Bilge kiþi her þeye þaþan kiþidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Bir zamanlar Afrika’nýn bir ülkesinde bir kral ve yanýndan hiç ayýrmadýðý bir arkadaþý varmýþ. Kralýn arkadaþý, daima “Bunda da bir hayýr var!” dermiþ. Kral ve arkadaþý bir gün birlikte ava çýkmýþlar. Arkadaþý tüfekleri doldurup, krala veriyormuþ. Kral ateþ ederken tüfeði geriye doðru patlamýþ ve baþparmaðý kopmuþ. Arkadaþý yine ayný sözünü söylemiþ: “Bunda da bir hayýr var!” Kral öfkeyle baðýrmýþ: “Bunda hayýr filan yok! Görmüyor musun, parmaðým koptu?” Ve arkadaþýný zindana attýrmýþ. Bir yýl kadar sonra kral yamyamlarýn yaþadýðý bir bölgede birkaç adamýyla avlanmaya çýkmýþ. Yamyamlar onlarý yakalamýþ. Tam piþirecekleri zaman, kralýn baþparmaðýnýn olmadýðýný fark etmiþler. Bu kabile uzuvlarý eksik insanlarý yemezmiþ. O yüzden kralý çözüp salývermiþler. Diðer adamlar ise kurtulamamýþ. Kendi kurtuluþunun kopuk parmaðý sayesinde gerçekleþtiðini anlayan kral, zindandan çýkardýðý arkadaþýna olaylarý anlatmýþ. “Haklýymýþsýn! Parmaðýmýn kopmasýnda gerçekten de bir hayýr varmýþ” diyerek özür dilemiþ. Arkadaþý “Bunda da bir hayýr var” deyince “Ne diyorsun, arkadaþýmý zindanda tutmamýn neresinde hayýr olabilir?” demiþ þaþkýnlýkla kral. Adam “Düþünsene, ben zindanda olmasaydým seninle birlikte avda olurdum, deðil mi?..” cevabýný vermiþ. Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hazretleri; “Hak þerleri hayr eyler / Zannetme ki gayr eyler / Mevla görelim neyler / Neylerse güzel eyler” der. Allah (c.c) Bakara Suresi, 216. ayet-i kerimesinde konuya þöyle dikkatlerimizi çeker: “Olur ki, bir þey sizin için hayýrlý iken, siz onu hoþ görmezsiniz. Yine olur ki, bir þey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Her ne olursa olsun olanda hayýr vardýr. “Allah yanlýþ yaptý” denebilir mi? Bizimle ilgili her þeyi bilen ve kulunu çok seven mutlak merhametli bir Yaratýcý var. Efendimiz, çocuðunu kaybedip büyük aramalardan sonra bularak hasretle yüreðine bastýran bir kadýný gösterip ashabýna sorar: “Bu kadýn çocuðunu ateþe atar mý?” “Hayýr” yanýtý üzerine “Allah, kuluna karþý bu kadýndan çok daha fazla þefkatlidir” buyurur. Merkez Efendi’nin talebe olduðu dönemde, hocasý bir soru sorar: “Eðer Allah’ýn yerinde olsaydýnýz ne yapmak isterdiniz?” Kimi “Ben olsaydým þöyle yapardým”, kimi “Þunlarý deðiþtirirdim” der. Sýra Merkez Efendi’ye gelir ve ondan herkesi þok eden, þu cümleler dökülür: “Ben her þeyi yerli yerinde, merkezinde býrakýrdým; Allah neyi, nasýl yapýyorsa öyle...” O günden sonra asýl ismi unutulur ve Merkez Efendi lakabýyla tanýnýr. Ýstekler en uygun zaman ve yerde gerçekleþir Allah kulunu çok iyi tanýr ve neyi, ne zaman, vereceðini iyi bilir. O’na teslim olunduðu takdirde, O’nun bizim için en iyisini dileyeceðinden kimsenin kuþkusu olmasýn. Takýntýlarýmýz, “Bizim için en iyi olaný, biz biliriz!” safsatasýndan doðar. Öte yandan yaþanan hiçbir þey tesadüfi deðildir. Belki hararetle geçmiþte yaptýðýmýz ama unuttuðumuz dualarýmýza, isteklerimize ulaþtýracak þeylerdir baþýmýza gelmiþ olanlar. Bunun yanýnda istediðimiz þey, bizim için hayýrlý deðilse Allah onu vermeyebilir. Eðer baþka bir þey verilmiþse, hakkýmýzdaki hayýr onda saklýdýr. Çünkü güzelden, kötülük zuhur etmez. Güzelden ancak güzellik, iyilik gelir. Öte yandan farkýnda olmadan büyük bir cüretle küstahlýk yapýyoruz: Allah’ý yargýlýyoruz! Birinin baþýna gelen sýkýntýdan dolayý vahvahlanýp, keþkeleri sýralamaya giriþiyoruz. Oysa hiç kimse kulunu Allah’tan daha fazla sevmiyor. Hiç kimse Allah’tan daha merhametli deðil. Hiç kimse Allah’tan daha adil deðil. O halde sýnýrlý beyin ve ilmimizle, sýnýrsýz bir aklý ve ilmi nasýl yargýlayabiliriz? Her ne yaþanýyorsa Yaratan tarafýndan gönderilmiþtir. Ýlaç bazen acý, bazen tatlý olur. Sonuçta acý olan ilaç da bizim için þifayý barýndýrýr. Allah, kuluna zulmetmek ya da sadece acý çektirmek için sýkýntý vermez. Acý, oldurur. Sýkýntý üç nedenle verilir: Ya günahlara kefaret, ya manevi derecenin yükselmesi, ya da Allah’ý ve ahireti hatýrlatmak için. Mevlana; “Dert; Allah’ý gizlice anmana vesile olacaksa, tüm dünya malýndan yeðdir. Dertsiz dua, soðuktur. Dertli dua; gönülden, aþktan gelir” der. “Þimdi o hastalýk için Allah’a þükrediyorum” Bazý insanlar vardýr ki, dertlerine çare ararken Allah’a kavuþur. Bizim gördüðümüz gelecek birkaç adým ötesini geçemez. Oysa hoþlanmadýðýmýz bir þeyin hakkýmýzda hayýr olduðunu görmek için bazen yýllara ihtiyaç duyarýz. O zaman “Ýyi ki böyle olmuþ” deriz. Ve bir zamanlar yaptýðýmýz hayýflanmalar için utanýrýz. Panik atak olan bir arkadaþým, bu hastalýðý neticesinde tesettüre girip Ýslami bir hayat yaþamaya baþladýktan yýllar sonra, “Þimdi o hastalýk için Allah’a þükrediyorum” demiþti. Oysa o hastalýðý yaþadýðý ilk dönemlerde ne büyük sýkýntýlar, belki de isyanlar içinde olmuþtu. Nice insanlar, terk ettikleri manevi vazifelere, baþlarýna gelen sýkýntýlardan sonra yeniden döner. Bu anlamda sýkýntýlar bir uyarý vazifesi görür. Bu haliyle onlar ne büyük lütuftur. Cehennem yollarýnda yürürken, Allah’ýn kendisine davetiyesi gibidir onlar. Tabii bunlar, cüzi irademizi kullanýp, tüm sebeplere yapýþtýktan sonraki sonuç için geçerli. Bir yangýnda kurtuluþ mücadelesi yerine, oturup yanmayý beklemek ve neticeyi de “Bu, Allah’ýn takdiridir” diye göstermek, doðru bir düþünce ve davranýþ olamaz. Allah’ýn taktir ettiði hayýr, üzerimize düþen her þeyi yaptýktan sonra, irademiz dýþýnda baþa gelende mevcut. Hayata ve olaylara böyle bakýldýðýnda tüm sýkýntý daðlarý, sabun köpüðü gibi daðýlýr. Hayatý sadece bu dünyadan ibaret görürsek, sýkýntýlar yakamýzý býrakmaz. Oysa bu dünya hayatýn sadece küçük bir bölümünü içeriyor. Asýl hayat, öteye ait. Dolayýsýyla hayatý, ilk ve ikinci bölüm olarak bir bütün þeklinde düþünürsek, sýkýntýlar sonsuzluk potasýnda eriyip yutulabilir kývama gelir. Her anýmýzda bizi olduran, terbiye eden Rabbimiz bir þeyi takdir etmiþ ise, hayýr ve mutluluðumuz onda saklýdýr. Bu dünyada olmasa da, inþallah sonsuz hayatta onu göreceðiz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Rabia Suluk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |