Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Her ne olursa olsun kardelen çiçeðinin dondurucu beyaz kar üzerine kara kýþta bile çýkmasý gibi, dondurucu soðuða raðmen, ben pembe ve ýlýk düþler kuracaðým ve engin mavi göðümüze sop soðuk doðan güneþe inat bu hayallerimi paylaþacaðým... Ýkisi misafir yedi çocuk, annem ve babam toplam dokuz kiþi tezek sobasýnýn ýsýttýðý bu odada yer yataklarýnda yorganlara sarýlmýþ yatýyoruz. Uykunun en derin, soðuðun en soðuk, karanlýðýn en karanlýk olduðu bir anda kapý çalýndý kapýyý açtýðýmda içeriye pembe bir ýþýk ve beyaz bir el girdi. Ve bana; - Merhaba! Ben senin düþünüm, pembe düþün... Ben þaþkýnlýðýmý üzerimden atmaya çalýþýrken benim düþüm bana tekrar seslendi. - Benden korkma küçüðüm sana pembe düþler ülkesinin perisinden masal kitaplarý getirdim. Þaþkýnlýðým bir kat daha artarken ona, - Ben okuma biliyorum ki, hem köyümüzde okul da yok abim ve ablam bu 2 mt. Kar (-)25 0 de dört saat yol yürüyerek kasabada ki okula gidiyorlar. Diye söylendim. Pembe düþüm bana, - Sana bugün mutlu haberler getirdim. Artýk masallarýný yorgan altýnda deðil inþaatý baþlayacak ve kýsa zamanda açýlýþý yapýlacak o okulda "Pembe Düþ Okulu" nda okuyacaksýn. (-)25 0 de deðil, sýcak okulunda Pembegül öðretmeninin refakatinde okuyacaksýn. Sevinç ve heyecanla sabahý zor getirdim. ... Buralara geç gelen ilkbahar Mayýs ayýnýn son günlerinde kendini hissettirmeye baþladý. Karlar eriyor, soðuk doðan güneþ, artýk ýlýk ýlýk doðuyor masmavi göðümüze. Her zamankinden daha farklý ilkbahar. Hem umut yüklü hem de okul yüklü... Bir baharda iki bahar yaþýyoruz. Uzaktan Araba gölgeleri görüyorum. Hýzla köyümüze yaklaþýyor. Ve iki siyah otomobil durdu önümde. Arabanýn penceresi açýldý ve bana, - Hey küçük muhtarýn evi neresi? - Þu ileride ki büyük ev dedim parmaðýmla göstererek. Arabalar Muhtarýn evine doðru ilerlerken köyümüzün diðer çocuklarý ile birlikte biz de o tarafa koþtuk. Muhtar misafirleri içeriye davet ederken kýr saçlý ve orta yaþlý bir amca muhtara, - Vaktimiz yok. Bize okul yapýlacak arsayý göster dedi. Muhtar, - Benimle gelin diyerek öne düþtü... Misafirlerde yaya olarak onu takip ettiler. Bu arada bir þey dikkatimi çekti aralarýnda iki de çocuk vardý. Güzel elbiseler giyinmiþ ayaklarýnda da kýrmýzý ayakkabýlar vardý. Hüzünlendim ayaklarýmdaki annemin lastiklerine baktým. Ama olsun bir anda okul sevinci ayaklarýmdaki annemin lastiklerini unutturdu. Ýçim içime sýðmýyordu. Artýk okulumuz olacaktý ve benle birlikte köyümüzden 23 çocuk kasabaya inmeyecekti, Pembegül öðretmenimiz gelecekti. Okulumuzun önünde bayrak direði olacak ve gönderde Ay Yýldýzlý Albayraðýmýz dalgalanacaktý nazlý nazlý... Ýstiklal Marþý okunacaktý. Okulumuzun bahçesinde (filmlerde gördüðümüz gibi) çocuklar oynayacaktý. Çok mutluydum... Ama hala misafirlerin yanýndaki güzel giyimli abla ile abiyi merak ediyordum. Bu merakým onlarýnda dikkatini çekmiþ olmalý ki bana dönerek bana adýmý sordular. Bende onlara, - Adým Gülbeyaz dedim - Benim adým Okan arkadaþýmýn adý Hülya diye kendilerini tanýttýlar. - Sen okula gidiyor musun? - Hayýr dedim omuz silkerek. Ama okul yapýlýnca ben de okula gideceðim dedim. Sevinerek. Sonra Hülya abla saçlarýndaki tokasýný, Okan abi de eldivenlerini bana verdiler. Bunlar bizden sana hediye olsun dediler. Sonrada bana, - Biliyor musun? Biz sizin köyü ve köyün çocuklarýný televizyonda haberlerde izledik. Okumak için nasýl çaba sarf ettiðinizi gördük, üzüldük. Onca yolu karda kýþta nasýl gidiyorlar. Biz servislerle gidiyorken onlar boylarýný aþan karlarý, geçit vermeyen tepeleri aþarak kasabaya iniyorlar okumak için. Ayaklarýndaki lastik ayakkabýlarla hemde... Düþündük. Ne yapabiliriz? Diye. Konuyu büyüklerimize, büyüklerimiz de öðretmenlerimiz ve okul müdürümüze anlatmýþlar. Okul idaresi kardeþ köy, kardeþ okul kampanyasý baþlatmýþlar. Ve bize bu konudan bahsedip görev verdiler. Anlattýklarýndan çok az þey anlýyordum ama heyecanlarýný ve sevinçlerini þuracýðýmda, yüreðimde hissediyordum. Okan abi konuþmasýna devam etti. - Okuldaki arkadaþlarýmýz, babalarýmýz, öðretmenlerimiz ve þehrimizdeki iþyeri sahipleri coþku ile katýldýlar kampanyamýza... Ve iþte buradayýz... Eylülde okul bitmiþ olacak dedi. Artýk okuldayým Ýnce ince yaðmur yaðýyor. Sanki gözlerimizden damlayan sevinç gözyaþlarýmýza yaðmur da eþlik ediyor. Okulun bahçesindeyiz Vali amca, Kaymakam abla ve Þehirden gelen kalabalýk misafirlerimizle birlikte köylülerimiz ve biz... Konuþmalar yapýldý, þiirler okundu. Pembegül öðretmenim hepimize hitaben... - Rahat! - Hazýr ol! Diye seslendi. Etrafýma bakýndým daha önce kasabaya okula giden abiler, ablalar sað ayaklarýný önce biraz öne attýlar sonrada arkaya sol ayaðýn yanýna koydular. Ben de öyle yaptým. Sonra Gülpembe öðretmenim Ýstiklal Marþý için ses veriyorum dedi ve, - Korkma... diye seslendi Ýstiklal Marþý müziði ile... Sonra 1 2 3 dedi. Herkes Ýstiklal Marþýný okudu. "Pembe Düþ Okulu" muzun kapýsý önündeki bayrak direðine Nazlý Bayraðýmýz çekildi. O’ da dalgalanarak bizimle birlikte Ýstiklal Marþýný okudu. Hep birlikte okula girdik sýralarýmýzýn üzerinde poþetler içerisinde ders kitaplarý defter, kalem, silgi, boya kalemleri, sayý boncuklarý vardý. Duvarda sýnýf tahtasý üstünde Atatürk’ümüzün resmi, sað ve sol yanýnda Ýstiklal Marþý ve Atatürk’ün Gençliðe Hitabeti vardý. Öðretmenimiz misafirlerle birlikte bize ilk dersi anlattý. Sonra misafirler bizlerle vedalaþtýlar ve gittiler biz sýnýfta kaldýk. Okan abi ile Hülya abla bana ayrý bir poþet verdiler. Hala açmadým açmayý heyecanla bekliyorum. Eve gidince açacaðým. ... Masal kitaplarýný ve hikâye kitaplarýný artýk yorgan altýnda gözü kapalý okumuyorum. Düþlerimin masallarýný ve hikâye kitaplarýmý sýnýfta sýrada otururken, okulumuzun kütüphanesinde ve okumaya müsait olan her yerde okuyorum. Güneþ sýmsýcak doðuyor, karanlýk artýk en karanlýk, soðuk artýk en soðuk deðil... Hayallerimde üþümüyor. Sümeyye GÖKÇENOÐLU Nene Hatun Kýz Lisesi ERZURUM Degerli dostlar bu yazý ulkemizin gercegini anlatan cok onemli bir yazýdýr..Bu yazýyý yazan arkadasýmýz lise 3 giden bir ogrencimizdir...onun kaleminden yazýlan bu yazýyý kendisi nin izni ile siz degerli dostlarla paylasmak istedim... sizlerde lutfen dostlarýnýzla yorumlarýnýzla renk katarsanýz bu yazýyý diger arkadaslarýnýzla paylasýr iseniz sevinirim....
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © mustafa deliorman, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |