..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bu hafifçe kenara itilecek bir roman deðil. Daha büyük bir þiddetle uzaða fýrlatýlmalýdýr. -Dorothy Parker
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Aslý Özpolat




29 Mart 2010
Delirmeden Yazmak  
Aslý Özpolat
Varlýk Dergisi Ekim 2009 sayýsýnda yayýmlanmýþ bir hikayedir.


:AHIJ:

Kütüphaneyim. Burada tam 52 yýlýmý geçirdim. Virginia Woolf’ un Cambridge Üniversitesi'ne kadýn olduðu gerekçesiyle alýnmadýðýný ilk okuduðum gün merak ettim bu kütüphane denen yerin neye benzediðini. Bahsedilen bu yer, bizim okuldaki on ya da bilemediniz on beþ kitaplý dar ve kimsesiz, küf kokan tozlu yerden farklý olmalýydý. Ýçeri girildiðinde neden geldin dercesine, içine iþleyen bakýþlarla bakan ve sonra da yok yere hiddetlenen o memurlardan da hiç yoktu herhalde. Çünkü bir kadýnýn dýþlanmasýný gerektirecek kadar önemli ve erkeklere yaraþacak kadar özel bir yer olmalýydý burasý. Tanrým ne kadar da cahilmiþim! Ama yýllar sonra gerçek bir kütüphane gördüðümde yine de baþým dönmüþtü ve yine de Virginia Woolf’ u kütüphaneye almayan zihniyeti biraz olsun haklý bulmuþtum. Zira bilirsiniz içerde olmak dýþarýda kalmaktan daha kötüydü ve ben 52 yýldýr hâlâ içerdeyim. Ýþte edebiyatla buluþmam ve edebiyat okumaya karar vermem bu günlere rastlar. Tabii yazarlýk sevdamla birlikte.
Büyük bir kapýdan geçersiniz önce. Aðaçlarla çevrili uzun ince bir yoldan yürürsünüz sonra. Heykellerle donatýlmýþtýr burasý. Kütüphane müdürünün heykel tutkusuna þükredersiniz belki. “Düþünen adam”a inat “Okuyan adam” heykelinin önünde durur hafif bir tebessüm eder ve kendinden emin biraz evvelkinden hoþnut adýmlar atarak geçer gidersiniz.
Gençliðimde 5 dakika süren bu yol þimdi en az 15 dakika sürüyor. Arada bir duruyorum çünkü. Aðaçlarý seyrediyorum. Benim gibi deðiþen olmuþ mudur? Evet, kuruyan aðaçlar, hâlâ dört mevsim çiçek açanlar var. Ama benim gibi içini korku saran, sürekli geçmiþinin muhasebesini yapan var mýdýr? Tabii kitaplardan baþka ailesi ve dostu olmayan birinin aðaçlara bu denli anlam yüklemesi ve onlarý kiþileþtirmesi normal sayýlabilecek bir davranýþ. Bilmiyorum psikologlar bu durumuma ne derler. Neyse kaldýðýmýz yerden devam edelim. Þimdi aslýnda pek de küçük olmayan ama diðer giriþ kapýsýndan daha küçük olduðu için bu adla anýlan kapýnýn önündesiniz. Yakýþýklý bir memur soran gözlerle bakar yüzünüze. Ýlk gelenlere takýnýlan tavýrdýr bu. Siz de kimliðinizi gösterir, memur kaydýnýzý yaparken biraz bekler ve içeri girersiniz. Benim için en mutlu an budur iþte. Tahta sandalyeme oturup yeni gelen kitaplara, dergilere bakmak ne müthiþ bir duygudur. Bazen bir atlas alýrým elime. Bir gün Kolombiya’ da baþka gün Vietnam’dayým mesela. Dünyayý gezer insanlarý, insanlýk hallerini okur, kýssadan hisse çýkarýrým kendime. Her günüm ayrý güzel her aným ayrý anlamlýdýr. “ Edebiyat üzerine düþünceler”, “Edebiyat Nedir?”, “Kürk Mantolu Madonna”, “Günaha Son çaðrý”, “Araba sevdasý”, “Eylül”, “Suç ve Ceza”, “Haluk’un defteri” ve daha niceleri. Evet, okumak bir sanattýr bence. Yazma iþini okumak kadar iyi beceremediðimden olsa gerek. Bir edebiyat hocasý olarak öðrencilerine kitaplarý sevdirememiþ birinin söylediklerine ne kadar itibar edersiniz bilemem ama okumak hem zor hem de büyük bir sanattýr.
Kendime bulduðum günlük uðraþlar -aslýnda bunlara oyun da diyebilirsiniz- yerini ben yaþlandýkça çok daha farklý bir iþe, doðrusunu söylemek gerekirse yeni bir göreve býraktý. Þimdi en ulvi iþim cenazeme gelecek insanlarý seçmek. Þaþýrmayýn! Bence her insanýn buna hakký var. Ben de son zamanlarýmý bu iþe adadým. Oyunuma geçmeden önce sanýrým neden bunu yaptýðýmý anlatmalýyým size.
Doktorumun söylediðine göre ben de vasküler demans hastalýðý varmýþ. Alzheimer gibi. Beni ilerleyen günlerde halüsinasyonlar, depresyonlar, unutkanlýklar kýsacasý bunama bekliyor. Hastalýk ani ortaya çýkýp, basamaklý bir seyir izliyor. Anlayacaðýnýz bir okuryazar için en kötü sona yaklaþýyorum. Hayýr, yanlýþ anlaþýlmak istemem. Ölümden deðil, her þeyi unutmaktan korkuyorum. Gregor Samsa’yý, Raskolnikov’u, Ýnce Mehmet’i hatýrlayamamak beni ürküten. Ölüm deðil. Ýþte bu yüzden her gün buraya gelip kültürlü, entelektüel, yakýþýklý ya da güzel hatta bazen çirkin ve kambur, genç ya da yaþlý, iþ sahibi ya da iþsiz bir dolu insan seçiyorum. Farklý özellikleri olan insanlar bunlar. Aðlamalarý, gülmeleri, sohbetleri, sevmeleri ve sevilmeleri hep kitapla olanlar. Uzun uðraþlar sonucu ne yazýk ki hâlâ hiç kimseyi cenazeme katýlmaya ikna edemedim. Çünkü herkes benim deli olduðumu düþünüyor. Bir gelen bir daha da gelmedi zaten. Bir ara gazeteye ilan vermeyi bile düþünmüþtüm. Ýlk baþta saçma gibi görünen bu fikir zamanla son çarem oldu. Hatta çok mantýklý bir hale büründü. Sonunda ilaný verdim.
“ Bir Cenaze törenine katýlacak eðitimli, edebiyat ve þiir seven gönüllü insanlar aranýyor. Yapýlacak mülakatýn ardýndan kazananlar cenaze sonrasý hem hayýrlý bir iþ yapmýþ olacaklar hem de önemli bir ödülü almaya hak kazanacaklar.
Not: Mülakat 09.10.09 tarihinde saat: 14.37 de baþlayacak ve Divân Kütüphanesi 3. Kat Fuzuli salonunda yapýlacaktýr. Adaylarýn yanlarýnda Dünya haritasý bulundurmalarý önemle rica olunur.”
Bu ilan ülkede yayýmlanan bütün gazetelerde yerini aldý. Ýlaný verirken gittiðim gazete bürolarýnda önce saygýyla karþýlanýp ardýndan bir akýl hastasý gibi uðurlanmaya alýþmaya çalýþarak en zor görevimi yerine getirmek için elimden gelen her þeyi yaptým. Her türlü laubali davranýþa rýza göstermekten tutunda iki lafý bir araya getiremeyen ve kendine yazar diyen insanlara nezaket göstermek zorunda kaldým. En tuhafý da bana þiirlerini okumam için getiren insanlarla oynamak zorunda kaldýðým beðendim oyunuydu. Nihayet ömrümün aklýmý yitirmemiþ olduðum son günlerinde, yeni bir yönümü keþfetmiþtim. Ýkiyüzlülük…
Mülakat günü. Üzerimde özel günler için giydiðim siyah takým kýyafetim var. Yeni boyanmýþ siyah deri ayakkabýlarýmla harika görünüyorlar. Kravat takmayý sevmem ama onu da takdým. Adaylarýn kayýt iþlemlerini kütüphanede görevli emektar Halim Bey yaptý. Tahmin edersiniz ki meraklýlar bu iþe gönüllü olanlardan daha çok. Dolayýsýyla ön eleme yapmak zorunda kaldýk. Sonunda yine elim bomboþ. Bu sanata layýk olabilen kimse yok.
Saat 22.23. Kimse gelmez bu saatte. Artýk gitme zamaný geldi. Halim Bey de gideli epey oldu. Yaðmur baþladý. Þemsiye de almadým ki! Tanrým! Kütüphanede kim koþuyor böyle?
-“Pardon Beyefendi lütfen salonu kapatmayýn!!! “ diyen bir kadýn var karþýmda. Nefes nefese kalmýþ. Belli ki kütüphanede koþan görgüsüz ile yüz yüzeyim.
- “Siz de kimsiniz?”
- “Buraya mülakat için geldim. Kiminle görüþmem gerek? Aslýnda daha erken gelmek istedim ama ilanda istenen haritayý unutmuþum. Onu tekrar almak için eve dönüp dönmemekte kararsýz kaldým. Bu arada zaten epey zaman kaybetmiþtim. Ben de bir kitapçýdan atlas almayý daha uygun buldum. Fakat ebatlar ilanda yazmadýðý için bu kez nasýl bir harita almam gerektiði üzerinde düþünmek zorunda kaldým. Sonunda birini aldým. Umarým bir sorun çýkmaz.” Ahh, kadýnlar!!! Hep böyle heyecanlý ve çok konuþurlar.
-“Mülakat bitti hanýmefendi. Üzgünüm”.
- “Hayýr. Beni ölecek olan kiþiye götürün lütfen.” Hem görgüsüz hem de münasebetsiz.
- “O kiþi benim hanýmefendi. Son dileðim de sizden kurtulmak olacak sanýrým.”
- “Ah!! Çok üzgünüm efendim. Lütfen baðýþlayýn. Münasebetsizlik ettim. “
- “Cenazeme katýlacak olan kiþiler seçildi. Sayý tamam. Lütfen müsaade edin.”
Ýkiyüzlülüðüm yetmezmiþ gibi artýk yalana da baþladým.
-“Hayýr. Beyefendi lütfen. Buraya gelmek için çok uðraþtým. Buna mecbursunuz. Ölmeden önce kimseyi kýrmak istemezsiniz sanýyorum”.
Yüzümün sinirden kýzardýðýný hissediyorum. Bir ayna olsa bari. Bu kadýn asla cenazeme katýlamaz. Cahilliði her halinden belli. Neyse sorumu sorup hemen buradan gitmeliyim.
- “Peki buyurun o zaman. Mülakatta herkese tek soru sordum. Haritanýzý açýn lütfen”.
-     “Teþekkür ederim. Ben de çok merak etmiþtim bu harita ne iþe yarayacak diye”.
-     “Merak etmeyin! Dediðimi yapýn lütfen”.
Elinde ki çakýyla haritanýn paketini açýyor.
-     “Peki, iþte harita!”
-     “Þimdi gözlerinizi kapayýn ve parmaðýnýzla rastgele bir nokta seçin”.
-     …………………..
-     “Hýmmm…. Güzel yer seçtiniz tebrikler. Kavala”.
-     “Kavala’yý bilmiyorum ben. Siz gördünüz demek?”
-     “Hayýr. Görmedim”.
-      “Öyleyse nereden biliyorsunuz güzel olduðunu?”
-     “Deniz kýyýsýnda olan her yer güzeldir benim için. Kavala ile ilgili bir hikâye anlatýn bana”.
-     “Þimdi mi? Yani burada?
Baþýmý sallayarak onaylýyorum.
-     “ Hemen? Ama anlatamam þimdi, bana biraz zaman vermelisiniz.”
-     “Üzgünüm size ayrý davranamam. Þimdi burada bana kavala’ da geçen bir hikâye anlatmalýsýnýz.”
-     “Peki, o zaman. Günlerden bir gün Kavala denen bir….”
-     “Hey durun! Bu ne þimdi? Masal anlatmayacaksýnýz bana.”
-     “Tamam, yapamam böyle. Böyle olmaz. Edebiyat öðretmeniyim ben, yeteneklerini her an konuþturan bir yazar deðilim. Aradýðýnýz kiþi deðilim yani. Gitmeliyim herhalde artýk ama çok yaðmur yaðýyor. Üstelik þemsiyem de yok. Siz gidiyordunuz ama þimdi siz de gidemezsiniz. Sanýrým sizin de þemsiyeniz yok.
Hayýr, aslýnda her þey bir hikâye anlat demek kadar basit olamaz.
Yani buraya hikâye anlatsýnlar diye çaðýrýlmadý o kadar insan, deðil mi?”
-     “Bunu ben bilemem.”
-     “Peki, o zaman kim bilecek?”
-     “Haritada bir nokta seçtiniz. Bilmecenin kalanýný siz birleþtirip siz anlatacaksýnýz bana. Bu size hiçbir þey hatýrlatmýyor mu?”
-     “Neyi hatýrlamam gerek?”
-     “Haritada bir nokta”.
-     “Kavala”
-     “ Çok aptalsýnýz. Ýlaný tam okumadýnýz anlaþýlan. Edebiyatla ilgilenen insanlarý istiyordum ben. Sizin gibi birini deðil.”
-     “Anlamýyorum ama ne demek istediðinizi. Hem ben edebiyat öðretmeniyim. Beni böyle yargýlayamazsýnýz.”
-     “Sizi yargýlamadým hanýmefendi. Sizin edebiyatla ilgili olmadýðýnýzý söyledim. Arada fark var. “
-      “Ben gidiyorum. Bilmecenizi kendiniz çözün.”
Edebiyat öðretmeniymiþ. Yazýk! Bu kadýn ancak pembe dizi hikâyeleri okur.
-     Güle güle hanýmefendi! Hey! Çakýnýzý unuttunuz! Yaðmurda dýþarý çýkamayýn bari alt katta bekleyin!
Ne diyorum ben. Beni ilgilendirmez. Bu edebiyatçý bozuntusu yaðmurda ýslansa daha iyi olur belki.
“Haritada bir nokta”. Daha açýk bir ipucu olabilir mi? Sait Faik’in en önemli hikâyelerinden biridir. “Yazmazsam deli olacaktým” der yazar.
Yazmazsam delirecektim! Yazmazsam delirecektim! Yazmazsam, okumazsam, hatýrlamazsam… Hayýr, böyle olamaz. Yazmadan, okumadan olmaz. Hatýrlamalýyým. Marquez ne demiþti? Ne demiþti? Yoksa Marquez deðil baþka bir yazar mýydý? Kafka mesela. Hayýr, yok ikisi de deðil. Bu kýz, çakýsýný da býraktý gitti. Aklý nerelerdeydi kim bilir? Buldum, Camus! Peki, ne demiþti? Ne hakkýndaydý? Offf þu çaký da dikkatimi daðýtýyor. Kâðýt kalem neredeydi? Ýþte!
Tanrým aklýmý bana geri ver! Delirmeden yazmalýyým….



Ertesi gün gazetelerde yayýmlanan bir haberde; ünlü yazar Tevfik Ýleri’nin Divân Kütüphanesinin 3. Katýnda bulunan Fuzuli salonunda bilekleri kesilmiþ bir halde bulunduðu yazýyordu. Parçalanmýþ kâðýtlarýn ve kitaplarýn arasýnda yazarýn üzeri dünya haritasý ile örtülmüþtü.




Aslý ÖZPOLAT

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Güzeldi
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
1 Nisan 2010
Rahat okunuyor,yani sýkmýyor.Paylaþým için teþekkürler.Saygýlarýmla.

:: .
Gönderen: Nergiz Þimþek / , Türkiye
30 Mart 2010
Gerçekten çok güzel... Teþekkürler, paylaþým için.

:: Nefes kesici
Gönderen: ALÝ YERLÝ / , Türkiye
30 Mart 2010
Harika bir hikaye okudum




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Berlin Kuþatmasý
Sanrý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yaralý Diktatörler [Þiir]
Çatýþma [Þiir]
27. Giriþ [Þiir]
Baþýbozuk [Þiir]
Gitmek [Þiir]
Melakolik Þairler Gecesi [Þiir]


Aslý Özpolat kimdir?

Öykü ve þiir üzerinde çalýþýyor. Varlýk dergisi ve çeþitli edebiyat dergilerinde yayýmlanmýþ öykü ve þiirleri bulunmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Poe, Tomris Uyar, Sait Faik, Marquez, Oðuz Atay


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aslý Özpolat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.