Dünyada, inanma sürecinde oluþan dinlerin, hayatýmýzdaki yerine bakmak lazým. Hangi dinler neyi anlatmaya çalýþýyor, ortak yönleri nelerdir. Ve Din; anlayýþýnýn, sevginin, hoþgörünün, barýþýn, iyiliðin, doðruluðun ve edebin hayata iþlenen en güzel yoludur.

Ýnanma ihtiyacý, asýrlardýr insanlarý farklý þekillerde; toplumsal, geleneksel, kültürel, çevresel faktörlerinde etkisiyle, din oluþumuna itmiþtir. Gerçeði kendi benliðinde bulamayan insan, tanrýlaþtýrdýðý her þeye tapmaya baþlayýnca, deðiþik dinleri de beraberinde getirmiþtir.

"Sevgi bedava özgürlükte

Akýl bedava düþünmekte

Hava bedava nefes almakta

ölüm bedava ama can bir ömre bedel..."

Dünyada o kadar çok din oluþmuþtur ki, dinlerdeki yaþamsal kaideler de gitgide birbirine benzemeye baþlamýþtýr. Lakin hüküm ayrýlýklarýyla birlikte, gerçek dýþý kurallarý sapkýnlýk derecesine getirecek kadar da yollarýný þaþýrmýþlardýr. Düþünme noktasýndaki felsefi ve mezhebi görüþlerde, yeni dinleri karþýmýza çýkarmýþtýr. Önce fikir mahiyetinde baþlayan bu dünyevi akýl taþkýnlýklarý, zamanla Tanrýsal ifadelerle din halini almýþtýr.

Budizm, adýndan sýkça bahsedilen felsefi dinlerin baþýnda gelir. Hindistan da doðmuþ olan "Buda" adlý birinin felsefi görüþleriyle ortaya çýkmýþtýr. M.Ö. ortaya çýkan bu felsefi akým Hindistan’dan çýkýp Makedonya sýnýrlarýna kadar dayanmýþtýr. Çin, Moðolistan ve Japon krallarýnýn, din deðiþtirmesine sebep olacak kadar geliþmiþtir. Günümüzde Budizm düþüncesi, dünyanýn her yerinde bilinmekte ve kabul görmektedir.

Tek tanrýlý inancý kabul etmeyen Budistler, Buda'ya inanýrlar ve onu kabul ederler. Ona eriþmek adýna yaptýklarý heykellerini, "Vihara" denilen tapýnaklarýnda bulundururlar. Hayatlarýnýn her aþamasýnda inandýklarý dinin kurallarýndan ayrýlmadan yaþar ve ölürler. Ayda iki defa Vihara tapýnaðýnda, tüm rahipler bir araya gelir ve günahlarýndan arýnmak için, bunu toplu seanslarla birbirleriyle paylaþýrlar. Eðer bunlarýn dýþýna taþýlýrsa, Budistlikten çýkarýlýr ve Budist olamazlar. Budist rahipleri evlenemezler. Onlar sadece Buda'ya hizmet etmek için doðmuþlardýr.

Budizm tüm dinlerde olduðu gibi, fikir ayrýlýklarýyla birlikte iki mezhebe ayrýlmýþtýr. Bunlar, Hinayana ve nahayanadýr.

Budistlerin öðretisi ve anlayýþý; dünyayý ne olduðundan iyi ne de olduðundan kötü göstermektir.

VE ÞÝMDÝ;

1- Hayat, ýztýrap ile doludur. Zevk ve sefa, bir hayal, bir aldatýcý rüyadýr. Doðum, ihtiyarlýk, hastalýk ve ölüm de acý bir ýstýraptýr.

2- Bu ýztýraplardan kurtuluþa mani olan þey, bilgisizlik yüzünden kapýldýðýmýz hevesler ve ne olursa olsun, muhakkak yaþamak arzumuzdur.

3- Iztýrabý yenmek için, bütün geçici heveslerle birlikte muhakkak yaþamak arzusunu da terk etmek gerekir.

4- Yaþama hevesinin sönmesi ile insan rahata kavuþur. Bu hâle "Nirvana" ismi verilmektedir. Nirvana, hiçbir hevesi ve ihtirasý olmayan bir insanýn, dünya zevklerinden elini çekerek kutsal istirahata kavuþmasý demektir.

Ve Budizm'in, insaný ne kadar hayattan soyutladýðý da ortadadýr. Mutsuz bir yaþamýn akýþýndan çýkan Buda'nýn, bunu bir düþünce þekline sokup, insanlara aþýlamasý da zor olmamýþtýr. Hindistan'daki yaþam þartlarýný zorluðu, sýkýntý ve hüzün içinde yaþayan halkýn dayanacak tek bir duvarý kalmayýnca, sýrtýný dayayacaðý bu dünyadan soyutlayan felsefeleri, dayanak olarak görmüþtür. Kiþisel baðlamda ortaya çýkan dinlerin temelinde, insanlarýn duygularýný sömürmek vardýr.

Yýllarca bu tek düze þartlarla ve hükümlerle, kalpleri hayattan uzaklaþtýran cümlelerle, bir çok insaný peþinden sürüklemiþtir, "Buda" felsefik dini. "Dünyadan arýnan insan, huzura ulaþýr düþüncesiyle", "yaratýlan her þeyden, el ayak çekin demekte" bir ýzdýrap deðil midir? Yýllarca Ýslam dininin; "arýnmak için dünyayý araç edinin, o nimetler size sunulan araçtýr" düþüncesine karþý çýkanlara, Buda'nýn; "dünyayý býrakýn" düþüncesi mantýklý geliyorsa ne ala!

Yaþama hevesinin, insanýn içinden alýnmasý ve onu kaybetmesi demek, depresyona girmesi demektir. Oysa ki Budizm bunu yasaklarken, dünyalýk nelerden vazgeçiyormuþ! Bakmak lazým. Ruhun boþluðunu doldurmak için, Psikiyatristlere ve Psikologlara boþuna mý para veriyor bu kadar insan! Oryantalist ülkelerdeki, mistik yapýnýn beþere getirdiði bu iklimsel deðiþiklik, "bu boþluðu dolduracak mükemmel kývrýmlara sahip deðildir", diye düþünüyorum.

"Âlemlere ruhunuzu namazla temizleyin" diyen Muhammed'i dinlemek varken, neden Buda'nýn mutsuz hayatýndan arda kalanlarla, dünyadan kendimi soyutlayacakmýþýz, anlamakta güçlük çekiyorum. Ýbadetin ruhu temizleme yöntemleri; dünyalýk her þeyi doðru yaþamaktan geçiyorsa, yaþamaya deðer ve hepimize de yeter.

Bin bir türlü vaatle; Hindistan'da Budizm denilen felsefik din anlayýþýný, ülkemize anlatmaya gelenlerin, söz saftasýyla birlikte, milletin cebinden aldýklarý parayla birçok yoksul doyurulur. Kazandýklarý paralarý gidip, iki seanslýk göz kapatýp oturma jimnastiðine veren akýllara ne demeli! Dünyadan kendinizi soyutlamak istiyorsanýz, buyurun çalýþmayýn! Sürekli yogo yapýn, bakalým ozaman karnýnýzý kim doyuracak, kim ihtiyaçlarýnýzý görecek. Komik olan yine ve yeniden dünyayý düþünerek, yogo denilen iþlevi yapmalarýdýr!

Namaz kýlarak, Buda’yý da yaratan Allah'a yükselmek varken, nedir bu hiçbir þeyi düþünmeyin saçmalýklarý! Ýnsan zaten bunu para vermeden de yapabilir. “Rahman ne diyor; ben size gündüzü maiþet, geceyi de dinlenme zamaný olarak verdim.” Bedavadan rahatlamanýn yolu dururken, ayda milyarlar vermenin, ne kadar akýl iþi olduðunu siz düþünün!

Tabi insanýmýzda bu akýl varken; zaman içinde, "Buda" felsefik din anlayýþý da geliþmiþ. Renklerinde dili vardýr diyerek, "þu renk sana ait, bak! bunu giy, bunu kullan ve rahatla" söylemleriyle, yalanýn posasýný çýkarmýþlardýr. Bir insan sýkýntý içindeyse; bembeyaz da giyse, durumu düzelmeden normale dönemez, " gidin bunu dünyadaki en iyi ruh doktorlarýna sorun."

Muhammed; ýztýraplarýnýzdan kurtulmak istiyorsanýz, dualarlarla inandýðýnýz Allah'a yönelin derken, Buda’nýn; çekilin kenara, dünya sizlik deðil, kendinizi düþünerek egonuzu tatmin edin anlayýþýna, kýrk kýlýf giydirmenin anlamý ne, oda meçhul.

Yýllarca ibadetlerini yaparken, rabýta yapan Müslümanlara laf atýp, hakaret edenlerin þimdilerdeki bu rabýta anlayýþýna da ayrýca, hem acýyorum! Hem de gülüyorum!

"Aynalarýn kýrýk tarafýnda yüzsüzlük

yüzünü yüzsüzce yüzlemiþ

yüzlercesine yük olmuþ

parçalarýný bir kenara býrakýp gitmiþ..." A. GÜL

Yýllarca kendini kendinden soyutlayýp, Ýslam’a ve insana hizmet harcayan derviþlere demediðini býrakmayanlarýn, aynaya bir bakmalarý gerektiðine inanýyorum. Onlar evlenmeden hayattan kendilerini nafile iþlerden çekerek ve insana adayarak yanýp kavrulurken ve sevgi aþýlarken; Budist rahiplerin; dünyaya lanet okurcasýna, "neden bu âlem var, yaþamak iþkence ve ýztýrabýn kendisi" diyerek gezdikleri de ayrý saplantý þekli deðil mi?

Var olaný, yok saymak bir deliliktir. Bunu hangi felsefeyle yaparsanýz yapýn, akýl dýþýdýr. Sevgi daðýttýðý söyleyen Budistlere sormak lazým, o sevginin kaynaðý ne diye? Kabul etmediðiniz dünya mý?, Yoksa tapýndýðýnýz mutsuz Buda mý?

"Buda kim bu da nerden

Buda senden bu da dünden

Buda nasýl bu da senden

Buda hüzün bu da hüzün..." A. GÜL

Türkiye’de Budizm’in felsefesinin, peþine gidenlere de bakýyorum! hepsi sosyete dediðimiz tabaka. Hangi yoksulun parasý buna yeter ki! Yoksul karnýný doyurmak için, bu zenginlerin kapýsýnda çalýþýyor zaten. Ýþverenlerde çalýþana yaptýklarý haksýzlýðýn, vicdan azabýnýn hesabýný; paralarýný yogoya saçarak ödeyeceklerini sanýyorlar. "Buda" sýkýntýyý yok edebiliyorsa, "Robin Hood misali; alsýn zenginin parasýný, doyursun bakalým bu yoksullarý, onlarýn sýkýntýlarýný defetsin de görelim.

Ve yazýma burada son verirken, böylesi felsefelerin peþinde koþarken, gerçekleri kaybettiðinizin farkýna varacaðýnýzý umuyorum. Farkýna vardýðýnýz an, paranýzda cebinizde kalacaktýr. Allah’ýn dinine sarýlanlar bedava namaz kýlýyorlar ve dua ediyorlar. Kur’anýn öðrenmek de bedava, hava da bedava, tefekkürde bedava. Düþünmek için ortalýða saçýlanlarý düþünerek yazýyorum bunlarý.

Muhammed’in dini bedava yaþanýyor anlayana…