiinin altýnda, dört yol aðzýndaki kaldýrýma oturdu. Nefen nefese kalmýþtý, biraz dinlenmesi gerekiyordu. Yukarý çýkan dik yol yorucuydu fakat Taksim için kestirmeydi. Buradan çýkmayý uygun görmedi. Diðer yoldan çýkmaya karar verdi. “Allahým ne günah iþledim de bana bu saçmalýðý gösterdin.”
Bir dakika geçmedi ki tekrar kalktý. Kazancý Ali camiinin yoluna döndü. Yukarýya dönen yola saptý.. Nihayet Taksim’in ýþýltýlý meydaný seçiliyordu. Soldaki otoparka baktý.. Otomobil yoktu ortalýkta. Ýyice yorulmuþtu artýk. Zor nefes alýyordu.
Nihayet caddeye vardý. Taksim meydaný sarý ýþýklarla donatýlmýþtý. Her þey güzel görünüyordu fakat bir þey eksikti: insan. Türkiye’nin günde en fazla insan taþýyan koca caddesi ve meydaný bomboþ. Meydaný boþ görünce The Marmara Oteli’ne girdi. Kafeye oturdu bir müþteri gibi. Ve beklemeye baþladý bir þey olabileceðini düþünerek.

***

Göðü kara bulutlar sardý. Bir felaket habercisi, kötülük belirtisiydi sanki. Þimþekler çaktý etrafý gündüze çevirerek. Kýsa bir süre sonra da yaðmur baþladý delicesine. Ýri yaðmur damlalarý dövüyor Taksim’i. Kafede oturan adam yaðmuru izliyordu hayretle. Ve ortaya çýkan kalýplar.. Su kalýplarý. Bu kalýplar insan kalýplarý, otomobiller hepsini gözler önüne seriyordu. Tabi normal renklerinde deðil, su kalýbý þeklinde þeffaf. Hýzlýca hareket ediyorlardý insan kalýplarý, kimisi Ýstiklal Caddesi’ne iniyor, kimisi meydana doðru çýkýyor, veya ilerideki otobüs duraðýna geçiyor.. Duraktaki koca otobüs kalýplarý görünüyor. Caddeden otomobiller geçiyor, tabi su kalýbý þeklinde, transparan..
Adam hayretle izliyor bu durumu.. Ve hýzlýca otelden çýkýyor. Meydana doðru koþuyor otomobil kalýplarýna dikkat etmeden. Bir korna yankýlanýyor, bir otomobil kalýbý hýzlýca çarpýp duruyor. Adam yerde, bacaklarýný tutuyor, çevresinde kümelenen insan kalýplarýna bakýyor hayretle. Ve bunlar yavaþ yavaþ renkleniyor. Baþlarýndan aþaðýya doðru renkleniyorlar. Otomobilin farlarý parýldýyor birden, otomobil ortaya çýkýyor, farlarý gözünü alýyor. “Þükür bitti bu iþkence” diyor ayaðýný tutarak. “Bir ambulans çaðýralým” diyor adamýn biri.. Telefonuna sarýlýyor..

***

Yaklaþýk bir saat önce:

“Geç kalacaðýz, biraz daha hýzlý sür.” diyor kýz cikletini çiðneyerek. “Eðlenceyi kaçýrýrsak çekeceðin var.”
“Merak etme” diyor direksiyondaki. “En fazla yarým saatte oradayýz.”
Fýndýklý tramvay duraðýna yakýn, ýþýklarda duruyor araç. “Niye durdun.” diyor kýz. “Kýrmýzý ýþýk yanmýyor ki.”
“Bana fotoðraf makinesini verir misin. Otobüs duraðýna bak, þu adam çok garip görünüyor, ilginç bir fotoðraf olabilir.” diyor ve camýný açýyor. Þaþkýn bakan adamýn fotoðrafýný çekiyor, flaþ patlýyor.. Etrafa ýþýk zümresi yayýlýyor. Ve yoluna devam ediyor..


20 Aralýk 2005



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yýlbaþý 6
Esrarengiz Sokak 1

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yýlbaþý 2
Kolye
Yýlbaþý 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yaþamýn ve Dünyanýn Sonu [Ýnceleme]


hakan alan kimdir?

Amatör bir yazar. .

Etkilendiði Yazarlar:
John Steinbeck, Stephan King


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © hakan alan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.