..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam hoþtur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiþtir. -Asimov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Dönemler > kemal düz




10 Mart 2010
Bir Zamanlar Aybastý  
kemal düz
bir ülkenin sadece topraðýna sahip çýkmakla; o toprak yurt olmuyor. O yerin diline, inancýna, türküsüne, atasözüne, manisine, yaktýðý aðýta, el sanatlarýna, þahsiyetlerine kýsaca her türlü deðerine sahip çýkýlmalý.


:BFEJ:
BÝR ZAMANLAR AYBASTI

Bir zamanlar Aybastý'da günlük hayat nasýldý? Bunu öðrenmek gelecek kuþaklara aktarmak çok önemli... Bir ülkenin sadece topraðýna sahip çýkmakla; o toprak yurt olmuyor. O yerin diline, inancýna, türküsüne, atasözüne, manisine, yaktýðý aðýta, el sanatlarýna, þahsiyetlerine kýsaca her türlü deðerine sahip çýkýlmalý. Bu deðerleri bilmek yetmez, yarýnlara taþýmak, gelecek kuþaklara aktarmak, öðretmek gerekir. Elimde bir kitap var. Kitabýn adý: “Kendini Yaþamak- Anýlar” Yazarý: Ferda Güley(1916-2008) 1990 Ýstanbul’da Cem yayýnevinden çýkmýþ. Ferda Güley sadece; asker, milletvekilli veya bakanlýk yapmýþ biri deðil, o ayný zamanda Kuleli Askeri Lisesinde edebiyat öðretmenliði yapmýþ, . Ýst Ünv. Türk Dili ve Edebiyatý bölümünü bitirmiþ bir yazar. Kitabý çok rahat okunuyor ve iyi kaleme alýnmýþ. Biz 559 sayfalýk bu aný kitabýndan ilginç bulduðumuz Aybastý ile ilgili bölümleri aktarmak istiyoruz. Tabi, bu kitabý herkesin okumasý mümkün olmadýðýndan veya piyasa da bulunamadýðýndan bu yazýyý kaleme aldýk. Elimde bulunan kitabý, Ferda Güley, aðabeyim Mehmet Düz’e hediye etmiþ. Kitabýn ilk sayfasýna, þunlarý yazmýþ ve imzalamýþ: “Aziz hemþehrim, kebap yerine kitap sattýðý için ve hem de çok aziz olan hemþehrim Sayýn Mehmet Düz’e en iyi dileklerimle, 22.6.95 “ Her ikisi de rahmetli oldu. Iþýklar içinde yatsýnlar. Bizim dileðimiz de bu kitabýn tekrar bastýrýlmasý. Aybastý ve ülke tarihinin son yüzyýlýna ýþýk tutan önemli bir kaynaktýr.
Kitabýn 11 sayfasý ve devamýnda, Düzce’den, Aybastý’ya ilk geliþini ve gördüklerini anlatýyor Ferda Güley: “… Fatsa kasabasýnýn bittiði yerde yol da bitti. Keçiyollarý baþladý. Irmaklar vardý, üstünde köprü yoktu. Atlarýn baþlarýnda yürüyen adamlarýn baþlarýnda üstünde beyaz bezler sarýlý püskülsüz fesler, ya da kenarlarý üstüne kývrýlýp sarýlan baþlýklar, ayaklarýnda uzun konçlu yün çoraplarla giydikleri iplerle büzülmüþ ayakkabýlar vardý, bunlara çarýk denildiðini sonra öðrendik. Çoðu derin sulardan geçirilirken bizi götürenler yarý bellerine, hatta çoðu kez göðüslerine dek suya giriyorlardý. Biri önde atlarýn baþýndaki dizgini, ya da yularý; bir diðeri arkada atlarýn düðümlenmiþ kuyruklarýndan tutup, höst..höst..diye hayvanlara uyarýlarda bulunuyor, bizlere de güven veriyorlardý. Bazen bir yanýnda derin, bakarken göz karartacak kadar derin uçurumlar bulunan kayalýklardan, bazen geniþ ve derin ýrmaklardan geçerek, bir kez yemek, birkaç kez de gereksinme molasý vererek, bütün gün süren yorucu bir at yolculuðundan sonra, hava karadýktan sonraki saatlerde içinden ýþýklar ve sesler gelen bir evin önünde durduk. Fener lamba ve çýralarla bizi karþýladýlar,atlardan indirip içeriye aldýlar….”
Kitabýn bu kýsmýna ara verip sayfalarý çevirmeden, bir açýklama: Ferda Güley, burada babasý Ali Osman Bey’i etraflýca anlatmýþ. Sayfa 19’da ise Aybastý’daki evlerini anlatýyor:
“Aybastý’da çok yorucu bir at yolculuðundan sonra, gece yarýsý indiðimiz baba evinde, ilk sabaha gözlerimi açtýðýmda benden ve hala yanýmda uyuyan küçük kardeþimden baþka herkes çoktan kalkmýþlardý. Gözlerimi oðuþturarak hemen pencereye koþtum. Ýlk gördüðüm þey tavuklar oldu. Bir sürü tavuk…ve hepsinin ardýnda ren renk civcivler…”, “ Sayfa: 21: “ Düzce’den geldiðimiz gece yattýðýmýz ve sonralarý kaç yýl yatýp kalkacaðýmýz evin bulunduðu yer arazilerimizin büyük kýsmýnýn bulunduðu(Çukurcak) köyü idi. Çukurcak’taki evimiz iki katlý, alt katýnda selamlýk olarak kullanýlan bir büyük odasý, kiler olarak kullanýlan bir odanýn yanýnda aþhane yerine uþak ve hizmetçilerin “Aþana” geniþ mutfaðý; üst katýnda ön cephede salon gibi kullanýlan büyük bir oturma odasý ile bir yatak odasý, arka cephede yine ocaklý bir yatak odasý, geniþ sofasý ve tuvaleti bulunan kagir bir binadýr. Köydeki evlerde olduðu gibi altýnda ahýr yoktur. (Ahýr evimizin önündeki serendinin altýnda idi) Serendinin biraz ilerisinde erkek konuklarýn yatýrýlýp kaldýrýldýklarý, yedirilip içirildikleri tek katlý, iki odalý, uzunluðuna yapýlmýþ bir selamlýk varsa da babamýn Aybastý’ya gelmesinden önceleri bir yangýn geçirdiðinden kullanýlamaz haldeydi. Bu konuk evinin arkasýnda her tarafýndan rüzgar alan, Keltepe adýndaki geniþçe düzlüðü olan bir tepenin üstünde harmanýmýz vardý. Çukurcak köyündeki köylülerin konak dediði bu evimiz ve ekleri parasal karþýlýklarý Kaymakam, Mutasarrýf ve Vali olarak Aybastý dýþýnda bulunan Ali Osman bey tarafýndan gönderilerek, altý aðabeyi içinde en çalýþkaný, en etkili kiþiliði olan, en yürekli ve iþ bilen Rüþtü efendi amcam tarafýndan yaptýrýlmýþtýr.) Çukurcak köyü o zamanlar otuz kýrk evlik küçük bir köydü. Bu otuz kýrk ev de Çiroðlu- Töngeloðlu- Dereköy ve Karaibrahim adlarýnda birbirinden uzak dört mahalleye daðýlmýþ durumda isi. Bizim ev bu mahalelerden Töngeloðlu makalesine yakýndý, fakat mahalleden sayýlmýyordu. Çiroðlu mahallesindeki Çiroðlu Kadir ve Ferhat kardeþlere ait beyaz badanalý iki katlý bina dýþa tutulursa köydeki ve Aybastý’nýn bütün köylerindeki evlerin yüzde doksan beþi tek gözlü, altlarýnda ahýr, önlerinde balkon gibi kullanýlan sayvanlarý, arkalarýnda kara lahana, soðan, sarýmsak gibi el altý sebzelerini ektikleri avlularý olan, pencereleri tahta kepenkli, damlarý kiremit yerine tahtalarla örtülü, ocaklarý odalarýn bir köþesinde açýkta yanar ve dumanlarý damda açýk býrakýlan baca deliðine doðru – odada bulunanlarýn gözlerini yaka yaka yükselen, çýra bulunmadýðý zamanlar ocaktaki alevlerle aydýnlanan evlerdi. Bu pek azý iki odalý evlerde baba-ana, oðul, gelin, torun torba, eþikteki – beþikteki bütün aile bir arada yer, içer ve yatarlardý. Ocakta ýsýtýlan suyu nöbetleþe odanýn bir köþesine çömelerek dökünür ve avuçlarýna sabun yerine aldýklarý kil’i baþlarýna ve vücutlarýna sürerek yýkanýrlardý. Kesecek horozu ya da yumurtadan kesilmiþ tavuðu olmayanlar et yüzü, pekmez yapamayanlar tatlý yüzü, saðlýrý olmayanlar yað, süt, yoðurt, yüzü görmezler; mýsýr yarmasýndan piþirdikleri baþ yemekleri olan çorbalarýný çoðu kez yaðsýz ve ayransýz içerlerdi. Daha da bulunmasý zor olan zorunlu madde tuzdu. Kendileri ve hayvanlarý için tuz. Tuz para birimi yerinde de kullanýlýr, tarlalarýnda imeci çalýþtýran varsýllar iþçiye günlük olarak yarým okka tuz verirlerdi. Büyüklerin kadýn erkek ayaklarýna tabanlarýndaki delikleri “ yartý” dedikleri eski gön parçalarý ile kapattýklarý çarýk giyerleri. Bu olanaðý çoðu kez ailenin bütün bireylerine geniþletmedikleri için çocuklar ekinleri, ya da mýsýrlarý yeni biçilmiþ, topraðýn üstünde batýcý kökler bulunan tarlalarda köyün öküz, keçi, koyun gibi mallarýný yalýnayak güderlerdi. Yaþlý erkekler baþlarýna üstüne bez sarýlý püskülsüz fes benzeri külahlar, genç erkekler iki tarafýndaki uzun kýsýmlarý saðdan soldan birbiri üstüne, kentli kadýnlarýn türbanlarý gibi sarýlan laz baþlýklarýna benzer baþlýklar, üstlerine aba zýpka denilen dar yenli ve dar paçalý giysiler giyerlerdi. Biraz hali vakti yerinde olan kadýnlar baþlarýný kenarlarý boncuklu, ya da oyalý, yoksul olanlar boncuksuz, oyasýz, çemberlerle örterler; Vücutlarýnýn belden yukarý kýsýmlarýna “ iþlik” dedikleri boyna kadar önden düðmeli alaca bulacak renkli gömlekler, alt kýsýmlarýna etekleri boncuklarla süslü yünden örülmüþ önlükler, ya da bez peþtemballar giyerlerdi. Kadýnlar çarþaf giymezler, gençler ise, baþlarýndaki çemberin bir kenarýný aðýzlarýnýn üstüne kaldýrmaktan ve bir baþka kenerýný iþliðin üst kýsmýna kadar indirmekten öte yüzlerini, boyunlarýný, ve göðüslerini örtmezlerdi. Topraðý fazla olanlarýn tarlalarýna mýsýr kazmak, ekin yada mýsýr biçmek için imeceye gititiklerinde kadýn erkek tarlada yan yana çalýþýrlar, onca itilip kakýlmýþlýklarýna, ezilmiþliklerine ve sahipsizliklerine karþýn hep beraber türküler söyleyerek yorgunluklarýný ve yoksunluklarýný göðüslemeye çalýþýrlardý. Yeni çocuk doðurmuþ kadýnlar imeceye bebeklerini de getirirler, ara sýra Ýmece Baþý’ndan izin alarak aðaç gölgelikleri altýna býraktýklarý beþiklere seyirterek aðlayan bebeklerine meme verirlerdi. Su güðümleri de bu aðaç gölgeliklerinde durur, susayanlar yine imace baþý’nýn izniyle gelir, maþrapaya su doldurup içerlerdi. Bir erkek ýrgat su içmeye geldiðinde bir kadýn da çocuðuna meme veriyorsa kadýn çoðu kez o komþu erkeðe karþý göðsünü örtmeye gerek görmez, erkek de zaten ona bakmazdý.
Kadýn-erkek herkes gün ýþýrken kalktýklarý için imece sahibi beylerin ve aðalarýn aþanalarýnda kazanlarla öðle yemeði hazýrlanýncaya deðin, gün yükselmeye ve sabah serinliði kýzgýn güneþ tarafýndan emilmeye baþlarken, imece baþý imeceye kuþluk yemeði için izni verir ve herkes gelirken evlerinden getirdikleri çoðu mýsýr bazlamasý ve birazcýk keþ’den ibaret olan yemeklerini yiyerek miðdelerini bastýrýrlardý. Öðle yemeði olarak çoðu kez mýsýr çorbasý, ama ayranlanmýþ: bir de ikinci yemek olarak yine mýsýr unundan yapýlmýþ yaðlaç veya bulamaç denilen üstinde birkaç kaþýk kýzgýn yað gezdirilmiþ düðün aþý, ya da bol böðrülce ile piþirilmiþ pancar(kara lahana) ve de herkese mayalanmamýþ mýsýr unundan yapýlan büyük boy birer bazlama veya mayalý küçük boy ikiþer mýsýr ekmeði verirlirdi8saç üstünde piþirilen saç ekmeði varsýllarýn sofralarýnda bulunabilirdi).
Ýmeceler, 20-30 kiþilik kadýnlý erkekli diziler halinde tarlada çalýþýrken aralarýna girip onlarla mýsýr kazmak, susayanlara güðümün bulunduðu yere koþup maþrapa veya bakýr iprikle su getirmek, aðladýðýný duyduðum bebeðin beþiðine koþup sallamak ve öðle yemeklerinde aralarýnda oturup kocaman bir tahta kaþýkla aðzýmý yýrta yýrta onlarla ayný kaptan yemek yemek en hoþlandýðým seylerdi…”
Sayfa . 25: …Kendilerinden önce korkularý köylere ulaþan mültezimlerin topladýklarý aþar vergisini veren, ekecek topraðý sürecek öküzü olmayan fukara köylüler iki hükümetten baþka daðlarda yol kesen eþkiyalarýn da karýnlarýný doyururlardý. Kendi rýzýklarýndan. Halk özellikle çocuklar hastalýktan, ilaçsýzlýktan, doktorsuzluktan kýrýlýyordu…”
Sayfa:26 : Çukurcak’taki evimizin alt yanýnda, derenin öbür geçesinde, ortasýndan ýrmak geçen ýrmak üzerinde bize ait bir deðirmen bulunan Karaibrahim mahallesini Yakacýk köyüne baðlayan yol üstünde Çukurcak köyünün küçük köy okulu vardý. Bu okulda ilkokul öncesi çocuklara din dersleri veriliyordu. Bir kýþ baþý, Çukurcak’ta bulunduðu günlerden bir gün babam beni odasýna çaðýrdý. Yanýnda sarýklý bir adam oturuyordu. Beni ona göstererek: “-Molla Þaban, iþte Çerkez Hanýmýn büyük oðlu. Eti senin kemiði benim. “ dedi…. Okul toprak tabanýnýn ortasýnda yanan ve dumanlarý tavandaki deliðe doðru açýktan yükselen ateþin etrafýnda serili hasýrlar üstünde bazýlarý kocaman kocaman 15 – 20 erkek çocuðun oturduðu tek gözlü büyücek bir kulübe idi. Her sabah uzak mahallelerden gelen öðrenciler, içinde defter kalem, amme cüzü ve azýklarý bulunan ipleri omuzlardan geçirilme okul çantasý görevi gören sýrt torbalarýndan baþka, okulda ocakta yanmak üzere gücüne göre bir yada iki odun taþýmak zorunda idi. Okul binasýna girmeden önce kapýnýn önünde düzlükte tek sýra safta dizilip üç kez “ Padiþahým çok yaþa” diye baðrýyorduk. Akþam dersler bitip okuldan ayrýlýrken tören yineleniyordu. Daha sonraki günler Töngeloðlu mahallesinden benden üç dört yaþ büyük bir çocuk okula giderken bana arkadaþlýk etti ve odunlarýmý, çok karlý günlerde bazen da beni sýrtýnda taþýdý. O ki, yaz baþlarýnda gelinceye dek bu okulda namaz surelerini, abdest almayý, nama kýlmayý, hatta namaz kýldýranýn yanýnda kamet getirmeyi ve ezan okumayý öðrendim. O Ramazan ayýnda ve sonraki ramazanlar sahura katlým, oruç tuttum….
Sayfa-27: 1922 yýlýnda Yakacýk köyündeki büyük okulda ilkokula baþladým. Baþöðretmenimiz ayný zamanda tek öðretmenimizdi. Her halde evvelce mahkemelerde baþkatiplik yaptýðý için adý “ Katip Ýsmail Hakký Bey” idi.Meslekten gelmediði halde kendine özgü yöntemlerle kara tahta üzerinde eski yazýyý yazýp okumayý bize kolayca öðretti….ilkokulun bir ve ikinci sýnýflarýný Yakacýkta, üç ve dördüncü sýnýflarýný Aybastý bucak merkezinde ….okudum…”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn dönemler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mutlu Güney
Ýskenderun'da Kültür Sanatýn Geleceði Üzerine
Tekele Tütün Dizmek Acý Ýçmek
Suriye Lübnan Kültür Gezisi
Aybastý'da Kahvehane Kültürü
Hiçbir Þey Yeni Deðil
Aybastý'da Bir Deðil Bir Çok Deðirmen Vardý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cem Erman Kemal Sunal'ý Anlatýyor
Harflerin Ýzinde Bir Yazar: Fatin Hazinedar
Bir Baþka Dünya: Hatay
Sarýkamýþ'tan Esarete
Sarýkamýþ'tan Esarete
Ýskenderun Caddeleri
Paris Strasbourg Gezisi
Yarýkkaya Efsanesi
Titus Timsahý
Büyük Antakya Kasesi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nevruz Uður [Þiir]
Aybastýlý Þair Ýzzet Haznedar [Þiir]
Münzevi Bir Osmanlý [Þiir]
Çukurova'nýn Ýki Yiðit Sesi: [Þiir]
[Þiir]
Þiirin Hatayý [Þiir]
Düþüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastýlý Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Anýlarda Ýskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren [Deneme]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karþý ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazýlarý yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.