..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi en azgýn yüreði uysallaþtýrýr, en uysal yüreði azdýrýr. -Alexis Delp
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Politika > Salih Zeki Çavdaroðlu




30 Nisan 2010
Devlet Kuran Bir Kurum Olarak Birinci Meclis ve Ýçindeki Demokrat Muhalif Bir Milletvekili  
HÜSEYÝN AVNÝ ULAÞ

Salih Zeki Çavdaroðlu


Cumhuriyet' in kuruluþuna zemin hazýrlayan 1 TBMM' nin oluþumu ve bu Meclis içinde "ikinci grup" olarak isimlendirilen muhalif milletvekillerinin içinde, konuþma ve aksiyonlarýyla öne çýkan Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaþ hakkýnda bir araþtýrma...


:BJGB:

Bu sene 90. yýldönümünü kutladýðýmýz “ Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý “ ile birlikte, 23 Nisan’ larýn bayrama dönüþmesini saðlayan ve devleti kuran Birinci Meclis’ i hatýrlamak istedik.
Bilindiði gibi , Osmanlý Devleti’ nin Birinci Dünya Savaþý’ ndan müttefikleri ile birlikte yenik olarak çýkmasýndan sonra, Anadolu’ nun bir çok bölgesi galip devletler tarafýndan iþgal edilecektir.
Mustafa Kemal Paþa’ nýn önderliðinde 4-11 Eylül 1919 arasýnda toplanan Sivas Kongresi ile oluþan Heyet-i Temsiliye Anadolu' nun idaresini fiilen ele alýr.
Hey’ et-i Temsiliye 28 Kasým 1919'da Kâzým Karabekir ve Rauf Orbay’ ýn giriþimi ile, ilk toplantýsýný Ýstanbul’ da yapar.
Osmanlý Meclis-i Meb’ usan’ ýnýn 16 Mart 1920'de bir Ýngiliz askeri birliðince basýlýp, baþta Rauf (Orbay) Bey olmak üzere, bazý milletvekillerini tutuklar. Bunun iki gün sonrasý olan 18 Mart'ta toplanan Meclis, yasama faaliyeti imkânýnýn ortadan kalktýðýný öne sürerek, Meclis’ in süresiz olarak tatili ile, bundan sonraki toplantýlarýn Ankara’ da yapýlmasýný karara baðlar.
19 Mart 1920'de Mustafa Kemal illere, ilçelere ve kolordu komutanlýklarýna gönderdiði bir yazý ile Meclis'e gönderilecek temsilcilerin seçilmesini ister. Sonuçta Türkiye’ nin 66 seçim bölgesinden, içlerinde daha önce Osmanlý Meclis-i Meb’ usanýna seçilmiþ 92 kiþinin de bulunduðu, toplam 378 milletvekili belirlenir. Artýk meclisin ismi Büyük Millet Meclis’ dir.
Ulus Meydaný’ nda, 1915 yýlýnda Ýttihat ve Terakki Cemiyeti’ nin kulüp binasý olarak düþünülerek, inþaatýna baþlanýlan , ancak henüz bitirilmemiþ bina uygun görülür. Kýsa süre içinde eksikleri tamamlanýr ve gerek halkýn baðýþladýðý eþyalar, gerekse okullardan temin edilen sýra ve diðer eþyalarla dekore edilir. Öyle ki çatýsýnda kiremitlerini bile Ankara halký kendi evlerindekileri toplayýp getirerek döþeyeceklerdir.
Ýlk toplantýsýný 22 Nisan günü yapmasý düþünülürse de, Cuma gününe denk gelmesi için, bir gün sonraya ertelenir ve 23 Nisan 1920 günü yapar. Ankara halký sabahýn erken saatlerinde, ülkenin kaderinde söz sahibi olacak Meclis’ in önünde toplanmýþtýr. Coþkulu bir þekilde, milletvekillerinin , Cuma namazýna gidiþlerinde, onlara eþlik etmek için sabýrsýzlanmaktadýrlar.
Baþta Meclis Baþkaný Mustafa Kemal Paþa olmak üzere, milletvekilleri, Meclis’ in hemen yakýnýndaki Hacý Bayram Camii’ nde Cuma namazýný kýlarlar. Namazdan sonra, camiden çýkýlýr, tekrar Meclis’ e dönülmektedir.Yeþil örtülü bir rahlenin üstüne konulmuþ olan Kur’ân-ý Kerîm, bir kiþinin baþýnýn üzerindedir. Milletvekilleri ve halk tekbir getirmektedir. Törene katýlmýþ olanlarýn geçeceði yolun iki tarafýna halk ve asker sýralanmýþtýr. Saat 13.45’ te Meclis önünde açýlýþa iliþkin muhteþem bir tören baþlar. Tören sona erince, genel kurul salonunda ilk celse açýlýr.
Meclisin duvarýna asýlmýþ bir levhada o gün Þûrâ suresinin 38. ayeti yazýlmýþtýr : “Ve emruhûm þûra beynehûm” Yani, mealen “Ýþlerini istiþare ile yürütürler” anlamýnda bir âyet. Bu günkü resmî konjonktürdeki söylemiyle, tam anlamýyla “ irtica “ niteliðinde bir ifade. Ayrýca, Meclis genel kurul salonunda imam ve hâfýzlar, ayet ve dualar okurlar. Ýndirilen hatimlarin dualarý da yapýldýktan sonra, Kur’an-ý Kerim ve Sakal-ý Þerif kürsüye býrakýlýr. Hacý Bayram Velî Türbesinden getirilen Sancak, da kürsüye dikilir.
Meclis’ in en yaþlý üyesi) olan Sinop milletvekili Þerif Bey’ in geçici Baþkanlýðýnda oturum açýlýr.
24 Nisan 1920’de beþ oturum yapýlýr. Beþinci oturumun gündemi seçimdir. Mustafa Kemal Paþa 110 oyla birinci baþkan, Osmanlý Meclis-i Mebusan’ýn Baþkaný Celâlettin Arif Bey ise 109 oyla ikinci baþkan seçilir.
Milletvekillerinin 288'i yüksek öðrenim, 94'ü orta öðrenim görmüþtür. 162'sinin yabancý dil bilgisi vardýr.
“… memurlarýn % 27, eþrafýn % 14, serbest meslek sahibinin % 13, askerin % 13, din adamýnýn % 11 oranýnda olduðu görülür. Ülkenin o zamanki eðitim durumu göz önüne alýndýðýnda Meclis'in son derece yüksek bir entelektüel seviyeye sahip olduðu görülür…” 1
Ayrýca, milletvekilleri gerek taþýdýklarý fikirler ve gerekse hayat tarzlarýna göre “sarýklý”, “ kalpaklý “ ve “ fesli “ olarak adlandýrýlan, üç ayrý grupta deðerlendirilirler.
Meclis’ in en karakteristik özelliði, , kuvvetler birliði esasýna dayanan, yasama, yürütme ve yargýyý bünyesinde barýndýran, Baþkaný Mustafa Kemal’ in ayný zamanda yürütmenin de baþý olan bir kurucu meclistir.
Feshedilene kadar, 1921 Anayasasý’ ný hazýrlar ve yürürlüðe koyar. Hýyanet-i Vataniye Kanunu’ nu çýkarýr. Ýstiklal Mahkemeleri’ ni kurar. Ülkedeki isyanlarý bastýrýr. Düzenli bir ordu kurar. Kazandýðý askerî zaferlerle, Anadolu’ yu iþgalden kurtarýr. Ýstiklâl Marþý’ ný yazdýrýr ve kabul eder. Saltanatý kaldýrýr. Mudanya Ateþkes Antlaþmasý’ ný imzalar. Lozan barýþ görüþmelerine baþlar. I. Meclis’ in faaliyetlerinin bir icmalini yaparsak :
“… 23 Nisan 1920-16 Nisan 1923 tarihleri arasýndaki I. Dönem çalýþmalarý sýrasýnda 2 yýl 11 ay 21 gün (toplam 1.088 gün) faaliyette bulundu. 338 kanun çýkardý. Bunun dýþýnda Baþkanlýða 78 gensoru önergesi sunuldu. 625 soru önergesi verildi. I. Dönem Türk Parlamento Tarihinde milletvekillerinin dönemin kýsalýðýna raðmen kürsüde en çok söz aldýklarý ve konuþtuklarý dönem oldu. Konuþma sayýsý 2.027’si gizli oturumlarda olmak üzere 13 bine varmakta ve bir gün içinde kürsüye çýkan milletvekili sayýsý günlük ortalama 24’ü bulmaktaydý…” 2
Kýsaca, 1. Meclisin açýlýþ hikâyesi bu. Günümüze gelindiðinde, aradan tam 90 yýl geçtiðini görüyoruz. Yani yüzyýla 10 sene kalmýþ. Bu 90 yýlýn 30 yýlý tek parti, kalan 60 yýlý da çalkantýlý bir demokrasi dönemi olarak yaþanmýþ Türkiye’ de. Þu bir gerçek ki, bu güne kadar gelen 23 dönem içindeki Meclisler içinde, hem kronolojik açýdan, hem de yerine getirdiði misyon bakýmýndan tartýþmasýz birinci olan Meclis’ tir.
Daha sonraki dönemlerde, siyasal iktidarlarýn sultalarýnda, bir anlamda güdümlü hale gelmelerinden önce, temsilin, baðýmsýzlýðýn, eleþtirinin, hesap sormanýn ne demek olduðunu göstermiþ ve bir benzerine bu güne kadar pek rastlanýlmamýþ, ideal bir Meclistir.
“…Neticede Ankara’da farklý siyasi görüþ ve düþüncelerden yüzlerce insan bir araya geldi. Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü Öðretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Demirel, bu sistem sayesinde Türkiye’nin ilk meclis döneminde dünyanýn en ileri parlamenter demokrasisine sahip olduðunu belirtiyor. Konuþmalar bugünkü gibi iç tüzükle sýnýrlanmadýðý için gece gündüz toplantý hâlindeki Meclis’te herkes istediði konuda dilediði kadar konuþabiliyordu…” 3
Onu, gelmiþ geçmiþ diðer Meclis’ ler den ayýran en önemli faktör, içinde her hal ve þarta raðmen tavizsiz bir muhalefet barýndýrmasýydý. Kurtuluþ Savaþý verilirken, baþarý ile hem bu savaþýn yönetilmesi, hem de ilerde kurulacak bir ulus devletin alt yapýsýný hazýrlýyordu. Öyle ki,
“…Meclis, sultanýnkiler de dâhil bütün yetkileri; yasama, yürütme ve yargýyý kendinde topluyor. Cemil Koçak, dýþarýda güç býrakmak konusunda büyük kýskançlýk gösterildiði kanaatinde. “Milletvekilleri orduyu denetlemek üzere cepheye gidiyor, gördüklerini Ankara’da tartýþýyor. Ordu komutanýna cephede neden öyle deðil de böyle davrandýn diye hesap sorabiliyorlar. Bunlarý soranlar asker falan da deðil.” Denetime itiraz yok; ancak savaþ þartlarýnda bu kadar demokrasi kimilerinin canýný sýkmaya baþlýyordu…” 4
Hasýlý, bünyesinde görülen eksik ve yanlýþlara cesaretle karþý çýkan idealist ve yürekli bir kitle barýndýrýyordu.
“…Ýsmet Ýnönü, 1970’ te, 50 sene öncesine bakarak þunlarý söyler:
‘ Birinci Büyük Millet Meclisi’ nin temel mevzuatý kendine göredir. Tedbirleri ve fedakârlýklarý kendine göredir. Sinirlerin daimi olarak gergin bulunduðu bir hayattýr, o zamanki hayat. Meclis’ te tartýþmalarýn özü tekrar bulunamaz, heyecaný ölçülemez, faydalý veya hýrçýn ve zararlý olduðu seçilemez. Ama hepsi bugün ele geçip incelense ilginç ve kendine göre deðerli bulunur ‘…” 5
Baþlangýçta saðlam bir görüþ birliði içinde çalýþan Meclis, daha sonra, iktidarýn bazý antidemokratik uygulamalarýndan doðan rahatsýzlýk sebebiyle, Birinci ve Ýkinci Müdafaa-i Hukuk olarak iki gruba ayrýlýr.
Ýkinci grup içinde muhalefeti simgeleyen isim ise kuþkusuz Erzurum milletvekili Hüseyin Avni (Ulaþ) Bey ( 1887-1948) dir.
Kurtuluþ Savaþý’ nýn zor þartlarýnda bile “Ýnkýlâbýn da hukuku vardýr” düsturuyla, hukuktaki sapmalara karþý, sayýlarý 70’ i bulan milletvekili ile ayrý bir siyasî parti imiþcesine dayanýþma içindedirler. Bunlardan :
“…Ön plana çýkan isimler, Erzurum mebuslarý Hüseyin Avni (Ulaþ-hukukçu) ve Süleyman Necati (Güneri-hukukçu), Kayseri Mebusu Rýfat (Çalýka-hukukçu), Canik Mebusu Emin (Geveci-hukukçu), Sinop Mebusu Hakký Hami (Ulukan-hukukçu), Mersin Mebusu Selahattin (Köseoðlu-Albay), Sivas Mebusu Kara Vasýf (Karakol-Albay) ve Trabzon Mebusu Ali Þükrü Bey (Binbaþý)… “ dýr. 6
Hüseyin Avni Bey, hukuk dýþý uygulamalar konusunda, oldukça hassastýr ve böyle bir durumu gördüðünde, genel kurulda oldukça sert konuþmalar yapar.
Mesela, Ýstiklâl Mahkemeleri’ nin, firarî askerleri yargýlama dýþýnda, ülkede her þeyi zapt-ý rapt altýna almak adýna, geniþ yetkilerle donatýlmasýna ve subjektif kararlar vermesine karþý olanca gücüyle karþý çýkar.
Yine ona göre :
“ … Milli iradenin Meclis elinden alýnýp önce Heyeti Vekile’ye daha sonra da “Baþkumandanlýk” kanunu ile Mustafa Kemal Atatürk’e verilmesi karþýsýnda ekibi ile birlikte þiddetli bir muhalefet ataðýna giriþmiþtir. Bu muhalefeti kiþisel olmaktan çok, üslup ile ilgilidir. Çünkü bu þekilde kuvvetler ayrýlýðý ilkesi zedelenmiþ, yapýlacak muhtemel yanlýþlarýn sorgulanmasý ve telafi þansý ortadan kaldýrýlmýþ bulunmaktaydý. Bu deneyim tüm mahsurlarý ile Ýttihat ve Terakki iktidarý döneminde açýk seçik ortada olacak biçimde yaþanmýþ ve bir imparatorluðun ortadan kalkmasýna sebep olmuþtu. Ayný hatalarý bir kez daha tekrarlamanýn gereði yoktu…
… Ancak burada ifade edildiði gibi Hüseyin Avni’nin “Baþkumandanlýk Kanunu” na bütünüyle muhalefeti söz konusu deðildir. Kaldý ki, dönemin hassas özelliðinden dolayý askeri alanda bu kanunun gerekliliðine o da inanmaktadýr. Birinci Meclis’te muhalefeti incelediði hacimli çalýþmasýnda Ahmet Demirel, Hüseyin Avni ve ekibinin bu kanun hakkýndaki görüþlerini þöyle dile getirmektedir. “Muhalif mebuslar Mustafa Kemal Paþa’nýn baþkumandanlýða getirilmesine karþý çýkmamýþlar, aksine destek vermiþlerdir....”” 7
Hüseyin Avni Bey’ e göre, Baþkumandanlýða gerek varsa ayrý bir kanun yapýlmasý, Meclis’ e iliþkin yetkilerden ayrýlarak, sadece askeri konularla döneminde dünyanýn en ileri parlamenter demokrasisine sahip olduðunu belirtiyor. Konuþmalar bugünkü gibi iç tüzükle sýnýrlanmadýðý için gece gündüz toplantý hâlindeki Meclis’te herkes istediði konuda dilediði kadar konuþabiliyordu…” 3
Onu, gelmiþ geçmiþ diðer Meclis’ ler den ayýran en önemli faktör, içinde her hal ve þarta raðmen tavizsiz bir muhalefet barýndýrmasýydý. Kurtuluþ Savaþý verilirken, baþarý ile hem bu savaþýn yönetilmesi, hem de ilerde kurulacak bir ulus devletin alt yapýsýný hazýrlýyordu. Öyle ki,
“…Meclis, sultanýnkiler de dâhil bütün yetkileri; yasama, yürütme ve yargýyý kendinde topluyor. Cemil Koçak, dýþarýda güç býrakmak konusunda büyük kýskançlýk gösterildiði kanaatinde. “Milletvekilleri orduyu denetlemek üzere cepheye gidiyor, gördüklerini Ankara’da tartýþýyor. Ordu komutanýna cephede neden öyle deðil de böyle davrandýn diye hesap sorabiliyorlar. Bunlarý soranlar asker falan da deðil.” Denetime itiraz yok; ancak savaþ þartlarýnda bu kadar demokrasi kimilerinin canýný sýkmaya baþlýyordu…” 4
Hasýlý, bünyesinde görülen eksik ve yanlýþlara cesaretle karþý çýkan idealist ve yürekli bir kitle barýndýrýyordu.
“…Ýsmet Ýnönü, 1970’ te, 50 sene öncesine bakarak þunlarý söyler:
‘ Birinci Büyük Millet Meclisi’ nin temel mevzuatý kendine göredir. Tedbirleri ve fedakârlýklarý kendine göredir. Sinirlerin daimi olarak gergin bulunduðu bir hayattýr, o zamanki hayat. Meclis’ te tartýþmalarýn özü tekrar bulunamaz, heyecaný ölçülemez, faydalý veya hýrçýn ve zararlý olduðu seçilemez. Ama hepsi bugün ele geçip incelense ilginç ve kendine göre deðerli bulunur ‘…” 5
Baþlangýçta saðlam bir görüþ birliði içinde çalýþan Meclis, daha sonra, iktidarýn bazý antidemokratik uygulamalarýndan doðan rahatsýzlýk sebebiyle, Birinci ve Ýkinci Müdafaa-i Hukuk olarak iki gruba ayrýlýr.
Ýkinci grup içinde muhalefeti simgeleyen isim ise kuþkusuz Erzurum milletvekili Hüseyin Avni (Ulaþ) Bey ( 1887-1948) dir.
Kurtuluþ Savaþý’ nýn zor þartlarýnda bile “Ýnkýlâbýn da hukuku vardýr” düsturuyla, hukuktaki sapmalara karþý, sayýlarý 70’ i bulan milletvekili ile ayrý bir siyasî parti imiþcesine dayanýþma içindedirler. Bunlardan :
“…Ön plana çýkan isimler, Erzurum mebuslarý Hüseyin Avni (Ulaþ-hukukçu) ve Süleyman Necati (Güneri-hukukçu), Kayseri Mebusu Rýfat (Çalýka-hukukçu), Canik Mebusu Emin (Geveci-hukukçu), Sinop Mebusu Hakký Hami (Ulukan-hukukçu), Mersin Mebusu Selahattin (Köseoðlu-Albay), Sivas Mebusu Kara Vasýf (Karakol-Albay) ve Trabzon Mebusu Ali Þükrü Bey (Binbaþý)… “ dýr. 6
Hüseyin Avni Bey, hukuk dýþý uygulamalar konusunda, oldukça hassastýr ve böyle bir durumu gördüðünde, genel kurulda oldukça sert konuþmalar yapar.
Mesela, Ýstiklâl Mahkemeleri’ nin, firarî askerleri yargýlama dýþýnda, ülkede her þeyi zapt-ý rapt altýna almak adýna, geniþ yetkilerle donatýlmasýna ve subjektif kararlar vermesine karþý olanca gücüyle karþý çýkar.
Yine ona göre :
“ … Milli iradenin Meclis elinden alýnýp önce Heyeti Vekile’ye daha sonra da “Baþkumandanlýk” kanunu ile Mustafa Kemal Atatürk’e verilmesi karþýsýnda ekibi ile birlikte þiddetli bir muhalefet ataðýna giriþmiþtir. Bu muhalefeti kiþisel olmaktan çok, üslup ile ilgilidir. Çünkü bu þekilde kuvvetler ayrýlýðý ilkesi zedelenmiþ, yapýlacak muhtemel yanlýþlarýn sorgulanmasý ve telafi þansý ortadan kaldýrýlmýþ bulunmaktaydý. Bu deneyim tüm mahsurlarý ile Ýttihat ve Terakki iktidarý döneminde açýk seçik ortada olacak biçimde yaþanmýþ ve bir imparatorluðun ortadan kalkmasýna sebep olmuþtu. Ayný hatalarý bir kez daha tekrarlamanýn gereði yoktu…
… Ancak burada ifade edildiði gibi Hüseyin Avni’nin “Baþkumandanlýk Kanunu” na bütünüyle muhalefeti söz konusu deðildir. Kaldý ki, dönemin hassas özelliðinden dolayý askeri alanda bu kanunun gerekliliðine o da inanmaktadýr. Birinci Meclis’te muhalefeti incelediði hacimli çalýþmasýnda Ahmet Demirel, Hüseyin Avni ve ekibinin bu kanun hakkýndaki görüþlerini þöyle dile getirmektedir. “Muhalif mebuslar Mustafa Kemal Paþa’nýn baþkumandanlýða getirilmesine karþý çýkmamýþlar, aksine destek vermiþlerdir....”” 7
Hüseyin Avni Bey’ e göre, Baþkumandanlýða gerek varsa ayrý bir kanun yapýlmasý, Meclis’ e iliþkin yetkilerden ayrýlarak, sadece askeri konularla sýnýrlý bir baþkumandanlýk tesis edilmesi teklifi yapmýþtýr.
Kendisinin yakýn arkadaþý, gazeteci ve Trabzon milletvekili Ali Þükrü Bey’ in Mecliste savunduðu görüþler sonucunda öldürülmesine karþý, genel kurulda yaptýðý konuþmalarda da, milletin iradesini savunmuþ, ona müdahalenin er geç yok olacaðýný ýsrarla vurgulamýþtýr.
“ …Özellikle Ýzmir Vekili Yunus Nadi'yle Meclis kürsüsünden yaptýðý münakaþa, Birinci Meclis'in yapýsý ve Hüseyin Avni'nin düþünceleri hakkýnda fikir verecek cinstendir.
Yunus Nadi : ‘ Bundan böyle mücadele memlekette saltanat ve padiþah lehine beslenecek fikirlere karþýdýr. Bu fikirleri besleyenler Millet Meclisi azasý olsalar bile kafalarý koparýlacaktýr. ‘
Hüseyin Avni Ulaþ: ‘ Efendiler, bu kürsüde Yunus Nadi Bey'in fikrini tatbik edecek kuvvet mevcutsa, bilin ki o kuvvetin yegâne kurbaný ben olurum. Eðer kanaatim öyle olsaydý, yani bu milletin padiþahla refah bulacaðýna inansaydým onun mücadelesini de yapardým. Bundan þüpheniz olmasýn. Biz inkýlâbý fikirle yapacaðýz arkadaþlar. Fikirle yapacaðýz ki yaþasýn. Böyle kabadayý usulleri tatbik edilirse korkarým o zaman inkýlâptan mahrum kalýrýz. Siz arkadaþlarým, davanýzý ilmi münakaþayla müdafaa edin. Ýnsanlarý ölümle, kanla tehdit ederek deðil... Ben günün havasýna uyup her gün baþka þey yazan adamlardan deðilim. Eðer Yunus Nadi Bey'in sözüyle bu memlekette bir býçak kýmýldayacak olursa evvela beni vursun.’ Yine Tan gazetesi sahibi, Trabzon Vekili ve Ýkinci Grup'a mensup Ali Þükrü Bey' in Topal Osman tarafýndan öldürülmesi üzerine Hüseyin Avni, Meclis kürsüsünden þu sözleri söylemiþtir: ‘ Milli hâkimiyet demek, milletin vekilinin oyunu serbestçe kullanabilmesi demektir. Milletvekilinin aðzý, kalemi milletin namusudur. Bu namusa tecavüz edilmiþtir…” 8
“Bir gazetecinin neden muhalifsiniz ? " sorusuna, "Evet, ben muhalifim ama neye muhalifim? Kanunsuzluða, hukuksuzluða, diktatörlüðe muhalifim" þeklindeki cevabý, onun demokrat kiþiliðinin en belirgin göstergesidir.
“…Fransýz Devrimi`nin Danton`una benzetilen Hüseyin Avni; Danton`un ihtilalciler karþýsýna dikilip, insanlarýn kanýnýn akmamasý için ihtilalci terörün önüne geçmeye çalýþmasý, devrimin kendi kendini aþmamasý için bir sýnýr konulmasý gayretlerine mukabil, þahýs istibdadýnýn önlenmesi, kanun hakimiyetinin saðlanmasý ve demokrasinin tesisi için, birinci mecliste muhalefet saflarýnda mücadele etmiþtir…” 9
1923 senesinin Mart ayýna gelindiðinde, Meclis’ in önemli muhalif isimlerinden Ali Þükrü Bey’ in Muhafýz alayý komutaný Topal Osman tarafýndan öldürülmesi sonucunda, hükümet yanlýsý grup ile muhalifler arasýnda sert tartýþmalar yaþanýr. Bunun sonucunda 1 Nisan 1923 günü seçim kararý alýnýr.
“…9 Mart 1923 tarihinde, Meclis kürsüsünden bir `hatip`, TBMM üyelerine þöyle sesleniyordu: `Efendiler, bu þerefli kürsü bugün elim bir vaziyete sahne oluyor. Bu þerefli milletin mebuslarý bugün kalpleri kan baðlamýþ bir biçare gibi birbirlerine bakýyorlar. Ey kabe-i millet; sana da mý taarruz? Ey arayý millet; sana da mý taarruz? Ey milletin mukaddesatý; sana da mý taarruz? Milletin baþarýsý, milletin hakimiyetine baðlýdýr. Hakimiyet demek, onun reyini memleket içinde serbest kullanmasý demektir. Aþýðý bulunduðumuz hakimiyet-i milliye demek efendiler, þunu biliniz ki, memlekette reyini, fikrini serbest istimal etmek (serbest kullanmak) demektir...” 10
Ayný günlerde, ayrýca Lozan görüþmelerinin de týkanmasýyla, 16 Nisan 1923 tarihinde son oturumunu yapan TBMM, 18 Temmuz 1923 tarihinde yeniden seçime gidilir.
Ancak, Ýkinci Meclis’ e seçilen milletvekilleri içinde ne Hüseyin Avni Bey, ne de onun çizgisinde olan 70 kiþilik gruptan bir tek kiþinin olmamasý oldukça mânidârdýr. Böylelikle Türk siyasetinde, dikensiz gül bahçesi meydana getirmenin ilk örneði ortaya çýkacaktýr.
Günahsýz bir çok insan gibi, Hüseyin Avni Bey’ in adý da, Ýzmir suikastýnýn sanýklarý arasýna karýþtýrýlmýþ, idam isteði ile yargýlandýðý Ýstiklâl Mahkemesi’ nden aklanarak çýkmýþtýr.
“… Beraat etmesinde ise, Birinci TBMM’de Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey ile yaptýðý bir yazýþma etkili olmuþtur.
Hüseyin Avni Bey’ in Meclis kürsüsünden yaptýðý mücadelenin mahiyetini kavrayamamýþ bulunan Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey’in, Mustafa Kemal’in yok edilmesi hususunda birlikte çalýþma teklifine, Hüseyin Avni Bey’in yazdýðý cevap tarihi bir vesika olmuþtur. O zaman Bitlis Valisi bulunan Kazým Dirik’ in elde ettiði ve Hükümet’e gönderdiði Hüseyin Avni Bey’in mektubunda; ‘ Mustafa Kemal’ e muhalefetim, hiçbir zaman onun þahsiyetine kýzarak muzýr cereyanlar peþinde koþan insanlarla memleketin aleyhine beni hareket ettiremez. Yurdun milli tesanüdünü vücuda getirmek istediðimiz bir anda sizin mektubunuzdaki düþünceleriniz gibi hareket etmektense, Mustafa Kemal’ in tahakkümüne boyun eðmeyi tercih ederim’ deyiþi Hüseyin Avni Ulaþ’ ý Ýstiklâl Mahkemesi’ ne eli kelepçeli getirten bütün hasýmlarýnýn ümitlerini boþa çýkarmýþ oldu…” 11
Ancak o inandýðý deðerler uðruna o kadar cesur ve tavizsiz idi ki, ipten döndüðü anda dahi, doðrularý dile getirmekten asla kuþku duymayacaktý. Nitekim, yüzüne karþý beraat kararý okunduktan hemen sonra, siyasî tarihimizde “ Üç Aliler” olarak tanýmlanan, Ali Çetinkaya ( Kel Ali ), Kýlýç Ali ve Necip Ali’ den oluþan mahkeme heyetine “Hepsi de benden daha namuslu bütün arkadaþlarýmý idam ettiniz, bende ne gibi bir namussuzluk gördünüz ki bu þerefli ölümü benden esirgediniz” diyecek kadar, namuslu bir tavýr sergilerken, ayný zamanda mahkemenin keyfî adalet anlayýþýný da tescil etmiþ oluyordu.
Hüseyin Avni Bey, beraat etmesine raðmen, artýk rejim tarafýndan makbul bir kiþilik olarak görülmemektedir. Çünkü o :
“…Cumhuriyetin "demokratikleþmesi" için Birinci Meclis"te büyük çaba gösteren ilk demokratlarýmýzdan...
Ýttihatçý özelliklere karþý çýkmýþ...
Dar çevre egemenliðine karþý çýkmýþ...
Merkeziyetçiliðe karþý çýkmýþ...
Hukukun üstünlüðü için savaþmýþ...
Halkýn iradesinin mutlak olmasý için uðraþmýþ.
Üzerini çizivermiþler, bir daha seçilmediði gibi ne arayaný çýkmýþ, ne soraný... “ 12
1924'te Kazým Karabekir önderliðinde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fýrkasý'nýn içinde yer alýr. 1925’ de parti kapatýlýr, bundan sonra bir süre avukatlýk yapsa da, devlet nezdinde hatýrýný pek soran olmaz.
“…Siyasi polisin `A` fiþine göre, `sürekli izlenen þahýslar` arasýna alýndý. 1935 yýlýnda yapýlan seçimlerde Erzurum`dan `baðýmsýz` olarak adaylýðýný koyma giriþimi CHP tarafýndan engellendi…” 13
Maddi bakýmdan oldukça sýkýntýlý günler yaþar. 1938 yýlýnda Baþbakan Refik Saydam'ýn desteði ile Ýstanbul 5. Noterliði görevine getirilir. 1945'te Nuri Demirað tarafýndan kurulan Milli Kalkýnma Partisi'nde görev alsa da, partinin ömrü oldukça kýsa sürer ve bu Hüseyin Avni Bey’ in siyasetteki son denemesi olur.
Bundan sonra saðlýk sorunlarý yüzünden köþesine çekilir, uzun bir hastalýk döneminden sonra 22 Þubat 1948 günü hakkýn rahmetine kavuþur.
Bu büyük insanýn aziz hatýrasý karþýsýnda maalesef devlet ,bu gün bile hiç yaþamamýþcasýna bir kayýtsýzlýk içindedir. Onun isminin doðduðu þehir belediyesince Erzurum’ da bir mahalleye verilmesinin dýþýnda baþka bir vefâ örneði görememek bir vatandaþ olarak beni oldukça rahatsýz ediyor.
Kabri nur, mekâný cennet olsun…

K A Y N A K Ç A :

1 Osman ÖZSOY, http://www.haber7.com/haber/20100422/Ilk-Meclis-duvarina-asilan-ayeti-kerime.php
2 Osman ÖZSOY, “ a.g.e “
3 Ayþe ADLI, “ Cumhuriyetten Önce Demokrasi Vardý “,Aksiyon Dergisi, 19 Nisan 2010, sayý :802
4 Ayþe ADLI, “ a.g.e “
5 Ahmet DEMÝREL, “ a.g.e “
6 Ayþe ADLI, “ a.g.e “
7 Öner ÖZBEK, “ Cumhuriyetin Ýlk Demokratý Hüseyin Avni Ulaþ “, Taraf Gazetesi, 21 Þubat 2010
8 Müslim COÞKUN, “ Sýký Bir Muhalif :Hüseyin Avni Ulaþ “, Milli Gazete, 7 Aralýk 2009
9 Suavi KEMAL, “ Meclisin Ýlk Demokratý : Hüseyin Avni Ulaþ “ Milli Gazete, 15 Ekim 2005
10 Mehmet E. YAVUZ, “ Ýnkýlabýn Mev`ud Meyvesini Çürüttük “, Yeni Þafak Gazetesi, 9 Þubat 2002
11 Öner ÖZBEK, “ a.g.e “
12 Mehmet ALTAN, “ Bir Özür Borcu “, Star Gazetesi, 23 Þubat 2008
13 Mehmet E. YAVUZ, “ a.g.e “

http://ferahnak.wordpress.com/2010/04/30/devlet-kuran-bir-kurum-olarak-birinci-meclis-ve-icindeki-demokrat-muhalif-bir-milletvekili-huseyin-avni-ulas/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politika kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Büyük Türkiye' Sevdalýsý Bir Yiðit : Dündar Taþer
Vefatýnýn 5o. Yýldönümünde Saygý Ýle Andýðýmýz Bir Devlet Adamý :
"" Elit "" Ler Cumhuriyeti

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Cumhuriyet' Ýn Radikal 'Ýnkilâplarý '' Sürecinde Tarihi Musikimiz de Payýný Almýþtý
Necip Fâzýl" da "Peygamber" Aþký….
2. Adam Ýsmet Ýnönü' Nün Müzik ile Ýliþkisi
Endülüs Ýslam Devleti Medeniyeti Ýçinde Elbette Musýki de Vardý
Bir ‘uç Beyi’ : Münir Nureddin Bey
Osmanlý Düþmanlýðý Cumhuriyet Hükümetine Osmanlý Arþiv Belgelerini Dahi Hurda Kaðýt Deðerinden Sattýrmýþtý
Yazýlýþýnýn 600. Yýlýnda Süleyman Çelebi" Nin "" Mevlîd" Ý
1930’ Lu Yýllarda Musýkimize Yönelik Tasfiye ve Ayar Sonrasý Aralanan Kapý Ýle Tanýþýp Dost Olduðumuz Arap Musýkisi ve Arap Filmleri Maceramýz
Ezan Bundan Tam 70 Sene Önce Tekrar ‘rab’ Ça Okunmaya Baþlanmýþtý.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.