..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitabýnýn bir kopyasýný gönderdiðin için saðol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceðim. -Moses Hadas
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Serpil Baþak




28 Ekim 2009
Bir Aþkýn Kýrýk Öyküsü  
Serpil Baþak
Elmalý; kýrk beþ kilometre… Çok uzun ve yorucu geliyor þimdi, bu yol. Yabancý ve meraklý bir konuk gibi burnunu saða sola sokarak týrmanan minibüs ürkek ürkek hýrýldýyor. Ya da ben, üzerime geçirdiðim ruh elbisemi, ona da örtüyorum. Ortak bir yanýmýz olmalý; yoksa taþýyamayýz birbirimizi


:BADD:
Elmalý; kýrk beþ kilometre… Çok uzun ve yorucu geliyor þimdi, bu yol. Yabancý ve meraklý bir konuk gibi burnunu saða sola sokarak týrmanan minibüs ürkek ürkek hýrýldýyor. Ya da ben, üzerime geçirdiðim ruh elbisemi, ona da örtüyorum. Ortak bir yanýmýz olmalý; yoksa taþýyamayýz birbirimizi.
Hiç bitmeyecek sanki dönemeçleri büke katlaya týrmanýþýmýz. Makiliklerin arasýndan ilerledikçe, sol yanda, git gide kuþbakýþýna dönüþen irili ufaklý ovalar geride kalýyor. Sað yanýmýz Toros egemenliði. Yer yer keçi karaltýlarý beliriyor yamaçlarda.
Yýllar önce, yine buralardan geçerken, ilk kez gördüðü keçi sürülerine bakýp “Aha!.. Keçi tarlasý” demiþti Karadenizli bir arkadaþ. Uzun uzun gülmüþtük.
Gökyüzüne takýlýyor gözlerim. Tedirgin bir merhabanýn çengelinde asýlý kalýyor mavi ova. Su durusu duruþuyla mavinin resimliði. Mavi deðil aslýnda; mavimsi, göðümsü bir yokülke, düþtenülke.
Ne zaman gökyüzünü ve daðlarý sorsam babama; Toroslarýn kýrýlgan aþk öyküsünü anlatýrdý bana. Kýrýlgan ama yürekli daðlarýn duruþunu anlatýrdý; hiç býkmadan, sanki tanýkmýþçasýna, sanki ortakmýþçasýna hüznüne. Gözleri kýsýlý, dilinde daðlarýn görkemli yasý.
Helenistik Tanrýlar çaðýnda, Pan ile Poseidon arasýnda bir savaþ baþlamýþ. Aþk ve yetke savaþý. Gökyüzüyle seviþip, onu, kendi rengine boyamak istermiþ, her ikisi de.
Gökyüzü, aðlamaklý. Gökyüzü, çözümsüz. Kýrk yamalý derviþ hýrkasýna dönmüþ yüzü. Maviden turkuza, yeþilden kahveye, sabahýn buðusundan akþamýn kýzýl alacasýna kadar. Bütün renkler kendi öyküsünü sýrtlanýp geliyor ve süslüyormuþ göðü kendince.
Bir gün Poseidon çýkýyor göðün yüzüne, denize boyuyormuþ dalga dalga . Ertesi gün Pan çýkýyor, göz alýcý görkemiyle yeþilli yormuþ enginleri.
Ýrem bahçeleri soluyormuþ kýskançlýktan. Dünyanýn altý üstüne gelmiþ. Görülmüþ ki; o kadar da kötü deðil dünyanýn altý. Açýlmýþ gizler sandýðý. Dökülmüþ ortaya ne varsa; insansý, yaþamsý, yersi, göksü. Yaþamlýðýn anlamý açýk edilmiþ, bu savaþta. Tanrýlýðýn öte yaný görünür olmuþ. Görünür olmuþ ki; insana çýkýyor tüm yollar, aþka çýkýyor. Ýnsanýn elinden ve dilinden bulaþýyor tüm dünyaya ve gök ülkeye elbette.
Eli ayaðýna, usu alýmlamasýna karýþmýþ Tanrýlarýn. Zeus’un tepesi atmýþ korkudan. Gitmiþ ve bir güzel fýrçalamýþ göðün renkli yüzünü. Albenisi patlýcana çalmýþ gökyüzünün. Tüm renkler kýrýlmýþ tanrýlara, solmuþlar. Darýlmýþ gökyüzü, bulanmýþ gözlerinin bebeði. Aþka da, Tanrýlara da susmuþ bir zaman. Sonra dile geldiðinde seslenmiþ mavinin ve yeþilin Tanrýlarýna. Demiþ ki; “Ya anlaþýr aþk ve barýþ sürersiniz yeþille maviye, ya da ben boz bulanýk bakarým yeryüzüne.”
Bir zaman, çamur ve kýrýlgan düþler yaðmýþ daðlara, denizlere. Keçi çobanlarýnýn kepeneklerinden sýzmýþ kýrýlmanýn nemi. Yüreklerine ulaþmýþ acýsý. Ýnsanoðlu bilmiþ aþk üþümesini. Avucuna koymuþ ýsýtmak için. Oysa yürek sobasý gürül gürül beklemedeymiþ; sarmak için sevmek üþümesini. Bilememiþ insanoðlu. O gün, bu gün, yüreði yanarken, ellerinde buz taþýrmýþ ocaðýna aþk düþürenler.
Elmalý; yirmi beþ kilometre…. Týrmana týrmana bir düzlüðe ulaþýyoruz sonunda. Önümüzde Konya Ovasý’nýn çocukluðuna benzeyen, kocaman bir ova baþlýyor. Sapsarý anýz tarlalarý, kýraç yamaçlarý ve kurumuþ otlarýyla suskun ve yorgun bir göl…
Anlatýlan öykünün sonunu bilmenin aðýrlýðý ve daðlara, taþlara duyduklarý saygýnýn derinliðiyle dinliyor zamaný sararmýþ ova. Kurdun kuþun çýtýrtýsý dinginliðinden. Rüzgâr, uzamaya baþlayan gölgeleri öpüyor esrik yüzlerinden ve öykünün kalanýný dinlemeye çaðýrýyor gönül kulaðý duyanlarý.
Elmalý; yirmi kilometre….. Bir yaz akþamý ivecenliði yol kýyýlarýnda. Ayný elbiseyi giymiþiz; ürkeðiz kuþlar kadar. Bir kanat vuruþundan damlýyor hüzün. Öteki kanat vuruþu nerden yýrtar yufkamýzý? Ah, sarýmsý vuruluþumuz…
Sarý gölün yüzeyine vurmuþ yeþil adacýklar gibi köyler. Yaklaþtýkça artýyor yeþilin egemenliði. Elma bahçeleri, pancar tarlalarý ve üzümlükler çýkýyor önümüze. Anýzýn yoksulluðuna inat, varsýllýðýn görsel senfonisi gibi sarýda yeþil. Üzümlükler, salkým saçak asmalarýyla, tanelerine ala düþürmüþ güneþten. Tanrýsal bir þarap þölenine hazýrlanýyor, ivecen.
Akþamýn kýzýl saçlarýný daðýtýyor, bulutlarda rüzgâr. Kulaklarý, öykünün hüzünlü konuðu.
Tanrýlar Baþý Zeus, Tanrýlýðýný aþmýþ bir gün. Arabulucu gömleðini geçirip üstüne, çaðýrmýþ Poseidon ile Pan’ý. Birinden bir tas deniz istemiþ. Ötekinden bir avuç orman. Atmýþ aðzýna denizle ormaný, geviþ getire getire öðütmüþ. Sonra homurdana homurdana týrmanmýþ Toroslarýn en tepesine ve gökyüzüne doðru püskürtmüþ denizle ormaný. Böðürtüsü Teke Yarýmadasýný tutmuþ, Akdeniz vurulmuþ can evinden. Toroslar yangýn biçmiþ.
Bitmiþ savaþ. Kurtulmuþ gökyüzü. Mavisine yeþil, yeþiline beyaz, beyazýna gri karýþmýþ. Dalmýþ sularýn koynuna, þöyle bir silkinmiþ; türkuaz ýþýklar basmýþ Akdenizi. Barýþmýþ sularla gök. Yakamozla seviþmiþler. O günün, o barýþmanýn anýsýna, hep türkuaz kalmýþ Akdeniz. Ne zaman gökyüzünü özlese, yakamozlanýrmýþ sularý, aþka kesermiþ gecenin karanlýðýnda yalpýr yalpýr.
Bir yaný þölende, öte yaný ölende olurmuþ zamanýn. Böyle gecelerde çobanlar, kaval üflermiþ Toroslarýn kulaðýna. Duymasýn, bilmesin bu aþký da, öldürmesin yeþil yüreðini diye.
Oysa Toroslar büyük bir acýyla sezmiþ olaný biteni. Sezmiþ ama yine de almýþ göklerin merhabasýný, kýrýlganlýðýna gömmüþ. Acýsýný yeþiline gizlemiþ, zehir gibi. Geri çekilmiþ koyaklarýna. Ýçten içe sararýp solmuþ renkleri. Hüzünlü bir derviþin gözleriyle bakar olmuþ göðe.
Elmalý; beþ kilometre. Gölgeler uzuyor git gide. Kýzýlýmsý bir yorgunluk çöküyor sarýya. Rüzgâr, fýsýltýdan geçip, akþamý yetiþtirmeye çalýþýyor öykünün kalanýna. Hüzün bulaþýðý elleriyle okþuyor akþamýn inen yüzünü.
Elmalý, ivecen ivecen yaklaþýyor bize. Sokaktan çocuklarýný toplayan bir anne gibi, bir eli belinde, ötekisini gözlerine korunak etmiþ ýþýktan. Çok varlýklý günler görmüþ, görgülü, bilgili ama artýk sözünü çoluk çocuða geçiremeyen, yýpranmýþ, yaþlanmýþ Osmanlý kadýný dedikleri türden. Ýç geçiren solumalarla karþýlýyor bizi. Arabesk bir ruh kondu kokuyor görünüþü ve sokaklarý. Yalnýzlýk duygusu, gri bir yoksulluk duygusuna akýyor akþamýn son yolcularýyla birlikte.
En tepede duran Zincirli Kaya, kendi öyküsünü anlatýyor olmalý birilerine. Sinan Ümmi Türbesi, çoktan çekilmiþtir mistik yalnýzlýðýna. Selçuklunun görkeminden kalan Ömer Paþa Camisi ve Yeþil Cami, hala geçmiþin görkemine yakýn bir yetkeyle yaþýyorlar ilçede. Ýç içe geçmiþ ve üst üste giyinmiþ zamanlar sarmalý bir durum, bu. Tinsel bir yoðrulma ayný zamanda. Hamurundan tutucu ve göçmen kokular yükselse de dönem dönem; Teke yöresinde yaþamýþ türlü halklara kucak açmýþ, onlarla yarenlik etmiþ bir kasaba klasiði burada yaþam. Son dönemlerde Antalya’nýn ve turizmin kör noktasýna dönüþmesine raðmen, Ýslami kültür ve yazýn adamý Elmalýlý Hamdi Yazýr’a beþiklik etmiþ; ederken de onun ýþýðýyla tanýnmýþ bir kültür coðrafyasý.
Ömer Paþa Camisinin bir eklentisi olarak yapýlmýþ olan ve hala o özellikleriyle yaþayan taþ yapý kütüphane. Serin ve gizemli raflarýnda el yazma eserler saklayan taþ duvarlarýyla sýradan ilçe halkýnýn hiç ilgilenmediði, hatta hiç bilmediði o tarihsel ve kültürel zenginliðin suskun bahçesi. Kitaplar evi.
Onun da hüzünlü ve buruk bir öyküsü vardýr elbet ve günü gelip dili çözüldüðünde anlatýr belki kendisi. Varmayalým üstüne, zorlamayalým suskun kapýsýný.
Gün ola akþama döne yüzünü, zaman aka kendi yataðýnda derken; arabamýzýn akýþý bitiyor ve öylesine bir ses çaðýrýyor öykünün geri kalanýný dinlemeye. Hiçbir özelliði olmayan bu sese, kaval sesi katýlýyor tüm güzelliðiyle. Ve baþlýyor çobanlarýn dinletisi bir kez daha.
O gün, bu gün makiler sarmýþ Toroslarýn yamaçlarýný. Ormanlarý ölmüþ aðaç aðaç, acýdan. Yüreðini yiyen kurt gibi aðmýþ keçiler doruklarýna. Hiç ses etmemiþ. Yörük çobanlarý anlamýþ bunu. Sürüleri de. Ne zaman bir çoban damý ya da keçi aðýlý yapsalar Toros yamaçlarýna, kapýsýna mavi sürmüþler; gökyüzüne saygýlarýndan. Ama duvarlarýný ve çitlerini çalý çýrpýdan yapmýþlar. Sararmýþ otlardan, kurumuþ dallardan. Toroslarýn hüzünlü yalnýzlýðýný paylaþmýþlar saygýyla, anlayýþla.
Yaz gecelerinde, ne zaman dolunay vursa sulara, gökten bir yýldýz kayarmýþ çoban damlarýna. Gökyüzü, kendisi için sararýp solan ama yine de çýrýlçýplak bir görkemle bakan Toroslarýn gönlünü almaya gelirmiþ Akdeniz’den gizli gizli.


07 Ekim 2009- Antalya

Serpil Baþak




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ses Kokusu

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnatla Aþk
Çünkü Uçmayý Biliyor

Sevdalý Bir Þey - - 1

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Koltuk Deðneði [Þiir]
Ýkimiz [Þiir]
Zamanýn Adý [Þiir]
Senli Þiir [Þiir]
Dil de Üþür [Þiir]
Kadýn ve Þiir [Þiir]
Soyunabilsem Seni [Þiir]
Ah!.. Gülsen... - 11 - [Þiir]
Say Ki; [Þiir]
Gül, Desem [Þiir]


Serpil Baþak kimdir?

Haydi öp beni, Bir öykümüz olsun. Ýki kiþilik aþklarý takmýyor hayat; Çoðalabildiðimiz kadarýz ayrýntýlarda. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Ýnci Aral, Orhan Pamuk, Nazým Hikmet,Yýlmaz Odabaþý, Edip Cansever


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Serpil Baþak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.