Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Bağban bir hikayeyle başladı bağbanlığa. Bir haftalıkla devam ediyor. Aslında bağban bu haftalığı yazmaya üç hafta önce başlamalıydı. Çünkü bağban üç hafta önce bağbanlığa başlamıştı. Şimdi bunu yazmaya başladığına göre üç hafta ne yaptığını da anlatmalı. 20 Eylül gününden birkaç gün önce bağbanın geleceğe dair beklentileri sıfırlanmak üzereydi. O kadar sene emek verip bağcılık öğrenmesine, okullar bitirmesine rağmen eline bağ vermiyorlardı. Çünkü birileri sabahın köründe kimseler bağlara gelmemişken o bağlara dalıp üzümleri toplamaya kalkmıştı. Geçici bağbanlık yapabilirdi anca. Ona başvurmuştu. Memleketinin Çerikli kasabasında bağban olması için çağırdılar. O da sevinerek gitti. Biraz zor olabilirdi, çünkü günlük bir saat bağa gidiş bir saat bağdan dönüş olacaktı. Bağdaki yorgunluk da cabası… Ama düşünmedi bile. Çünkü bağbanlığı seviyordu. 20 Eylülde Çerikli’de bağbanlığa başladı. İki bağ vermişlerdi ona. Bir tane de değil, iki tane… İki gün biraz daha küçük olana gidecekti, üç gün ise büyük olana. Bu durumda zordu aslında, ama bir kere bağın içine girince bir daha çıkmak istemezdi bağban. Sabırla bağın peşinden gitti. Güzel güzel üzümler yetiştirmek umuduyla… Küçük bağda üzüm kütüklerinin biraz zayıf olduğunu, ama yine de ona güzel üzümler sunmak için çalışan bağ kütüklerinin varlığını sezdi. Her kütüğün her üzümü bir olmazdı tabi. Büyük bağda ise kütükler daha sağlamdı, fakat bağbana saygıları yok gibiydi. Yine de bağban hepsini seviyordu ve onlarla ilgileniyordu. Yeri geliyor bir kütüğün çubukları arasında anlaşmazlıklar oluyor, bağban onların birbirine dolanmasını engellemeye çalışıyordu. Yeri geliyor kütükleri suluyor veya diplerini çapalıyordu. Bazen bağbanı çok kızdırdıklarını görüyor, onların diğerlerini de engellediklerini hissediyor, onları o bağdan atıp hak edenlerle ilgilenmek istiyordu. Fakat gün geçtikçe aslında bağbanı kızdıranların kendi diplerinde bir mineralin eksik olduğunu gördü. Bunun adı sevgiydi. Hepsine elinden geldiğince sevgi mineralinden verdi. Mesela 9 Ekim günü onlardan bazılarını çok sevindirdi. Bu günden sonra bir şey anladı bağban: Eğer sevgi mineralini verirsen en zayıf bağ çubuğu bile elinden geldiğince üzüm vermek için uğraşıyor. Ve mesele hepsinden mükemmel üzümler beklemek değil, sadece üzüm beklemek… 16 Ekim 2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
![]() | Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2021 | © Özgür Yenigün, 2021
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |