..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumsal Olaylar > Mikail Boz




11 Haziran 2009
Sansüre Karþý Sansür  
Mikail Boz
Günlük yaþantýmýzý artýk pekçok yönüyle saran Sansür ve kurumlarý bizi ne yerine koyar? Akýlcý bir sansür mümkün mü? Sansüre karþý neler yapýlabilir?


:BGHI:

Sansür konusunu iþlerken deðinmemiz gereken belki de en önemli konu sansürün bize ne verdiði, bizi ne yerine koyduðu ve buna karþýlýk bizim ona karþý ne yapabileceðimizdir. Ýlk bakýþta sansürün dýþtan, kurumsallaþmýþ bir yapýda sýklýkla bireylere, alt kültürlere ve karþý kültürlere karþý olduðunu görebiliriz. Zira amaç insanda anlamýný bulan bir bilginin, çoðu zaman toplumun çýkarlarýný gerekçe göstererek yasaklanmasý, paylaþýlmasýný engellemektir. Modern toplumlarda sansürün yetkili kurumunun devlet olmasý ise, birincisi onu denetlemeyi oldukça güçleþtirir, ikincisi verdiði kararlarýn hangi bakýþ açýsýna göre doðru olduðunu tartýþmaya açýk býrakýr, üçüncüsü ise ona karþý bir etkinlik geliþtirmeyi yasal yaptýrýmlarla güçleþtirir. Hele hele devletin demokratik ve özgürlükçü geleneði görece geriyse yapýlan yaptýrýmlarýn mahiyeti de oldukça büyük olmaktadýr. Bu yüzden yaþadýðý toplumsal sistemin dýþýna çýkýp, fikirlerini yayma düþüncesinde olan insanlar günümüzde de yoðun baský ve þiddete, hatta ölümle karþý karþýya kalmaktadýr.

Ancak buna karþý olarak genel olarak toplumda sansürün ne olduðu, hangi araçlarla karþýmýza çýktýðý, bizi ne yerine koyup, nasýl bir toplumsal kiþilik yaratmaya çalýþtýðýný anlamak ve toplumsal bilinci yükseltmek için cesurca bazý sorgulamalar yapmamýz gerekir.

Öncelikle sansürün bizi ne yerine koyduðunu yine onun kavramsal içyapýsýna ve uygulamalarýna bakarak anlamaya çalýþalým.

Deðersizleþtirme

Her þeyden önce sansür tek tek bireyleri ve genelde toplumu deðersizleþtirir. Zira ortada topluma yayýlmaya çalýþýlan bir bilgi vardýr. Bu bilgiyi verecek olan kaynak, bu bilgiyi diðer insanlarla paylaþtýðýnda bunun onlara iyi bir etki yaratacaðý varsayýmýyla hareket eder. Sansür kurumu ise bu bilginin paylaþýmýný engeller. Zira eðer o bilgi paylaþýlýr ve pek çok kiþi tarafýndan bilinirse, kendisinin gücünün zayýflayacaðýný varsayar. Sözü edilen deðerli bir bilgidir. Hatta tehlikeli bir bilgidir. Toplum ise bu tehlikeli bilgiyle karþýlaþtýðýnda, -sansürcü kurumun bakýþ açýsýndan bakarsak,- doðru kararý verip bilgiyi etkisizleþtirecek üstün insan nitelikleriyle deðil, hemen yanlýþ yola sapmaya hazýr, cahil güruh olarak görülür. Burasý çok önemlidir, zira bilinen ilk sansür örneklerinden biri olan Sokrates’in yargýlanýp idam edilmesindeki gerekçelerden birisi gençleri ahlaksýzlaþtýrmaktý. Ýlkçað filozoflarýndan birisi olan Sokrates diyar diyar gezip insanlarla sohbet ederek kendi sahip olduðu hipotezi doðrulamaya çalýþýyordu. Bu hipotez: “Doðru bilgiye sahip bir insanýn kötülük yapmayacaðý,”dýr. Ýnsanlar ise belli konularda neyin doðru olduðunun önsel (a priori) bilgisine sahiptirler. O zaman yapýlmasý gereken o bilgiyi “açýða çýkarmaktýr”. Ama sonradan öðreniriz ki, “Bildiði bir þey varsa o da hiçbir þey bilmediði” olduðunu söyleyen Sokrates toplumun ileri gelenlerince yargýlanýp, gençleri ahlaksýzlaþtýrmak suçundan ölümle cezalandýrýlýr.
Burada dikkat edilmeli ki iki yanlý bir yargý vardýr. Birincisi yargý Sokrates’in ahlaksýz birisi olduðu yönündedir, ikinci yargýnýn muhatabý gençler ise ahlaksýzlaþtýrmaya yatkýn zayýf karakterde insanlar olarak görülür. Toplumsal güç ise Sokrates’e karþý fikre karþý fikir ekseninde deðil, fikre karþý idam olarak karþýlýk verir. Hemen her sansür kararýnda bu temel gerekçeyi hemen görürüz; “Halkýn yanlýþ yola sapmasýný engellemek için yaptýk bunu!” Burada bir tezatlýk da vardýr. Zira “topluma ayak uydurma”, “sürü psikolojisinin” yüceltildiði bir ortamda yetiþir, her þeyin kýstasýnýn halk olduðu söylenir ama son kertede halk zayýf karakterli kendi kararýný kendi veremez insanlar olarak damgalanýr. Halk burada yanlýþ yola sapmaya yatkýn zayýf karakterli deðersiz insanlar önyargýsýnýn muhatabýdýr.

Körleþme

Sansür bizi temelde bir bilgi kaynaðýndan ve bilgiden mahrum býraktýðýna göre, hoþa gitsin ya da gitmesin bizi körleþtirir. Çünkü daha az bilgi bizi dünya hakkýnda daha düþük bir bilgi durumuna götürür. Sürekli sýnýrlanan bilgilerden mahrum olduðumuz için pek çok þeyden uzak, pek çok konuya duyarsýz, ilgisiz kalýrýz. Hele ki sansürün çoðu zaman bizim haberimiz bile olmadan iþlediðini akýlda tutarsak, giderek içine düþtüðümüz körleþme, duyarsýzlaþma ve yabancýlaþmanýn giderek savunucusu bile olabiliriz. Dünyaya karþý doðru bir yargý ve görüþ geliþtirmek pek çok bilgi kaynaðýndan yararlanmayý gerektirir. Ancak bu olmadýðý takdirde, yani tüm bilginin bizde istenilen bir tutumu oluþturmak için düzenlenip þekil verildiði bir anda çevremizde olan biten þeyler bize hiç olmamýþ gibi görünür. Ýþte sansür bizi tam can evimizden vurur. Shakespeare’nin Hamlet’de “"Ey Tanrým, ceviz kabuðunun içine hapsolsam da, kendimi bütün âlemlerin kralý gibi görebilirdim,” der. Ýþte yaratýlan ortam tam da budur. Ötesinde duyarsýz ve kör kalmak.

Gerçekliðin kaybý

Az önceki körleþme sürecinin bizi götüreceði bir nokta da gerçekliðin kaybýdýr. Örnek vermek gerekirse, modern batý kaynaklý medya sisteminde 3. Dünya ülkeleri ve o ülkelerin insanlarý “söylem düþkünleri” olarak tabir edilirler. Yani medyada haberleri çokça çýkmaz, çýkarsa da olumsuz haberlerle çýkarlar. Bu ülkelerde meydana gelen bir olumlu durum sýklýkla haberleþtirilmeye deðer görülmeyip, içsel bir sansüre uðrar. Sürekli olumsuz haberlerle gündeme gelen bu ülkeler, batý kaynaklý haber ajanslarýna baðýmlý toplumlarda, tek ve olumsuz bir yargý ve imajla temsil olunurlar. Belki yýl içinde onlarca iyi þey olur ama bunlar haberleþtirilmediði sürece hiçbir anlam ifade etmez.

Öte yandan yine yakýn geçmiþteki bir olgu da gerçekliðin kaybýna iyi bir örnektir. 20. YY açýsýndan en önemli sonuçlardan birisi de 1917 Sovyet Rus Devrimi, onun tüm dünya sistemi içinde yarattýðý deprem ve 2. Dünya Savaþý sonrasý Soðuk Savaþ’týr. Soðuk Savaþ’ýn sansür konusuyla baðlantýsý hem Sovyetler Birliði’nde, hem de Amerika’da yoðun bir sansür kurumunun iþlenmesidir. Her iki kampýn medyasýnda çýkan haberler þekillenir ve karþý taraf açýk düþman görüldüðü için olumsuz haberler öne çýkarken, olumlu haberler gözden ýrak tutulur. Medya ve onun kontrol edenler halký da kontrol ettikleri için artýk o kamp içinde yaþayan insanlar öteki tarafta ne olduðunu, yani bildiklerinin gerçekle uyuþup uyuþmadýðýný bilemez. Ayný durum ise þimdilerde birbirine düþman olan iki ülke medyasýnda da olur. “Düþman ülke kötüdür, iyi þeyler yapamazlar” önyargýsýndan hareketle bütün olumsuz öðeler öne çýkarýlýrken, gerisi sümenaltý edilir. Sonuç ise bu haber kaynaðýna baðýmlý insanlar için bilgi ve gerçeklik kaybýdýr. Zira olumsuz haber yýðýný altýnda bu ülkelere ve onlarýn toplumuna karþý hiçbir gerçekçi fikir geliþtiremeyiz.

Doðru Deðerlendirememe

Sansürün yarattýðý bir baþka sonuç da doðru deðerlendirme gücünün zayýflamasýdýr. Gerçekliðin kaybýyla da yakýndan ilintili bu durum, görece daha olumlu bir aþamayý temsil eder. Burada esas olan ise medya sistemi için artýk olumsuz haberlerin deðil, olumlu haberlerin de yer almasý fakat bunun realiteye denk gelecek bir oranda olmamasýdýr. Örneðin bir kiþi düþünün ki haftanýn üç günü bara eðlenmeye, üç günü de spora gitsin. Bu kiþinin ünlü olduðunu yaptýðý ettiðinin de haberleþtirildiðini varsayalým. Bara gittiði her gün haberi çýkarken, spora gittiðine iliþkin tek bir haber yayýnlansýn. Bu haberleri okuyan bir insan bu ünlü kiþinin hem spor yapýp, hem de eðlendiðini düþünecektir ama asýl yargý onun “gecelerin adamý” olduðu yönündedir. Ama bunu magazinleþtirmekten uzak bir örnekle ifade etmek gerekirse, Türkiye’de her gün pek çok gösteri ve eylem olur. Ama hem aktüel olaylarýn haberleþtirilmesi daha sýk, hem medya organýnýn ideolojik görüþü, ham de baskýn ideolojinin bir ürünü olarak bu gösterilerin pek çoðu basýna yansýmayýp, sansüre uðrar (hatta 2007 1 Mayýs’ýnda olduðu gibi basýn araçlarý bir araya toplanýp fiziksel olarak haber yapmalarý engellenir). Basýna ise çoðu zaman barýþçýl gösteriler deðil, göstericilerin etrafý yakýp yýktýðý, polisin saldýrdýðý, gaz bulutu altýnda koþuþturan, dayak yiyen insanlarýn görüntüsü yansýr. Bu haberler ise çoðu zaman izleyiciye, göstericilerin kötü ve etrafý yakýp yýkmaya yatkýn kiþiler olduðu, polisin ise onlarý uyarýp daðýtmaya çalýþtýðý, buna uymayan ahlaksýz göstericilerin ise polis dayaðýyla yola getirilmeye çalýþýldýðý bir anlamý ifade edecek tarzda verilir. Ýzleyici ise dayak yiyen insanlarý gördükçe gösteri yaparsa onlarla ayný kefeye koyulacaðý ve dayak yiyeceði düþüncesine sahip olur. Göstericileri tanýmaktan mahrum kaldýðý için onlara karþý doðru bir düþünce de geliþtiremez.

Toplum araçsallaþtýrýlýr

Sansür toplumu sadece belli bir bilgiden mahrum býrakma edimini, onlara bir bilgi verme zorunluluðuna eriþtiðinde farklý bir düzeye vardýrýr. Zira pek çok bilgiden mahrum insanlar artýk, çoðunlukla sýký denetlenen, medya organlarýna baðýmlýdýr. Onlarýn dýþýnda bir bilgi edinemez. Böylece sansür giderek bilgiden mahrum býrakma deðil, bilgiyi insanlara NASIL verileceði konusunda da bir etkinlik saðlar. Sansür toplumu deðersizleþtirir ve onlarý cahil olarak görür demiþtik. Ýþte yeni aþama o insanlarý “doldurmaktýr”. Verilen haberler ve bilgi artýk bir kamuoyu oluþturmanýn aracý haline gelir. Sýklýkla sansürcü kurumun üstün çýkarlarý gereði hem bilgi hem de toplum bu çýkarlara ulaþma yolunda bir araç olarak görülür. Böylece sansür insanlarý deðerli bir birey olarak deðil, bir eþya, bir araç olarak þeyleþtirir.

En uç yer: Kendine karþý Sansür

Sansürün bize yaptýklarýna dair söyleyebileceðimiz bir þey de artýk bir süre sonra sansürün bize neyi yapabileceðimizi, neyi söyleyebileceðimizi, ne okuyacaðýmýzý belirleyip, bunlara karþý yaptýrýmlar oluþturduktan sonra bizden bir þeyler bekler hale geldiðidir. Madem artýk bazý sözler, müzikler, düþüncelerin dile getirilmesi tehlikeli bir þey, bireylerin de artýk yapmasý gereken bunlara riayet gösterip düþünce ve sözlerini bir süzgeçten geçirip bunlarý dile getirmekten sakýnmasýdýr. Artýk aslolan yukarýda dile getirdiðim bütün etkenlerin birey üzerinde birleþip bir bütünlük halinde sansürcü zihniyetin taþýyýcýsý haline gelmesidir. Belki tam olarak nasýl bir kiþilik yapýsýndan bahsettiðimizin ve bunun ne gibi tehlikelere iþaret ettiðini bir romandan yapacaðýmýzý alýntý ve örnekle göstermek yerinde olacaktýr. Goerge Orwell’in 1984 romaný kendine karþý sansür uygulayan bireyler açýsýndan iyi bir örnek sunar. Roman kahramaný Winston Smith düþünce suçu ve ahlaksýz davranýþlarda bulunup tutuklandýktan sonra ismine tezat “Sevgi Bakanlýðý’nýn tutuklu odasýnda kendine karþý yapýlacaklarý beklemeye koyulur. Bu bekleme sürecinde kendisinin de daha önceden tutuklanýp buharlaþtýrýlacaðý konusunda tahminde bulunduðu Bay Parsons getirilir. Parsons her yönüyle mevcut oligarþik yönetime tabi, onun etkinliklerine her yönüyle katýlan, sistemin bekasý için elinden gelen her þeyi “fazlasýyla” yerine getiren ve tele ekranlardaki her bilgiye körü körüne inanan bir tiptir. Ayný þekilde yetiþtirdiði çocuklarý da casuslar olarak yetiþtirilmektedir. Bir gün evde uyurken kendi denetiminde olmadan “Kahrolsun Büyük Birader!” diye baðýrýr ve çocuklarý onu ispiyonlar. Parsons düþüncelerine ve duygularýna öyle bir sansür uygulamýþtýr ki bilinç düzeyinde Büyük Birader’e duyduðu nefreti duyumsamaz olmuþ, onu bilinçaltýna atmýþtýr. Ama bu çok uzun sürmemiþ bilinçaltý içinde sýkýþýp kalmýþ bu nefreti dýþa vurmuþtur. Parsons’un bu olay olduktan sonra Smith’e karþý söyledikleri de bir o kadar ilginçtir, "Kahrolsun Büyük Birader! Evet, böyle söylemiþim. Defalarca yinelemiþim. Aramýzda kalsýn, ama daha ileri gitmeden beni yakaladýklarýna çok sevindim. Yargýç karþýsýna çýkýnca ne diyeceðim, biliyor musun? 'Teþekkür ederim,' diyeceðim, 'çok geç olmadan beni kurtardýðýnýz için çok teþekkür ederim."' Parsons yaþadýðý bu bilinçaltý isyaný hala bastýrma telaþýnda, baþýna kötü bir þey gelip buharlaþtýrýlmadan olaydan kurtulma derdindedir. Çünkü kendinden vazgeçtiði anda yaþamasýna izin verilecektir.

Ýþte sansürcü zihniyet tam da bunu saðlar, siz belli ön kabullere sahip olduðunuzda sistem tarafýndan sevilir, aksi durumda dýþlanýrsýnýz. Kiþiliðiniz, sizi siz yapan her þey yok sayýlýr. Sýnýrý çizilmiþ düþünceler ve duygular her þeyinize ket vurmanýza sebebiyet verir. Dýþa vuramadýðýnýz içe attýðýnýz her duygu ve düþünce sizi ezer, bitirir. Hasta eder. Zira psikolojide insandaki hemen tüm güdü ve içgüdülerin tek bir ortak yerde buluþtuðu ve kiþinin varoluþunun amacý diyebileceðimiz bir temel güdü vardýr bu güdü: özgerçekleþtirme güdüsüdür. Yani bir bütün olarak bireyin kendini yeniden var etmesi, saðlýklý ve güçlü bir birey olarak kendini her alanda geliþtirmeye çalýþmasýdýr. Bu güdü için en önemli þeylerden birisi ise kendini ifadedir. Ýþte kendini özgürce ifade edemeyen bir birey de her daim bir yoksunluk ve hastalýk belirtisi olarak azap çekecek bilinçaltýnda da olsa sürekli bir gerilim ve savaþým halinde olacaktýr. Sansür de iþte bizi tam olarak bu varoluþ amacýmýzdan uzaklaþtýrma etkisini doðrudan veya dolaylý olarak gösterir. Sonuç ileri derecede bir nevrotik ruhsal bozukluktur.

Porno, Çocuk Pornosu ve Sansür

Bugün “dünyaya açýlan penceremiz” internetin yarýsýndan fazlasý porno sektörünün elindedir. Ýnsan içgüdüleri arasýnda her daim önemli bir yer tutan cinselliðin bu kadar yer tutmasý ise aslýnda bir nevi normaldir. Çünkü cinsellik hemen hemen hayatýmýzýn her alanýnda önümüze çýkarýlýr, bu doyurulmamýþ arzularýmýz vurgulanýr. Öyle ki otomobil lastiði satmak isteyen bir firma bile lastiðin yanýna güzel bir kadýn yerleþtiriverir. Cinsel arzularý peþinde koþan bir insan da hem daha kolay yönetilir, hem de daha az þey düþünür. Öte yandan bir yasak konusu olan cinsellik bastýrýlan her tabu gibi sakýn bir biçimde ortaya çýkmaya elveriþlidir.

Düþünün ki her gün Google gibi arama motorlarýn arama yapan insanlarýn %18i pornografik içerik arýyor. 500 milyona yakýn porno sitesi bulunuyor. Porno sitelerinin %89 u ise Amerika kaynaklý. Çocuk pornosu içerikli isteler ise her yýl ikiye katlanýyor.

Biliyoruz ki çocuk pornosu hepimizin zayýf karný. Çünkü ahlaksýzlýðýn uç biçimi olan bu noktaya iliþkin bir sansür vakasý duyduðumuzda ise nefretimiz akýlcý davranmamýzý engelliyor. Sansür kurumlarý ise bunun farkýnda olarak, örneðin Türkiye’de çýkan son internet yasasýyla, çocuk pornosunu engelleme gerekçe gösterilerek öylesine yasalar hazýrlanýyor ki, caný sýkýlan artýk internet sitesi kapattýrýyor. Ayrýca düþünülmesi gereken bazý konularýmýz var, pornonun bu kadar yükseliþte olmasýnda, cinselliðin metalaþtýðý, yoðun biçimde reklamlarda kullanýldýðý reklam sektörünün payý yok mu? Eðitim sistemi bunda nasýl bir yer edinmiþ? Çocuk pornosuna eðilim salanlarýn genellikle hep zengin insanlar olmasýný nasýl deðerlendireceðiz? Yoksa çocuk pornosunu yasaklayanlar onun üremesine imkan verenler de olabilir mi?

Sansüre Karþý Sansür (Akýlcý Bir Sansür)

Sansürü bu kadar açtýktan sonra belki de üzerinde yoðunlaþmamýz gereken öteki sorun sansüre karþý nasýl bir tavýr geliþtireceðimizdir. Zira sansürün çoðu zaman egemen düþünce tarafýndan uygulandýðýný, bireye karþý iþlediðini, onu güçsüzleþtirip, deðersizleþtirip, doðru düþünme gücünden mahrum býrakýp, bir araç haline getirdiðini görebiliyoruz. Ayný zamanda biliyoruz ki sansüre uðramakla kalmayýp etkili bir þekilde mücadele edilmesi gereken çocuk pornosu gibi ahlaksýzlýðýn uç biçimi var. Ve yine biliyoruz ki bugün pek çok sansür bu porno kýlýfý altýnda yapýlýyor. Ýþte burada sansüre karþý önlemler geliþtirmemiz gerekiyor. Bunu da iki kategoriye ayýrabiliriz. Birincisi ideal anlamda üstyapýya iliþkin düzenlemeler, ikincisi ise güncel talepler ve önlemler.

Üstyapýya iliþkin önlemler:

a.     Her þeyden önce toplumda tabu haline gelmiþ, esasta anne-baba ve eðitim sistemi sorumluluðunda olan ve en kolay yolun hiç konuþmamak olduðu cinsellik eðitimi gibi konularý açýk yüreklilikle konuþmamýz gerekir.

b.     Cinsellik gibi meta olarak kullanýlan insani deðer ifade eden konularý metalaþtýrmadan uzaklaþtýrýlmasý gerekir.

c.     Sansürü uygulayan kurumlarýn etkili biçimde denetimi, hangi konulara karþý sansür uygulandýðýnýn nedenleriyle birlikte açýklanmasý, ilgili sansür yasalarýnýn ve uygulanmasýnýn tek bir kurumun eline býrakýlmamasý gerekir. Yani toplum neyi bilmediðini, hangi bilgiden mahrum býrakýldýðýný isterse öðrenebilmelidir.

Bizim yapabileceðimiz önlemler:

a.     Tek bir bilgi kaynaðýna baðýmlý kalmayýn. Olasý sansürü etkisizleþtirmenin en önemli yolu hiçbir zaman tek bir bilgi kaynaðýna baðýmlý olmayýp, bir yerden gelen bilginin farklý kaynaklarca deðerlendirilmesini incelemektir.

b.     Deðersizleþtirilme yerine, insanlýk bilincinizi ve doðuþtan doðru bilgiye ulaþma hakkýnýzýn olduðunu bilin ve onu savunun. Hem mitolojinin, hem de dinler tarihinin iþaret ettiði gibi insan bilmeye, gerçeðe, özgürlüðe eriþmek için cennetteki mutlu yaþamýný (bilinçsiz yaþamýný) bir kenara koymuþ, “gerçek”i seçmiþtir. Bu hikayenin iþaret ettiði þey insanýn katýksýz bir bilme isteðine sahip olmasýdýr. Ýþte varlýðýna, varoluþuna sinmiþ bu bilme isteðininin bir hak olduðunu ve devredilemeyeceðinin bilincine sahip çýkýn.

c.     Size aktarýlan bilgide ve haberde sýfatlarý görmeyin, yazaný eleþtirin, haberi yazana ait olan yorumlardan ve yargýlardan etkilenmemeye çalýþýn, bu yorumlarý “sansürleyin”. Böylece kendinize ait bir yorum alaný kalmýþ olur.

d.     Baskýn enformasyona karþý temkinli durun. Zira bu sizi yönlendirmeye çalýþan bir haber olabilir. Onu sürekli tekrarlayýp kendinizi araçsallaþtýrmak yerine sorgulayýn, sorgulayanlarý anlamaya çalýþýn.

Kaynak:
Wikipedia
Füsun Alver, Gazeteciliðin Temel Kuramlarý
John Fiske, Ýletiþim Çalýþmalarýna Giriþ
Groller Americana Ansiklopedisi



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ulysses'in Uluses'i
Küresel Isýnma ve Kapitalizm
Koku: Ýletiþimde Ýlk Adýmlar
Céline ile Gecenin Sonuna Yolculuk
Popüler Kültür ve Medya

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Seni Düþünmek [Þiir]
Yüzyýllýk Yalnýzlýk [Þiir]
Kan (At) Lý Geceler [Þiir]
Hedef [Þiir]
Mahpus [Þiir]
Yeþil Canavar [Öykü]
Utanç [Öykü]
Günün Sonuna Yolculuk [Öykü]
Dalgakýran [Öykü]
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþka Keþfi (2) [Öykü]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiði Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.