..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > Oðuz Düzgün




1 Aðustos 2010
Dücane Cündioðlu'nun Cenab-ý Aþký  
Oðuz Düzgün
Dücane Cündioðlu’nun “Cenab-ý Aþk” adlý kitabý, yazarýn diðer kitaplarý gibi eðitici ve öðretici nitelikleri hâiz. Ama kitapta katýlmadýðýmýz bazý noktalar da var.


:CGFB:
Dücane Cündioðlu’nun “Cenab-ý Aþk” adlý kitabý, yazarýn diðer kitaplarý gibi eðitici ve öðretici nitelikleri hâiz. Gerçekten de yüzyýllar öncesinde oluþmaya baþlamýþ, pek çok ilmi metinde iþlenmiþ, kullanýlmýþ, ama çeþitli sebeplerle bugüne ulaþamamýþ/ya da bizim ulaþamadýðýmýz pek çok felsefi, ilmi, dini ýstýlahý, binlerce kaþýkçý elmasýný sergiler gibi gözlerimizin önüne seriyor yazar. O ýstýlahlar ki, her biri kadim medeniyetimizin, çaðlara uzanan ilmi zenginliðimizin ve derinliðimizin anahtarlarý hükmündedir. Bu anahtarlarý yazdýðý eserlerle elimize tutuþturan Dücane Hocamýz gibi yazarlarýmýza, sadece meselenin bu yönünü düþündüðümüzde, ne kadar minnettar olsak azdýr. Kendi öz medeniyetimizi yeniden inþa etme/onunla yeniden buluþma/oluþma adýna, hocamýzýn gayretlerinin deðeri elbette ölçülemez. Yine yazarýn kendi nefsine hitap eden samimi bir dil kullanmasý da onun ifâdelerini etkili kýlan özellikler arasýnda. Sanki yazar, yazdýklarýný öncelikle kendisi için, kendisi zevk aldýðý için yazýyor. Çünkü düþünmeyi seviyor, dolayýsýyla düþündüklerini de yüreðinden köpüren bir aþkla paylaþýyor. Oldukça samimi, oldukça içten. Kendini yok sayan, kudemadan nakillerle kendini var kýlan ve kendi fikirlerini bu nakiller üzerine inþâ eden bir beyin. Mantýk önermelerini yerli yerince kullanan bir nutk ustasý.. Ehl-i kemal söz konusu olunca baþlý baþýna bir hürmet, vahdet söz konusu olunca da baþlý baþýna bir hiçlik…

Yazarýn güzel Türkçemiz’e olan sevgisi ve hayranlýðý da gözlerden kaçmýyor. Kelimeler ve cümleler üzerine bir dil/bilimci (Ýki anlamlý kullandým. Bir de gönül anlamý var) hassasiyetiyle yaklaþýyor yazar. Ýnce tedkikler ve tahlillerle, Türkçe’nin derinliklerinde saklý cevherleri gün yüzüne çýkarýyor. Bu yönüyle Tarkan’dan çok önceleri TDK’nin dikkatini çekmiþ olmasý gerekmez miydi diye düþündüðüm bir yazar. Cenab-ý Aþk’ý, öncelikle kendim istifade/istifada etmek için okuduðumu belirteyim. Bu kitaptaki bazý bölümlerin, ilm-i aþk ve ilm-i tevhid konusunda bana önemli bir rehber olduðunu söyleyebilirim. Kitabý okuduðumda en azýndan/çoðundan ölümü bir kere daha hatýrlamýþ, hayatýn fâniliðini ve kendimizi tanýmamýzýn gerekliliðini bir kere daha anlamýþ oldum. Bu hakikatleri böyle güzel ve samimi bir üslupla dile getirdiði için Dücane Hoca’ma teþekkürlerimi sunuyorum.

Elbette ki, kitapta eleþtirdiðim ya da kabul etmediðim hususlar da oldu ve bu çalýþmada bu hususlarý toplumla paylaþma gereði hissettim. Bu eleþtiri yazýsý, Dücane Hoca’nýn fikirlerinin sapkýnlýðýný ortaya koymak, yazarýn fikirlerinin ehl-i sünnet çizgisinin dýþýnda olduðunu iddia etmek için yazýlmýþ bir reddiye yazýsý kesinlikle deðildir. Bazý Molla Kasýmlarýn meseleyi böyle anlamalarýndan korktuðum için bu açýklamayý yapma gereðini hissettiðimi de belirteyim. Dücane Cündioðlu, benim de aydýnlanmama etkisi olan oldukça önemli münevverdir ve yeni neslin de istifade etmesi gereken bir deðerli zekadýr. Mesele oldukça açýktýr. Bazen bazý insanlar olaylara ve meselelere farklý zaviyelerden bakabilirler. Bu zaviyelerin sonsuza uzanan aralýklarýnda çeþitli ekoller de oluþmuþ olabilir. Vahdet-i Vücud, Vahdet-i Þuhud gibi farklý meþrebler olabilir… Bu nedenle bazý meselelere Dücâne Hoca’dan farklý bir açýdan bakabilirim elbette. Bu durum ne benim yoldan çýktýðým, ne de Dücâne Hoca’nýn yoldan saptýðý anlamýna gelir. Tartýþmak, düþünmek için yeni konular bulmuþuzdur sadece yeni mevzulara konmuþuzudur, konuþmuþuzdur… Bilmediklerimiz varsa öðrenmiþiz, bildiklerimizi de paylaþmýþýzdýr.

Elbette insan olduðumuz için de hatalar da yapabiliriz. Biz de bu çalýþmamýzda hatalar yapmýþ olabiliriz. Birileri bu hatalarý düzeltene kadar yaptýklarýmýz ve söylediklerimiz bizim için doðrudur. Ben hatasýzým demek, baþlý baþýna bir ruh hastalýðýdýr zaten. Bu nedenle haddim olmayarak, deðerli Hocamýn bilhassa dille ilgili bazý görüþlerini de eleþtirme ya da tashih etme gereði duydum. Hocamýn bu çalýþmayla müsamaha ile bakmasýný, bu çalýþmayý kendisine bir saygýsýzlýk olarak algýlamamasýný edeben, kendilerinden istirham ediyorum. Vesselam..


Sh. 6- Yazar “aþk almadan vermenin adýdýr” demiþ. Bize göre, aþk almadan vermenin adý deðildir. Aþk sonuçta bir vuslat, yani bir karþýlýk bekler. Ayrýlýk acýsýndan doðan ýstýrap ve feryatlar iþte bu vuslatý arzulamanýn sonucudur. Þefkat, almadan vermenin adýdýr. Zira hiçbir karþýlýk umulmadan beslenir. Annelerin bebeklerine, insanlarýn kendilerinden daha acizlere besledikleri fýtri þefkat duygusu aþktan daha karþýlýksýzdýr.

Sh. 8- “Aþk vücudu fâni kýlmak için çabalayanlarýn mesleði’ demiþ yazar. Haklý elbette.. Ancak öylesine bir yokoluþ arayýþý deðil. Vücudu sonsuz olan Vacib’ül Vücüd’da fâni kýlma arayýþý. Fenâfillah yani.. Bir diðer vechesiyle Bekâbillah.. Sonsuzda fâni olmak, aslýnda Sonsuz Olan’da Bâki olmak demek deðil midir?

Sh. 30- Neyzen Tevfik’in hiççiliði hakkýndaki ifadeler beni tatmin etmedi. Onun hiççiliði daha çok Nihilizm’e yakýn gibi. O halde Nietzche de hiçcidir deyu, onu da mý sarýp sarmalayalým koynumuza... Yazar’ýn anladýðý hiçlik, “Sonsuz Var’ý da madum eden bir hiçliði kabul edenleri” mazur görüyorsa kusura bakmayýn ben o hiçlikte yokum…

Sh. 34- Geçmiþte olanlara piþman olmanýn bir deðerinin ve faydasýnýn olmadýðýný iddia etmiþ yazar. Kur’an-ý Kerim’le ve Hz. Muhammed’in uygulamalarýyla çeliþmiþ gibi bu sözler. Kur’an’da bizzat geçer “Piþman olucu, kendisini levm eden nefis, nefs-i levvâme” Bu mertebeyi geçmeden Nefs-i mülhimmeye ve devamla diðer mertebelere nasýl ulaþabiliriz? Yazarýn bu gerçekleri bilmemesine imkân yok. “Yübeddilullahu seyyiâtihim hasenât” hakikatinin tezahür edebilmesi için de öncelikle “günahlara piþman” olmak gerekmiyor mu? Sahabeler de piþman olmamýþlar mýydý geçmiþte yaptýklarýna? Bu onlarý insanlýðýn en deðerlileri kýlmadý mý? Geçmiþte yapýlanlara piþman olmak, bize göre çok deðerlidir, faydalý ve anlamlýdýr. En azýndan sonsuzluðumuz için bu durum böyledir. Sonsuz Varlýðýn Rýzasýný kazandýran bir yola sevk eden piþmanlýðýn deðersiz, anlamsýz ve faydasýz olduðunu kimse söylemesin. Kader-i ihtiyaride durum böyledir. Amma ki “kader-i ýztýrari” (zorunlu kader) baþa gelmiþse elbette “Âmene bilkader, emine min’el kader” (Kadere iman eden kederden emin olur) demekten baþka da çaremiz yoktur. Cebriyye’nin kader anlayýþý ile Kur’an-ý Kerim talebelerinin kader anlayýþý arasýnda elbette farklar bulunacak. “Kime bir iyilik isabet ederse Allah’tan, kime bir kötülük isabet ederse nefsindendir” ayeti, bize nimet olarak verilen güzelliklerle övünmememizi, nefsimizin emrine uyarak iþlediðimiz kötülüklerimizden piþman olmamýzý öðütlüyor.

Sh. 56- “Bu yoktan dünyayý var kabul edenler, gerçekte VAR olaný (vücüd-u hakikiyi) vehmen yok sayýyorlar” ifadeleri Kur’an-ý Kerim’in varlýk anlayýþýyla çeliþiyor. Çünkü bizatihi Kur’an-ý Kerim’in Allah’ý göklerden, yýldýzlardan, insandan, denizden, hayvanlardan ve bilcümle yarattýklarýndan bahsederek, örnekler vererek, onlarýn var olduðunu, onlarý var ettiðini ispat ediyor. Aslýnda bu varlýklarýn yok olmasý, O’nun vücud-u hakikisine delil deðil, bu varlýklarýn gerçekten var olmasý o zatýn Vücud-u Hakikisine, esma-yi hüsnasýna delil olarak kabul edilmelidir. Zaten yazarýn “bu yoktan dünya” diye bir dünyayý, önermesine delil göstermesi bile bu “yoktan dünyanýn” yazar tarafýndan “var” kabul edildiðinin bir göstergesi. Bu sözüyle bile yazar, kendi ifadesinin “vücud-u hakikiyi yok sayýyorlar” sýrrýna mazhar oluyor. Yazarýn kitabýnýn varlýðý yazarý gösterdiði, gibi bu kâinatýn varlýðý da Vacib’ul Vücüdun varlýðýný ve var ediciliðini göstermiyor mu? Yoksa Sonsuz Kudret, Ýlim, Hallakiyet, Kayyumiyet sahibi olarak inandýðýmýz, bildiðimiz ve muhabbet beslediðimiz Hayy olan Allah, sadece vehimlerden ibaret bir evren mi yaratabilir denmek isteniyor? Bizce onun “ol” diyerek oluþturduðu bizim nazarýmýzdaki en vehmi varlýk bile, varlýk olarak anýlabilecek her ne varsa, hepsi kadar vardýr ve gerçektir. Çünkü o hýlf’u l vaad yapmaz. Yalan, yokluk ve sahte iþler, zulüm ondan sudur etmez. Bu onun bütün isimlerinin de bir iktizasý deðil midir? Hem onu Vücub bir Var kabul edeceksiniz, hem de o Mutlak Varýn, var ettiklerini “vehim” kabul edeceksiniz. Bu yaman bir çeliþkidir bize göre. Bâki’nin ayinelerdeki görüntüler de Bâki’den geldikleri için Bâkidirler. Onun Kaf-Nun fabrikasýndan her ne çýktýysa, O’nun vücud-u ilmisinde sabit olduðu gibi vücud-u haricide de vardýr, hem de onun Varlýðýnýn hakikatine istinad ederek vardýr. O Vacib’ul Vücudun ilim dairesinde kalan, bizim için meçhul olan varlýklar alemi bile vücud-u ilmide hakikaten vardýr ve vehim deðillerdir. Var edenin var ettiklerini vehim ve hatta yok kabul etmek, Var edenin Var ediciliðini ve Zorunlu Varlýðýný da vehimlere, yokluklara havale etmeye sebep olmaz mý? Var edenin bütün var ettikleri vardýr, yok ve vehim deðillerdir dediðimizde ise, O’nun Birliðine halel getirmiyoruz, 99 deðil, bin bir deðil belki anlar ve varlýklar sayýsýnca olan isimlerinin, sýfatlarýnýn “Birlik” adýna idam edilmesine karþý çýkýyoruz. Pekala, bu varlýklar da varken, o isimler de türlü renk boyutlarýyla tecelli ederken, O yine birdir, tektir, vahiddir, ehaddir. Bu varlýklar onun ne þerikidir, ne de rakibidir. Ýstiklaline Sonsuz derecede sahip çýkan Mutlak Bir Olan’ýn vehimlerle de olsa kendisine þerikler var edeceðini düþünmek bile evham ürünü bir saný deðil midir? Demek ki bu anlayýþta bir hata var.

Üstelik, Ehl-i kemalin aþk, istiðrak, vecd ve cezbe halinde söyledikleri özel ifadeleri, her ne kadar deðerli olurlarsa olsunlar, umuma açýk bir cadde-yi Kübranýn tabelalarý olarak maddeyle boðulmuþ nazarlara sunmak, Allahsýz bir Nihilizme kapý aralamaz mý? Vahdet-i Vücudu ilan eden istiðrak halindeki ehl-i kemal, söylediklerinde elbette kendi aþklarý, sekrleri, cezbeleri ve keþfleri çerçevesinde haklýydýlar. Onlarýn kâinatý nisyanlarý (unutmalarý, yok saymalarý) Allah’ýn varlýðýný ve birliðini öncelemek için bir nisyân-ý vehymiydi sadece, nisyan-ý mutlak deðildi. Çünkü onlar söylediklerini kendi pencerelerinden hissettiler, gördüler ve yaþadýlar. Onlarýn varlýðý inkârlarý kabûli, hissi bir inkârdý ilmi bir inkâr deðil. Bir aþýk elbette aþkýndan baþka hiçbir þeyi göremez ve hatta baþkalarýný aþký adýna inkâr eder. Aþk sarhoþu olmuþ ehl-i Kemal’in serd ettiði varlýðýn keyfiyetine dair biraz da mecazi ifadelerle Vahdet hesabýna söylenen ifratkâr beyanlar, o erenlerin makamlarýna çýkamayanlar için yol gösterici olamazlar. Onlarýn bu sözleri, hâli, kabûli, hissi ve keþfi beyanlardýr. Onlar söylediklerinde mazurdurlar çünkü sekr halinde, aþk sarhoþluðunda bu kelamlarý ifade etmiþlerdir. Bu sekri ifadeler, keþfedenleri açýsýndan bir hakikati ifade etseler de, baþkalarý ve bilhassa da avam için bir inanýþ ya da bir itikâd haline getirilemezler. Çünkü Kur’an-ý Kerim bütün varlýklarý, yaþ ve kuru ne varsa her þeyi, var olarak anlatan bir kelam-ý ilahidir. Kelam-ý kibarý, itikad haline getirmek adýna Kelam-ý ilahinin neredeyse her bir ayette haykýrdýðý varlýklar meþherini inkar etmek, Kur’an-ý Kerim’e karþý bir hürmetsizlik olmaz mý? Hem sadece Vahdaniyeti ortaya koymak uðruna, birliðin diðer bir vechesi olan ve her bir varlýkta ayýr ayrý görünen Ehadiyeti, o varlýklarý yok sayarak inkâr etmek de “Birlik” inanýþýyla çeliþmiyor mu? Var olan her þeyi yok kabul edeceksek, sormak lazým o zaman; Vacib’ül Vücud olan Hallak, hiçbir þey yaratmadý mý ya da yaratamaz mý? O halde Kur’an’da defalarca tekrarlanan “Haleka” (Hý-Yarattý) gibi ifadeleri “heleke” (He-Yok etti) diye tefsir etmiþ olmayacak mýyýz? Peki sözlerinde hýlaf olmayan zatýn, “yarattým” dediðine “hayýr yaratmadýn, onu yok ettin” diye karþýlýk vermek, baþlý baþýna “tehvid” inanýþýyla çeliþen bir vehmi tevil deðil midir? Ol Hallak’ýn bir tek zerreyi bile yarattýðýný kabul ediyorsanýz, o yaratýlanýn Yaradan’dan ötürü “var ve deðerli” olduðunu da kabul etmeniz gerekiyor. Demek ki asýl vehim, Allah’ýn gerçekten var ettiklerini “yok” kabul etmektir. Ehl-i kemalin aþk sarhoþluðu halinde söyledikleri o hissi sözler ise mazurdur ancak, itikadýmýz için temel alýnamazlar. (Dücane Hocamýn da ol ehl-i kemal içinde bulunabileceði ihtimalini asla yadsýmýyorum)

Sh. 59- “ Nitekim uzlaþmak sözcüðünün özleþmekten bozma olduðunu hatýrlarsak” þeklinde bir iddiada bulunmuþ yazar. Ancak bu iddia imkansýz bir iddia. Ýki kelime de birbirinden farklý hikâyelere sahip çünkü. Ýnternetten çok rahat ulaþýlabilecek Niþanyan Etimolojik sözlüðe bir göz attýðýmýzda bile “Uzlaþmak” fiilinin kökeni hakkýnda bir bilgi sahibi olabiliyoruz. Uslaþmak>Akýllaþmak, akýl danýþmak, ortak aklý kullanmak>Uzlaþmak) Görüldüðü gibi uzlaþ- ve özleþ- kelimeleri arasýnda müteradiflik dýþýnda bir köken baðlantýsý yok. Hem “öz” kelimesi baþlý baþýna us ya da uz, uy kelimelerinden ayrý, binlerce yýldan beri kullanýlan bir kelimedir. Öz kelimesi ile Eski Partça Ez, Az (Ben) kelimeleri arasýnda da bir baðlantý kurulmuþtur ama bu baðlantý tam manasýyla ispatlanamamýþtýr. Hem çok küçük bir ihtimalle de olsa, özleþ- ve uzlaþ- fiilleri arasýnda bir kökendaþlýk olduðunu varsaysak bile dilbilgisi açýsýndan diðer kuvvetli örnekler bu olasýlýðý tard ederdi. Dilbilgisel açýdan bu zayýf olasýlýðý mutlak bir gerçekmiþ gibi ortaya koyan yazarýn, bilhassa tasavvufi konularda ortaya koyduðu mutlak ifadeler de “acaba?” denilerek þüpheyle karþýlanmasý gereken ifadeler olarak belirginleþmiyor mu?

Sh. 67- “Dindar insanlar bu tür suallere “Allah rýzasý için…” þeklinde bir cevap vermeyi esaslý bir marifet bilirler.” “Þimdi insanlara niçin ilimle meþgul olduklarý soruluyor da onlar hiç utanmadan ya “Halka hizmet için..” ya da “Allah rýzasý için…” cevabýný veriyorlar” Allah’a olan derin sevgisinden hiçbir þüphe duymadýðým sayýn yazarýn bu ifadeleri gerçekten beni þaþýrttý. Niyet sorgulama yöntemi asla bize göre deðil, yakýþmýyor da. Bir insan bir iþi “Allah rýzasý için yapýyorum” diyorsa, biz ona nasýl “utanmadan” gerçek niyetini saklýyorsun” diyebiliriz ki? Bu hangi tasavvufi nezakete uyar? Sayfalar boyunca “vahdetten ve Tevhid hakikatinden” bahseden bir yazarýn, bir anda “bencil” arzularý övmesi, iþlerini Allah rýzasý için yaptýklarýný ifade edenleri zan altýnda býrakmasý oldukça þaþýrtýcý geldi bana? Allah rýzasý için hayýrlý iþler yapamadýklarýnda kendilerini hiçbir iþ yapmamýþ gibi görenler, eleþtirilmesi gereken deðil, Allah razý olsun, denilerek takdir edilmesi gereken kiþilerdir. Kimin neyi Allah rýzasý için deðil de, nefsi için yaptýðýný ise ancak, Kur’an ve sünnet mikyasýyla anlayabiliriz ki, bu nûrani dâirenin içinde olan bütün fiillerin niyeti hakkýnda hüsn-i zannýmýzý muhafaza etmemiz gerekiyor. Yoksa Rýza makamýný önemseyenleri tahfif edersek, nefs-i Râziye (Râzý olan nefis) ve nefs-i Marziye (Râzý olunmuþ nefis) mertebelerine nasýl varabiliriz ki?

Sh. 91- “Belki küçük bir ayrýntý ama bizce önemli bir ayrýntý. Yazar, “konu, konuk(luk), konuklamak, konak, konaklamak, ko(y)mak, kondur(ma)mak… bütün bu sözcükler týpký konuþmak gibi ayný kökten türüyor: konmak…” demiþ. Yukarýda saydýðý bütün kelimelerin “kon-“ filinden türediðini iddia etmiþ. Durum böyle mi peki? Kon fiilindeki –n cevherden mi arazdan mý? Asýldan mý, füru’dan mý? Bu kelimelerin asýl kökü ko- mu, kon- mu? Birazcýk dille iþtigal etmiþ olanlar, bu fiillerin ko-(y)mak kökünden geldiðini tahmin edebilecektir. Demek ki yukarýda kon- kökünden türemiþ olarak gösterilen ko(y)mak fiili, aslýnda bütün o kelimelerin kökenidir. Zira ko-n fiilindeki –n sesi “yýkanmak” fiilinde olduðu gibi fiilden fiil türeten bir ektir. Ko-mak fiili baþka bir nesneyi etkilemeyi hedef alýrken, kon-mak fiili fâilin kendisini bir yere koymasýný ifade eder. Yani, buradaki –n eki Dönüþlülük (Mutavaat) bildirir. Kökenbilimciler, kon- fiiline ilaveten kod/y-, koþ, fiil köklerinin de ko- ortak kökünden geldiðini ortaya koyarlar ki, bu mesele þimdilik bahsimizden hariçtir.


Sh. 123’de geçen Heidegger’den alýntýlanan þu söze dikkat edelim. “Kaya vardýr ama varolmamaktadýr, at vardýr ama varolmamaktadýr, melek vardýr ama varolmamaktadýr, Tanrý vardýr ama varolmamaktadýr. Sadece insandýr ki vardýr ve varolmaktadýr!” Yazarýn, bu sözü kendi görüþleri için mesned göstermiþtir. Sözün itikadýmýza aykýrý kýsýmlarýný ise tashih etme gereði duymamasý, onun bu sözün hükümlerini kabul ettiðini gösteriyor. Zira buradaki “, melek vardýr ama varolmamaktadýr, Tanrý vardýr ama varolmamaktadýr” hükümlerini fark etmemesi imkânsýzdýr. Madem aslolan Vâcib’ül Vücud olan vücud-u hakikidir, o halde bizim O’ndan gelen, O’nda olan ve O’nla devam eden varlýðýmýzýn “Tanrý’yý var ettiðini” iddia etmemizin ne anlamý var ki? Bu gibi ifadelerin þerh edilmeden paylaþýlmasý, insanlarýn aklýnda çeþitli þüphelerin uyanmasýna sebep olmaz mý? Bir büyük düþünürün dediði gibi diyelim varlýðýn hakikatte ne olduðunu açýklamak için ve hem Sonradan Varlýklar hem de Zorunlu Varlýk hakkýndaki bütün þüpheleri izale edelim “Madem Allah var, her þey var”

Oðuz DÜZGÜN


KAYNAKLAR:

1-Cenab-ý Aþk, Dücane CÜNDÝOÐLU (Kapý-Þubat 2010)
2- http://www.nisanyansozluk.com

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Bilgilendirici bir çalýþma
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
2 Aðustos 2010
Oldukça faydalandýðýmý ifade etmeliyim. Gerçekten de benim pek bilmediðim birçok konuda önemli bilgiler verilmiþ. Eleþtiri ve hoþgörüyü birlikte içeren bir deðerlendirme olmuþ. Ayrýca özeleþtiriye de kapý açýk býrakýlmýþ. Teþekkürler. Saygýlarýmla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Metal Fýrtýna'da Anlatým Bozukluklarý
Harry Potter Ýngiliz Ajaný mý?
Dostoyevski
Ben Bir Kenar Mahalle Yazarýyým
Ýki Darbe Arasýnda Ýskender Pala

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýsmail Yk'dan Bombabomba. Com
Ana - Erkil Bir Medeniyetten Ata - Erkil Bir Zorbalýða
Bir Deizm Eleþtirisi
Müstehcen Sanatla Ýmtihanýmýz
Ýhanet Çamuruna Düþmüþ Altýn Kavramlarýmýz
Nötrinonun Hýzý ve Evrim Taassubu
Islam Gehört Zu Deutschland (Ýslam Almanya'ya Aittir)
Welcome Obama
Avrupa Birliði Çöküyor Mu?
Pusat Bir Baþlangýç mý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.