..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Akýmlar > Zafer Yalçýnpýnar




13 Eylül 2002
Yaþamý Yansýtan Aynalar; Günlükler  
Zafer Yalçýnpýnar
Edebiyat ve sanat dünyasýndan tanýnmýþ kiþilerin kaleminden günü gününe yazýlan günlükler, tüm gerçekliðiyle yaþamý yansýtan birer ayna olarak karþýmýza çýkmaktadýrlar


:GBCF:
Edebiyat ve sanat dünyasýndan tanýnmýþ kiþilerin kaleminden günü gününe yazýlan günlükler, tüm gerçekliðiyle yaþamý yansýtan birer ayna olarak karþýmýza çýkmaktadýrlar. Günlükler, yazarlarýnýn iç dünyasýný kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüðün sahibine iliþkin ayrýntýlý bilgilere birinci elden ulaþmamýzý saðladýklarý gibi, yazýldýklarý dönemin önemli olaylarýna iliþkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanýrlar.
Günlük isimli yazýn türünün tarihsel geliþimini ve geçirdiði evreleri incelemek istediðimizde bu yazýn türü için iki ayrý dönem olduðunu fark ederiz. Bu dönemlerden ilki günlüklerin edebi bir nitelik kazanmasýndan önceki dönemdir. Tarihte ilk defa Romalýlar günlük kullanmýþtýr. Edebi içerikten yoksun, bir takým kamu kuruluþlarýnda yapýlan iþlemlerin unutulmamasý amacýyla tutulan ve “commentarii” adýyla anýlan bu ilk günlükler, duygusallýktan uzak notlarýn kabaca birleþiminden oluþmaktadýr. Tarihte, bu çeþit günlüklerin savaþlar ve askeri hareketleri not etmek amacýyla kullanýldýðý da görülmüþtür. Edebiyat deðeri taþýmayan bu günlükler þüphesiz tarihçiler için önemli kanýtlardýr, fakat içtenlikten uzak ve sýradan notlarýn bir çeþit üstünkörü birleþimi olduklarý için edebi açýdan deðer taþýmamaktadýrlar.
Günlükler -Leonardo De Vinci’nin bilimsel notlarýný saymazsak- edebi deðer kazanmaya ancak Rönesans sonlarýna doðru baþlamýþtýr. 1768-1840 yýllarý arasýnda Ýngiltere Kraliçesinin nedimesi ve roman yazarý olan Fanny Burney, saray dedikodularýna ve pek çok olaya kendi duygusal izlenimlerini ekleyerek yazdýðý günlükle Ýngiliz edebiyatýnda önemli bir yere sahip olmuþtur. Fanny Burney’in günlüðünün ilk satýrlarýnda karþýlaþtýðýmýz þu sözlerde günlüklerin edebi içerik kazanmasý ve zamanla karakterlerinin deðiþimi açýkça ortaya çýkar:
“Düþüncelerimin, yaþantýlarýmýn, tanýdýklarýmýn, hareketlerimin hikayesini, zamanýn hafýzadan daha çevik davrandýðý saate elimde bulundurmak istemem beni günlük tutmaya zorluyor. Bu günlüðe her düþüncemi geçirmeliyim, tüm kalbimi açmalýyým.”*
19. yüzyýlýn ortalarýna doðru, romantizm akýmýnýn en yoðun dönemini yaþamasýyla birlikte günlükler, edebi deðeri ve içeriði bakýmýndan çoðalmaya, yaygýnlaþmaya ve yazarlarýnýn iç dünyasýný yoðun duygularla yansýtmaya baþlamýþtýr.
Günlüklerin edebi deðer kazanmasýyla baþlayan ve günümüzü de içeren ikinci döneme ait eserler incelendiðinde içerik ve anlatým açýsýndan iki çeþit günlük olduðu görülmektedir. Günlükleri sahip olduklarý içerik açýsýndan ayýrt etmeden önce aný yazýlarýyla aralarýndaki farklarýný belirtmekte fayda var diye düþünmekteyim. Gerçekte aný yazýlarý bir çok özelliðiyle günlüklere benzemektedir. Anýlar, yazarlarýn yaþlýlýk çaðlarýnda yazdýklarý ve yaþamlarý boyunca karþýlaþtýklarý olaylarý nesnel bir þekilde ortaya koyan yazýlardýr. Üstelik aný yazýlarýnýn anlatým açýsýndan kurgusal niteliklere sahip olduðunu da söyleyebiliriz. Günlükler ise daha öznel, derin, içten ve ruhun derinliklerinden kopup gelen kurgudan uzak yoðun düþüncelerin toplamýdýr.
Edebi deðer taþýyan günlükleri içerikleri açýsýndan incelediðimizde karþýlaþtýðýmýz iki türden ilki ruhsal çözümlemelerle dolup taþan, yazarýn içsel karmaþasýný yada dinginlik arayýþýný sayfalara döktüðü, monologlarla ifade edilmiþ yoðun metinlerdir. Bu metinlerde yazarýn yaþadýðý duygusal coþkunluðu bulabileceðimiz gibi, çeþitli kavramlar hakkýndaki düþüncelerin yazarýn bilincindeki açýlýmlarýný da bulabiliriz. Bu gibi metinler edebiyat dünyasýnda “içe dönük günlükler” adýyla anýlmaktadýrlar. Stendhal’ýn günlüðü bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Ýçe dönük günlükler deyiþiyle anlatýlmak istenenler Stendhal’in günlüðünden yaptýðým aþaðýdaki alýntýyla daha da netleþecektir:
“Nosce te ipsum, kendini taný. Benim bu amaçla kullandýðým araç, bu günlük… Günlüðüm, varlýðýmýn durumunu kesinlikle ve sadakatle yansýtmak amacýný güdüyor. Olanlarý ne iyi göstermeye çalýþýyor, ne de olduðundan kötü. Yer aldýðýna inandýklarýmý apaçýk, kesin, düpedüz anlatýyor, o kadar…Bilincimin gizli ve derin taraflarýnýn yazýya dökülmüþ þeklidir bu günlük…”*
Bu alýntýnýn son cümlesinde geçen gizli kelimesinin üzerinde durmak gerekir. Çoðu yazarýn açýða çýkmasý ahlak açýsýndan mümkün olmayan mahrem düþüncelerini ve eylemlerini, günlüklerine olduklarý gibi geçirdiklerini görebiliriz. Bu duruma en iyi örnek edebiyat dünyasýnda çok önemli bir yere sahip olan Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puþkin’in “ Gizli Günce” sidir. Düello sonucunda öldürülmesinden (1836-1837) bir sene önce, þifreleme kullanarak yazmaya baþladýðý bu günlük, müstehcen deneyimlerle, bitmek tükenmek bilmeyen aþk kumpaslarýyla doludur:
“(…)Hayat ya huzuru, ya da özgürlüðü verir. Ýkisi yan yana olmaz. Huzur alçakgönüllü bir þekilde teslim olmayý gerektirir ve bu huzurun özgürlükle bir iliþkisi yoktur. Özgürlük tutkum, beni içinde huzurun bulunmadýðý sonu olmayan iliþkilere sürüklüyor. (…) Eþ ve sevgili arsýndaki fark, eþinizle þehvet olmadan yataða gitmenizdir. (…) N.’nin sosyetedeki baþarýsý arttýkça, sosyetedeki daha çok kadýn beni taciz ediyor. Bana teslim olmak onlarý olduklarýndan daha güzel gösteriyor. Çünkü benim onlarý karým gibi bir güzelliðe tercih ettiðimi görmek onlarý kendini beðenmiþ bir hale sokuyor.(…)”*
1947 yýlýnda Nobel Edebiyat ödülüne layýk görülen ünlü Fransýz yazarý Andre Gide’in 1889-1949 yýllarý arsýnda tutuðu günlük, edebiyat dünyasýna romanlarýndan daha büyük bir ilgiyle karþýlanmýþtýr. Andre Gide, iki bin sayfayý aþan bu uzun günlükte öz benliðiyle hesaplaþmasýný, çalýþmalarýnda uyguladýðý disiplini, çeþitli olaylar yada eserler hakkýndaki düþüncelerini ve Teolojik çýkarýmlarýný büyük bir içtenlikle anlatmýþtýr:
“(…) Hýristiyanlýðýn esas niteliði, nefsinde bir takým savaþlar hayal etmektir. Fakat kýsa bir zaman sonra bunun neden gerektiði pek anlaþýlmaz olur… Çünkü sonunda yenilen kim olursa olsun, ezilen hep insanýn kendinden bir parçadýr. Ýþte gereksiz bir yýpranma. Bütün gençliðimi belki aralarýnda anlaþmayý tercih eden , kendimin iki parçasýný , bir birine karþý koymakla geçirdim. Savaþ aþkýyla mücadeleler hayal ediyor, tabiatýmý ikiye bölüyordum.”
Andre Gide’in içe dönük günlüðünde, felsefi anlam taþýyan söylemlerin yaný sýra kendine ve dostlarýna yol göstermek amacýyla yazýlmýþ “pusulalar” isimli bir bölüm bulunmaktadýr. Günlüðün genelinde o dönemin popüler felsefi akýmý olan “varoluþçuluk” ve bu akýmýn içerdiði “nedensiz eylem” ile ilgili düþünce düzeneklerinin, akýmýn genel karakterini oluþturan çeþitli argümanlarýn izini görebilmemiz mümkündür:
“(…)Her hareket sebebini ve sonucunu kendinde bulmalýdýr. Ýyiliði veya kötülüðü bir mükafat karþýlýðý, sanat eserini bir maksatla, seviþmeyi para için, mücadeleyi para için yapmamalý; fakat sanatý sanat, iyiliði iyilik, kötülüðü kötülük için; seviþmeyi seviþmek için ; mücadeleyi mücadele, yaþamayý da yaþamak için yapmalý.(…)”
Ýçerik açýsýndan incelendiðinde karþýmýza çýkan ikinci günlük çeþidi “dýþa dönük” günlüklerdir. Bu tip günlüklerde yazarlar, alaycý bir tavýrla dönemin olaylarýný, siyaset adamlarýný ya da gündelik sýkýntýlarýný öykü tekniði kullanýlarak anlatmaktadýrlar. Bu günlükler aný yazýlarýna yakýnsamakla birlikte, yazarýn duygusal ve ruhsal çözümlemelerinin uzaðýnda kalmaktadýr. Ünlü ressam Paul Gaugin’in o dönemde Fransýz kolonisi olan Markiz adalarýnda yazdýðý günlük, dýþa dönük günlüklere örnek olabilir. Bu günlükte özellikle Markiz adalarýnýn insanlarýna ve deðiþik özelliklerine iliþkin notlar ve hikayeler bulunmaktadýr. Bu hikayelere ek olarak dönemin ressamlarý ve eserleri hakkýnda sanatsal yorumlar, resim tekniðinin incelikleri, üçüncü þahýslarýn bu metinleri okuyacaðýnýn bilincinde olarak yazýlmýþtýr:
“(…) Biz Avrupa’dakiler markizliler ile yeni Zelanda’daki Maoriler arasýnda yaygýn, çok geliþmiþ bir süsleme sanatýnýn varlýðýndan habersizizdir. Sanat eleþtirmenlerimiz bunlarýn tümünü Papua sanatý baþlýðý altýnda topluyor, hataya düþüyorlar oysa. Özellikle Markizli’de benzersiz bir süsleme anlayýþý vardýr. Markizli’ye en hantal geometrik þekli taþýyan bir nesne verin, o bütününde uyumu yakalamakta, göze hoþ gelmeyen boþluklarý doldurmakta hiç zorlanmayacaktýr.”*
“(…) Gençleri keþfetme yönünde ilahi bir yeteneði olan Degas, her þeyi bilirdi ama bilgi eksikliðini kusur diye saymazdý. Kendi kendine, ‘Daha sonra öðrenir’ der, karþýsýndakine de iyi bir baba gibi, baþlangýçta bana yaptýðý gibi davranýrdý.(…)”*
Öykücümüz Tomris Uyar’ýn günlükleri de dýþa dönük niteliðe sahiptir. Yaþadýðý hayat kesitlerini, çeþitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniði ve zengin betimlemeler aracýlýðýyla günlüðüne yansýtmýþtýr:
“Kýnalar köyüne giderken bir boðaz vardýr. Her yaz bir kere uðramadan edemediðim bir yer, bir çeþit <<yýlýn nirengi noktasý>> benim için. Bu yýl bahar selleri yüzünden sularý artmýþ boðazýn. Eskiden üstüne çöktüðümüz taþlar, arkasýnda giyinip soyunduðumuz çýnar, silinip gitmiþ. Su, kayalarý tarayarak inmiþ aþaðýlara, koca parçalar kopararak tabanýna yýðmýþ, aðaçlarý köklerinden söküp ters çevirmiþ.”*

Türk edebiyat tarihi düþünüldüðünde, Divan edebiyatý döneminde tutulan “Ruzname” isimli savaþ notlarý ile Evliya Çelibi’nin “Seyahatname”si tam bir günlük niteliði taþýmasa da içerdikleri bazý bölümlerle bu yazýn türüne yakýnsamakta ve tarihimizdeki ilk günlük örneklerini oluþturmaktadýr. Asýl olarak günlüklerin, batý edebiyatýndaki biçim ve içeriðiyle Türk edebiyatýnda yer almasý Tanzimat dönemine denk gelmiþtir. Direktör Ali Bey’in “Seyahat Jurnali”(1897) adlý gezi kitabý batýdaki anlamýyla Türk edebiyatýnda görülen ilk günlüktür.
     Günlükler ,1950 yýlýnda Nurullah Ataç’ýn bir gazetede günlük yazýlarý yazmasýndan ve yoðun ilgi çekmesinden sonra önem kazanmaya baþlamýþtýr. Nurullah Ataç bu yazýlarýna baþlýk olarak “Günlük” yerine “Günce” deyiþini kullanarak bu deyiþi yazýn hayatýmýza kazandýrmýþtýr. Nurullah Ataç’ýn günceleri içe ve dýþa dönük içeriðin uyumlu bir sentezi olarak edebiyat dünyasýna bu türdeki en bilinen eser olarak geçmiþtir.
     Türk edebiyatýndaki en seçkin günlüklerin baþýnda Oðuz Atay’ýn günlüðü ile Cemal Süreya’nýn “Günler” adlý eseri gelmektedir. Oðuz Atay -týpký romanlarýnda olduðu gibi- bilinç akýþý tekniðini ve karmaþýk iç dünyasýný günlüðüne yansýtarak, içe dönük günlük türünün edebiyatýmýzdaki en derin örneðini bizlere sunmuþtur. Günlüðünde, yazmakta olduðu romanýn oluþum sürecini, karakterlerin ve olaylarýn seçimi üzerine çalýþmalarýný, tüm titizliðiyle aktararak günlüðünün bir çeþit edebiyat laboratuarý olarak deðer kazanmasýný da saðlamýþtýr. Roman türünün kurgu sürecinde içerdiði tüm zorluklarý ve bu zorluklarýn üstesinden gelebilmek adýna yazarýn verdiði mücadeleyi Oðuz Atay’ýn günlüðünde görmekteyiz. Aþaðýdaki alýntý Oðuz Atay’ýn karakter yaratýrken günlüðüne aldýðý notlardan kýsa bir parçadýr ve yazarýn kurgu sürecini açýklamak adýna güzel bir örnektir:
“(…)Hikmet ve Sevgi’nin hikayesinde, daha çok Hikmet anlatacak. Sevgi’nin konuþmalarýný hatýrlayacak. Çocukluklarý, aileleri, yaþadýklarý ortam ve birbirleriyle karþýlaþmadan önceki düþünceleri ortaya çýkacak. Þehir ve yer isimleri gene uydurma olmalý. Taþrada yetiþmiþ olacak ikisi de. Aileleri arasýnda benzerlikler var.(…)”
“ Sevgi, insanlarýmýzýn “irrational” ve ”çocuksu” yorumlarýyla ortaya çýkan yönünün temsilcisi. Bir de çocuksu gururu ifade edecek bir tip olmalý. Sevgi’nin ya da Hikmet’in bir akrabasý. Adý Erol olsun. Bir kadýn daha. Toplumun saðduyusu ve batýya yakýn bir tip.Gene de mahalli.Tutucu. Kitabýn tek gerçeklere yakýn kahramaný. Adý:Bilge (…)”*
Bu kýsa inceleme yazýsýna beðenerek okuduðum ve Türk þiirinin en önemli, en büyük isimlerinden biri olduðuna inandýðým Cemal Süreya’nýn “günler” adlý günlüðünden yaptýðým bir alýntýyla son vermek istiyorum. Cemal Süreya’nýn günlüðünde yer alan aþaðýdaki sözler, günlük türünün geliþmesi ve yaygýnlýk kazanmasý adýna daha büyük bir titizlikle ele alýnmasý, incelenmesi gerektiðinin en önemli kanýtýdýr:
“Yazdýðým nedir? Yazmam gerektiði için mi yazýyorum? Öyle bir gerek gördüðüm için mi? Yol arýyorum, ama zaman zaman yolumu yitirmeli de deðil miyim? Günlük- mektup- deneme- hayat öyküsü- aný- polemik karýþýmý bir þey bu benimki. Günlüðün kiþisel günlük olabilmesi için hayat öyküsünün uç sýnýrýnda devinmesi, derin ben’e iniþ yapmasý gerek. Yapýtlardaki gibi gerçeði yeniden kurmasý deðil, hayatýn kesikliðinde var olmasý gerek”*


Zafer Yalçýnpýnar
29 Haziran 2002



* Kaynakça:

Türk Dili, Sayý 127, Günlük Özel Sayýsý, 1962
A.S.Puþkin, Gizli günce, Çivi Yazýlarý, 2000
Andre Gide, Günlük, Milli Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, 1962
Paul Gaugin, Mahrem Günlük, Ýthaki Yayýnlarý, 2001
Tomris Uyar, Gündökümü 75, Koza Yayýnlarý, 1976
Oðuz Atay, Günlük, Ýletiþim Yayýnlarý, 1987
Cemal Süreya, Günler, Yapý Kredi Yayýnlarý, 1996



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýlhanberkiðne

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýki Kiþilik Ada Çarpýntýsý [Þiir]
Siyah Yýldýz [Þiir]
Editörcülük Oynamak [Deneme]
Damperli Ödül Furyasý ve Saygýnlýk Cukkalamak [Deneme]


Zafer Yalçýnpýnar kimdir?

Cehennem. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Bkz: Puþt Ahali Edebiyat Platformu


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Zafer Yalçýnpýnar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.