"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Efendimiz s.v.s ashabýyla yemek yerken; “Bir gün gelecek, ümmetimin düþmanlarý, sizin bu yemeðe uzandýðýnýz gibi üzerlerine üþüþecekler”, buyurur. Sahabe-i Kiram sorarlar. “Ya Resulallah, o gün sayýmýz az mý olacak?” Cevaben; “ Hayýr, az olmayacak. Ama ümmetim, su üzerinde yüzen saman çöpleri gibi ayrý ayrý ve daðýnýk olacaklar”, diye bildirir. Efendimiz bizleri yüzlerce yýl öncesinden birlik ve beraberlik için uyarýyor. Ve çarpýcý bir tasvirle ayrýlýðýn neticesini gösteriyor. Büyüklerden biri, “Saman çöpleri suya atýldýðýnda bir süre birlikte yola devam edeceklerini sanýrdým, fakat bizzat suya atýnca gördüm ki, suya býrakmamla ayrýlmalarý bir oldu” diyor. Ne yazýk ki geldiðimiz nokta tam da Efendimiz’in bizi uyardýðý hal. Ýçerde ve dýþarýda, özelde ve genelde birliðe ne kadar çok ihtiyacýmýz olduðu son Gazze olaylarýnda net olarak görüldü. 6 milyon 700 bin Ýsraillinin, 1.5 milyar Müslüman’a kafa tutmasýný baþka neyle açýklayabiliriz? Ülküleri doðrultusunda birleþmiþ o insanlar 1.5 milyar saman çöpünü kolayca alt edebiliyorlar. Efendimiz Müslümanlar’ý þöyle tanýmlýyor: “Müminin mümine karþý durumu, bir parçasý diðer parçasýný sýmsýký kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Riyazü’s Salihin). Ne oldu da bu tanýmlamanýn çok uzaðýna düþtük? Ne oldu da hasýmlar olduk birbirimize? Müslümanlarýn birlik olmasýna engel nedir? Benmerkezci tutumlarý mý, yoksa oyuna gelmeleri mi? Sebep her ne olursa olsun, onunla mücadele etmek zorundayýz. Her türlü grubun üzerinde bir Ýslam kardeþliði çatýsý bulunduðunu unutmamak gerekiyor. O büyük çatýnýn altýnda birlik kuralýnca yaþamayý öðrenmek zorundayýz. Eðer o binada hýr gür çýkarýr, kavga eder, kardeþimizin dairesini yýkmaya, sökmeye, sarsmaya giriþirsek bundan tüm bina zarar görür. Dýþarýdan bakan o binayý tek ailenin, tek dairesi bilmeli. Ayný geminin yolcularý olduðumuzu akýldan çýkarmamalýyýz. Komþu kamarada kalana kýzýp onun kamarasýnda delik açmak, hep beraber batmaktan baþka bir iþe yaramaz. ELLERÝMÝZÝ VE GÖNÜLLERÝMÝZÝ KENETLEMEYE MECBURUZ Rabbimiz “Allah ve Rasulüne itaat edin, birbirinizle çekiþmeyin; sonra korkuya kapýlýrsýnýz da kuvvetiniz gider…” (Enfal, 46) buyuruyor. Efendimiz de (s.a.v) topluluðun rahmet, ayrýlýðýn azap olduðuna dikkat çekiyor (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Ýbn Ebi Âsým, es-Sünne). “Nefesler sayýsýnca Allah’a giden yollar var” denir. Herkesin mizacýna uygun topluluklar içinde bulunmasý mümkün. Ama makro düzlemde hepimiz Müslümanýz. Daðýnýklýkla baþa çýkabilmek için, sevgi ve saygýyla ya da en azýndan tahammülle nasýl birleþebileceðimizi araþtýrmalýyýz. Yoksa hafif bir esintiyle yere kapaklanan yýðýnlar olarak kalýrýz. Ýncecik ipliklerin birlikte halatlar oluþturmasý gibi, müminlerin birleþmesiyle de karþýlarýnda durulamayacak büyük bir güç oluþacaktýr. Bundan korkanlar ha bire tefrika, fitne çýkaracak þekilde kin, düþmanlýk tohumlarýný boþluk býrakmadan serpmekte aramýza. Basiret sahibi müminler bu oyuna gelmemeli. Gelenlere karþý da þefkatle, hoþgörüyle muamele ederek aradaki ayrýk otlarýndan kurtulup, büyük bir deste olmaya gayret sarf