Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý |
|
||||||||||
|
Öylesine söylenirken özle biçimin karýþýp anlamýný yitirmesi ve kavranamayýþýna da neden olabiliyor, söylediðiyle yaptýðý örtüþmeyen, yorulmaz dillerde… Sözlere saygýsýzlýk da söz konusu… Deðerini bilmemek ve bilerek amacý dýþýnda kullanýrken düþüncelerini desteklemesini beklemek de, saygýsýzlýktan daha saygýn bir davranýþ deðil… “Ya olduðun gibi görün, ya da göründüðün gibi ol” sözü, dillerde dolaþýr. Söyleyenlerin çoðunluðunun davranýþlarýyla örtüþmezken yüksek perdeden dillendirilir, üzerine basýlýp, kelimeleri ezilirken. Sözün anlamýndan uzak davranýþlý kalabalýklarýn, sözden uzak duramayýþlarý ilginçtir… Düþünülüp söylenmeyenler de vardýr, ortaya çýkmasýndan özenle kaçýnýlarak. “Ne çok önde, ne arkada ol. Ortada kal”. Ya da “yasalar uygulansýn, ama ben hariç herkese” benzeri… Düþünülmeden söylenenleri sýralamak, en zor olaný her halde… Baþ döndürücü hýzlarýyla bir anda duyulmaya baþlanýr, sekiz bir yanda. Ýlk söyleyenin dudaklarý arasýndan kurtulduktan sonra, çaðýn gerisinde kalmamayý amaçladýðýndan mýdýr bu hýzlanma çabalarý? Belki de yaþamýn hýzýna ayak uydurulamayýþlarýn, sözlerle olsun yakalanma çabalarýdýr… Birkaç yýl önce sahiplenenlerin dillerinden düþmeyen “yalandan kim ölmüþ” sözü bile, tek baþýna ayna benzeri yansýtmýþtýr, çoðu kez dillendirilmeyen özleri… Gerçek mazlumlarý anlatmaktan uzak, küçük dünyalarýn ondan da küçük kurnazlýklarýný anlatmýþtýr, acýnasý bir kara mizah örneði: “Nerede beleþ, orada yerleþ” ve benzerleri… “Okyanus mürekkep olsa, dertlerimi yazmaya yetmez” sözü, günümüzün uzaðýnda, geçmiþte kalmýþtýr. Ancak dertlerini anlatýp-yazmaya (ki okuma ve yazma alýþkanlýðý da ayrý bir konudur) okyanuslar dolusu mürekkebin yetmeyeceðini düþünenlerin sayýsý azalmayýp, çoðalmýþtýr. Dertli insanlar çoðalýp, mürekkep de geçmiþte kalýrken, anlatým araçlarý deðiþmiþtir yalnýzca. Zaten okumaya niyetli olmayanlarýn birkaç cümleyi de yazmaktan vazgeçmesi, araçlarýn aracýlarýna yaramýþtýr, maddi-manevi anlamlarda. Dertlilerin dertleriyle dertlenirken, dertsiz yaþamlarýn koþullarýný saðlamýþlardýr kendilerine... Þarkýlar onlarý söylerken, “beni anlayanlar, ilgi gösterenler de var” düþünceleriyle dinleyenlere katýlmýþtýr. “Hiç olmazsa anlaþýlýyorum” düþüncesiyle kendi dünyalarýndayken, söyleyenler olanaklarýn hýzlý itelemeleriyle farklý dünyalara doðru koþarken… Söylenip anlatýlanlarýn dýþýnda, anlatmakla yorulduklarýný düþünenler de yalnýz deðildir. “Beni hayatta bir kiþi anladý, o da yanlýþ anladý” sözünü sahiplenirler býkkýnlýklarýn doruðunda, çoðu kez tam da kendilerini anlattýðý düþüncesiyle, bir ölçüde rahatlarken… Ne var ki anlaþýlmamanýn çözümü olmaktan uzaktýr, söze kiþiyi rahatlatýyor görünen anlamlar yüklenirken. Sözler durup dururken söylenmiþ deðildir çoðu zaman. Daha çok söylenmesi gereken koþullarýn oluþtuðu yer ve zamanlarda ortaya çýktýklarý düþünülebilir. Uzun ve karmaþýk düþünceleri özetlerken dikkatlerini çekmeye çalýþýrlar; dikkatleri farklý konulara yoðunlaþmýþ, hatta daðýlmýþ insanlarýn. Dinleyip anlamaya çalýþanlar kadar, uzak duranlar da bütünüyle ilgisiz kalamazken, sözleri küçümseyenler öne çýkmaya çalýþýr, “söz uçar, yazý kalýr” derken. Yazýyla, yazýlanlarla ilgileri olmayýþlarý için bahaneler de hazýrdýr söylenmeye. Söz uçup yazý kalýrken, “hem okudum hem de yazdým” gelebilir akýllara. Hem uzak duramayýp, hem de karþý çýkýlmasý gerekircilerin aklýna da devamý gelebilir: “Yalan dünya senden bezdim.” Dünya bezilmesi gereken yer midir? Ýnsanýn bezginliklerle kuþatýldýðý yaþamlar adýna söyleyebilecekleri yok mudur? Söyleyecek sözü kalmamýþ mýdýr insanýn ve insanlýðýn? Ýnsanlýk sözün bittiði yere gelmiþ, “ne olacak?” diye beklemekle sýnýrlý mýdýr? “Bu güneþ altýnda söylenmemiþ söz yoktur” diyen düþünür, bir yönüyle ve bir anlamda böyle düþünen insaný mý özetlemiþtir? Dil anlatým aracý olarak görevini tamamlayýp, tat alma göreviyle yetinecek midir artýk? Elbette hayýr. Bu güneþ altýnda söylenecek çok söz, yapýlacak çok iþ, keyifli sürdürülmesi insana baðlý yaþamlar vardýr. Yaþam inatçý ve dirençliyken, insanlýk uzun bir öyküdür. Ýnsan makroya doðru geliþerek sürebilecek uzun bir yolculuðun ilk anlarýndayken, evren ölçeðinde dokusal hücresinin içindeki mikro bir yaþamdýr, þimdilik. Tek bir insaný aþan uzun, renkli ve heyecanlý, insani bir öykünün sürebilmesi sözlerden kaçmaya deðil, gerekenleri yapmaya, yapmamýza ve yapabilmemize baðlýdýr… Bu güneþ altýnda ve ötesinde söylenecek daha çok söz vardýr, sözü vardýr insanlýðýn. Yeter ki söylenmiþleri unutmadan, söylenmesi gerekenleri ötelemeyip, gün ýþýðýna çýkaralým. 06 Aralýk 2010, Ýstanbul Ertuðrul Asým Öztürk
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © E. Asým Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |