..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Çeviri > Aslý Özpolat




14 Þubat 2010
Berlin Kuþatmasý  
Aslý Özpolat
Alphonse Daudet'nin Pazartesi Hikayeleri adlý kitabýndan Berlin Kuþatmasý adlý öykünün çevirsi. Çeviri Aslý Özpolat tarafýndan yapýlmýþtýr.


:BAJI:
BERLÝN KUÞATMASI
Alphonse Daudet
Duvarlarýný gülle delmiþ, kaldýrýmlarýný mermilerin parçaladýðý, kuþatma altýndaki Paris tarihinin içinden Champs Elysées a doðru, Dr. V… ile yürüyorduk. L’ Etoile sarayýný geçmeden biraz önce doktor durdu ve Zafer Takýnýn etrafýnda haþmetli bir þekilde sýralanmýþ, büyük köþe baþý evlerinden birini gösterdi.
“Gördün mü” dedi. “ Orada, balkonun üzerinde duran kapalý dört pencereyi? Aðustos ayýnda, 70 yýlýnýn fýrtýna ve felaket yüklü en korkunç ayý aðustos ayýnýn baþlarýnda, bir apopleksi vakasý için beni bu evden çaðýrmýþlardý. Bu evde þan, þeref ve vatanseverlik arzusuyla dolmuþ, Napolyon döneminin eski bir süvarisi olan Albay Jouve oturuyordu. Savaþ baþladýðýnda Champs Elysées’deki balkonlu bu apartman dairesini tutmuþtu. Ne için olduðunu biliyor musunuz? Birliklerimizin þehre zafer dolu giriþlerinde seyirci olmak için. Zavallý yaþlý adam! Wissembourg haberi ulaþtýðýnda masadan kalkýyormuþ. Bozgun bülteninin altýnda Napolyon’un adýný okuduðunda, yere yýðýlmýþ.
Eski süvariyi, yerde, hareketsiz bir halde buldum. Yüzü kan revan içindeydi. Ayaktayken çok uzun boylu olmalýydý. Yerde öylece yatarken, çok büyük görünüyordu. Güzel yüzlü, güzel diþleri olan, dalgalý saçlý, atmýþýnda görünen seksen yaþýnda bir adam… Yaný baþýnda gözyaþlarý içinde kýz torunu diz çökmüþtü. Ona benziyordu. Onlarýn bu hali bana üzerlerine ayný resim vurulmuþ iki yunan madalyonunu hatýrlattý. Yalnýz birisi toprak yüzlü bir antika, diðeri ise güzel ve temiz. Yeniliðin parlaklýðý yansýmýþ.
Çocuðun acýlý hali çok dokundu bana. Askerin kýzlarý ve kýz torunlarý, Mac Mahon’ un heyetinde bulunuyormuþ. Bu yaþlý adamýn yerde yatan hali kýzýn aklýna en az bunun korkunç bir baþka hayali getiriyordu. Onun þüphelerini elimden geldiði kadarýyla gidermeye çalýþtým. Gerçekte ise çok az umudum vardý. Yarý felç halindeki seksen yaþýnda birinin iyileþme þansýnýn çok az olduðunu biliyordum. Sonuçta hasta, 3 gün boyunca ayný hareketsiz ve uyuþuk durumdaydý. Bu arada Reischofen’ dan haberler geldi. Ne kadar zor bir durum olduðunu hatýrlarsýn. Akþama kadar, büyük bir zafer olacaðýna inanmýþtýk. Yirmi bin Prusyalý asker öldürülmüþ, prens esir alýnmýþtý. Nasýl bir mucize, nasýl bir manyetik etki bu ulusal zafer sarhoþluðunu bu zavallý adama kadar ulaþtýrdý bilemiyorum. Fakat akþam, yataðýnda, yepyeni bir adam buldum. Gözleri neredeyse tamamen parlamaktaydý, zorlanarak da olsa konuþuyordu. Kuvvetli bir þekilde gülümsedi ve kekeleyerek bana “zafer, zafer” dedi. “ Evet, Albay, büyük bir zafer” dedim ve ona Mac Mahon’nun þahane baþarýsý hakkýnda bazý detaylarý anlattým. Bunun üzerine rahatladýðýný ve yüzünün parladýðýný gördüm.
Odasýndan çýktýðýmda, torununun beklediðini ve hýçkýra hýçkýra aðladýðýný gördüm. Ellerini tutup ona “artýk kuruldu” dedim. Zavallý çocuk beni zorlukla cevapladý. Haberin doðrusu hemen sonra geldi. Mac Mahon bir kaçaktý ve bütün ordu büyük bir bozguna uðramýþtý. Korku ve þaþkýnlýk içinde birbirimize baktýk. O, babasý için üzülüyordu, bense yaþlý ihtiyar için endiþeleniyordum. Bu durum onun için yeni bir þok olabilirdi ve henüz ne yapacaðýmýzý bilemiyorduk. Onu yeniden canlandýran bu hayalle eðlenmesine izin vermeli miydik? Buna karar vermemiz gerekiyordu. Cesur kýz hemen gözyaþlarýný sildi “ pekâlâ, kararýmý verdim” dedi ve parlak bir yüzle büyükbabasýnýn odasýna girdi. Bu durum onu zorlayacak gibiydi. Ýlk birkaç gün daha iyiydi, yaþlý adam saf bir çocuk gibiydi. Aklý da hastalýðý süresince pek yerinde deðildi. Ancak iyileþmeye baþladýðýnda, aklý da yerine geldi. Bu durumda yeni askeri bültenler icat etmek ve ordunun harekâtýndan haberdar etmek gerekiyordu. Bu güzel kýzýn gece gündüz Alman haritasýnýn üzerine eðilip, küçük bayraklarý haritaya iðneleyip, kendine büyük bir zafer inþa etme hazýrlýðý acýnasý bir durumdu. Bazaine Berlin yolundaydý, Frossard Bavaria da Mac Mahon Baltik deydi. Benim görüþlerimi de soruyordu. Ben de yapabildiðim kadarýyla yardým ediyordum. Fakat bu hayal mahsullerinin oluþmasýnda en önemli unsur yine büyükbabaydý. Birinci Napolyon döneminde Almanya’yý fethetmiþti. Her þeyi ilk elden tahmin edebiliyordu.
“ Þimdi oraya gidecekler. Þunu yapacaklar…” Tahminleri her zaman doðru çýkýyordu ve bu onu çok gururlandýrýyordu. Ne yazýk ki, fethedilen hiçbir þehir, kazanýlan hiçbir savaþ onu memnun etmiyordu. Ýhtiyar bir türlü doymak nedir bilmiyordu. Her gün yeni bir zafer haberi ile karþýlaþýyordum.
Genç kýz yürek parçalayýcý bir gülümseme ile “ Doktor, Mayence’i aldýk diyordu ve kapýnýn ardýndan bir sesin bana “ Kazanýyoruz. Kazanýyoruz. Bir hafta içinde Berlin’deyiz” dediðini duyuyordum.
Bu sýrada Prusyalýlarýn Paris’e varmalarýna bir hafta vardý. Baþta, yaþlý adamý taþraya taþýmayý düþündük. Fakat kapýdan dýþarý çýkýnca þehrin halini hemen anlayacaktý. Gerçekleri öðrenmek için hala çok zayýf bir haldeydi. Bu yüzden, buradan ayrýlmamaya karar verdik.
Kuþatmanýn ilk günün de hastamý görmeye gelmiþtim. Varoþlarýn sýnýr haline geldiði, duvarlar altýnda savaþýn yaþandýðý, Paris Kapýlarýnýn kapandýðý o ilk günler kalbimde hissettiðim dayanýlmaz acý beni çok sarsmýþtý, çok iyi hatýrlýyorum. Yaþlý adamý keyifli ve gurur içinde buldum.
“ Evet, kuþatma baþladý” dedi. Kendisine þaþkýnlýkla baktým.
“ Nasýl, Albay, biliyor musunuz?” Torunu bana dönüp, “ Ah, evet doktor. Bu çok güzel bir haber. Berlin kuþatmasý baþladý” dedi. Kýz dikiþ dikerken öyle sakince bir ifadeyle söyledi ki bunu, þüphelenecek hiçbir þey yoktu. Ne gelen top seslerini duyabilirdi ne de Paris’in ne mutsuzluðunu görebilirdi. Hasta yataðýnda sadece onun için tasarlanan þeyleri görüyordu. Dýþarý da I. Napolyon döneminden kalma armaðanlarýn koleksiyonlarý: mareþal portleri, savaþ resimleri, Roma kralýnýn bebeklik tasviri, bronzlar, madalyalar, fanus altýnda bir St. Helene taþý, kývýrcýk saçlý hepsi ayný kadýna ait minyatürler, büyük konsollar ve bütün bunlar – konsollar, Roma Kralý, madalyalar, göðsü kalkýk, yüksek kemerli sarý elbiseli kadýnlar- 1806 yýlýnýn zarafetinin kullanýþsýz, kaskatý tarzýný yansýtýyordu. Ne güzel Albay! Berlin Kuþatmasýna bu denli büyük bir saflýkta inanmasýnýn nedeni, anlatabildiklerimizden ziyade bu zafer ve fetih atmosferiydi.
Bu günden sonra askeri operasyonlarýmýz çok basitleþmeye baþlamýþtý. Berlin’i almak sadece bir hastanýn sorunuydu. Yaþlý adamýn beklemekten yorulduðu her an, ona oðlundan bir mektup okunuyordu. Mektuplar tabii ki hayaliydi. Paris’e hiçbir þey girmiyordu ve Sedan’dan sonra Mac Mahon’un yaveri Almanya’da bir kaleye gönderilmiþti. Babasýndan haber alamayan, onun esir düþtüðünü, her þeyden mahrum ve hasta olduðunu bilen ve onun aðzýndan fethedilen bir memlekette kýsa ve neþeli mektuplar yazmak zorunda kalan bu kýzýn çaresizliðini hayal edebiliyor musun? Bazen, yeni haberlerin gelmediði haftalarda, zayýf düþtüðü de oluyordu. Fakat, ihtiyarýn meraklandýðý ve uykusuz kaldýðý zamanlarda, aniden Almanya’dan bir mektup geliyor ve kýz yaþlý adamýn yataðýnýn ucunda göz yaþlarýna hâkim olmaya çalýþarak ona sevinçle mektubu okuyordu. Albay, inançla dinliyor, bir üstünlük edasýyla gülümseyip, doðrulamalar, eleþtiriler ve açýklamalar yapýyordu. Fakat, en iyi sözleri hep oðluna yazdýðý mektuplardaydý. “ Bir Fransýz olduðunu asla unutma, o zavallý insanlara karþý cömert ol, onlara asla kuþatmanýn zorluklarýný yaþatma” diye yazýyordu. Ahlaki deðerleri yükselmeye yönelik tavsiyeleri asla bitmiyordu; mülkiyete saygý, kadýnlara karþý nezaket, kýsaca fatihler için askeri onurun sýrlarýný anlatýyordu. Bunlara bazý siyasi açýklamalar, maðlubiyet üzerinde etkisi olan barýþ þartlarý da ekleniyordu. Söylemeliyim ki bunlarý yaparken, hiç de titiz davranmýyordu.
“Savaþ tazminatý dýþýnda hiçbir þeye gerek yok. Topraklarýný almak doðru olmaz. Hiç Almanya topraðýndan Fransa olur mu?” Bunlarý sakin bir dille yazdýrýyordu. Sözleri o kadar samimiydi ve vatan sevgisiyle doluydu ki, onu dinlerken etkilenmemek mümkün deðildi.
Bu esnada kuþatma devam ediyordu- Berlin Kuþatmasý deðil, tabii ki – Kara kýþýn en kötü dönemine gelmiþtik; bombardýmanlar, salgýnlar, açlýk… Fakat, ihtiyarý kuþatan bakýmlarýmýz ve yorulmak bilmez þefkatimiz sayesinde ihtiyarýn huzuru bir an olsun bozulmadý. Sona doðru, onun için beyaz ekmek ve taze et tedarik edebildim. Fakat sadece onun için. Büyük babanýn kahvaltýsýný yaparken ki masumiyetini hayal bile edemezsin. Yataðýnda yatarken, gülümseyiþi, çenesinin altýndaki peçetesi, yanýnda torunu, mahrumiyetler yüzünden biraz rengi solmuþ, elinden tutup bütün yasak yiyecekleri ona yedirip içiriyor. Yemekten sonra yeniden canlanýyor ve dýþarýdaki keskin kýþ rüzgarý ve pencerede savrulan kara karþýn odanýn konforu ve sýcaklýðý içinde eski süvari bize, Kuzey kampýný ve Rusya savaþý sýrasýndaki korkunç geri çekilme esnasýnda donmuþ bisküvi ve at etinden baþka hiçbir þey olmadýðýný anlatýyordu.
“ Anlayabildin mi çocuk? At eti yedik.” Anladýðýný biliyordum. Ýki aydýr baþka bir þey yememiþti. Ýyileþme dönemi geldiðinde, yaptýðýmýz görev git gide zorlaþýyordu. Albay’in hisselerindeki, kol ve bacaklarýndaki bize çok yardýmcý olan uyuþma, giderek iyileþiyordu. Bir ya da iki kez, Maillot kapýsýndaki müthiþ patlamalar onun bir savaþ atý gibi kulaklarýný dikerek yerinden sýçramasýnda neden oldu. Hemen, Bazaine’in Berlin kapýlarý önünde son bir zafer kazandýðýný ve bunun þerefine Invalide’den salvo atýþlarý yapýldýðýný uydurmak zorunda kaldýk. Baþka bir gün ( Galiba Buzenval perþembesiydi), yataðýndayken pencereyi itip açtý ve Grande Armée sokðýnda toplanan milli muhafýzlarý gördü.
“ Bu askerler ne” diye sordu.
Diþlerinin altýndaki homurdanan sesini duyduk. “ Bu ne kötü kýyafet! Bu ne kötü kýyafet.”
Ne yazýk ki, yeterince dikkatli deðildik. Bir gece çocuðu çok bir zor durumda yakaladým. Bana, “ yarýn giriyorlar” dedi. Büyük babanýn kapýsý açýk kalmýþ olabilir miydi? O andan sonra düþününce, büyük babanýn yüzünde sýra dýþý bir ifade olduðu hatýrladým. Belki de, bize kulak misafiri olmuþtu. Yalnýz biz Prusyalýlardan bahsediyorduk ve o Fransa’yý, ne zamandýr beklediði zafer dolu geçiþ törenini düþünüyordu. Mac Mahon çiçekler ve bandolar eþliðinde sokaktan geçecek, yanýnda mareþalin oðlu ve yaþlý adam balkonda Lützen’de olduðu gibi üniformasýyla, delik deþik olmuþ bayraklarý ve barutla karartýlmýþ kartallarý selamlayacaktý.
Zavallý Albay. Þüphesiz, fazla heyecanlanmasýn diye onu bu törenden mahrum edeceðimizi sanmýþtý. Bu yüzden kimseye hiçbir þey demedi. Fakat, sonraki gün, Prusya taburlarýnýn Maillot kapýsýndan Tuileries’ye giden o uzun yola girdikleri anda, yukarýdaki pencere yavaþça açýldý ve uzun kýlýcý, tolgasý ve Milhaud’un süvarisi olduðu zamanýndan kalma parýltýsý ile Albay göründü.
Bazen kendime sorarým, nasýl büyük bir güçle, nasýl bir yaþam gücüyle yerinden kalkarak böyle dimdik ayakta durdu.
Ýkimiz de biliyorduk ki, geniþ sokaklarýn sessizliðine, kapalý pencerelere, Paris’in büyük bir karantina gibi oluþuna, etraftaki beyaz üstüne kýrmýzý resmedilmiþ bayraklara ve kimsenin askerlerimizi karþýlamaya çýkmamasýna þaþýrýyordu.
Bir an yanýldýðýný hissetti. Ama hayýr, zafer takýnýn arkasýndan karýþýk sesler geliyordu. Siyah bir çizgi sabah ýþýnda büyüyordu. Sonra yavaþ yavaþ miðferlerin sivri uçlarý parladý, küçük jena trampetleri çalmaya baþladý ve zafer takýnýn altýnda bölüklerin ayak sesleri kýlýçlarýn þakýrtýlarý arasýndan Schubert’in zafer marþý büyük bir gürültüyle çýnladý.
Sokaklarýn ölüm sessizliði içinde bir çýðlýk duyuldu. Korkunç bir çýðlýk…
“ Silahlara! Silahlara! Prusyalýlar…” ve önde giden dört Uhlan, orada, balkonda, uzun boylu bir ihtiyarýn sendeleyip, kollarýný açarak sallandýðýný ve düþtüðünü gördüler.
Bu anda Albay Jouve düpedüz öldü.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: "Tak"
Gönderen: Aslý Özpolat / , Türkiye
19 Þubat 2010
Teþekkür ederim. " Zafer Taký" olacak. Yanlýþ yazmýþým...

:: "Tak"
Gönderen: KERÝM ALÝ / , Türkiye
19 Þubat 2010
Yazýnýzý zevkle okudum. Merak ettim acaba "Zafer Tanký" yerine "Zafer Taký" mý olacak tý?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sanrý
Delirmeden Yazmak

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yaralý Diktatörler [Þiir]
Çatýþma [Þiir]
27. Giriþ [Þiir]
Baþýbozuk [Þiir]
Gitmek [Þiir]
Melakolik Þairler Gecesi [Þiir]


Aslý Özpolat kimdir?

Öykü ve þiir üzerinde çalýþýyor. Varlýk dergisi ve çeþitli edebiyat dergilerinde yayýmlanmýþ öykü ve þiirleri bulunmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Poe, Tomris Uyar, Sait Faik, Marquez, Oðuz Atay


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aslý Özpolat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.