..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaþýyým. -Sokrates
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Ýbrahim Kilik




5 Eylül 2002
Tâli Bey'in Þefliði  
Ýbrahim Kilik
Ülkemizde yaþanan makam, mevki düþkünlüðü ve bu makamlara gelebilmek için kimlere yüz suyu döküldüðü malum. Bu hikâyedeki Tâli Bey bir prototip.Nice nice Tâli Bey'ler kimlere nice taklalar atýyor...


:FIAC:
Tâli Bey zaman zaman babasýna kýzýyordu. Nerden bulup da vermiþti þu Tâli adýný. Sanki baþka ad mý kalmamýþtý koca dünyada. Ýnsan, hiç olmazsa açar bir sözlüðe bakar, þöyle anlam zenginliði olan; bir ad verirdi oðluna.

Ne yapýp edip adýnýn ikincil anlamýndan kurtulup önemli kiþi olmalýydý Tâli... Bunun için, amirlerine çok saygýlý davranmalýydý. Bu yüzden, ceketinin üç düðmesini de ilikleyip çalýþýrdý. Otururken bile çözmezdi düðmelerini. Bir de þu ceketi diken terziye kýzardý için için. Neden beþ düðmeli dikmemiþti ceketi. Tabii bu sýkýntýsý, moda kaygýsýyla filan deðildi. Eðer ceket beþ düðmeli olmuþ olsaydý beþ düðmesini de ilikleyip gezecekti. Böylece, amirlerine saygýsýný, sevgisini daha güzel ifade edebilecek; o sayede de bir makama geçip ikinci sýnýf adam olmaktan kurtulacaktý.

Ama olsundu, bir kere kafasýna koymuþtu Tâli; bu iþi üç düðmeli ceketle de kotarabilirdi. Ne demiþler atalarýmýz, “Azimle ..... taþý deler.”

Tâli, servise üç düðmesi ilikli biner. Saygý olsun diye, en arka koltuða oturur. Servisten en önce iner, köþede genel müdürünü, daire baþkanýný, þube müdürünü bekler. Hepsine teker teker temenna çakar, günaydýn efendim, iyi günler efendim,saygýlar efendim dedikten sonra; en önemli görevini yerine getirmenin kývanç ve huzuruyla güne baþlardý. Birimine geldiðinde, arkadaþlarýna þöyle kabararak bakar; içinden hele ben bir þef olayým da siz o zaman görürsünüz Hanya’yý Konya’yý diye geçirirdi.

Sonunda bu düzenli saygý gösterme sahneleri iþe yarar. Bir gün, bir telefon gelir Tâli Bey’e. Telefondaki ses genel müdürün sekreteri ÞÞ(Þuh Þule)’ye aittir. “Tâli Bey, sayýn genel müdürüm sizi emrediyorlar.” der ÞÞ Haným. Tâli Bey heyecanlanýr, telaþlanýr. “Emredersiniz sayýn genel müdürüm.”der, sekretere telefonda. Þuh Þule Haným þuh bir kahkaha atar, telefonu kapatýr.

Tâli Bey, ilikli düðmelerini bir daha kontrol eder. Saçýný baþýný düzeltir. Elindeki iþi yarým býrakmak istemediði için, arkadaþý Mukim Bey’e iþi bitirivermesini rica eder. Ama ne mümkün. Mukim oturduðu yerden hiç kalkmaz. “Boþ ver salla gitsin, Türkiye’yi sen mi kurtaracaksýn aslaným; bu maaþla daireye gelmek bile caiz deðil.”der.


Tâli Bey kýzar ama kýzdýðýný pek belli etmez, çünkü þu anda daha önemli bir iþ vardýr kendini bekleyen. Ýlikli düðmelerini kontrol eder,koþar adýmlarla genel müdürün odasýna doðru yola çýkar. Artýk bu onun için hayatýnýn fýrsatýdýr. Genel müdür, her ne iþ için çaðýrýyor olursa olsun; isteklerini sayýp dökecek, diðer personelden iþe yaramayanlarý þikayet edecek bir zaman dilimi mutlaka bulacaktýr.

Hem, koskoca genel müdür, öyle eften püften bir iþ için çaðýrmamýþtýr. Mutlaka önemli konularda görüþecektir Tâli Bey’le. "Devlet kuþu dedikleri bu olsa gerek" dedi kendi kendine. Tâli Bey, bütün bu düþünceleri hýzla geçirdi kafasýndan ve kendini genel müdür odasýnýn kapýsýnýn önünde buldu.

Sekretere, “sayýn genel müdürüm müsait mi?”diye sordu. Sekreter kýrýtarak onun da Tâli Bey’i beklediðini söyledi. Tâli Bey, saçýný baþýný düzeltti, ilikli üç düðmesini tek tek kontrol etti. Ardýndan hafif hafif üç kez kapýyý týklattý. Ýçeriden gelecek, gir sesini beklemeden; el pençe kendini içeriye attý.

Genel müdür oturmasýný söyledi. Tâli Bey, “estaðfurullah efendim, ben böyle rahatým.”sözünü birkaç kez tekrarladý. Genel müdürün kýzdýðýný hissedince boþ koltuða iliþti. Tedirgin bir bekleyiþe geçti. Tam dalmýþtý ki genel müdürün, “Tâli, seni çaðýrmamýn sebebi...” demesiyle irkildi, pür dikkat kesildi. Genel müdür devam etti: “Senin kurumumuza çok yararlý çalýþmalarýn olduðunu, ve maaþla ödüllendirildiðini; amirlerine saygýda kusur etmediðini biliyorum. Senin müstesna kiþiliðinden, saðlam karakterinden, vatanseverliðinden birim amirin övgüyle söz etti. Sana verilen ödülün, yetersiz kaldýðýný söyledi. Bu yüzden, bugünden itibaren þefliðe terfi ediyorsun.”dedi.

Tâli Bey’in kulaklarý uðuldadý, baþý döndü, sevinçten ne yapacaðýný bilmiyordu. Çaktýrmadan kendine bir çimdik attý. Olanlar rüya deðildi. Yerinden fýrladý, genel müdürün ellerine kapandý. Teþekkürler etti. “Bugüne kadar olduðu gibi, bu günden sonra da kurumumuza canla baþla hizmet edeceðim efendim.”dedi. Düðmelerini tekrar kontrol edip geri geri kapýya kadar geldi. “Sað olun, var olun efendim, Allah sizi baþýmýzdan eksik etmesin.”diye dualar ederek odadan çýktý. Çýkarken makyaj tazeleyen ÞÞ Haným’ýn farkýna bile varmadý.

Birimine vardýðýnda arkadaþlarýnýn manalý bakýþlarýna kayýtsýz kalmaya çalýþýyordu. Bir yandan da laubali iliþkilerine nasýl nokta koyacaðýnýn hesabýný yapýyor, bir çýkýþ yolu arýyordu.

Bugüne bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumunun çiçeði burnunda þefiydi. Artýk hikâyelerini “ben memurken ...”sözleriyle baþlayan tafralý bir havayla anlatacaktý. Daha bir saat öncesine kadar düz bir memurken þefliðe terfi etmiþti. Nasýl her genç kýzýn rüyasý bir gün gelin olabilmekse, her düz memurun hayali de bir gün þef olabilmekti. Tâli, rüyalarýna nail olmuþtu. Ne rüyasý, gerçeðin ta kendisiydi. Artýk Tâli tâliliðinden kurtulabilecek önemli bir kiþi olacaktý. Bürokraside yolu açýlmýþtý onu kimse durduramazdý. Maiyetinde en az on, on beþ kiþi çalýþacak, ayrýca zaman zaman kurumun genel gidiþatý ile ilgili olarak genel müdüre rapor sunacaktý. Bu rapor iþi çok önemliydi. Vatan hainlerini, irticacýlarý, idarenin aleyhinde konuþanlarý tespit edip yukarýlara bildirecekti ki yükselebilsin idi. Þeflik onun için bir baþlangýçtý. Daha yüksek makamlara gelmeliydi. Bir de þu Açýk Öðretim Fakültesini kazanýp bitirebilseydi, müsteþar bile olurdu. Ondan sonra, genel müdürler önünde el pençe divan dururdu.

Tâli Bey’i daldýðý hayallerden, yan masadan Mukim Bey’in; “bir sigara ver Tâli”sesi uyandýrdý. Ters ters Mukim Bey’e baktý. Cebinden sigara paketini çýkartýp Mukim Bey’in masasýna býraktý. O anda aklýndan, herkesi hizaya getirsem bile bu Mukim’i nasýl hizaya getiririm diye geçti. Çünkü Mukim, hayatý tiye alan, boþ vermiþ, dalgacý bir adamdý.

Tâli Bey, yerinden kalktý, pencerenin önüne gitti. Uzaktan Döner Kule gözüküyordu. Karþý apartmanýn çatýsýnda güvercinler, hop inip hop kalkýyordu. Tâli Bey, bir an odada kimsenin olmadýðýný düþündü. Masalarýn yerlerini deðiþtiriyordu hayalinde. Odanýn en güzel yerine, kendi masasýný yerleþtirmeliydi. Hem odaya hâkim olmalýydý masa, hem de þehrin manzarasýna.

Tâli Bey öylesine dalmýþtý ki, Mukim Bey’in “Tâli burada mý yatacaksýn koçum”demesiyle kendine geldi. Þu Mukim ne boþboðaz adam diye geçirdi içinden. Saate baktý saat beþ olmuþtu. Bugün fazla mesaide yoktu nasýl olsa, eve gitmeliydi.
Zaten evden baþka bir yere gidemezdi Tâli. Gece hayatý yoktu. Mazbut bir aile reisiydi. Aldýðý üç kuruþ maaþla baþka türlü de olmazdý. Biraz da susuzluðundan yayýlmýyordu Tâli. Elbet onun da caný çekerdi, akþam bir yerlere gidip bir parça günün yorgunluðunu atmayý. Ama ne yapsýn elinden mazbut yaþamaktan baþka bir þey gelmiyordu.

Ýþ yerinden çýktý, önce Ulus’ta Modern Çarþýya uðradý. Masasý için isimlik sipariþi verecekti. Þöyle majiskül yazýyla “Tâli Ýkinciler” yazdýrmalýyým isimliðime diye düþünürken Ýkinciler sözcüðüne takýldý. Bugüne kadar hiç düþünmemiþti. Soyadý Kanunu çýktýðýnda, dedesi neden “birinciler” sözcüðünü deðil de “ikinciler”sözcüðünü seçmiþti. Ya da o kendini beðenmiþ nüfus memurlarýnýn ukalalýðý mýydý bunlar. Tâli Bey, ikinci ligde oynamaktan ne zaman kurtulacaktý. Þef olmuþtu hâlâ soyadý ikincilerdi. Yok yok hemen mahkemeye baþvurup soyadýmý deðiþtirmeliyim diye düþündü. Þöyle post-modern bir soyadý bulmalýydý. Bu kadar iþ arasýnda bununla kim uðraþacaktý.

Tabelacýnýn “Buyurun beyefendi ne emrettiniz?”sözüyle düþüncelerinden sýyrýldý. Durumu izah edip isimlik sipariþini verdi. Artýk tabelacý da öðrenmiþti onun önemli bir zat olduðunu. Sipariþini üç gün sonra gelip almasýný söyledi tabelacý. Niye bu kadar geç diye düþündü içinden. Sonra ceketindeki üç düðmeyi düþündü. Düðme az, gün çoktu ona göre.

Modern çarþýdan çýktý. Dolmuþ duraðýna kadar yürüdü. Tam dolmuþa binerken dolmuþ þoförü, “þefim siz arkadaki arabaya” demesin mi. Meðer yolcular tamammýþ. Þoför ceza yememek için ikinci dolmuþu önermiþti. Tâli Ýkincilere. Tâli bir yandan yine ikinci konuma düþmenin hüznünü yaþarken, diðer yandan bu deyyus benim þef olduðum nasýl anladý diye kafa yoruyordu. Yoksa benim yürüyüþüm, duruþum, tavrým mý deðiþti diye söylendi.

Çaresiz ikinci dolmuþa bindi. Bir yandan da sabýrsýzlanýyordu. Bir an önce eve varýp karýsýna, çocuklarýna müjdeyi vermeliydi. Bu duygular içinde ineceði duraða geldi. Bu defa þöyle boðazýný temizleyip emredici bir edayla þoföre seslendi. “Kaptan müsait yerde inebilirmiyim.” “Hay hay efendim”dedi kaptan. Minibüsten indi. Hýzlý adýmlarla eve doðru yönelmiþti ki cadde baþýndaki manavý fark etti. O anda aklýna birkaç kilo meyve alayým akþam çocuklarla þefliðimi kutlarýz düþüncesi geldi.

Hemen yolunu deðiþtirdi. Tam manavýn önüne varmýþ tezgâhtaki meyvelere bakýyordu. O sýrada þafak attý Tâli Bey’de. Tezgâhta, þeftali, ayva yan yanaydý. “Eyvah! Ben ayvayý yedim. Ya memurlarým beni hep Þef Tâli Bey diye çaðýrýrlarsa ben ne yaparým?” Herkes sussa Mukim Bey susmaz, oturduðu yerden, anlamlý anlamlý bakar, sýrýtýrdý.

Bu düþünceler içindeyken, manav Turfanda Cevat’a baktý neler var der gibi. Turfanda Cevat’ta sanki öðütlemiþ gibi, “ayva, þeftali Tâli Bey hangisini arzu edersiniz.”demesin mi.

Tâli Bey manavdan hýzla ve öfkeyle çýktý eve yöneldi. Turfanda Cevat, arkasýndan þaþkýn bakakaldý. Tâli, eve giderken karþýsýndan gelen tanýdýklarýn verdiði selâmlarý bile alacak gücü bulamýyordu kendisinde.

Eve geldiðinde, su gibi terlemiþti. Hanýmýna, çok hasta olduðunu derhâl yatmak istediðini söyledi. Eþi hemen yataðýný hazýrladý. Tâli Bey yattý. Ama uyku tutmuyordu. Yarýn dairede baþýna gelecekleri tahmin etmeye çalýþýyordu. Yoksa tayin mi isteseydi. Ama o da olmazdý. Kendini parti deðiþtiren milletvekilleri gibi hissetmek istemezdi.

Sonra onu þefliðe Lâyýk gören amirlerine vefasýzlýk ve saygýsýzlýk olurdu. Bu düþüncelerle yataðýnda kývranýrken bir ara uyumuþ, rüya bile görmüþtü. Rüyasýnda, çalýþtýðý dairede idi. Biriminde her masanýn üstünde birer kilo þeftali, tüm personel þeftali yiyordu. Sýçrayarak uyandý. “Çok þükür rüyaymýþ.”dedi.

Saate baktý, saat yediye geliyordu. Kalktý týraþýný oldu, diþlerini fýrçaladý. Damatlýðýndan kalma lacivert elbisesini giydi. Ne de olsa bürokratlýða adým atmýþtý ufaktan ufaktan.

Kahvaltý etmeden çýktý evden. Giderken bir pastaneye uðradý. Bir kilo kuru pasta aldý. Yürüyerek daireye doðru yola çýktý. Sanki geçtiði yerlerdeki simitçiler, ayakkabý boyacýlarý, taksiciler,sade vatandaþlar þef olduðunu öðrenmiþler de gýptayla ona bakýyorlarmýþ gibi geliyordu Tâli Bey’e. Þu Allah’ýn iþine bak, dün düz bir memur olan Tâli, þimdi þef Tâli olmuþtu. Fakat talihsizlik yine yakasýný býrakmýyordu. Çünkü meyvelerden þeftaliye alerjisi vardý. Þeftalinin tüyü kaþýntý yapýyordu Tâli Bey’e.

Ýþin kötüsü bu durumu dairede genel müdür dahil herkes biliyordu. Tâli Bey’i sýrf muziplik olsun diye þef yapmýþlardý. Zaten Tâli bey býrak þeftali yemeyi, “þeftalisi bala benziyor, entarisi ala benziyor” türküsünü duyunca bile kaþýnmaya baþlardý.

Tâli Bey, çalýþtýðý birimin kapýsýndan girer girmez, dünya baþýna yýkýldý. Korktuðu baþýna gelmiþti. Arkadaþlarý þef olduðunu önceden haber almýþlar. Kocaman bir isimlik yazdýrmýþlardý masasýna. “Þef Tâli Ýkinciler”yazýyordu isimlikte ve irice bir þeftali amblemi vardý. Mukim Bey muzip muzip sýrýtýyor, elindeki þeftalinin suyunu akýtarak yiyordu.

Tâli Bey kaþýnarak birimden kaçarken, “istifa ediyorum, istifa ediyorum”diye baðýrýyordu.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kalleþler Tekkesi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Hüzün Hikâyesi
Atýl Bey'in Hayalleri
Su Perisinin Öyküsü (Çayýn Doðuþu)
Akça Kýz
Akça Kýzýn Vedasý
Hava Ayaz mý Ayaz
Üþür Yüreðimde Ýstanbul
Üþüyorum Sen Üþüyorsun Ankara Üþüyor
Gül Esintisi
Kimsesiz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hüznümüz Kahverengi [Þiir]
Arzu 1 [Þiir]
Cin Biberi [Þiir]
Erguvanlar Lâleler [Þiir]
Zaman Dar [Þiir]
Düþ Gülü [Þiir]
Mülteci [Þiir]
Dem Masalý [Þiir]
Çççççççççççççççççççç [Þiir]
Piþmanlýk Bestesi [Þiir]


Ýbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namý Diðer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliðin dem demleri. Bardakta keklik kaný. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramý. Alýr yürekten gamý. Fincanda türkü söyler. Ýnce bellide mani. Zamanýn gül kurusu Gülde gülþen dokusu. Rehavetten kurtarýr. Pek de þirin doðrusu. Bardaktýr mihmandarý. Herkesin çeker caný. Yalnýz bu kadar deðil. Sohbetlerin mimarý. Ýnce bir gülüþ gibi. Ýçe süzülüþ gibi. Ülfete kapý açar. Kaldýrýr hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 Ýbrahim KÝLÝK

Etkilendiði Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namý Diðer Çay)


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýbrahim Kilik, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.