..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazý yazmayý baþka insanlara göre daha zor yapan insandýr. -Thomas Mann
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Modern Þiir > Hulusi Geçgel




24 Nisan 2009
Þiir ve Eleþtiri  
Hulusi Geçgel
Þiir ve eleþtiri


:CGIG:
Eleþtiri; bir sanat eserini bütün yönleriyle inceleyerek deðerli ve deðersiz yanlarýný, türü içindeki yerini belirten yazýlardýr. Türk edebiyatýnda eleþtiri türü, Tanzimat döneminde baþlamýþtýr. Fransýzca “critique” sözcüðüyle karþýlanan bu tür, Batý’da “herhangi bir þeyi iyi ya da kötü yanlarýyla deðerlendirme” anlamýný taþýdýðý halde, Tanzimat dönemi edebiyatýmýzda “baþka birinin davranýþýný beðenmediðini söyleme, çýkýþma” anlamýna gelen “muahaze” sözcüðüyle karþýlanmýþtýr. Edebiyat-ý Cedide sanatçýlarý “iyi eseri kötü eserden ayýrma” anlamýnda “tenkit” sözcüðünü kullanmýþlardýr. “Muhakeme”, “ilm-i nakt”, “intikad” gibi sözcüklerle de adlandýrýlan bu tür, Cumhuriyet döneminde daha çok “eleþtiri” sözcüðüyle karþýlanmýþtýr.
Edebiyatýmýza Tanzimat sanatçýlarýyla giren ve Edebiyat-ý Cedidecilerle önemli aþamalar kat eden eleþtiri türü, Batýlý kimliðini asýl Cumhuriyet döneminde kazanmýþtýr. Çünkü eleþtiri, bilgi birikiminin ve kültürel zenginliðin olduðu, demokrasinin insanlara hoþgörüyü bir erdem olarak aþýladýðý iklimlerde yapýlabilir. Artýk bu dönemde eleþtiri –aykýrý örnekleri çok olsa da- bir eseri daha çok deðerlendirmek, sýnýflamak, açýklamak, tanýtmak gibi amaçlarla ve belirli bir yöntemden hareketle yazýlmaya baþlanmýþtýr. Eleþtiri türünün belirli bir biçimi ya da kalýbý olmadýðý için; polemiðe girmek, bir kiþiyi özellikle yüceltmek ya da yermek, ticarî çýkar saðlamak vb. amaçlarla kaleme alýnan yazýlarý bu türle karýþtýrmamak gerekir. Zira belirli terim ve kavramlar çevresinde oluþturulmayan ya da kendisine ait bir dil geliþtiremeyen yazýlar, eleþtiri türü içinde deðerlendirilmemelidirler.
Cumhuriyet Döneminde Bazý Þiir Topluluklarý ve Hareketleri Ekseninde Yapýlan Poetik Tartýþmalar
Yedi Meþaleciler
Cumhuriyet dönemi Türk þiirinin bir beyannameyle ortaya çýkan ilk topluluðu Yedi Meþaleciler’dir. Ortak þiir kitaplarý olan Yedi Meþale’nin önsözünde, “Kariler ayný his ve fikirlerin deðiþtirile deðiþtirile kendilerine sunulmasýndan býktýlar, usandýlar. Ýþte biz edebiyatta bu çürük zihniyetle mücadele etmek istiyoruz” diyen topluluk üyeleri, süregelen þiir anlayýþýný biçimden çok içerik ve duyuþ tarzý yönüyle eleþtirmiþlerdir.
Memleketçi edebiyatçýlarýn elinde kýsýrlaþtýðýna inandýklarý þiire bir açýlým getirmek üzere, “canlýlýk, samimiyet ve daima yenilik” parolasýyla bir araya gelen Yedi Meþaleciler, Ziya Osman Saba dýþýndaki üyelerinin þiiri býrakýp edebiyatýn diðer türlerine yönelmelerinin de etkisiyle, önemli bir yenilik getiremeden daðýlmýþlardýr.
Garip Hareketi
Cumhuriyet dönemi Türk þiirinin Beþ Hececilerle baþlayýp Yedi Meþaleciler, Toplumcu Gerçekçiler, Hisarcýlar, Ýkinci Yenicilerle devam eden yenilik arayýþlarýnda Garipçiler, modern þiirin kuruluþuna yaptýklarý katkýlardan dolayý, birçok edebiyat tarihçisi ve eleþtirmeni tarafýndan ilk sýraya yerleþtirilmektedirler.
Edebiyatýmýzda daha önce Millî edebiyat akýmý sanatçýlarýnda görülen kendilerinden önceki edebî oluþumlarý ve ürünleri “taklit” olduklarý gerekçesiyle reddetme tavrý, bu kez Garipçilerde, “yapýyý temelinden deðiþtirme” hedefiyle kendisini göstermiþ ve kendilerinden önceki “hececi”, “toplumcu gerçekçi”, “öz þiirci” gibi nitelemelerle anýlan bütün þiir anlayýþlarýna bir tepki hareketi olarak ortaya çýkmýþlardýr.
Garipçilerin, Yunus Emre’lerden, Fuzulî’lerden, Karacaoðlan’lardan iþlenerek gelen ve Tanzimat dönemi sanatçýlarýyla birlikte çaðýn gereklerine uygun olarak yenileþtirme çabalarý içine girilen þiir dilini ve birikimini tamamen yok sayýp yeni bir “þiir dili ve yapýsý” kurma çabalarý, edebiyat dünyasýnda tartýþmalara sebep olmuþtur. Sabahattin Eyüboðlu ve Nurullah Ataç’ýn desteðini alan bu hareket; Ahmet Hamdi Tanpýnar, Behçet Necatigil ve Attila Ýlhan tarafýndan tepkiyle karþýlanmýþtýr.
Bugün “Garip öncesi” ve “Garip sonrasý” diye bir þiirden söz edildiðini belirten Mehmet H. Doðan, Garip’in bu etkisini þiire yön ve yatak deðiþtirtecek kadar güçlü ve temele yönelen bir hareket olmasýna ve eski þiirden býkýldýðý bir anda bu tarihî fýrsatý iyi deðerlendirip tam zamanýnda ortaya çýkmasýna baðlamaktadýr. Doðan, Garip çýkýþýnýn asýl hedefinin þairler, gruplar ya da þiir akýmlarý deðil, þiirin kendisi olduðunu belirtmektedir:
Garip þiiriyledir ki þiirin sorunlarý, dili, yapýsý tartýþýlýr oldu. Þiir, gündelik yaþamýn ta içine girdi. Gündelik dile yaslanan, þiiri ‘nazenin bir balon’ olmaktan kurtarýp sýradan insanlarýn kullanýmýna sunmak isteyen, Cemal Süreya’nýn deyimiyle “þiiri sokaða çýkaran, þiire kasket giydiren”, ya da Cansever’in sözleriyle “insaný, hayal dünyasýndan hayattaki yerine aktaran” bir þiirin yolu açýlmýþ oldu (2001a: 31).
Salih Bolat, Garip’in ideolojik açýdan, daha çok kentli küçük burjuva duyarlýlýðýnýn þiiri olduðunu vurgulamakta ve duygulardan çok düþünceye seslenen akýlcý yaklaþýmýyla, þairane söyleyiþten uzaklaþtýðýný belirtmektedir. Bolat (2001: 91) þairaneliði; “þiirin biçimsel boyutuyla, duygusal deðer ve çaðrýþým bakýmýndan þiddetli sözcüklerin seçilmesiyle, þiirin ses yanýnýn öne çýkarýlmasýyla” ilgili bir kavram olarak açýklamaktadýr.
Ortak þiir kitaplarýnýn önsözünde de belirttikleri gibi, “beylik kalýplar, beylik oyunlar, beylik dünyalar içinde bunalmýþ kalmýþ olan þiire yeni imkânlar aramak” için yola çýkan Garipçiler, hiçbir þeyin þiir dýþý kalmamasý gerektiðini savunmuþlardýr. Bu düþüncelerini gerçekleþtirmek için de iþe, eski þiirin yüksekten konuþan edasýna karþýlýk alelâde bir konuþmayý ve “küçük, alelâde olaylarý ve insanlarý” þiire sokmakla baþlamýþlardýr. Ancak, Orhan Veli ve arkadaþlarýnýn þiire getirmek istedikleri bu yenilikler, genç þairlerce “yalnýz küçük olaylarýn, yalnýz alelâde bir dille anlatýlmasý” olarak algýlanmýþ ve Garip’in usta þairlerince örnekleri verilen bu görünüþteki “kolay anlaþýlan” þiirin, aslýnda “kolay yazýlýr” bir þey olmadýðýnýn pek de farkýna varamamýþlardýr.
Ýmge temeline dayalý özcü ve toplumsal sanatý savunan Attila Ýlhan, toplumculuktan yozlaþtýrdýklarý bir sanat tutumuyla imgeyi þiirden atmak isteyen Garipçilerin þiiri bir söz oyununa ve tekerleme yavanlýðýna düþürdüklerini savunarak imge karþýsýndaki tutumlarýna itiraz etmiþtir (1996: 92).
Þairaneliði kovma adýna edebî sanatlara, imgeye ve duyguya boþ vererek sokaktaki insaný hayatýyla ve diliyle þiire sokan Garipçiler, daha önceki yenilik arayýþlarýnda da görülen kendine yer açma amaçlý aþýrýlýklarýný giderek törpülemiþler, kamuoyunun ve sanat dünyasýnýn ilgisini yeterince çektikten sonra, zamanla ilkelerinde yumuþamaya gitmiþlerdir. Hareketin öncü þairleri, 1945’ten itibaren giderek Garip’ten uzaklaþmýþlar ve þiir çalýþmalarýna, farklý estetik anlayýþlarla ayrý kanallardan devam etmiþlerdir.
Garip’in 1945’te yapýlan ikinci baskýsýna yazdýðý önsözde, “ Onlarý beþ sene önce yazmýþtým. Beþ sene sonra da ayný þeyleri söyleyecek olduktan sonra ne diye yaþadým” diyen Orhan Veli’nin þiirdeki yenilik arayýþýný sürdürdüðü görülmektedir. Sanatçý bu dönem þiirlerinde kafiyeye, teþbih ve istiare gibi edebî sanatlara ve mizahtan çok duyguya yer vermiþ, halk þiiri geleneðini de göz ardý etmeyen yeni bir yapýya yönelmiþtir.
Sazyek (1999: 347)’e göre, Garip hareketinin temelinde nesnel gerçekliðe ve doðallýða dayalý bir estetik alt yapý bulunmaktadýr. “Yalýnlýk, toplumu önemseme ve sürekli yeniyi araþtýrma”, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu ve Orhan Veli Kanýk’ýn Garip dönemindeki þiir etkinliklerinin bakýþ açýsýný oluþturmaktadýr. Onlarýn sözcüðün mecazî anlamýný ön plâna çýkaran edebî sanatlarý ve daha geniþ anlamda imgeyi kullanmamasýnda yalýnlýk düþüncesinin etkisi vardýr.
Türk þiir diline ve yapýsýna geniþ açýlýmlar getiren ve yeni bir bakýþ açýsý kazandýran Garip akýmý, kendisinden önceki yenilik arayýþlarýnda þiirin iki ayrý unsuru gibi görülen “biçim”in ve “öz”ün beraber ele alýnmasý gerektiðini göstermiþ ve sonraki kuþaklara saðlam bir þiir zemini hazýrlamýþtýr.
Hisarcýlar
Hazýrlýklarýna 1949 yýlý sonlarýnda, “eski þiirimizden, millî kültür ve edebiyatýmýzdan kopmadan yeni ve güzel bir þiir sergilemek, o yýllarda þiirimizi çýkmaza sokanlara ve yozlaþtýranlara karþý çýkmak ve tavýr almak” parolasýyla baþlanan Hisar dergisi, ilk sayýsýný 16 Mart 1950’de yayýmlamýþtýr.
“Radyoda Hisar Saati” programýnda açýklanan bu ilkeler, daha sonra Hisar dergisinin 113. ve 114. (Þubat, Mart 1967) sayýlarýnda da topluluðun bir tür geciken bildirisi olarak dört madde halinde yayýmlanmýþtýr:
1. “Sanatçýnýn Dili Yaþayan Dil Olmalýdýr”. Aksi takdirde, ister eski, ister yeni olsun, ölü kelimelerden doðan her eser yeni nesilleri birbirinden ayýrýr. Türk sanatýna ve kültürüne olumlu katkýda bulunamaz.
