"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
tatlý rüzgarýn salýnýmýnda öylece oturdum bir müddet. Neden sonra, etrafýma yýðýlý yapraklarýn arasýndan kaybolan harfleri tek tek bulup çýkarýp, yeniden yerlerine yerleþtirirken ; içten gelen kuvvetli bir ses, birdenbire ; " hadi sen de, böylesine büyülü ama gerçek bir bahçeye git ! " diye haykýrdý. Ve bu hükümran sesin ardýndan ; " Hemen þimdi mi, ama nasýl, ya okuman gereken kitap ? " diye soran muhalif ama cýlýz bir ses daha duydum. Ve sonra, "Kitap bekleyebilir ama Çamlýca' nýn en büyülü zamaný þimdi. Haydi ! " diyen o kararlý ses, bir kez daha haykýrdý bütün kuvvetiyle. Koca aðaçlarýn gölgelediði, serin bir yoldan yürüyerek çýktýk Çamlýca' ya. Çiçekçilerin, baloncunun, pamuk helva, patlamýþ mýsýr, macun þekeri, dondurma, kaðýt helva... satýcýlarýnýn önlerinden geçtik önce. Geçerken, satýcýlarýn etrafýnda kümelenmiþ çocuklara baktýk. Rengarenk giysili, güler yüzlü, þen kahkahalý çocuklara... Üst baþlarý kir pas içinde, yalýnayak, gözleriyle deðil de aþaðýya kývrýlmýþ dudaklarýyla aðlayan, mahzun bakýþlý çocuklara... baktýk tek tek. Sonra satýcýlarý da, þen kahkahalý çocuklarý da, mahzun bakýþlý çocuklarý da zamanýn kocalýðýna hapsederek, tekrar yukarýlara doðru týrmanmaya baþladýk yavaþ yavaþ. Bir tarafta gözümüzü kamaþtýran güneþ, diðer tarafta yüzümüzü okþayan tatlý bir rüzga ... Çabuk unuttuk az aþaðýda tanýk olduðumuz hayat karmaþasýný. Çiçekler karþýladý bizi tepede. Yol kanarlarýna, aðaçlarý çevreleyen tarhlara dikili; rengarenk, hoþ kokulu çiçekler... Ve aðaçlar karþýladý; o, çok yukarlardaki dallarýyla güneþe kafa tutan aðaçlar... Yaþamak için, o muhtaç olduklarý güneþe, gölgelerine sýðýnanlar adýna kafa tutan aðaçlarýn altýndaki küçük iskemlilere oturduk, bir nefes soluklanmak için. Rüzgarýn eteðinde uçuþan çiçek yapraklarýnýn kokularýnda, insan seslerine ara ara eþlik eden kuþ cývýltýlarýnýn dinletisinde... iskemlinin altýna yan gelip yatmýþ býyýklarýný yalayan kedinin, kediye rahat vermek istemeyen yaramaz çocuklarýn, aþaðýdan yukarýya ve yukarýdan aþaðýya doðru akýp giden insanlarýn seyrinde... Yarý güneþ, yarý gölgede; kýsa bir müddet dinlendik böyle. Sonra yerimizden kalkýp, adým adým tepeyi dolaþtýk. Ailelere rastladýk, akrabalara, arkadaþ gruplarýna, yaþlýlara, gençlere, yalnýz bir baþýna gelenlere... Dolaþmak yordu bizi. Dinlenmek istedik yine. Çay aldýk kendimize, bir de meþhur Çamlýca simitlerinden. Bu kez tepenin tam ortasýnda deðil de, Boðaz' ý daha yakýndan seyredebileceðimiz tepenin kenarýndaki iskemlilere oturduk. Öbek öbek bulutlarýn gölgesinde gri bir renge bürünen boðaz' a baktýk bir süre. Ýki ayrý yakadaki iki ayrý Ýstanbul'u birbirine baðlayan boðaz köprüsüne, yine karþý kýyýdaki Ýstanbul' un silüetine baktýk öylece. Sonra güneþ; bulutlarýn arasýndan sýyrýlýp, bir taraftan gözümüzü kamaþtýrýrken diðer taraftan da mavi parlaklýðýný boðaza iade etti yavaþ yavaþ. Karþý kýyýdaki o belli belirsiz Ýstanbul silüeti, güneþten yansýyan parlaklýðý emip, içine çekti bir anda. Týpký güneþle yarýþýrcasýna, gözlerimizi kamaþtýrmaya baþladý sonra. Mahir bir ressamýn elinden çýkmýþ, bir "Ýstanbul" tablosunu seyrettik. Mavi denize, denize açýlmýþ motorlara, karþý kýyýda belli belirsiz saraylara, camilere, göðe yükselen minarelere, gökdelenlere, evlere, yollara, kuþlara, çiçeklere, güneþe, atýlmýþ pamuk gibi duran beyaz bulutlara... baktýk hayran hayran. Çayýmýzý yudumlarken, tüm bu güzellikleri içimize sindirdik yavaþ yavaþ. Sonra tüm bu güzelliklerin aðýrlýðýyla yerimizden kalkýp, vedalaþtýk Çamlýca' yla. Geldiðimiz yoldan geriye döndük. Kaðýt helva, dondurma, macun þekeri, patlamýþ mýsýr satýcýlarýnýn, baloncunun ... önünden geçtik yine. Arkamýza dönüp, son bir kez daha baktýk Çamlýca' ya. Bir baþka zaman ama bu sefer de ay ýþýðýnýn parýltýsýnda, ýþýl ýþýl bir Ýstanbul' u seyretme sözü verdik kendimize. Sonra...Sonra o, beni bekleyen kitabýmý, kaldýðým yerden tekrar okumaya baþladým. O, sihrine kapýlýp gittiðim; etrafa taþan bahçeyi toparlayýp, sayfanýn sýnýrlarýna çektim önce. Sayfayý çepeçevre saran ince, kýrýlgan dallarý; kitabýn derinliðindeki aðacýn köklerine doðru ittim yavaþ yavaþ. O, tatlý serin esintiyi bir rüzgar kelimesine hapsettim. Kaybolan kelimelerin yerlerine yayýlý çiçek aromalarýný bütün bütün süzüp , bir küçücük çiçek kelimesinin içine sýðýþtýrdým. Uçuþan yaprak yýðýnlarýnýn altlarýnda kalan büyülü kelimeleri bir bir yerlerine koyup, cümlelerin esaretine teslim ettim sonra. En sonunda kitabýn kapaðýný; o sayfada betimlenen bahçenin, satýr aralarýna yansýyan düþsel görselliðinin üzerine kapattým yavaþ yavaþ. ,
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Münevver Saral, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |