Ölçek
15/3/2011

Deðiþimin deðiþmezliði üzerine bina edilmekte deðil sorun, deðiþimin ya da deðiþmezliðin ölçeðinde... Ölçek, ölçek olabilmek için deðiþmez olmak zorundadýr her þeyden önce.


Mutlak
23/3/2011

Zaman sonsuz, kesintiye uðramayan bir akýþsa, tarihsel bir bilme nesnesine ulaþmamýz söz konusu olamaz. Bunun için bir sona, dolayýsýyla bir baþlangýca ihtiyaç vardýr. Bilimsel tarih tezlerinin, kutsalýn mutlaðýyla kesiþtiði noktadýr bu.

Bilgisayar
21/3/2011

Bilgisayar, bilimin nesnel veri varsayýmlarýnýn üzerine inþa ettiði matematiksel bir ölçü mekanizmasýdýr. Yapýsý gereði deðiþime kapalýdýr. Onun yönettiði -biçimlendirdiði- bir dünya, sýrf bu nedenle dahi totaliter olmak durumundadýr.

Ýspat
07/3/2011

Ýspatýna ihtiyaç duyduklarýmýz, varlýklarýndan þüphelendiklerimizdir ki; ispata ihtiyaç duyan her var-olan deðiþir. Zira ispat etmenin ölçeði deðiþmektedir. Bunun var-olanýn deðiþimiyle alakasý yoktur. Deðiþen ‘ben’ler ‘var’dýr ama ben deðiþmezdir.

Sükûn-et
24/3/2011

Gürültü içinde sükûnet, tarihin en güzel saatleri bunlar. Bu saatlerde yazgýnýn ve seçimin, iyiliðin ve kötülüðün bütün dereceleri gün yüzüne çýkar. Ayetler biter topraktan; ciltler, levhalar, yýldýzlar dolusu bilgi iner tanýklardan. Sükûn et ve topla.


Güven
11/3/2011

Olagelmekte olaný geçmiþin verileriyle açýklamaya çalýþmak, kendimizi güvende hissetme ihtiyacýmýzdan doðar. Kýyýsýnda uzanýp dinlendiðimiz nehir deðil ama ondan sýçrayan bir damla sudur bizi tedirgin eden.

Yorum
10/3/2011

Her okuma yeni bir yaratýmdýr. Okuduðumuz ister bir roman, ister kutsal bir metin olsun (ve hatta yazýya dökülmemiþ iþaretler olsun) her okuma yeniden yorumlayarak anlam yaratmaktýr.

Ders
9/3/2011

Tarihin tekerrür ettiðine dair efsane, öðrenme aþamasýndaki toplumlarýn bellek kaybýna uðramasý sonucu kendini tekrar etme zorunluluðunun hikâyelerinden doðmuþtur. Öðrenen tekrar etmeye gerek duymaz ama öðrenmek için de tekrar etmek zorunludur.
Artýk baþka bir derse geçmenin zamaný gelmedi mi?

Karar
13/3/2011

Benim bir kararým var, uzuvlarýmýn bir kýsmýný kaybetmiþ olsam hatta sadece düþüncelerimin hareket edebildiði ölçüde uzuvlarýmdan mahrum kalmýþ olsam bile sahip olduðum dengem gibi... Fakat sadece bu deðil, beni tüm diðer canlýlardan ayýran, hep beni gösteren DNA, retina ve parmak izlerimde olduðu gibi eþsiz olan; her ne yapýyorsam, yaptýðýmýn eseri ve ispatý olan, benim bir kararým var. Siz buna karakter diyebilirsin.

Düþünce
07/3/2011

Deðiþimi önkabullenmek var-oluþu önkabullenmektir. Var-olmayanýn deðiþiminden söz edilemez. Dolayýsýyla, düþüncelerimiz deðiþiyorsa öncelikle var-olmalýdýrlar. Peki, düþünce nasýl bir var-olandýr? Ve þayet ‘var’ ancak ‘yok’ ile kavramlaþabiliyorsa, düþüncenin yok olmasý ne demektir? Sýrf dile gelmediði için düþünce yok sayýlabilir mi ya da dile gelmediði halde var kabul edilebilir mi?


Nilüfer Aydur