Renklere mi küskünsün ki saçlarýný bir fýrça gibi savurup dünyayý siyaha, beyaza, yeþile, maviye boyamamaktasýn. Bir küstüm çiçeði misin ki, bir bahar dalý gibi bana güzellik yaþatmamaktasýn. Nedir sendeki bu telaþ? Güvercinler gibi camlara yýldýz yaðmurlarýyla yaðarsýn. Camlar ki sokaða açýlan evlerin gözleridir. Gözler ki hiçbir haykýrýþý duymazlar ve o evlerde yaþayanlar duvardan kalp taþýrlar. Ruhun acýsýndan bana billur bir göl býrakmaz. Çalkantýlý ve bulanýk sularda bedenimi sýrýlsýklam býrakýrsýn. Ve sonra alýr baþýný gidersin. Gitmek bilirsin, terk etmektir. Gitmek, hiç geriye bakmamaktýr. Sen giderken bu þehirden, bana kaldýrýmda yatmýþlar kalýr. Sen giderken, bana sokak aralarýnda býçaklananlar kalýr. Bana atmosferi civayla kaplanmýþ bir dünya kalýr. Bana sokak satýcýlarý ve dilenciler kalýr. Anlarsýn þimdi, niçin saçlarýný bir ressamýn fýrçasý gibi savurmaný istediðimi. Çünkü sen yokken bu þehirde tüm binalarýn sývalarý dökülür ve tüm evler griye boyanýr. Sen varken bu þehrin sokaklarýnda aðaçlar sýra sýra dizilir. Sen varken bu þehir dünyanýn en güzel yeri olur. Kanayaþýn gözlerimde hasrettir. Neredesin diyen dudaklarým artýk suskundur. Þiirlerim sessizce bekler ilhamlarýný. Kaðýttan gemileri salarým yazýnýn denizine. Cümleler martýlarýn çýðlýðýndadýr. Bir nokta olarak atarým kendimi sulara. Mürekkep balýðý gibi adýný yazarým okyanusun derinliðine. Ciðerlerime kaçar adýnýn baþ harfleri. Yine dertlere boðarsýn beni. Vazgeçerim mutlu yýllardan. Her sabah kurduðum saat ol yeter. Bir dakika mutluluðun yeter bana. Her gün tik taklarýnla uyanayým. Kalbimin vuruþlarý, karýþsýn sesine. Tik tak... Her sabah yüzünle uyanayým. Gece kabuslar görsem de, her sabah yüzümü güzelliðinle yýkayayým. Gündüzüm güzelliðinle, aydýnlansýn yeter bana. Lütfen dön bana.