etmeli. Aksi takdirde lokmacýklar olarak birilerinin midesine kolayca kayýveririz. Allah’ýn bizden istediði o tek ipe hep birlikte tutunmadýkça öncelikle bu dünyada bize rahat olmayacak. Ellerimizi ve gönüllerimizi kenetlemeye her zamankinden daha çok mecburuz. Müminlerin kuvvet ve baþarýsý bu kardeþlik baðýnýn güçlendirilmesine baðlý. Bu noktada liderler, büyükler ve kanaat önderlerine çok ciddi görevler düþüyor. ÞEYTAN ARAMIZI BOZMASIN Ayrýlýðý tetikleyebilecek her þeyden özenle kaçýnmalýyýz. Sonuç getirmeyecek keskin tartýþmalara girmemeliyiz. Birbirimize empatiyle, mütevazilikle, önyargýsýz yaklaþmalýyýz. Üsluba özen göstererek kýrmadan, kýnamadan, iðnelemeden, sertleþmeden konuþmalýyýz. Rabbimiz bu hususta “Kullarýma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra þeytan aralarýný bozar…”(Ýsra, 53) uyarýsýnda bulunuyor. S. Mübarek Erol konuya dikkatlerimizi þöyle çekiyor: “Dýþ saldýrýlar, savaþlar, tabii afetler, göçler, açlýk, kýtlýk gibi felaketler karþýsýnda dimdik ayakta kalmayý baþaran ecdadýmýz, ne hazindir ki tefrika sebebiyle birbirlerine düþmüþlerdir… Geriye dönüp baktýðýmýzda ýrk, coðrafya, mezhep, ideoloji, siyasi fikir, dünya görüþü gibi konularýn insanlarýmýzý kýþkýrtýp çatýþmaya dönüþtürecek bir araç, malzeme olarak kullanýldýðýný açýkça görmekteyiz… Birlik ve dirliðimizi bozacak bu tür tuzaklara karþý uyanýk olmak Müslüman ferasetinin gereðidir.” Öte yandan birlikteliklerin ihlas ve samimiyetle kurulmasý gerekir. Aksi takdirde en ufak bir esintide, menfaat çatýþmasýnda paramparça olup yýkýlýr. Bediüzzaman Said Nursi de böyle bir birliktelikle ne kadar büyük bir kuvvet kazanýlacaðýný þöyle ifade ediyor: “…Manevi kuvvet saðlayan ihlas sýrrýný kazanmakla, dayanýþmaya ve hakikate inanmaya muhtacýz ve mecburuz. Evet, üç elif birleþmezse, üç kýymeti var. Rakamlarýn sýrrý ile birleþse, yüz on bir kýymet alýr…” Müslümanlar, birlik olmayý baþarabildiklerinde onlarýn ne derece etkili bir güç olacaklarýna tarih defalarca þahit oldu. Geçmiþte yapýlabilen bir þey tekrarlanabilir kuþkusuz. Aksi takdirde daðýnýk Müslümanlarýn deðerleriyle hayatiyetlerini sürdürmesi imkansýza yakýn maalesef. “SADECE BENÝM GÖRÜÞÜM DOÐRUDUR” DEMEYE HAKKIMIZ YOK Tefrikayý tamir için büyükler þöyle düþünmemizi tavsiye ediyor: “Benim fikir ve görüþüm doðrudur’ veya ‘daha güzeldir’ demeye hakkýnýz var, fakat ‘sadece benim görüþüm doðrudur’ demeye hakkýnýz yoktur.” Aslýnda Ýslam ahlâkýný benimseyen ve tüm insanlara o þekilde muamele edenler hangi camiada olursa olsun birliði zedeleyecek her þeyden uzak kalabilir. Farklýlýklarýn deðil ortak paydalarýn ön plana çýkarýlmasý müminleri birleþtirmede etkili bir unsur. Rabbimiz “...Nice az sayýda bir birlik Allah’ýn izniyle çok sayýdaki birliði yenmiþtir...”(Bakara, 249) buyuruyor. Allahýn müjdesine kulak verip, üstüne kalbimizi koyarak ellerimizi uzatalým dostça ve ihlasla. Ýç ve dýþ düþmanlarýn ince planlarla aramýza serptiði ayrýlýk ve düþmanlýk tohumlarýný, ancak bizler yine etkisiz hale getirebiliriz; kardeþlerimize yürekten sarýlarak!..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Rabia Suluk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |