Baþka dillerle ilgili hiçbir þey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir þey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
[/b] [b]Sevgili Ahmet AVCI,[/b] Paylaþtýðýnýz kýssadan hikayeyi okurken aldýðým keyfi anlatamam. Yüksek sesle ikinci defa okudum. Hani çok leziz bir yemek yersiniz de doyamazsýnýz, iþte öyle bir tat idi. Okurken, belleðimin arþivinden benzer hikayeler "bir bir" dökülüverdi. Ve her birinde ayný hatalarýmýz vardý, yani eþdeðerde kýssadan hisselerdi. Bu durum oldukça düþündürdü beni. Gülümseten hikayelerdi. Ýþte bir tanesi; "Yurt dýþýnda ilahiyat okuyan bir Türk son sýnýfta hocasýnýn "bu dersi mutlaka okumalýsýn çünkü Türkiye gibi müslüman bir Ülkede 'Ýslamda Siyaset þarttýr' demiþ. Ama bizim Türk, vatan özlemi ile bu dersi almanýn gerekli olmadýðýný düþünmüþ. Çünkü Laik bir ülkede yaþadýðýný çok iyi biliyormuþ. Yurada döndüðünde herhangi bir camiye gidip namazýný kýlmýþ. Hocanýn vaazýný dinlemiþ. Bakmýþ ki, hoca yalan/yanlýþ fetvalar vermekte, dayanamamýþ ve almýþ olduðu yüksek Ýslam bilgilerini paylaþmak istemiþ. "Eyy, cemaat, bu hoca yanlýþ biliyor, doðru söylemiyor. Doðrusu Kuran'da yazýlýdýr. Çünkü peygamberimiz, 'Emin olmadýðýnýz imamýn ardýnda durmayýnýz' hadisini okudum. Eðer bu hocaya inanýrsanýz yeriniz cennet deðil cehennem olacaktýr." Yüksek sesle karþý çýkmýþ. Camide bir sessizlik olmuþ, halk bir hocaya bir aralarýndaki bu yeni yabancýya baka durunca, hoca da rahat durmaz tabi... Hoca o malum iþaret parmaðýný þiddetle gösterip; "Kafire gerekeni yapýn, dinimize nifak sokmuþtur! Cehennemliktir. Her kim bir kafiri döverse yeri cennetliktir!" gibi sözler ile cemaati kýþkýrtmýþ. "Vay efendim bunu bizim hocamýza nasýl dersin?" Bizim aydýn ve bilinçli Türk insanýný yaka paça, al aþaðý etmiþler. Bir güzel dövüp, kemiklerini kýrmýþlar. Kan revan içinde kalan adam, ülkesindeki bu ilk deneyiminde hocasýný dinlemediðine piþman olmuþ. Ýyileþtikten sonra varmýþ ilahiyat fakültesine ve "Ýslamda Siyaset" dersini bir sene okumuþ. Yine o cami ve yine o hocanýn vaazýný dinlemiþ. Deðiþen bir þey yok. Yine cahil halk ve yine uydurma dini fetvalar. "Deprem olunca öküz baþýný sallarmýþ, bir saç teli yüzlerce zina..." gibi kendince söylevleri dinlemiþ sabýrla. Hocanýn sözleri bitince seslenmiþ cemaate ve hocaya: "Eyy, cemaat bu hoca öyle bir hoca ki, her söylediði söz doðrudur ve her kim bu hocanýn bir saç telini elde ederse cennete gidecektir." Cemaat hocanýn bir saç telini elde etmek için üzerine üþüþmüþler. Bu kez de hoca kalmýþ kan revam içinde. Gülümseten ve düþündüren fýkra belleðimin çekmecesinden çýkýnca, sizin araþtýrma yazýnýz, "Menemen Olaylarý ve Kubilay" adlý yazýnýzý anýmsadým. Fýkra gerçek olmamýþ mýydý? Aklýma hemen þu soru geliverdi. "Osmanlý'nýn genlerini taþýyoruz. Türklerin genlerini taþýyoruz. Genlerimizde arýzalý olan 'algýlama' geni, nesilden nesile geçiyor. Biz 'hasta adam' etiketinden kurtulma gibi bir lüksümüz olmayacak mý?" Ee, peki böyle bir durum tüm gerçekliði ile dururken karþýmýzda, günümüzde geliþen toplumsal hatalarýmýz, yanýlgýlarla, hayal kýrýkýklarý ile, baþarýsýzlýklar ile daðýlmýþ bir ruh hali içinde TÜRK insaný bu durumdan nasýl kurtulabilir?" Asýl buna bir çözüm bulmalýyýz. Anýmsarsak; yýllar önce Amerikan baþkaný Clinton eþini oval ofiste Monica adlý genç bir bayanla aldatmýþtý. Hala anýmsadýkça gülümseriz, fýkralara konu olan bu aldatma hikayesini. Bilim adamlarý araþtýrmýþ ve çýkan sonuç çok þaþýrtýcý. Baþkan Clinton'un DNA sýnda olan "aldatma geni" hasarlýymýþ. Babasýnýn ve dedesinin genleri incelenmiþ, sonuç ayný. Demek ki, nesilden nesile hastalýklý gen taþýnmakta, bilgi genlerimizin geçiþi gibi... Ve gen bilimi, yeni doðacak çocuklarý, henüz rahime düþmeden "hastalýklý geni" alýp yok etmektedir. Örneðin; eðer kanserli bir gen var ise bu gen çýkartýlmaktadýr. Ne hoþ deðil mi? Ýnsan hiç kötü bir hastalýða yakalanmayacak. Bu geliþen sonuçtan yola çýkarak ben de derim ki; Türk insaný madem hep ayný hatalarý yapýyor, o halde bilinçli bir "Aile Planlamasý" çalýþmasý ile bu geleceðimize taþýnmalý. Saðlýklý, düþünmeyi bilen, doðrularý masaya yatýran, kararlý ve geliþen bir Türkiye için bu þart. Þimdi "bu da nerden çýktý Emine Haným?" diye soru da aklýnýza gelecek. Buna en doðru yanýt "kýssadan hikayeler" deðil de, daha bilimsel bir kalemden size örnek vermek isterim. Yýllar önce, belki de 15-16 sene olmuþtur; Cumhuriyet gazetesinde sayýn Prof. Özcan Köknel'in bir yazýsýný okumuþtum. Kendileri Ý.Ü.Týp.Fak.Psikiyatri Ana Bilim Dalý Öðretim görevlisidir. Yazýnýn içeriði oldukça beni etkilemiþ hafýzalardan asla çýkmayacak bir belge niteliðindedir. Hatta bir ay önce sevgili Profosörümüzle yaptýðým telefon görüþmesinde bu yazý ile ilgili yorumlarýmý kendilerine de ilettim. Ve "Hocam izninizle sizin tespit ettiðiniz bu bilimsel gerçeði yazacaðým, adýnýzý belirterek..." diye de izin aldým. Çok sevindi. Sevgili Profesör Özcan Köknel Hocamýza tedavi için gelen hastalarýn çoðunda; uykusuzluk, asabilik, gerginlk, sözle ve fiili saldýrganlýk, kendini ve karþýsýndakini öldürme isteði, iþtahsýzlýk, halsizllik, anksiyete, öfke, tembellik, unutkanlýk, isteksizlik, cinsel aktivite bozukluklarý, sürekli buhran, algýlama bozukluklarý, dikkat daðýnýklýðý, konsantrasyon bozukluklarý,vs, vs... Rahatýzlýklar ve þikayetlerle gelen hastalara konulan teþhis ise, "þizofren, depresyon" gibi psikotik bozukluklarmýþ. Gerisini anýmsadýðým kadarýyla hocamýzýn kaleminden aktaracaðým. "Hastalarým bana bu tür þikayetlerden gelince, kendilerinden kan ve bazý labaratuvar analizleri istedim. Analiz sonuçlarýnda gördüm ki, hastalarýmýn çoðunluðuna yanlýþ teþhis konulmuþ ve eksik olan ise B3 VÝTAMÝNÝ idi. Yurdumuzda ilaç ve ecza þirketlerinin ürettikleri vitamin komplekslerinde bu vitamin hiçbir ilaca onulmadýðý gibi üretilmemekteydi. Bu vitemin eksikliðine baðlý yýkarýda geliþen hastalýk beirtileri oluþmakta ve hasta yanlýþ ilaç tedavisi ile doðru tedavi edilmemektedir. Hastalýk olarak deðerlendirilen bu durum ise "þizofren, depresyon, vb" teþhisler hekim tarafýndan konulduðunu tespit ettim. Bana gelen hastalara Türkiye'de üretilmeyen bu ilacýn "neden üretilmediði?" sorusunu sorup araþtýrdým. 1960 senesinde Amerika kendi ülkesinde, özellikle Orta Amerika'da, yani Meksika, El Salvador bölgelerinde 'PATATES" ekimini ve ilaçlardan B3 VÝTAMÝNÝ yasaklamýþtýr. Ayný seneler Amerika, ülkemize de bu yasaðý koydurtmuþ ve halen o yasak devam etmektedir. Bir kanunla bu yasak kaldýrýlmalý ama her nedense bu mümkün olamamýþtýr. Ben bu gerçekten yola çýkarak, B3 VÝTAMÝNÝ Avrupa'dan ithal getirtip, hastalarýma uygulamaya baþladým. Eski kullandýklarý ilaçlarý kestim. Sonuç; hastalýk belirtileri yok oldu ve hasta hasta olmaktan çýktý." Sonuç pek de iç açýcý deðildir. Karýþýklýk ve iç savaþ sonrasý bozulan bir ekomomi. Meksika insaný uyuklamaya, tembellik, uyuþukluk, her an kavgaya açýk bir toplumsal deðiþimle huzursuzluk olunca, Amerikan Hükümeti acil bir karar ile "ekmek fýrýnlarýna" talimat verilmiþ ve ekmekler B3 VÝTAMÝNÝ konulmuþ. Sonuç? Tabiki deðiþmiþ. Meksikalý patates ekmeye baþlamýþ, saðlýklý düþünen Orta Amerika barýþý hayal eder olmuþ. Peki bu B3 VÝTANÝNÝ nedir ve nelerde vardýr? Ben bir araþtýrma yaptým. Buyrun, siz de bakalým B3 vitamini gýdalarla yemekle alabilecek misiniz? Sinir sistemini korumak için B3 vitamini Niasin, Niasinamid veya Nikotin Amid olarak da adlandýrýlan B3 vitamini protein, yað ve karbonhidrat metabolizmasý için gerekli olan bir vitamindir. Yararlarý B3 vitamini kan dolaþýmýný düzenler, saðlýklý bir deri saðlar ve santral sinir sisteminin çalýþmasýna yardýmcý olur. Beyin ve hafýzanýn ileri fonksiyonlarýnýn denetlemesinden dolayý sizofreni ve diðer zihinsel hastalýklarda tedavi edici rol oynar. Son olarak yeterli B3 düzeyinin insülin ile estrojen, progesteron ve testosteron gibi cinsiyet hormonlarýnýn sentezi için hayati rol oynadýðý gösterilmiþtir. Son zamanlarda kan kolesterolünü ve trigliseritini yan etki olmadan emniyetle düþürebildiði için doktorlar tarafýndan bu amaçla sýklýkla kullanýlmaktadýr. Ancak B3 vitamininin kullanýmýnda doz ayarlamasý mutlaka doktor tarafýndan yapýlmalýdýr. Hangi besinlerde bulunur? B3 vitamini içeren doðal yiyecekler sýðýr eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mýsýr unu, yumurta, balýk, süt, patates ve domatestir. Ette bol miktarda vardýr. Vücut, süt ve yumurtadaki proteinlerden de niasin üretebilir. Günlük ihtiyacýnýz nedir? Kadýnlarýn günde 15, erkeklerin 19 mikrogram almalarý gerekir. Eksikliði nelere yol açar? B3 vitamini eksikliðinde pellegra adi verilen ve sinir sisteminde fonksiyon bozukluðu, mide baðýrsak sistemi bozukluðu, ishal, zihin bulanýklýðý, depresyon, ve aðýr dermatit ve çeþitli cilt lezyonlarina neden olan bir hastalýk oluþur. Fazlasýnýn zararlarý Yüksek miktarlarda alýnan B3 vitamini doðal bir alerjik reaksiyon olan ciltte kýzarmalara neden olabilir. Bu kýzarmalar yanma, kasýntý ve aðrý ile beraber olabilir. Genellikle yüz, kollar ve gögüse yayýlýr. Zararsýzdýr ve 20 dakika ile bir saat arasýnda kendiliðinden geçer. Bir bardak su içilmesi de yardýmcý olacaktýr. Gebelikte B3 vitamini dikkatle kullanýlmalýdýr. Yüksek dozlarda saf nikotinik asit mide ülserleri, gut, glokom diyabet ve karaciðer hastalýklarýnda saðlýk problemlerini arttýrabilirler. Günde 1.000 mg'in üzerindeki dozlar için doktora danýþmak gereklidir. Gerçekler gün ýþýðýna çýkmalý. 70 milyon TÜRK MÝLLETÝ'nin %70'i genç nüfus, ve sürekli çoðalmakta bu genç nüfus. Amerikan nüfusunun%70'i yaþlý ve doðum oranlarý azalmýþ. Yaþlanan bir nesil ile gençleþen bir neslin geleceðini düþündüðümüzde, þaþýrtýcý sonuçlar görmek mümkün. Özellikle dünyamýzýn küresel ýsýnma gibi bir sorunu yaþýyorsa ve %70'i tarýma elveriþli TÜRKÝYE, yer altý ve yer üstü zenginlikleri ile de emperyalist güçlerin iþtahýný kabartacaktýr. PEKÝ NE YAPMALIYIZ? Güzel ve yerinde bir sorun. Peygamberimiz fani dünyadan göç ettiði zaman Hz. Ayþe'ye sormuþlar. " Biz ne yapmalýyýz, hangi yolu izlemeliyiz?" Hz. Ayþe Validemiz bu sorularý, Kuran_ý Kerimi okumamýzý ve Hz. Peygamberimizin ahlakýnýn Kuran ahlaký olduðunu aþaðýdaki ayet ile açýklamýþtýr. Peygamberimiz bütün kemâl ve güzellikleri kendisinde toplamýþ, örnek bir þahsiyettir. O’nun mükemmel ahlâkýný ciltler dolusu kitaplarla bile anlatmak mümkün deðildir. Peygamberimizin ahlâký Kur’an ahlâký idi. Kur’an-ý Kerim’de Yüce Allah’ýmýz O’nun ahlâkýný överek, þöyle buyurmuþtur: "Yâ Muhammed! Þüphesiz sen yüce bir ahlâk üzeresin." (-Kalem Sûresi - ayet: 4. -) O dönem insaný cahildi. Okumazdý. Kýz çocuklarýný diri diri gömerdi. Bu dönemin insaný nasýl? Kýz çocuklarý hala okutmuyoruz. Hala Amerika gibi dýþ güçlerin "Afyon ekme, patates ek" diye dýþardan güdümlü bir tarým felsefesi ile Vitamin eksikliði ile uyuþmuþ bir genç nesilin geleceði nasýl olur? Buna ulu önderimizin söylevleri ile yanýtlayacaðým. Çünkü TÜRK halkýna yolu göstermiþ ve ýþýk tutmuþtur. Eðer onun yolunu izlersek dünyanýn en ileri devleti olacaðýmýz kaçýnýlmazdýr. • Memleketimizi, toplumumuz gerçek hedefe, mutluluða eriþtirmek için iki orduya ihtiyaç vardýr. Biri vatanýn hayatýný kurtaran asker ordusu, diðeri milletin istikbalini yoðuran kültür ordusu. Bu iki ordunun her ikisi de kýymetlidir, yücedir, verimlidir, saygýdeðerdir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kýymetlidir, hangisi diðerine üstün tutulur? Þüphesiz böyle bir tercih yapýlamaz, bu iki ordunun ikisi de hayatîdir. Yalnýz siz, kültür ordusu mensuplarý, sizleri baðlý olduðunuz ordunun kýymet ve kutsiyetini anlatmak için þunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüðünü öðreten bir ordunun fertlerisiniz. Bir millet irfan ordusuna sahip olmadýkça, muharebe meydanlarýnda ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalýcý sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna baðlýdýr. ( 1923 ) • Büyük Türk milletine onun bütün emeklerini kýsýr yapan çorak yol haricinde kolay bir okuma yazma anahtarý vermek gereklidir. Büyük Türk milleti cahillikten az emekle kýsa yoldan ancak kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasýta ile sýyrýlabilir. Bu okuma yazma anahtarý ancak Lâtin esasýndan alýnan Türk alfabesidir. Basit bir tecrübe Lâtin esasýndan Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun olduðunu þehirde ve köyde yaþý ilerlemiþ Türk evlatlarýnýn ne kadar kolaylýkla okuyup yazdýklarýný güneþ gibi meydana çýkarmýþtýr. ( 1928 ) • Hepimize, bu memleketin bütün vatanýný seven yetiþkin evlatlarýna önemli bir vazife düþüyor; bu vazife, milletimizin tümüyle okuyup yazmak için gösterdiði istek ve arzuya fiili olarak hizmet ve yardým etmektir. Hepimiz, özel ve toplum hayatýmýzda rastladýðýmýz okuyup yazma bilmeyen erkek, kadýn her vatandaþýmýza öðretmek için candan arzu göstermeliyiz. ( 1928 ) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt:I, 1945) • Büyük davamýz, en medeni ve en üst refah seviyesinde bir millet olarak varlýðýmýzý yükseltmektir. Bu, yalnýz kurumlarda deðil, düþüncelerinde de köklü bir inkýlâp yapmýþ olan büyük Türk Milleti'nin dinamik idealidir. Bu ideali en kýsa bir zamanda baþarmak için, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teþebbüste baþarý, ancak, yasal bir planla ve en akýlcý bir þekilde çalýþmakla mümkün olabilir. Bu sebeple, okuma yazma bilmeyen tek vatandaþ býrakmamak; memleketin bütün kalkýnma savaþýnýn ve yeni çatýsýnýn istediði teknik elemanlarý yetiþitirmek; memleket davalarýnýn ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaþatacak, kiþi ve kurumlarý yaratmak; iþte bu önemli prensipleri en kýsa zamanda saðlamak... Bakanlýðýn üzerine aldýðý büyük ve aðýr vazife ve sorumluluklardýr. Ýþaret ettiðim prensipleri Türk Gençliði'nin beyninde ve Türk Milleti'nin bilincinde daima canlý bir halde tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarýmýza düþen baþlýca vazifedir. ( 1937 ) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt:I, 1945) Aydýnlýk ve barýþ içinde bir Türkiye diliyorum. Sevgi ve saygýlarýmla. Emine Piþiren/Yeþil Bursa/o7.04.2009[/size]
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |