Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Ýslam’da Ehl-i Suffa örneðinden yola çýkarak zamanýmýzda da kimsesizleri, hiç bir þeyleri ve hiç bir yakýný olmayanlarý, sokak çocuklarýný, Caminin yanýbaþýnda bir yere toplayýp onlarýn konut, gýda ve eðitim gereksinimleri saðlanabilir. Caminin önderliðinde her ilçede veya mahallede Çocuk Esirgeme Kurumu ile iþbirliði içerisinde Sokak Çocuklarý Sýðýnma Evleri kurulabilir. Buradaki yoksul çocuklar yaþ gruplarýna ve yeteneklerine göre okullara gönderilebilir. Bir an önce çalýþma yaþamýna katýlmasý gerekenler Çýraklýk Kurslarý’na gönderilebilir. Okullarýný bitirinceye ve bir iþe girinceye deðin bu yoksul çocuklara burs saðlanabilir. Yetiþkin olanlar Kur’an kurslarýnda Ýslam eðitimden geçirilir ve ayný zamanda Halk Eðitim Müdürlükleri’yle iþbirliði yapýlarak açýlacak Meslek Edindirme Kurslarý’nda meslek sahibi olmalarý saðlanabilir. Meslek Edindirme Kurslarý Sanayii ve Ýþ-Kur iþbirliðiyle iþ güvenceli kurslar biçiminde açýlabilir. Bu alanda sokak çocuklarý ile ilgili sorunlarla ilgilenecek Toplumsal Alanda uzmanlaþmýþ Ýlahiyat Fakülteleri’nde özellikle bu konularda eðitilmiþ Toplum Yararýna Çalýþmalarý Yürütecek Din Görevlileri’ne gereksinim vardýr. Ýslam Tarihine þöyle bir göz attýðýnýzda camilerimiz yalnýzca namaz kýlýnan yerler olmadýðýný kolaylýkla görebiliriz. Camiler ayný zamanda halký eðiten yaygýn eðitim kurumlarýdýr. Bugün Avrupa’nýn yeni farkýna vardýðý ‘‘Yaþamboyu Eðitim’’ Projesini camiler yüzyýllar öncesinden üstlenmiþti. Camiler ayný zamanda yoksullarýn sýðýnma eviydi. Yoksullar burada yalnýzca karýnlarýný doyurmazlar, özellikle burada eðitim alan öðrencilerdir. Toplumun aydýnlanmasýnda ve geliþmesinde de bu yoksul insanlar görev almýþlardýr. Bugün çaðdaþ toplumlar bu kimsesiz çocuklara ve yetiþkinlere sahip çýkamamýþ ve toplumun baþýna gizil bela tinerci çocuklar olarak sokaða baþý boþ salývermiþlerdir. Bunlar kendilerine sahip çýkamayan toplumlarýnýn baþýna bela olmuþlar, toplumun can ve mal güvenliðini sarsmaktadýrlar. Bazan yaþlý bir bayanýn elinde çantasýný çorla alýp kaçan, bazan para isteyip alamadýðýnda býçaklayýp kaçan korkunç bir baþ belasý olmuþlardýr. Avrupa’da sokaklarda gördüm. Bunlara homeless (evsiz) diyorlar. Bütün toplumsal güvenlikleri saðlanmasýna karþýn yine de insanca yaþamayý seçmemektedirler. Bunlarý sokak kenarýnda bir müzik aleti çalarken, köprü altlarýnda yatarken ve soðuk kýþ günlerinde otobüs ve tren garlarýnda vakit geçirirken görebilirsiniz -onlara çok yaklaþmamam ve onlarýn çok tehlikeli olabilecekleri konusunda uyarýldým. Çok merak ettim, yine de onlardan birine sordum çekine çekine. Sizin toplumsal güvenliðiniz var. Neden buralarda boþ boþ dolaþýyorsunuz diye sordum. Verdiði yanýt çok ilginçti: ‘‘Her gün içki içiyordum ve alkolik oldum. Ailem de iþe yaramaz diye tekmeyi vurup evden dýþarý attý.’’ dedi. Görüldüðü gibi yalnýzca toplumsal güvence vermek yetmez. Onlara içinde yaþadýklarý toplumla uyum içerisinde insanca yaþamayý ve topluma yararlý olmayý da öðretmek gerek. Ehl-i Suffa bugün günümüzün koþullarý göz önünde bulundurularak çaðdaþ bir düþünceyle tekrar ele alýnýp toplumun kalkýnmasýnda model olarak kullanýlabilir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nasýl namaz kýlmak için Cami yaptýrýyorsa, Hacc iþlerini Hacc dairesiyle örgütlüyorsa, Sadaka ve zekatlarý da toplayacak bir ‘‘Toplumsal Dayanýþma Vakfý’’ kurmalýdýr. Sivil örgütlerin kurduðu yardým vakýflarý da Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý þemsiyesi altýnda olmalý ve onlarýn da çalýþmalarýný denetlemelidir. Kurban kesimlerini belli bir disiplin altýna alýp kesilen kurbanlarýn etlerinin belirli bir kýsmýnýn da bu kimsesiz sokak çocukalarýnýn da yararýna sunabilir. Zekat Vakýflarý aracýlýðýyla lise ve üniversite öðrencilerine yurtlar yaptýrmalý. Onlara üç öðün sýcak yemek vermelidir. Geçen haftalarda okudum bir gazetede: Bir üniversite öðrencisi aç ve yoksul. Periþan durumda bir iþ hanýnýn mescidinde kalýr gizlice. Ýnsanlar þüphelenir ve araþtýrýrlar. Barýnacak yeri olmayan yoksul bir üniversite öðrencisi olduðunu öðrenirler sonunda. Öðrencilerimize çaðýmýzýn Ehl-i Suffalarý gibi özen göstermeliyiz. Onlara çocuklarýmýz gibi bakmalýyýz. Onlar ülkemizin geleceðidir. Onlar yurt kalkýnmasýnýn motorlarýdýr. Ýnsan kaynaklarý doðal kaynaklardan daha önemlidir. Öðrenciler okuyup yurt dýþýna kaçtýlarýnda hayýflanýyoruz deðerli beyinlerimizi kaybettik diye. Adeta kendimizi beynini kaybetmiþ toplumlar gibi hissediyoruz. Bu seçilmiþ zeki yoksul öðrencilerimizi burslu okuttuðumuz zaman, bu ülkeye baðlýlýk borçlarýndan kendilerini ülkemize adayacaklardýr. 18. yüzyýlýn sonlarýnda Thomas Malthus insan sayýsýndaki artýþ sonucunda insanoðlunun bir açlýk tehlikesi ile karþý karþýya kalacaðýný belirtmiþtir. Ama onun topraðý ve teknolojiyi deðiþmez, tarým kesiminde iþbölümünü sýnýrlý öngörmesi onun bu yanlýþ görüþe varmasýna neden olmuþtur. Teknolojik ve üretimsel geliþmeler iki yüzyýl geçmesine karþýn bu savý haklý çýkarmamýþtýr. Ýslam ekonomisi Yaradanýn buyruðuyla evrendeki hiçbir varlýðýn aç kalmayacaðýný, tam tersine geçimliklerinin Allah'ýn güvencesi altýnda olduðunu bildirir. Ama insanlarýn açlýktan ölmesi besin üretimi yetersizliðinden, azlýðýndan deðil onlarýn içinde yaþamýþ olduklarý sömürü düzeninden kaynaklanmaktadýr. Demek ki bir avuç sömürgeci insanýn yani %20 varlýklýnýn % 80 malvarlýðýna, %80 yoksulun ise %20 malvarlýðýna sahip olduðu sömürgeci düþünce yapýsý açlýktan ve hastalýklardan ölmelerinin gerçek nedenidir. (20X4) + (80X0.25) =100 Bu da kabaca yoksulla varlýklý arasýnda16 kat fark var demektir. Birileri yerlerde sürünürken, diðeri de tepelerde azgýnlaþmaktadýr. Bu hangi toplumsal adaletle açýklanabilir. Birileri düþkünce çöplükleri yiyecek bulma beklentisi ile karýþtýrýrken, diðerlerinin lüks eðlence yerlerinde tabaklar kýrmakta, çeketler yakmaktadýrlar azgýnca. Yoksa bu hiç bir zaman Yaradan’ýn asla sözünü tutmamasý anlamýna gelmez. Kaynaklarýn akýlcý kullanýlmasý sonucunda dünyamýz bir trilyon insaný besleyebilir. Carlyle'ýn dediði gibi dünyamýz bir tarafta iki milyon gömleksiz insan, diðer tarafta iki milyon gömleði nasýl satacaðýný düþünen insanlardan oluþmuþ durumdadýr. Ýslam’ýn dediði gibi komþusu aç iken tok olmama ilkesi yalnýzca bireylere deðil ayný zamanda toplumlara da yönelik bir söylemdir. Bireyin parasal olanaklarýný gereksinimlerine göre sýnýrlamamasý savurganlýðýn en belirgin özelliðidir. Savurganlýk, aþýrý rahatlýk kapýsýný ve dolayýsý ile rüþvet ve yolsuzluk kapýsýný aralar. Savurganlýk doyumsuzluða elindekilerle yetinmemeye, o da çalýþma isteðini kýrmaya, sonra sürekli memnuniyetsizliðe ve yakýnmaya, ve dolayýsý ile inanç duruluðunun bulanmasýna, kýrýlmasýna ve iki yüzlülüðe neden olur. Böylece özbenliðine sevgisi güveni sarsýlýr kýrýlýr, dilencilik yolu açýlýr. Savurganlýðýn her türlü kötü sonuçlarýný önlemek için insanlar Ýslami bir bilinçle hareket etmeli, elindekilerle yetinmeye ve olanaklarýný kabullenmeye alýþtýrýlmalýdýrlar. Savurganlýðýn önüne parasal yaptýrýmlarla geçemezsiniz. Bu ancak dinsel ve tinsel öðelerle olur. Kur'an'ýn dediði gibi ‘‘Yiyiniz, içiniz fakat savurganlýk etmeyiniz.’’ Eskiden Ýslam ülkeleri aç deðildi. Gönence birazcýk gereksinim vardý. Þimdi ise Ýslam ülkeleri açtýr, damak tadýna gereksinimi yoktur. Batý diðer ülkelerden sömürü yoluyla ele geçirdiði kaynaklarla dünyanýn önde gelen ülkeleri arasýna girmiþtir. Ama eðer onlar savurganlýk ve dengesizlikler içerisine gömülmeye devam ederlerse, geliþmekte olan ülkeler birleþecek ve varlýklý ülkeleri bir gün alt edeceklerdir. Sosyalizm savurganlýðý zor yoluyla kaldýrmayý denemiþtir. Liberal düþünceler ekonomik birikim yoluyla bu sorunu çözmeyi denemiþlerdir. Ama, savurganlýðýn bireysel eðitim yoluyla kaldýrýlacaðý ortadadýr çünkü insanlarýn yüreðinde ses getirmeyen her yaptýrým yalnýzca sözde kalan söylemler olarak kalacaktýr. Toplumu oluþturan katmanlar arasýndaki ekonomik dengesizliklerin giderilmesi, ekonomik yönden güçsüz durumda bulunan toplum katmanlarýnýn, diðer katmanlara karþý korunmasý olarak tanýmlanabilecek olan toplumsal adalet; özellikle emeði ile çalýþanlarýn, yaþadýklarý toplum içinde, insan onuruna yaraþýr en azýndan insanca yaþanabilir bir düzeye kavuþmalarýný saðlayacak bir biçimde yaratýlan ulusal üretim ve gelirden pay almalarýný güvence altýna almaya yönelik uygulamalar bütünü olarak da tanýmlayabiliriz toplumsal adaleti. Adalet kavramý, toplumu oluþturan bireylerin, yetenek farklýlýklarýndan dolayý, eþit durumda olmadýklarýný, bu farklýlýklarýn yaratýlan ürünün miktarýna etki ettiðini, dolayýsý lle bölüþümü söz konusu olduðu zamanda eþitlikten öte, kiþisel farklýlýklarýn dikkate alýnmasý gerektiðini vurgulamaktadýr. Çalýþanla çalýþmayaný, tembel ile çalýþkaný ayný kefeye koyan bir eþitlik kavramý, kesinlikle adalet kavramý ile uyuþmaz. Toplumsal Adalet duygusu insanlarýn yüreðinde kurulur. Toplumsal adalelin olduðu durumu da, toplumu oluþturan bireylerin yüreklerinden gelen ortak sesi temsil eden "kamunun yüreðindeki ortak sesi" belirler. Toplumsal Adaletsizliklerinin ortaya çýkýþ nedeni anaparanýn tekelleþmesi, bunun tehlikeli boyutlara ulaþmasý ve dolayýsýyla toplumsal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn ortadan kalkmasý nedeniyle toplumun bireyleri arasýndaki gelir daðýlýmý dengesizliðinin aþýrý derecede artmasýdýr. Bu durum ise yoksullarýn ve iþsizlerin artmasý sonucunu ortaya koymaktadýr. Hatta zamanla üretici ve satýcý durumundaki varlýklý kesim bile malýný satamaz duruma düþerek, kendilerini de yoksul duruma getirerek, kendi elleriyle kendi kuyularýný kazmýþlardýr. Zamanla tüm toplum yoksullaþmaktadýr. Amerika ekonomik bunalýmdan çýkabilmek için karþýlýksýz para daðýtmýþtýr. Piyasada üretilen malýn alýcý bulabilmesi için parasý olan tüketicilere de gereksinim vardýr. Halkýn satýnalma gücü düþerse, yeteri kadar tüketici bulunmadýðýndan üretim de düþer. Para toplumun bütün kesimlerine adaletli bir biçimde daðýlmazsa üretim ve tüketim arasýndaki saðlýklý döngü de saðlanamaz. Bu da ülkeleri hýzla yoksulluða iter. Nasýl ki bedenimizde kýlcal damarlarda týkanma olduðunda beslenemeyen dokular hýzla ölerek bedenimizin kötürüm olmasý tehlikesiyle karþý karþýya kalýrsak, ekonomide de para toplumun her kesimine adilce daðýlmazsa toplumsal kötürüm ortaya çýkar. Ýslam’da yokluk ve yoksullukla savaþ önemli bir yer tutmaktadýr. Dinin temel kaynaklarý olan Kur’an ve hadislerde, yoksul, düþkün ve yokluk içinde çýrpýnanlara yardým edilmesini yani anaparanýn tek elden çýkarýlýp, yayýlmasýný, dolayýsýyla toplumsal gönencin yaygýnlaþtýrýlmasýný, daha açýk bir söylem ile yoksulluðu deðil, varlýðý paylaþmayý veya yoksullukta deðil, varlýkta eþitliði güdüleyici pek çok söylem yer almaktadýr. Diðer insanlara karþý duyarlý olabilmek ve kazancýný yoksullarla paylaþmak, Ýslam’ýn ilkelerindendir. Ýslam, bireylere paylaþým ruhu kazandýrmayý, böylece biri biriyle iletiþim içerisinde, toplumsal duyarlýlýðý geliþmiþ saðlam yapýlý toplumlar oluþturmayý amaçlar. Çalýþanlarýn toplumsal koþullarýný düzenleyen Ýslam’ýn, ilk yýllarda diðer insanlara karþý Toplumsal Yardýmlaþma düzenlemelerini de ele aldýðýný görüyoruz. Kiþinin, gücünü aþan ani bir ödeme yükü ile karþýlaþmasý durumunda bunu karþýlamak üzere kurulan (AKÝLE Sistemi) ÝLK KEZ YAPILANDIRILIYOR. Ýslam Peygamberi döneminde uygulanan bu sistemi, Halife Ömer’in geliþtirdiðini ve bütün halký kapsayacak bir biçime soktuðunu görüyoruz. Bütün Halký içine alan bu sisteme (DÝVAN) deniliyor ve bu yapý içerisindeki herkes bu (DÝVANLARA) kaydediliyor. Bir TOPLUMSAL GÜVENLÝK KURULUÞU olarak geliþen bu düzenlemede devletin de bulunduðu anlaþýlýyor. Bu gerek ilk kez olan bu kuruluþu yapýlandýrabilmek, gerekse parasal olanaklarý güçsüz olan bireyleri parasal bakýmdan destelemek içindi. Zaten, Ýslam’a özgü (ZEKÂT) Kurumu da temel gereksinimlerini karþýlayamayan yoksul ve yokluk içinde olan kesimlerin bütün sýkýntý ve gereksinimlerini karþýlayabilmek üzere oluþturulmuþ bir TOPLUMSAL YARDIMLAÞMA KURUMU’dur. Uygulandýðý yýllarda gereksinim içerisinde olan kiþilerin barýnma, konut sorunlarýný da içine alacak bir biçimde tüm gereksinim ve sýkýntýlarýna yanýt vermiþ, önemli bir toplumsal güvence saðlamýþtýr. Toplumsal adaleti saðlayacak en önemli araçlardan biri de insanlarda yardýmlaþma duygusunu diri tutan zekat ve sadaka kurumudur. Ancak iyi niyetli ama kötü örgütlenmiþ yardým giriþimleri yoksul insanlarýmýzýn onurlarýný ve kendilerine saygýlarýný zedelemektedir. Bir parça baðýþ alacaðým diye insanlar biri birini çiðnemektedirler. Bunlar ityi niyetle yapýlmýþ insani giriþimler olabilir ama son derece saygýsýzca uygulamalardýr. Bu tür uygulamalar yerine, yardým alacak yoksullarý önceden belirleyip akþam vakti diðer insanlarýn arasýnda eziklik hissemeden yardýmlar kapý kapý daðýtýlabilir. Yoksullar varlýklý insanlara Allah’ýn emanetidir. Allah’ýn emaneti olan yoksullarýn gönüllerini yardým ederken bile kýrmayalým. Bu sadaka, zekat ve yardýmlarý toplayýp daðýtacak Ýnsani Yardým Vakýflarý’ný bir çatý altýnda toplayýp onlarý Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý içerisinde kurumsallaþtýrabilir. Buraya yapýlacak yardýmlarý arttýrmak ve daha düzenli bir biçime sokmak için buraya yardým edecek müslümanlarýn yardýmlarýný devlete ödeyecekleri vergiden düþebilirler. Bugün buna benzer uygulamalar okullar konusunda vardýr. Okul yaptýran varlýklý bir vatandaþ vergi indiriminden yararlanmaktadýr. Toplumumuzu kasýp kavuran yoksulluktan da kurtulmak için müslüman yurttaþlarýmýzýn Ýnsani Yardým Vakýflarý’na yapacaklarý yardýmlarý vergi indiriminde kullanabilmelerini saðlayacak yasal düzenlemelere gidilebilir. Yardým kurumlarý yoksul insanlara yalnýzca doðrudan yardým yapmakla kalmamalý, onlarýn da kendi geçimlerini saðlayabilecekleri bir meslek edinmeleri için Sanayi-Halk Eðitim’le iþbirliði içerisinde iþ bulma güvencesi verilmiþ ‘‘Meslek Edindirme Kurslarý’’ açabilir. Bugün bunun benzeri uygulamalar Büyükkent Belediyeleri’nce yürütülmektedir. Artýk Belediyeler de toplumcu belediyecilik anlayýþýný benimsemiþler, toplum kalkýnmasýnda bütün olanaklarýyla katkýda bulunmaya çalýþmaktadýrlar. Ýnsani Yardým Vakýflarý belediyelerle elbirliði yaparak yoksulluðun ve çaresizliðin üzerine birlikte gidebilirler. Meslek Edindirme Kurslarýna katýlan kursiyerler ürettikleri ürünleri satarak aile bütçelerine katkýda bulunabilirler. Belediyeler ve Ýnsani Yarým Vakýflarý iþbirliðiyle yeni iþ kuracaklara faizsiz ve uzun vadeli iþ kurma kredileri saðlayabilirler. Kurstan mezun olan kursiyerler sanayideki açýk iþlere yerleþtirilir. Açýkta kalanlar için de þirketleþme teþvik edilerek iþyeri açmalarýna öncülük yapýlabilir. Ýnsani yardým vakfý ayný zamanda bu yeni meslek edinmiþ yurttaþlara iþ açmayý kolaylaþtýracak, anapara saðlanmasý ve diðer iþ kurmayla ilgili konularda Danýþmanlýk Hizmetleri de verebilir. Ýlahiyat Fakülteleri uzmanlaþarak deðiþik toplum yararýna iþlerde görevlendirilmek üzere farklý eðitimden geçirilmiþ Dini Toplum Hizmetleri’ni yürütecek görevlilerin yetiþtirilmesi gerekmektedir. Din bütün toplum yaþamýný kapsar. Avrupa’da olduðu gibi deðiþik alanlarda hem din bilgileri almýþ hem de çalýþacaklarý alanlarla ilgili uzmanlýk eðitimi almýþ görevlilere gereksinim hýzla artmaktadýr. Toplum yararýna yapýlan çalýþmalarýn her aþamasýnda din görevlileri de yer almalýdýr. Hastanelerde hastalara moral verecek onlarýn çabuk iyileþmelerini saðlayacak öðütçüler yetiþtirilmeli. Cezaevlerinde suçlularýn iþledikleri suçlardan piþmanlýk duyup iyi bir insan olamalarýný saðlayacak eðiticiler. SHÇEK’e Baðlý Kuruluþlarda kimsesiz çocuklarýn dini eðitiminde ve Huzurevleri’nde manevi yardým konusunda uzmanlaþmýþ görevlilerin yetiþtirilmesi gerekmektedir. Ancak böyle alanýnda uzmanlaþmýþ din görevlileriyle toplumda kanaat önderleri olabilirler. Toplumsal bunalýmlarda ailelerin karþýlaþtýklarý güçlükler, bunalým konusu olan olaylarýn psikolojik, fizyolojik ve toplumsal yönleri; bunalýmýn ve bunalým içindeki bireylerin özellikleri ve bunlarýn karþýlýklý etkileþimi; bunalým durumlarýna toplumsal yardým giriþimleri; bunalýma el koymada Toplumsal Çalýþma Uzmaný’nýn duygusal durumu ve bu duygunun görevine etkisi ve dini söylemlerin bunalýmýn çözümüne katkýsý gibi konularý içermektedir. Savaþ, deprem, sel ve benzeri felaketlerde halkla ilk baðlantýya geçecek, onlarý yatýþtýracak, moral verecek ilk görevliler bunalýmla baþetme konusunda özel eðitim almýþ din görevlileri olacaktýr. Sonuç olarak denebilir ki, yoksulluk ve açlýk çöküntüsünün yaþandýðý dünyamýzda zekâtýn evrensel boyutta uygulanmasýyla; açlýk ve yoksulluk sorunu çözülebilir. Yoksul ve varlýklý toplum kesimleri arasýndaki öfke, kin, ezilmiþlik gibi olumsuz duygular ortadan kalkar, yoksul ve varlýklý toplum katmanlarý arasýndaki savaþ, sürtüþme, düþmanlýk ortadan kalkar; bunun yerine karþýlýklý anlayýþ, sevgi, saygý gelir ve sonuçta toplum rahata ve dinginliðe kavuþur. Ülkemizde özellikle Ramazan ayýnda yoksullara yapýlan ve onlarý kýsa bir süre bile olsa sevindirip rahatlatan yardýmlarýn giderek artmasý, toplumsal barýþ ve yardýmlaþma ruhunun canlanmakta olduðunun önemli bir göstergesidir. Toplumcu belegiyelerin destek ve katkýlarýyla da bu tepe yapmaktadýr. Bu ruh ve bu toplumsal varlýða sahip bir toplumda açlýk veya bakýmsýzlýktan ölen çocuklara, düþkün bir biçimde yaþayan yetiþkin ve yaþlýlara, çaresiz hasta ve sakatlara daha az rastlanýr. Varlýðýn türüne göre, mal, para, bilgi, teknoloji vb ile yapýlan yardýmlar yoluyla yoksullarýn alým gücü artar, iþsizlerin iþ yapabilme yetenekleri yükselir ve böylece mal, para, bilgi ve teknoloji yalnýzca belli bir kesimin elinde deðil toplumun bütünü arasýnda dolaþýr duruma gelir ve ekonomi canlanýr. Bundan dolayý bugün, devletlerin ortak aklý da diyebileceðimiz Birleþmiþ Milletler Örgütü varlýklýlarý yoksul insanlarýn yardýmýna çaðýrma gereðini duymaktadýr. Gerçekte Müslümanlar için bu çaðrý hiç de yabancý deðildir. Yeter ki o çaðrýya kulak verelim, onun eskimeyen, daha güzeli ve daha iyi uygulanabilirliði olmayan toplumsal ilkelerine sarýlalým. O zaman toplumda bir tarafta ulaþýlmaz bir varlýklýlýk, diðer tarafta dayanýlmaz bir yoksulluk olmaz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mevlüt Tok, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |