Dünyada sürdürülmekte olan sömürü düzenini kamufle edebilmek, halklarýn uyanýþýný engellemek, kamuoyunun dikkatini göksel (!) konularla meþgul ederek, son çözümlemede küreselleþmeye engel ne varsa, dinsel düþünceyi, dinleri, Tanrý inancýný, ulusçuluðu, milliyetçiliði ortadan kaldýrmak için küresel düzenin "think tank"lerinin son "psiþik" çýkartýlardan biri. En son Haziran 2009da Kumburgaz UFO görüntülerinden sonra bu eski masal/maval ýsýtýlýp tekrar gündeme geldiðinden ve bazý TV kanallarýnda coþkulu tartýþmalar baþladýðýndan bildiklerimi paylaþmak istedim. ( Aþaðýdaki bilgiler "Tartaros Paradigmasý" adlý çalýþmamdan derlenmiþtir)

7 Aðustos 2001 günü Türk Hava Kuvvetleri'nin iki pilotu, eþine az rastlanan bir olayýn tanýðý oldu. 122'nci filoya baðlý bir eðitim uçaðý, Ýzmir Çandarlý körfezi açýklarýnda yaklaþýk yarým saat boyunca bir UFO ile it dalaþý denilen taktik savaþ oyunlarý yaptý. Pilot üsteðmen Ýlker Dinçer, harekat merkeziyle yaptýðý konuþmada uçan cismi þöyle tanýmladý: ‘Sýradýþý bir durumla karþý karþýyayýz. Huni ile disk arasý aþýrý parlak, ayaklý ve yüksek süratte uçan bir cisim var.’

Türk havacýlýk tarihinde ilk kez karþýlaþýlan ve resmi kayýtlara bu þekilde geçen olay, Çandarlý semalarýnda meydana geldi. Ýzmir 2'nci Ana Jet Üssü Komutanlýðý'na baðlý bir T-37 uçaðý, pilot Dinçer ve öðrencisinin yönetiminde saat 12.30 sýralarýnda Çandarlý açýklarýna geldiðinde, havada motor durdurma hareketleri yapmaya baþladý. Bu sýrada esrarengiz bir cisimle karþýlaþan Dinçer harekát merkezinden, bu cismin radarda belirlenmesini istedi. Birkaç saniye sonra yanýt geldi: ‘‘Sizin uçaðýnýzda yüksek hareketlilik belirledik. Ancak etrafta ikinci bir cisim saptanamýyor.’’

Bunun üzerine üsteðmen Dinçer, uçaðý esrarengiz cismin üzerine yöneltti. Dinçer'in ifadesine göre, tanýmlanamayan hava aracý da uçaða doðru yöneldi. Esrarengiz araç, T-37'nin kanadýna yaklaþýp, birlikte uçmaya baþladý. Dinçer'in, ‘‘Cisim kanatlara yaklaþýyor. Arkamýza doðru geçti. Þimdi önümüzde, bu resmen bizimle hava muharebesi yapýyor’ sözleri telsizden duyuldu. UFO, yaklaþýk yarým saat uçaðýn çevresinde manevralar yaptý. Havada yarým saat boyunca süren ve zaman zaman da tehlikeli manevralarý içeren it dalaþý, UFO'nun birdenbire müthiþ bir hýzla gözden kaybolmasýyla son buldu. Çiðli'deki üslerine dönen pilotlar, olayý raporla da amirlerine bildirdiler.



HALÜSÝNASYON MU?
Bu baðlamda, havacýlýk uzmanlarý, uçuþ sýrasýnda pilotlarýn halüsinasyon görebildiðini ya da ýþýk yansýmalarýný UFO sandýklarýný söylüyorlar. Psikiyatristler ise, halüsinasyonun psikolojik bir rahatsýzlýk olduðu, hem pilotun hem öðrencisinin ayný anda ayný halüsinasyonu görmesinin mümkün olmadýðý görüþündeler.

Bu olayla ilgili olarak, Sirius UFO Uzay Bilimleri Araþtýrma Merkezi Baþkaný Haktan Akdoðan’ýn açýklamasý þu þekilde medyada yer aldý: “Harekat Daire Baþkanlýðýndan açýklama yapmýyorlar. 11 Aðustos 2001 günü raporlarý ve radar çýktýlarýný inceleyeceklerini söylediler. Geçmiþte de bazý askeri pilotlar bize bu tür olaylarý bildirdiler. Ama bunlar basýna yansýmadý. Bu son durumda olayýn nasýl ortaya çýktýðý, pilotlarýn isimleri belli. Artýk bu konuda bir açýklama yapýlmasý gerekiyor. Saatlerce eðitim uçuþu olan bir pilot, yarým saat boyunca havada manevralar yaparak bir cisimle muharebeye giriyor ve bu cisim hýzla kayboluyor. Bunu görenler de 2 kiþi. 1 kiþi olsa 'halüsinasyon' deyip kapatýlabilir. Ama 2 kiþinin birden ayný halüsinasyonu görme ihtimali yok. Bu çok ciddi bir olay.”

Binlerce metre yükseklikte bazen güneþ ýþýklarý, bazen de ölçüm amaçlý atýlan meteoroloji balonlarý pilotlarýn çeþitli halüsinasyonlar görmelerine neden olabiliyor. Bu olaylardan bazýlarýna teknik açýklama getirilirken bazýlarý ise açýklanamýyor. Psikiyatristler, iki kiþinin ayný anda ve ayný halüsinasyonu görmesinin imkansýz olduðunu belirtiyor ve konuyla ilgili þöyle diyorlar:

Prof. Dr. Sedat Özkan (Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý Baþkaný): Halüsinasyon, bireysel psikolojide daha derin bir bozukluðu düþündürür. Ýki kiþinin ayný anda ve ayný halüsinasyonu görmesi imkansýz. Ancak ‘illüzyon’ görebilirler. Halüsinasyon, olmayan bir objeyi görmek. Ýllüzyon ise varolan bir objeyi, farklý algýlama ve yorumlama durumu. Ayný koþullarý yaþayan, ayný koþullarý algýlayan iki kiþinin ayný illüzyonu görmeleri mümkün.

Doç Dr. Hüsnü Erkmen (Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi): Halüsinasyon genellikle aðýr ruhsal hastalýklarda görülür. Halüsinasyon gördüklerini sanmýyorum. Pilotlar, birbirlerinden etkilenmiþ olabilirler. Biri gördüm demiþ, diðeri de ‘evet’ diye tasdik etmiþ olabilir. Örneðin bir ýþýk görmüþ ve deðerlendirme hatasý yapmýþ olabilirler. Bazý toksik maddeleri (halüsinojen ilaçlar gibi) kullanmaya baðlý halüsinasyon ortaya çýkabilir. Ama pilotlar uçuþ öncesi ciddi kontrollerden geçiyorlar. Onlarýn böyle maddeleri aldýðýný sanmýyorum. (1)

UFO’lar, uzaylýlar ve uçandaireler insanlarýn azýmsanmayacak bir kesimi tarafýndan, özellikle genç kuþaklar tarafýndan, gerçek olarak kabul edilmektedir. UFO ve Ufoloji (UFO’larý araþtýran bilim dalý, Ufobilim) sözcükleri çoktan Türkçeye girmiþtir.

GÝZLÝ PLAN
Fenomen dergisinin, 15 Haziran 1996 tarihli sayýsýnda yazýlanlara göre, NASA ve ABD yetkilileri dünya dýþý yaþam konusunda gizli bir planý uyguluyorlar. Aðustos 1995 de bir uzaylýya yapýlan otopsiyi gösteren “Roswell” filmi, Temmuz 1996 da çevrilen dünyalý-uzaylý savaþýný anlatan “Independence Day” (Baðýmsýzlýk Günü) filmi, yine Aðustosta Mars gezegeninden gelen meteordaki fosil izleri ve ardýndan Jüpiter'in uydusu Europa'da yaþam olasýlýðýnýn NASA tarafýndan açýklanmasý insanlýðý yeni bir devrimle karþý karþýya býrakacak gibidir. Çünkü, artýk dünya egemenleri, uzaylýlar ve dýþ dünyada yaþayan “akýllý yaþam biçimleri” ile tanýþmamýza karar vermiþlerdir.

“Mars Anýtlarý” adlý kitabýn yazarý ve “Giriþim Misyonu” (Enterprise Mission ) adýndaki baðýmsýz bir uzay araþtýrma grubunun kurucusu Richard C. Hogland' ýn yukarýda belirtilen bu varsayýmýna göre NASA ve ABD uzun zamandan beri dünyadýþý canlýlarla iliþki içinde ve artýk bunu açýklamanýn zamaný gelmektedir. Hogland'a göre

1. Gerçeði söylemek istiyorlar ama çok dikkatliler
2. Dünyadýþý yaþamý açýklamayý planlýyorlar
3. Bilgiyi kitleleri kontrol etmek için kullanýyorlar

Yine, Hogland' ýn varsayýmýna göre, en son aþamada, NASA ve ABD, Mars'ta zeki canlýlarýn yaþadýðýný açýklayacak, iki ýrk arasýndaki iliþki resmen duyurulacak, insanlýk dinsel inançlarýn getirdiði kýsýtlamalardan kurtularak dünyanýn gerçek tarihini ve kökenini öðrenecektir. Tabi bu arada kitlesel isyanlar olacak, açýklamalara inanmayan milyonlarca baðnaz ve þeriatçý buna karþý çýkacaklar, ama gereken önlemler alýnmýþ olacaktýr.

Bu varsayým hiç de mantýksýz deðil. Çünkü, insanlar uzaylýlarýn gerçek olduðuna ve peygamber olarak bildikleri o çok kutsal kimselerin aslýnda uzaylý veya þarlatan olduðuna inandýrýldýðý vakit büyük bir toplumsal þok yaþanacak, bu da dinlerin ani çöküþüne yol açabilecektir. Sýradan insanýn yaþayacaðý bu þok büyük isyanlara, kitle hareketlerine ve özellikle dünya çapýnda egemen olma hayallerini taþýyan baðnaz çevrelerin cihat baþlatmalarýna yol açabilecektir.

Sonunda, galaktik düþünce kendisini tek gerçek kurtuluþ yolu olarak tüm insanlýða benimseterek dinsel düþüncenin yerini alacaktýr. Bu aþamada artýk, dinler de olmayacaðý için Tanrý inancý da ortadan kalkmýþ olacaktýr... Peki ya sonra?...

“Ya sonra?” ya geçmeden önce bu UFO olayýnýn ne zaman nasýl baþladýðýna, bu konudaki bazý araþtýrmacýlarýn saptamalarýnýn ne olduðuna bakmak ve satýr aralarýndaki düþünceleri irdelemek bize bambaþka bir perspektif verecektir. Bu perspektif ve yöntem bizi çok ilginç sonuçlara götürecektir…

UFOLARLA ÝLGÝLÝ ÝLK HABERLER
UFO’larla ilgili ilk haberler II. Dünya Savaþýnýn bitiminden sonra 1947 yýllarýnda gazete baþlýklarýnda görülmeye baþlanýr. Ýlk resmi araþtýrmalar ise 1933 yýlýnda Ýskandinavya, ABD ve Ýngiltere de görülen uçan cisimler üzerine zaten baþlamýþtýr. Bu olaylarýn temelde 4 çeþit açýklanmasý yapýlýr:
1. Bunlar süper güçler tarafýndan inþa edilmiþ uzay gemileridir
2. Bunlar göktaþý, meteor, araþtýrma balonu, uydu veya olaðan atmosferik olaylardýr ve insanlar tarafýndan UFO zannedilmiþlerdir.
3. Bunlar dýþ dünyadan gelen baþka bir uygarlýða ait uzay gemileridir
4. Bunlar paranormal olaylardýr.

1950 yýllarýndan baþlayarak, ABD Hava Kuvvetleri tarafýndan UFO olaylarýný araþtýrmak üzere “Belirti Projesi”, “Garaz Projesi”, “Özel Rapor No.14” ve “Mavi Kitap Projesi” gibi araþtýrma gruplarý oluþturulmuþtur. Bunlardan en sonuncusu “Mavi Kitap Projesi” ABD Hava Kuvvetleri Halkla Ýliþkiler Bölümü tarafýndan hazýrlanmýþ ve rapor 1969 da tamamlanmýþtýr.

Araþtýrmacý Brad Steiger tarafýndan hazýrlanmýþ olan ve ilk basýmý 1976 da yapýlan “Mavi Kitap Projesi” isimli kitapta ise baþlangýçtan bu yana tüm bu çalýþmalar deðerlendirilmektedir. Karmakarýþýk, düzensiz, plansýz, alelacele derlenen bilgilerden oluþmasýna raðmen Steiger’ ýn eserinde önemli bir çok ilginç nokta ve ipucu bulunmaktadýr.

ABD Hava Kuvvetlerinin Mavi Kitap Projesi Ekibi UFO görümlerinin genelde parlak yýldýz, araþtýrma balonu, uydu, kuyruklu yýldýz, göktaþý, normal uçak, hareket eden bulut, füze, serap, kuþ sürüsü olarak raporda belirtmiþ ve þu sonuçlara varmýþtýr:

1. Hava Kuvvetleri tarafýndan raporlanan, araþtýrýlan ve deðerlendirilen UFO görümlerinin ulusal güvenliði tehdit edici herhangi bir unsur içerdiði saptanmamýþtýr.
2. Hava Kuvvetlerince gözlemlenen bu “tanýmlanamayan” nesnelerin günümüz bilimsel ve teknolojik bilgisinin ötesinde olduðuna dair bir bulgu yoktur.
3. Bu “tanýmlanamayan” görümlerin dýþ dünyaya ait uzay araçlarý olduðunu gösteren herhangi bir kanýt yoktur... (2)

Peki o halde bu tanýmlamayan uçan nesneler gerçekte nedir? Bu konudaki gizem, sýr ve muamma nedir? ABD Hava Kuvvetleri bu görümlerinin yaklaþýk % 90ýnýn parlak yýldýz, araþtýrma balonu, uydu, kuyruklu yýldýz, göktaþý, normal uçak, hareket eden bulut, füze, serap, kuþ sürüsü ve benzeri nesneler olduðunu söylemiþtir. Peki geriye kalan bu % 10luk gruptaki tanýmlanamayan nesneler nedir o zaman?

KARARTMA POLÝTÝKASI
Bu konuyu irdeleyen bir baþka araþtýrmacý, Timothy Good, “Above Top Secret” (Çok Gizli Üzerine) adlý kitabýnda UFO’lar konusunda resmi makamlarýn uyguladýðý gizleme ve karartma politikasýndan bahsetmekte ve resmi makamlarý bu anlamsýz tutumlarý nedeniyle kýnamaktadýr. Söz konusu kitabýn önsözünü yazan eski Donanma Komutaný ve 1971-73 yýllarýnda Ýngiltere Genel Kurmay Baþkanlýðý yapmýþ olan Amiral Lord Hill Norton, bütün ülkelerde resmi makamlarca UFO konusunda uygulanan gizlilik politikasýnýn nedenleri hakkýnda beþ olasýlýk öne sürmüþtür:

1. Bunlardan ilk olasýlýk, UFO’larýn bir veya her iki süper güç tarafýndan inþa edilmiþ, yani insan yapýmý, araçlar olduðu. Askeri bir silah olduðundan bunlarýn gizli tutulmasý gerekiyor.
2. Ýkinci olasýlýk, tüm büyük siyasal güçler bir UFO yakalayýp onun sýrlarýný çözme çabasý içindeler. Bu yüzden ellerinde bulunan mevcut bilgiyi kamuoyuna açýklamak istemiyorlar.
3. Üçüncü olasýlýk, süper güçlerden biri bir UFO ele geçirdi ve resmi makamlar olayý henüz adamakýllý çözmeden halkýn ilgisi ve kamuoyu baskýsýnýn ellerindeki belgeleri açýklamaya zorlayacaðýndan korkuyorlar.
4. Dördüncü olasýlýk, elde çok bilgi var ve eðer UFO’lar düþman ise bunlara karþý þu an için herhangi bir savunma sistemi geliþtirilmiþ deðil. Hükümet kamuoyu tepkisinden korkuyor.
5.Beþinci olasýlýk, yapýlan araþtýrmalar, UFO’larýn fiziksel fenomenler deðil ancak paranormal fenomenler olduðu ve bunun meydan okuyan bir açýklama yapmayý gerektirdiði yolundadýr. Bulgularýn gizlenmesinin nedeni, hükümetlerin de ne olduðunu bilemediði çok tuhaf bir þeylerin ortalýkta döndüðünü kamuoyuna açýklama isteksizliði. Burada da söz konusu olan kamuoyu korkusu. (3)

PARANORMAL, PARAPSÝKOLOJÝ
Ýþte, burada benim üzerinde duracaðým husus çok tuhaf bir þeylerin ortalýkta döndüðü hakkýndaki olasýlýk olacak. Yani, UFO olaylarýnýn aslýnda paranormal, normal dýþý, maddi olmayan, ruhsal, psikolojik ve parapsikolojik olaylar olduðu hakkýndaki olasýlýk.

Bu psikolojik, ruhsal yön ile ilgili olarak, Ýsviçreli psikolog Dr. Carl Gustav Jung 1946 dan itibaren ilgi duyduðu UFO konusunda Hava Fenomenlerini Araþtýrma Örgütü’nün danýþmaný olarak yaptýðý araþtýrmalarý, 1959 da, “Uçan Daireler: Gökyüzünde Görülen Þeylerin Modern Bir Efsanesi” adlý kitabýndan toplamýþtýr. Jung bu olaylarýn insanlar tarafýndan tamamen psikolojik algýlamalar veya bilinçaltýnýn hayali yansýtmalarý olduklarý yorumunu yapar. Buna karþýn Jung 1954te ki bir yazýsýnda uçan dairelerin aðýrlýklarýnýn olmadýðýný, fiziksel yasalara göre hareket etmediklerini, ancak bunlarýn "bilinçli bir zeka" tarafýndan, "insanýmsý pilotlar" tarafýndan yönlendirildiklerine dair belirtiler saptandýðý yorumunda da bulunmuþtur. (4)

UFO gören tanýklarýnýn anlattýklarýna göre, genelde izlenen, gökyüzünde parlak bir ýþýk, ateþ veya alev püskürtmeyen, seyir lambalarý olmayan ve hiç ses çýkarmadan hareket eden ýþýklý nesnelerdir. UFO fotoðraf ve filmleri de incelendiðinde bu görümlerin ýþýk kümesi veya ýþýktan oluþmuþ bir görüntü, bir imge, bir hayal olduðu fark edilebilir. (5)

30 Ocak 1965 de uzaylýlarla iletiþim kurduðunu iddia eden ABD Kaliforniya’dan baþka bir tanýk Sid Patrick de benzer olgular anlatmýþtýr. Kendisi önce parlak bir ýþýk görür. UFO’dan çýkan uzaylý yaratýklar ona korkmamasýný ve düþman olmadýklarýný söylerler. Boylarý 1.5 m kadar olan bu yaratýklar kendi aralarýnda telepatik olarak iletiþim kurmaktadýrlar. Daha sonra Patrick konsültasyon odasýna alýnýr ve kendisine þu sorulur:

“En Yüce Ýlaha saygýlarýný sunmak ister misin?” Bu hiç beklemediði soru karþýsýnda þaþýran Patrick þöyle der: “Bizde bir tane var; ona Tanrý deriz. Ayný þeyden mi söz ediyoruz?” Uzaylýdan gelen yanýt þöyledir: “Sadece bir tane vardýr”. Bunun üzerine Patrick diz çöker ve her zamanki duasýný eder. O geceye kadar asla bu En Yüce Ýlah’ ýn varlýðýný hissetmemiþtir. Ama o gece hisseder. Ýki saat sonra evine býrakýlýr. (6)

Uzay gemisinin içinde bulunan konsültasyon odasýnýn En Yüce Ýlah’ a tapýnma yapýlacak veya saygý sunulacak ruhsal bir mekan olmasý çok tuhaf. Sonra niye En Yüce Varlýk deniyor da Tanrý denmiyor? Demek ki, bir çok yüce varlýk veya ilahlar var. Ama bunlarýn baþý En Yüce Varlýk olarak tanýmlanýyor.

UZAYLILAR PÝS KOKUYOR
Uzaylý gördüklerini iddia eden diðer bir çok tanýðýn birleþtiði bir diðer husus da bu varlýklarýn genelde çok çirkin görünüþleri olduðu ve çok kötü koktuklarý. Tanýklara göre uzaylý olarak tanýmlanan bu yaratýklar Frankeþtayn’ dan daha korkunç görünüyorlardý. Ýnsana benzer, kan kýrmýzý suratlý, yeþil gözlü, kollarý olmayan, boylarý 2-3 m arasýna deðiþiyordu. Ve sülfür kokusuna benzer iðrenç bir koku çýkarýyor, yürümüyor, ancak yüzer gibi ilerliyorlardý. (7)

Yürümeyen ancak bir hayalet gibi yüzerek ilerleyen, süzülen ve havada uçan maddi olmayan varlýklar ve nesneler bir þeyler çaðrýþtýrmaya baþladý mý? Ortaçaðlarda da insanlar bol bol cin, þeytan, hortlak olarak adlandýrdýklarý korkunç varlýklar gördüklerini iddia etmezler miydi? Yukarýda yapýlan bu tanýmlar bize onlarý hatýrlatmýyor mu?

Yani eski devirlerin "cin görme" fenomeni günümüzün postmodern çaðýnda "UFO görme" olarak deðiþime uðramýþ gibidir. Jung'un ortaya koymak istediði olgu budur.

Ýþte burada Amiral Norton’un söz ettiði gibi, ilginç, meydan okuyan, tuhaf bir sonuca doðru yaklaþýyor gibiyiz. Çünkü, daha önce de gördüðümüz gibi UFO’larýn fiziksel madde olduðuna dair elde hiçbir somut kanýt yoktur. Üstelik, UFO’larýn dünyadýþý veya bizden daha ileri bir teknolojiye sahip olduklarýna dair de somut herhangi bir kanýt yoktur.

DÝPNOTLAR VE KAYNAKÇA
      1) Söz konusu bilgiler 8.8.2001 tarihinde basýn ve medyada çýkan haberlerden derlenmiþtir.
      2) Project Blue Book, Brad Steiger, Ballantine Books, 1990
      3) Above Top Secret, Timothy Good, Harper Collins, s: 9-10 (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr)
      4) Ibid. s: 435
      5) Ibid.t s: 27
      6) Ibid. s: 290
      7) Project Blue Book, Brad Steiger, Ballantine Books, 1990, s: 101-104