Öyle rüzgârlý bir gün gördüm ki, neredeyse deniz dalgalarla yola doðru yürüyecekti. Þimdi farklý mýdýr sanki yýlký bir gecede meltemle seviþircesine savruluyor yine o çiçeklerdeki tozlar... Keyfine efkâr bastýysa gidesin geliyor, bahanesiz kaldýysan için eriyor.
Karþýda bali çekenler, arka planda çöp toplayanlar, bir de þarlo pantolonlarýyla ücra köþelerden gelen gençler. Her bir yara dermansýz anýlýyor, kadýnlar göðüslerini açacak da þu garipler burada zevklenecek, çöp olursa çöpçü iþini yürütecek, balici pimini çekmiþ bile.
Ýllüzyonist dünyanýn hisleri her zaman ki gibi kral . Denizden daðlar özgürlük, bulutlar ala þafakla yitirilen arzular üstüne bir bardak su gibi içilmiþ sevda..
Ekvatorun güneþi vurmuþ maviliðin üstüne bir büst gibi dalgalanýyor sensizlik..
Uzaktan hararetli bir ses tonuyla , “Seni öldüreceðim!” Ah!... Zavallý gençlik, bu Teksas filmlerinin fazla etkisinde kalýyorlar. Susuyorum, fikrimin esas kýlýnmadýðý düzleme dönüyorum, hiddetin altýnda örselenmiþ türlü türlü duygular, sersemlemiþ eþek arýsý gibi kaçan tatminsizliklerim..
Çapkýnca bakan palmiyeler, kiminin evi sývasýz, kimi seccadede arsýz.
Adriyatik geçilir mi? menkul kýymet siyatik olduktan sonra, kýçýna kýna yapan ýsýrganlýkla, neme gerek iki keçiyi iki dana gibi tokmaklayan seçiye. Çaprazda iki çift görmekteyim, Azrail’i dahi kýskandýracak derecede neþe dolular. Örnek manzara iþte hep böyle olmalý!

Zafer nasýlsýn dostum?
- Ooo ne geziyorsun sen burada?
- Bu aralar caným pek sýkkýn, söyle turlayayým dedim.
- Yýllýk izine çýktýn deðil mi?
- Yok, bu sefer süresiz izindeyim taþeron firmayla ücret de anlaþamadým.
- Hayýrlýsý be, ama böyle parça parça çalýþmalarda bereketsiz oluyor deðil mi?
- Ne bekliyorsun, it gibi ürerse bilmem neyini düþünen insanlýk, herhalde akbabalara yem olduðumuz gibi bize de istihdamý yer mutlak kalmayacak.
- Akbabayý nerden çýkardýn? Burada akbaba ne gezer?
- Burada diyen kim, karþýda ki daðlarý görüyor musun?
- Evet, ne olmuþ?
- Ezelden gelen yoksulluðun pusluluðu onlar iþte.
- Nerden çýkarýyorsun bunlarý, bazen þaþýrýyorum bence bina öreceðine neden canlý yayýnlarda konuþmuyorsun?
- Býrak þimdi bunu olacaklardan bahset. Ütopyaný açýk denizlere çevir.
- Peki, kusura bakma yarýn kuþ avýna gideceðiz arkadaþlarla, rica etsem gelir misin?
- Hiçbir canlýyý öldürmekten keyif almýyorum, ama yinede muhabbetiniz bol olsun.
- Peki, teklif var, ýsrar yok…
- Fettahý görüyor musun?
- Memlekete gittiðini duydum, anasý ciddi rahatsýzmýþ.
- Hayýrlýsý olsun, tutmayayým seni, arkadaþlara selam söyle.
- Baþ üstüne görüþürüz

Çocukken bize bisküvi verenlerin þimdi saðlýk durumlarý kritik vaziyette, yarýn bir gün biz de böyle olacaðýz, bu bitmeyecek gibi görünen kontratýn da süresi var elbet. Büyük bir giz içinde nefesi soluyorum, her anýmda papatyalarla kuþatýlan kýzgýn menekþe günler.
Ne aþk mektuplarý beklemiþtim, ama hiçbiri zamanýnda gelmemiþti. Birini severken, diðeri hasetlikle yetinirdi. Bir gün evde kavga olmuþtu, alýp ceketimi iki gün sokaklarda gezmiþtim. Tek akýlda kalan, otobüs duraklarýnda sabahlayan keþler ve bir türlü kim olduklarýný çözemediðim genç yüzlerdi.
Silemediðim hatýralarým, bir anda esen yaþamýn demeti dublörsüz oynamýþým bu vasat illeti. Alaçatý’nýn rüzgârý gibi fýrtýnada kalan günler, boynumu kýsarak gittiðim uzayan yasak geceler.
Saati yürüyen karanlýklar þimdi vaktin buhraný arasýnda. Rio grande gibi bitmiyorsa vuslatlar, bir dirhem çekirdek olmak için aðlýyor o bulutlar. Eski bir tüfek vardý, Bay koller isimli yalnýz bir adam, sabahtan uyandý. Yüzünde süphancý bir soðukluk, kafeye gitti sýcak çikolata içti. “Ne tuhafsýn dünya!” dedi. Hey gidi bay koller, Allah bilir neredesin þimdi? Ya ölmüþsündür, ya da devinimi dinlemiyorsundur.
Bir gün ayný yel eserse, yosun tutmadan o ruhanin içinde her zaman ve hiçbir zaman arasýnda serpileceðiz ömür.