..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü bir barýþ, iyi bir savaþtan daha iyidir. -Puþkin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Çaðdaþ Sanat > Salih Zeki Çavdaroðlu




12 Ocak 2011
Bir Milletin Müziðini Deðiþtirmek Ýstiyorsanýz Önce  
Salih Zeki Çavdaroðlu
Alaturka-Alafranga müzik polemiði hakkýnda...


:AGGA:
Son günlerde yine yazýlý ve görüntülü medyada Batýcý ve Gelenekçi Müzik kesiminin polemikleri oldukça sertleþti. Sertleþmek ne kelime, aralarýnda adeta bir hakaret fýrtýnasý esmeye baþladý.
Kavga bilindiði gibi Murat Bardakçý’ nýn bir makalesinde “ Müzik inkýlâbý” nýn çöktüðünden söz etmesine karþý tepkiler önce, her zaman olduðu gibi yine çok sesli müziðin en hýrçýn elemanýndan , Fazýl Say’ dan geldi.
Sonrasýnda, o camianýn diðer isimleri taraf oldularsa da, nihayetinde bu konuyu savunmak tek baþýna ANDANTE dergisi yöneticisi Serhan Bali’ ye düþtü.
Polemikler o kadar derinleþti ki, çok sesli müzik severler internet üzerinden Murat Bardakçý’ ya aðýza alýnmayacak derecede hakaretler yaðdýrdýlar.
Bu hakaretleri Murat Bey HABERTÜRK TV’ deki “ Tarihin Arka Odasý “ isimli programda Fatih Altaylý’ yý referans göstererek Türk Beþleri’ ne “ Türk Leþleri” deyince kývýlcým iyiden iyiye bir yangýna dönüþtü.
Bunun üzerine bir topluluk Taksim’de toplanýp, Habertürk Tv binasýna yürüdü, binanýn kapýsýna inen Fatih Altaylý, kendisinin iyi bir klasik batý müziði dinleyicisi olduðunu,ancak “ Türk Beþleri “ nin müziðiyle arasýnýn pek de iyi olmadýðýný, ama “ Türk Leþleri “ þeklinde bir sözü de kesinlikle söylemediðini ifade eder.
Neticede 8 Ocak 2010 akþamý taraflardan Murat Bardakçý ve Serhan Bali, aralarýnda Ýstanbul Devlet Klâsik Türk Musýkisi Korosu Müdürü sanatçý Mehmet Güntekin ve programýn daimi kiþileri Erhan Afyoncu ve Pelin Batu’nun da bulunduðu bir kadro ile konuyu tartýþmaya baþladýlar.
Konu hakkýnda her zaman söylenenler tekrar edildi. Dünya tarihinde hiçbir ülkede benzerine rastlanýlmayan “ müzik devrimi ” macerasýnýn baþlangýcý ve seksen yýllýk seyri hakkýnda Bardakçý, Güntekin ve Afyoncu yasaklarla bir toplumun müziðinin deðiþtirilemeyeceðini, bunca yýllýk devlet destekli çabalara raðmen ne ülke, ne de uluslararasý müzik dünyasý genelinde sözü edilecek bir baþarý saðlanamadýðýný belirttiler. Bu giriþimin sadece kendi öz müziðimizi yozlaþtýrmanýn ötesinde bir kazaným saðlamadýðýný da özellikle vurguladýlar.
Bu ithamlara karþý Pelin Batu Haným, müzik konusundaki yetersizliðine raðmen, dedesi Selahattin Batu’ nun sýrf Adnan Saygun ile dostluðu sebebiyle bir þeyler söylemeye çalýþtý ise de, konuya hakimiyetinin olmamasýndan dolayý meramýný anlatamadý.
Bu durumda müzik devrimini savunmak Serhan Bali’ ye kalýyordu.Ancak iþin savunulacak bir durumu yoktu. Çünkü böylesine cebri bir müzik devriminin bizatihi kendisi, savunulacak herhangi bir argümaný geliþtiremeyeceði gerçeði ortada iken Bali ne yapabilirdi ki…
Bu arada Serhan Bali’ ye destek vermek amacýyla, Klâsik Batý müziðine gençlerimizin nasýl raðbet ettiðini göstermek amacýyla,taraftarlarý internet üzerinden bir üniversiteden Fazýl Say’ ýn konser bilet kuyruðu fotografý ekranlara geldi. Ancak,bu ilginin Fazýl Say’ ýn yaptýðý müzikten çok, onun hükümete karþý kronik muhalefeti ile ideolojik tavrýna olduðunu bilmeyen pek yoktu.

Kaldý ki inkýlabý baþlatan M.K. Atatürk, gerek musýki, gerekse dil inkýlaplarýnda arzu ettiði sonucu alamayýnca, "Ýki þeyde inkýlap olmaz: Dilde ve musikide!" cümlesi ile noktayý yýllar öncesinde koymuþtu.
Bunu hem Atatürk’ ün sofrasýnýn deðiþmez konuklarýndan Falih Rýfký Atay “Çankaya” kitabýnda, hem de dil devriminin önde gelen teorisyenlerinden Ahmet Cevat Emre hatýralarýnda tarihe kalýcý olarak not düþüyorlardý.
Yine zaman zaman Atatürk’ ün sofrasýnda konuk olan ünlü tiyatro sanatçýsý Vasfi Rýza da , Atatürk’ün :
”…dilde de müzikte de yanlýþ anlaþýlýp, ters yönde yorumlanmaya müsait sözler söylemiþ ve bunu kendisi de itiraf etmiþtir...(Vasfi Rýza Zobu-YANLIÞ ANLADILAR-Görüþ ve Hâtýrâlarla Atatürk,Ý.Ü.Týp Fakültesi Talebe Cemiyeti Yayýnlarý,1.Ýstanbul,1962 s.43-44;bu belge Zorlu’nun sesinden Ankara radyosu diskoteðinde de mevcuttur) ” 1
Bali “ ulusal musýkî ” ütopyasýnýn bittiðini göz ardý ederek, çaðdaþlýk adýna ve Cumhuriyet devrimlerinin karþý gelinemez hükümleri imiþ gibi , sevseniz de sevmeseniz de, isteseniz de istemeseniz de bu müziði dinlemek zorundasýnýz gibi bugün artýk toplumca pek de ciddiye alýnmayan bir gerekçeye sýðýnmakla çaresizliðini dolaylý olarak kabullendiðine þahit olduk.
Þayet “ dil devrimi “, daha önce uygulamaya konulan ve toplumca kabul gören “ yazý “ ve “ kýyafet” devrimleri gibi kabul görmüþ olsa idi, kuþkusuz bu gün Türkiye, Saygunlar, Erkinler,Alnarlar ve Aksesler’ in müziðinden baþka bir müzik dinlemiyor olacaktý. Fakat bu olmadý. Dil de öngörülen deðiþim tam olmasa da kýsmen Türkçe’ nin zayýflamasýna , yetersizleþmesine, hatta yozlaþmasýna sebep oldu, bunun etkileri zaten bu gün adýna Türk Müziði denilen bütün müzik çeþitlerine de yansýdý.
1 Kasým 1928’ de Lâtin Alfabesinin kabulünden sonra 17 Þubat 1929’ da “ Dil Heyeti ” toplanýr. Heyetin temel gündemi “ yeni alfabeye uyumlu yeni Türkçe sözcükler bulmak “ idi.
“…Ancak böyle zorlu bir iþ için Dil Heyeti türü bir kurum yetersiz bulunmuþ olmalý ki Mustafa Kemal, 11 Temmuz 1932'de Çankaya'da Afet Ýnan, Akçuraoðlu Yusuf, Samih Rýfat, Sadri Maksudi (Aral), Hamid Zübeyr (Koþay), Hüseyin Namýk (Orkun) ve Ruþen Eþref'in (Ünaydýn) davet edildiði bir toplantýda "dil iþleriyle ilgili bir cemiyet"in kurulmasýný tartýþmaya açtý. Toplantý sonunda Türk Dili Tetkik Cemiyeti (TDTC) adýyla bir derneðin kurulmasýna oybirliði ile karar verilmiþ, hatta teþkilat þemasý ve nizamnamesi de genel hatlarýyla Mustafa Kemal tarafýndan belirlenmiþti…” 2
Türk diline yeni kelimeler kazandýrmak amacýyla tarama ve kelime üretme çalýþmalarýna baþlanýr. Hatta ilk öz Türkçe sözcükleri de Atatürk bizzat türetmeye çalýþýr.
“… Mustafa Kemal Öztürkçe iþini öyle önemsemiþti ki, kimi konuþmalarýnda ve yazýþmalarýnda bu sözcükleri kullanmaya baþlamýþtý. Örneðin 3 Ekim 1934'te Ýsveç Veliahtý Güstav Adolf onuruna verilen yemekte yaptýðý þu konuþma tamamýyla Türkçe köklerden yeni bir dil yaratýlabileceðini kanýtlama çabasý gibiydi :
‘ Bu gece yüce konuklarýmýza, Türkiye'ye uður getirdiklerini söylerken, duyduðum tükel özgü bir kavançtýr. Burada kaldýðýnýz uzca, sizi sarmaktan hiç durmayacak ýlýk sevgi içinde bu yurtta, yurdunuz için beslenmiþ duygularýn bir yankýsýný bulacaksýnýz. Ýsveç-Türk uluslarýnýn kazanmýþ olduklarý utkularýn silinmez damgalarýný tarih taþýmaktadýr. Süerdemliði, önü, bu iki ulus, ünlü sanlý sözlerinin derinliðinde sonsuz tutmaktadýr. Ancak daha baþka bir alanda da onlar erdemlerini, o denli yaltýrýklý yöntemle göstermiþlerdir. Bu yolda kazandýklarý utkular, gerçekten daha az özence deðer deðildir. Avrupa'nýn iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarýmýz, ataç özlüklerinin tüm ýssýlarý olarak baysak, önürme, uygunluk kýldacýlarý olmuþ bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anýklanýyorlar; baysal utkusu...’." 3
CHP’ nin 1935 yýlý parti programýnda :
“ törütgen yetkiler “, “ irde kaynaðý “, “ özgür ertik sahip “, kýnavlar arasýndaki uyum “, “ yoðaltmanlar arasýndaki asýð kavgalarý “, “çýkat tecimi için kipleþtirmek “, “ hayvan yeðritimi “, ciddið bir yasav “, ertik okullarý “, “ taplamak “, “ yüret ve bildirge iþleri “, “tutaklar ile kapsýklarý ayýrmak “, “ ulusun yüksek asýðý “, “klas kavgasý ergesi “, “ özel yönetgeler ve þarbaylýklarý “, “ arsýulusal ergelerle cemiyet yapmak “, “kýymetli izdeþler “ v.b. þeklinde uydurulmuþ olan, bu gün en fanatik “öztürkçe” cilerin dahi karþýlýklarýný bir çýrpýda söylemeyeceði bir çok kavram ve deyimleri görüyoruz.
Dilde bu çalýþmalar yapýlýrken , müzikte de polifonik müzik esas alýnýp, öngörülen bu müzik için yetenekli öðrenciler Avrupa’ ya müzik öðrenimi için gönderiliyor, bu arada baþta Osman Zeki Üngör, Adnan Saygun ve Nevit Kodallý olmak üzere , yetersiz bulduklarý, hatta aþaðýladýklarý Türk Klâsik ve Halk musýkilerinin emsalsiz naðmelerine, kendi yeterlilik düzeylerinde geçirdikleri armoni kýlýfý ile ,” millî musýkî “ ürettiklerini sanýyorlardý.
“…Örneðin, Adnan Saygun’ un ünlü Yunus Emre Oratoryo’sunda geleneksel makam temeline dayalý ilâhiler, yani yeni musýkî siyasetinin, hatta bizzat bestecisinin reddettiði bir musýkinin malzemesi kullanýlmýþtýr. Necil Kâzým Akses Itrî’nin Nevâ Kâr’ ý Üzerine Scberzo’da Itrî’ nin söz konusu eserindeki bazý ezgi ve motifleri tema olarak iþlemiþ; Ulvi Cemal Erkin’ in Köçekce Suiti’ nde karcýðar ve ve gerdaniye köçekce takýmlarýný olduðu gibi eserine aktarmýþ; Ferit Alnar kanun için bir konçerto bestelediði gibi, iki musýki arasýnda sentez arayýþlarýna girmiþ; Cemal Reþit Rey Osmanlý makamlarýna ilgi duymuþ, sabâ, bestenigâr, dügâh gibi makamlarýn mistik çizgilerinden hareketle nerdeyse tek sesli denebilecek eserler de bestelemiþtir. (Piyano Sonatý 1936 gibi)…” 4
Toplum kendisine sunulan bu yapay dil ve musýkiden haz etmiyor, aksine nefret ediyordu.
Toplumun yeni dil ve musýki konularýndaki reddini ilk anlayan devrimin lideri Atatürk oluyor bunu “ dilde ve musýkide inkýlap “ olmaz diyerek onaylýyordu.
Kaldý ki kendisi 15 yýl bulunduðu Cumhurbaþkanlýðý makamýnda, istisnâsýz her gece “ Riyaset-i Cumhur Fasýl Heyeti” ve devrin önemli solistlerinin icra ettikleri fasýl ve þarkýlarý dinliyordu. Bir kere bile olsa sofrasýnda özel olarak “ Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrasý” nýn arya ve sonatlarýný dinlediðine dair herhangi bir belge ve anekdota da rastlamýyoruz.
Serhan Bali ise, bu konuda kendi tezini kanýtlayacak herhangi bir bilgi ve belge olmamasýna raðmen o programda, Atatürk’ ün köþkte yalnýz Türk Musýkîsi deðil sýklýkla Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrasý konserleri dinlediðini iddia ediyordu. Bu iddiayý ben þahsen ilk kez duyuyordum. Tekrar bu konudaki bilgilerimi test ettiðimde, Bali’ nin iddialarýný kanýtlayacak en ufak bir bilgiye rastlamadým. Aksine o dönemde Atatürk’ ün protokol gereði ile de olsa, dinlemek zorunda kaldýðý çok sesli müzik konserleri karþýsýnda oldukça ilgisiz olduðunu, bizzat Türk Beþleri’ nin önemli ismi Cemal Reþit Rey þöyle anlatýyordu :
“…Atatürk’ün Ýzmit’ e geldiðini bu suretle öðrendik. Akþam yemeðinden hemen evvel bir zât müdürümüz Musa Süreyya Bey ’ i yanýna çaðýrttý. Ýlk önce alafranga bir grubun, bilâhare alaturka heyetin huzura çýkacaðý bildirildi… Reþit Paþa Vapuru’na gittik… Arkadaþlarým ve ben doðruca piyanonun yanýna gittik… Müdürümüz Atatürk’ e takdim olunduktan sonra, bizleri kendisine tanýttý…CESAR FRANCK’in kentet’ ini çalmaya baþladýk. Baþtaki ‘ ÝNTRODUCTÝON’ bitmemiþti ki, Atatürk misafirleriyle sohbete dalmasý üzerine konserimizi kýsa kesmenin münasip olduðunu hissettik. Klâsik Batý Müziðine karþý alâkasýnýn fazla olmadýðýný o gün anladýk…” 5
Özellikle Atatürk’ ün ölümünden sonra, Ýnönü’ nün “ Millî Þef ” lik döneminde Cumhuriyet’ in kuruluþu ile birlikte yapýlan doðru ve yanlýþlar bir bütün olarak “ Kemalizm ”adý altýnda tabulaþtýrýlmýþtýr. O zamana kadar yapýlan bütün uygulamalar tartýþmaya hatta eleþtiriye kapalý tutularak Cumhuriyet’ in kutsallarý haline getirilmiþtir.Öyle ki bu uygulamalardan dönülmesi Atatürk devrimlerine yapýlan ihanet olarak adlandýrýlacaktýr. Oysa Atatürk saðlýðýnda müzikte inkýlâp olamayacaðýný anladýðýný itiraf etmesine raðmen , Batýcý elitlerimizin hala Türk milletinin geleneksel musýkisine dönme çabalarýný Cumhuriyet devrimlerine ihanet olarak görmelerini anlamak mümkün deðildir.
Dil ve Musýkî konusundaki dayatmacýlýk da bu kapsamda oldukça tavizsiz bir þekilde ele alýnýr ve uygulamalar had safhaya ulaþýr. Bu durumu Atttila Ýlhan þöyle anlatýr :
“…Resmî kültür ve sanat anlayýþý, son þeklini ÝNÖNÜ döneminde, Hasan Âli Yücel Millî Eðitim Bakaný iken almýþtý: Batý ’ lý olayým derken, Batýcý olmuþ, Yunan/Lâtin tabanlý görüþ! (Ataç, Eyüboðlu, Garip’ çiler, klâsikler, Devlet Opera ve Balesi; v.s. )Bu görüþün ‘muhalif ’leri, yani -o zamanki deyimle-komünistler, turancýlar ve irtica, totaliter devletin güvenlik güçlerince mimlenir, adým adým izlenir, gerekli görülünce tutuklanýr; cezaevlerine ya da sürgünlere gönderilirdi. Baþka bir deyiþle, ’resmî ideoloji’ nin o ‘alafranga, kültür ve sanat seçkinleri ’devletin himayesi altýndaydýlar…” 6
Ýnönü 1938-1950 yýllarý arasýndaki 12 sene süren millî þeflik döneminde, kiþiliðine özgü inatçýlýðýný özellikle yeni “ dil “ ve yeni “ musýkî “ oluþturmak hususunda son kertesine kadar kullanýr. Baþta Maarif Vekili (MEB) H.A. Yücel olmak üzere, Nurullah Ataç, Sebahattin Eyüboðlu, Vedat Nedim Tör, “Türk Beþleri “ v.d. kiþilerle dil ve musýki devrimlerinde son noktayý koymak adýna devletin bütün imkanlarýný kullanýr.Kendisinin de önemli bir hobisi olan çok sesli müziði yurt sathýna yerleþtirmek uðruna, CSO’ nýn Ankara’ da Cumartesi akþamlarý verdiði senfonik konserlerinin devamlý izleyicisi olur. Bu alýþkanlýðýný, þefliði sona erdikten sonra dahi ölümüne kadar sürdürür.
1950 senesi 14 Mayýs günü “ Tek Parti ” dönemi siyasi olarak bitmiþse de, “ bürokratik “ elitlerin iktidarý sürmektedir. Nitekim, on sene sürecek olan Demokrat Parti iktidarýnda gerek dil, gerekse musýkiye iliþkin kýsmi iyileþtirmeleri görüyoruz. Bunu kabullenemeyen güç odaklarý 1960, 1971,1980, 1997 yýllarýnda demokratik rejime karþý yaptýklarý darbe, ya da müdahalelerde ýsrarla Türkçe ezan, Türkçe ibadet baþta olmak üzere millî dil ve kültürün, kendi geliþtirdikleri yapay “ çaðdaþlýk “ kavramý ekseninde düzenlenmesi için ellerinden gelen her þeyi yaptýlar.
Hatta bazý dönemlerde, toplumun genelinin kabulü dýþýnda Türkiye’ de hükümet olan gruplarýn Baþbakanlarý, ya da koalisyon iktidarlarý döneminde siyasi konjonktür gereði Cumhurbaþkanlýðý makamýna gelen kiþiler, konuþma ve beyanatlarýnda kullandýklarý “ uydurma “ Türkçeleri ile, bitkisel hayatta kalmýþ dil devrimini canlandýrma gayretlerinde baþarýlý olamadýlar.
Mesela Baþbakanlýðý döneminde millî kültüre sahip çýkan, öyle ki Türk Musýkisi Devlet Konservatuvarýný kendi iktidarýnda gerçekleþtiren bir zât, Cumhurbaþkanlýðýnda sonra da bir konser sonrasýnda Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý' ný iþaret ederek 'Ýþte çaðdaþ Türkiye tablosu bu' diye coþku ile baðýrýyordu.
Onun halefi olan Cumhurbaþkaný ise, bir konuþmasýnda , 1970’ yýllarýn Baþbakaný nasýl eþgüdüm, olanak, olasýlýk, yadsýmak gibi “ sözcük”ler ürettiyse, o da, “ bolluk refah ve ferah ” karþýlýðýnda 'gönenç' , “ müttefik “ karþýlýðý yerine ' baðlaþýk' kelimelerini konuþmalarýnýn içinde cömertçe kullanýyor, ancak halk bundan bir þey anlamýyordu.
Ama bütün çabalar boþuna idi, gül aðacýna yapýlan kaktüs aþýsý bir türlü tutmuyordu ve de asla tutmayacaktý.
12 Eylül darbe döneminin sonrasýnda iktidar olan Turgut Özal, gerek baþbakanlýðý ve gerekse Cumhurbaþkanlýðý sýrasýnda uyguladýðý politikalar ve statükoya getirdiði eleþtiriler ile, kültür konusunda tartýþýlmaz hale getirilmiþ bir takým tabularý çökertir.
Özal sonrasýnda, kendilerini ülkenin “ seçkin “ soylularý addedenler her ne kadar hasara uðrayan statükocu sistemi restore etme gayreti içine girmiþlerse de, ilerleyen yýllarda altlarýndaki zeminin giderek daha da kaymasýna engel olamadýlar.
Günümüzde Türk toplumunun asgari müþtereklerde birleþtiði görüntüsü veren yüzde ellilik bir kesimi, periyodik seçimler ve önüne getirilen referandum tercihlerinde giderek artan bir sayý ile, kendisine yeniden giydirilmek istenen statüko gömleðini her seferinde parçalayarak reddetme eylemine devam ediyor.
21. yüzyýlýn ilk on yýlýný geride býrakan Türkiye’ de halâ bir takým siyaset erbâbý, akademisyen ya da bürokrat dilde ve musýkide “ devrim “ teranelerinden bahsetseler de, millet ne onlarýn istedikleri þekilde konuþmaya, ne de genetiðine asla uymayan bir montaj müziðini çalýp söylemeye niyetlidir.
Netice itibariye; musýkide deðiþim isteðinde onca hayal kýrýklýklarýna raðmen, halâ direnenler, bu isteklerinin yerine gelmesi için önce bin yýldýr kullandýðýmýz dili bütünüyle deðiþtirmeleri gerekiyor. Çünkü biz millet olarak kýyamete kadar “ annemizin dilini “ kullanmaya kararlýyýz.
Eðer bunca zamandýr millete , “ Hayat “, yerine “ Yaþam “, “ Ýstiklâl Marþý “ yerine “ Ulusal Düttürü ” , “atölye “ yerine " iþlik ", “ ipotek “ yerine “ tutu “ , “ terörist “ yerine “ yýldýrýcý “ demeyi öðretme baþarýsýný gösterebilse idiniz, onlar da o günden bu güne, Sadettin Kaynak yerine Adnan Saygun, Avni Anýl yerine Nevit Kodallý, Aþýk Veysel yerine Ruhi Su, Bekir Sýtký Sezgin yerine Ayhan Baran, Sabite Tur Gülerman yerine Leyla Gencer, Ahmet Özhan yerine Ferhat Göçer, Göksel Baktagir yerine Fazýl Say, Aþýk Veysel yerine Ruhi Su, Neþet Ertaþ yerine Esin Afþar dinliyor olacaklardý…

D Ý P N O T L A R :

1 Cînuçen TANRIKORUR,”Medyada Müzik mi ? ”,Yeni Türkiye Dergisi,sayý: 12, Medya II
2 Ayþe HÜR, “ Güneþ Dil Teorisi’nin Ýcadý “, Taraf Gazetesi, 9 Ocak 2011
3 Ayþe HÜR, ( a.g.e)
4 Bülent AKSOY, ”Cumhuriyet Dönemi Musýkisinde Farklýlaþma Olgusu”, Cumhuriyet’in Sesleri, Tarih Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999, s.32
5 Cemal Reþit REY, ”Atatürk ve Müzik”, Cumhuriyet Gazetesi, 10 Kasým 1963
6 Attila ÝLHAN,”Hangi Lâiklik?” ,T.Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý , Ýstanbul, 2004, s.247

http://ferahnak.wordpress.com/2011/01/12/bir-milletin-muzigini-degistirmek-istiyorsaniz-once-%e2%80%9c-dil-%e2%80%9c-ini-degistirmeniz-gerekir/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn çaðdaþ sanat kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Türkiye’nin Siyaset Kroniði Piyanocusu Gene Hariçten Lied Okuyor!
Tarihi Bir Gerçeði Daha Öðrendik; Meðer "" Türk Mûsýkîsi "" Yasaðý Bir Efsâne, Hatta Efsâne Bile Deðil Sadece Bir Dedikodu Ýmiþ (! )

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Yazdýklarý Ýle Yaþadýklarý Aykýrý Bir Sanat ve Edebiyat Adamý
Cumhuriyetimizin Kuruluþ Felsefesi
Türkiye’ Nin Önüne Konmuþ ‘batýlýlaþma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlýþ Bir Hedef Olduðunu Artýk Anlamamýz Gerektiði Günlerdeyiz
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleþtirme’ Adýna Yapýlan Ýhanetler ve Bunun Sonuçlarý
1923’ Te Okullarda Türk Mûsýkîsi Öðretimi Yasaklanmýþtý!..
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doðrusu Bu Ýddialarý Ne Kadar Doðru?
Türkiye’ Nin 'Batýlýlaþtýrýlma 'Projesi Kapsamýnda Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Ziya Gökalp
Emperyalist Dünyanýn Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.