Bu ilkeyle ilgili olarak Hisarcýlarýn, özellikle Birinci Yeni ve Ýkinci Yeni sanatçýlarýna yönelttikleri eleþtiriler þöyle sýralanabilir: Aðza alýnmayacak kadar kaba ve çirkin kelimeleri bol bol kullanmak, dil akýþýna uymayan uydurma kelimeleri inatla ve ýsrarla kullanmak, büyük harf-küçük harf kurallarýna boþ vermek, noktalama iþaretlerini kaldýrmak, cümle tekniðine kulak asmamak.
2. “Sanatçý Baðýmsýz Olmalýdýr”. Zira, onun eseri, siyasî sistemlerin de, ekonomik doktrinlerin de propaganda aracý deðildir.
3. “Sanat Millî Olmalýdýr”. Çünkü kendi milletinden kopmuþ bir sanatýn milletlerarasý bir deðer kazanmasý beklenemez.
4. “Sanatta Yenilik Asýldýr”. Ne var ki, bu yenilik arayýþý eskinin ret ve inkârý þeklinde yorumlanmamalýdýr. Dünden kuvvet alarak yarýn da kolay kolay eskimeyecek bir yenilik anlayýþý ilke edinilmiþ; mutlaka serbest þekilli þiir yazmak, þiiri nesre ve hikâyeye yaklaþtýrmak, heceyi ve aruzu ölü vezinler olarak görmek gibi ýsrarcý yaklaþýmlarýn doðru olmadýðý savunulmuþtur.
Toplumcu Gerçekçi, Garip ve Ýkinci Yeni gibi þiir hareketlerini de açlýðý ve sefaleti dile getirdikleri, gençliðin þehevî arzularýný kamçýladýklarý, amaçlý olarak aile ve diðer toplumsal kurumlarý hiçe saydýklarý iddialarýyla eleþtirmiþlerdir.
Hisarcýlar, gecikmeli olarak ilân ettikleri bu ilkelere otuz yýllýk yayýn hayatý boyunca sýký sýkýya baðlý kalmýþlar ve kendilerini, diðer topluluklara karþý (toplumcu gerçekçiler, Birinci Yeniciler, Maviciler, Ýkinci Yeniciler) Türk þiirini ve dilini koruyan yegâne “kale” olarak görmüþlerdir.
Ýkinci Yeniciler
Ýkinci Yeni, iþte böyle bir þiir ortamýnda, Garip þiirinin koyduðu ve zamanýn gittikçe yýprattýðý yasaklara bir tepki olarak doðmuþ ve kapýlarýný þiirden kovulan bütün bu öðelere sonuna kadar açmýþtýr.
Ýkinci Yeni hareketinin ortaya çýkýþýný daha çok dönemin sosyal-siyasal yapýsýna baðlayan toplumcu-gerçekçiler, Birinci Yeni’yi nasýl “Ýkinci Dünya Savaþý’nýn azgýnlaþtýrdýðý CHP diktasý” toplumcu-gerçekçi sanat anlayýþýnýn önünü kesmek için öne çýkardýysa, Ýkinci Yeni’yi de “çeþitli nedenlerle” bir dikta dönemine giren DP’nin 1950’li yýllardaki politikalarýnýn beslediðini ileri sürmektedirler.
Toplumcu-gerçekçi sanat anlayýþýný savunan Bezirci (1996: 55)’ye göre; sað ve sol her türlü muhalefeti susturan, gazeteleri ve partileri kapatan, sanatçýlara kovuþturmalar açan, toplumcu þairleri tutuklayan iktidar, özgür yaratýþ ve davranýþa giden yollarý iyice daraltmýþtýr. Bundan ötürü -Garip döneminde olduðu gibi- egemen çevreyle uyuþamayan, ama harekete geçemediði için onu deðiþtirme umudunu da taþýyamayan yahut taþýyýp da zamanla korkudan yitiren, yýlýp sinen kimi þair ve yazarlarýn, en çok da ara tabakadan gelme/ küçük burjuva aydýnlarýn toplumla baðlarý gittikçe gevþemektedir. Böyle bir toplumsal yapýda sanatçýnýn toplumla yabancýlaþacaðýný ve kendisini yalnýz hissedeceðini belirten Bezirci, bunun sonucu olarak da “bireycilik, soyutçuluk, gerçekdýþýcýlýk, usdýþýcýlýk, biçimcilik” eðilimlerine ilginin artacaðýný iddia etmektedir.
Ýkinci Yeni’ye yönelik eleþtirilerini hacimli bir kitap boyutuna ulaþtýran Attila Ýlhan 1993: 7) da, Ýkinci Yeni hareketinin ortaya çýkýþýný dönemin siyasal yapýsýna baðlayanlardandýr:
Nasýl 50’li yýllarýn baský rejimi ‘ikinci yeni’yi, 40’lý yýllarýn baský rejimi ‘birinci’yi doðurduysa; 80’li yýllarýn baský rejimi de ‘üçüncü yeni’yi üretti; bunlar, ‘esasa yani topluma ve insana taallûk etmeyen þeylerle kelime oyuncakçýlýðý yapan’ o türden marjinaldirler ki, ne Türkiye halkýyla alâkalarý vardýr, ne de onun kapsamlý sorunlarýyla; edebiyat tarihlerinde genellikle ‘dipnot’ olarak geçerler.
Önce bireysel duygulanýmlarýnýn þiirini yazan ve buradan toplumcu þiire yönelen Gülten Akýn, kendisinin de bir süre þiir estetiðini paylaþtýðý Ýkinci Yeni’nin ortaya çýkýþýný dönemin siyasal þartlarýna baðlamaktadýr:
Yýl 1956. DP’nin umutsuz yýllarý. Nefesler kesilmiþ. “Karga ile Tilki” [Oktay Rifat’ýn þiir kitabý] sürdürülemeyecek. Zorunlu bir dönüþ. Biraz acýklý, biraz gülünç. Susma sýrasýnýn geldiði yerde konuþma (Akýn, 1996: 70).      

Ýkinci Yeni’nin ortaya çýkýþ sebeplerini dýþ dünyadan çok edebiyatýn kendi içindeki geliþiminde arayan eleþtirmenler ise, özellikle Garip’in þiiri öyküye dayandýran tutumuna bir tepkiden hareketle, “anlatan deðil, duyuran þiir” olarak Ýkinci Yeni þiirinin baþladýðýný savunmaktadýrlar. Batur, Ýkinci Yeni þiirinin Garip’e bir tepki olarak doðduðu görüþündedir:
Bilinen bir gerçek: Ýkinci Yeni þiiri, Orhan Veli þiirine bir tepki olarak kuruldu (1995: 98).
Mahir Ünlü (1990: 524), baþlangýçta bir topluluk olarak ortaya çýkmayan, bildirgesi bulunmayan, kimi ilkeler üstünde birleþmeden yalnýzca Birinci Yeni’yi yeterli görmedikleri için bir arayýþ içine giren birtakým þairleri bir ad altýnda toplama gereðinden hareketle “Ýkinci Yeni” adýnýn bulunduðunu savunmaktadýr. Ona göre, böylece bir bakýma uygun bir baþlangýç yapýlmýþ, en azýndan yenilik giriþimleri yoðunlaþmýþtýr.
Deðiþik dergilerde uç vermeye baþlayan yeni þiir anlayýþýnýn, sanat sayfalarýný yönettiði Pazar Postasý gazetesinde toparlanmasý ve kaleme aldýðý kuramsal boyuttaki yazýlarýyla bir akýma dönüþmesi için çaba harcayan Muzaffer Erdost, harekete en çok emeði geçenlerden biridir. Yakýþtýrdýðý “Ýkinci Yeni” adýyla yeni þiirin isim babasý da olan Erdost, Ýkinci Yeni’nin “DP iktidarýnýn þiiri” olduðu iddialarýnýn olgularla çeliþtiðini ve gerçek dýþý olduðunu; bu þiire sayfalarýný açan Pazar Postasý’nýn DP iktidarýna karþý en ilerici muhalefeti yapan gazeteler arasýnda yer aldýðýný savunmaktadýr. Erdost, Ýkinci Yeni’nin Garip ya da Attila Ýlhan þiirine tepki olarak doðduðu iddialarýna katýlmamakta ve Ece Ayhan’ýn daha sonra sýnýrlarýný biraz daraltarak “sýký þiir” adýný verdiði yeni ve yetkin bir þiir arayýþýndan doðduðunu iddia etmektedir (1997: 20).
Mehmet H. Doðan’a göre, Türk þiir tarihinde, yaptýklarýyla, getirdikleriyle, götürdükleriyle yerini çoktan almýþ olmasýna karþýn Ýkinci Yeni’nin bugün de tartýþýlýyor olmasý, onun bir þiir hareketi olarak hâlâ aþýlamamýþ olduðunu göstermektedir. Türk þiirinin 1960’lardan bugüne geçirdiði çeþitli dönüþümler, deðiþimler, hep Ýkinci Yeni’nin geliþen poetikasý içinde kalmýþ, onun getirdiði olanaklardan kaynaklanmýþtýr. Düzenlenen politik içerikli kampanyalarla, “Soyut Þiir”, “Kapalý Þiir”, “Anlamsýz Þiir”, “Kaçak Þiir” gibi yaftalarla kötülenmeye çalýþýlan Ýkinci Yeni’den sonra da þiirimizde deðiþmeler, geliþmeler, evrimleþmeler olmuþtur; ancak, “yeni bir kýrýlma” görülmemiþ, þiiri kendinden önce, kendinden sonra diye ayýran “yeni bir dönemeç” dönülmemiþtir (2001b: 93).
Ýkinci Yeni’nin öncü þairlerinden Cemal Süreya da, yeni þiir hareketinin edebiyat içi geliþmeler sonucunda ortaya çýktýðýný savunmaktadýr. Özellikle 1953-1957 yýllarý arasýnda birtakým genç þairler, önce birbirlerinden baðýmsýz olarak, sonralarý da dergi sayfalarýnda karþýlýklý etkileþerek bir akýmý baþlatmýþlardýr. Ona göre, o yýllarda fazla “akýlcý” olan Türk þiirinde hikâye öðesinin dýþlanmasýyla “irrasyonel” bir hava getirilmiþ ve böylece baþka bir düzende þiir yazmaya baþlanmýþtýr:
Ses soyutlamalarýna gidildi ve bir “iç ses” aramaya baþlandý Türk þiirinde. Aslýnda þiirin alaný geniþlemeliydi, yeni alanlar bulunmalýydý þiire ve þiir, her þeyi söyleyebilme, ifade edebilme sanatý olmalýydý. Ýkinci Yeni’nin sanýrým baþlangýçtaki özlemi, daha doðrusu olmasý gereken özlemi bu noktaydý (1997: 174).

Ýkinci Yeni’ye ilk günlerinden itibaren gerek yazýlarý, gerekse þiirleriyle etkin bir þekilde katýlan Sezai Karakoç, haraketin önemli temsilcilerinden biridir. Pazar Postasý’nýn 29 Haziran 1958 tarihli 26. sayýsýnda yayýmlanan “Diþimizin Zarý” baþlýklý yazýsýyla, yeni þiirin çok eleþtirilen dil tutumunu açýklamaya çalýþmýþtýr. Yazýda Garip, Türk þiirinin “gerçekçi (realist)” akýmý; Ýkinci Yeni de, “gerçekliðin bir kopyasýný deðil, yeniden kurulmasýný” getiren “Yeni-Gerçekçi Þiir (neo-realizm)” olarak deðerlendirilmiþtir.
“Yeni gerçek”, Ýkinci Yeni þiirinin gerçeklik anlayýþýný oluþturmuþ ve anlam “soyut” bir karaktere bürünmüþtür. Gerçekliði algýlayýþtaki bu öznellik, Garip þiirinin temel özelliklerinden birisini oluþturan “nesnel gerçeklik”e de þiirsel anlamda bir tepkiyi ifade etmektedir.
“Modern þiiri ‘modern’ yapan öðe, þairin dünyaya gösterdiði organik tepkidir” diyen Ýsmet Özel (1982: 106), Ýkinci Yeni’nin Türkiye’de de bir kültürel zorlamanýn hatta özentinin ürünü olarak deðil, doðrudan doðruya þairin yaradýlýþýndan aldýðý güçle dünyaya yönelttiði sorunun bir gereði olarak ortaya çýktýðýnýn bir türlü anlaþýlamadýðýný savunmaktadýr.
Oktay Rifat, Perçemli Sokak’ýn baþýna eklediði önsözle birlikte Ýkinci Yeni þiirinin kendisi tarafýndan kurulduðunu iddia etmiþ; ancak, bu görüþ gerek eleþtirmenler gerekse bu harekete katýlan sanatçýlar tarafýndan pek de kabul görmemiþtir. Perçemli Sokak 1956’da çýkmýþ ve bu þiirlerin hiçbirisi daha önce dergilerde yayýmlanmamýþtýr. Dolayýsýyla, ilk örnekleri 1954’te görülen bir harekete Perçemli Sokak’ýn öncülük yapmasý mümkün deðildir. Ancak, Oktay Rifat da hemen baþlarýnda katýlarak hareketin önemli temsilcilerinden birisi olmuþtur. Hareketin öncüleri de, Oktay Rifat’ýn öncülük iddialarýna katýlmamaktadýrlar. Hatta Ýlhan Berk ve Ece Ayhan; Oktay Rifat’ýn Perçemli Sokak kitabýný daha çok “gerçeküstücü anlayýþýn bir ürünü” saymakta ve “Ýkinci Yeni ile bir akrabalýðý varsa, olsa olsa çok uzaktandýr, anlam konusundadýr” (Ece Ayhan, 1996: 136) deðerlendirmesini yapmaktadýrlar.
KAYNAKÇA
Akýn, G. (1996): Þiir Üzerine Notlar, Ýstanbul: Yapý Kredi Yayýnlarý.
Batur, E. (1995): E/Babil Yazýlarý, Ýstanbul: Yapý Kredi Yayýnlarý.
Bezirci, A. (1996): Ýkinci Yeni Olayý, Ýstanbul: Evrensel Basým Yayýn, 4. Baský.
Bolat, S. (2001): “Garip Þiirinden Günümüze Kalanlar”, Ana Dili, Sayý 20, Ocak- Þubat-Mart: 90–93.
Cemal Süreya (1997): “Güvercin Curnatasý” Cemal Süreya ile Konuþmalar, Haz. Nursel Duruel, Ýstanbul: Yapý Kredi Yayýnlarý.
Doðan, Mehmet H. (2001a): Yüzyýlýn Türk Þiiri (1900–2000), Cilt:1, Ýstanbul: Yapý Kredi Yayýnlarý.
-------. (2001b): “Türk Þiirinde Ýkinci Yeni Dönemeci”, Hece, Sayý 53–54–55, Mayýs-Haziran-Temmuz: 93–101.
Ece Ayhan (1996): Dipyazýlar, Ýstanbul: Yapý Kredi Yayýnlarý.
Erdost, Muzaffer Ý. (1997): Ýkinci Yeni Yazýlarý, Ankara: Onur Yayýnlarý.
Ýlhan, A. (1996): Ýkinci Yeni Savaþý, Ankara: Bilgi Yayýnevi, 3. Baský.
Özel, Ý. (1982): “Þairler Intellect’in Pençesinde”, Yazko Edebiyat, Sayý: 18, Nisan: 97- 107.
Sazyek, H. (1999): Cumhuriyet Dönemi Türk Þiirinde Garip Hareketi, Ankara: Türkiye Ýþ Bankasý Yayýnlarý, Gen. 2. Baský.
Ünlü, M. ve Ö. Özcan (1990): 20. Yüzyýl Türk Edebiyatý, “Ece Ayhan” mad., Cilt: 3, Ýstanbul: Ýnkýlâp Kitabevi.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn modern þiir kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þiirde Modern ve Modernizm Üzerine
Þiir ve Musiki
Bir Görüntü (Ýmgeler) Sanatý Olarak Þiir
Þiirimizde Ýçki ve Ýþret Üzerine
Modern Türk Þiirinde Ece Ayhan
Þiirde ve Þairde Kendilik Sorunsalý
Ses Mimarlarýmýzdan Kitabý Üzerine

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Drama ve Eðitici Drama
Modern Türk Þiirinde Ýkinci Yeni
Denemekten Korkmayan Bir Yazý Ýnsaný: Enis Batur


Hulusi Geçgel kimdir?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eðitim Fakültesi Türkçe Öðretmenliði Bölümü Öðretim Üyesi


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hulusi Geçgel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.