Ben bir küçük zavallýyým. Ne hayatý deðiþtirmeye gücüm yeter, ne de yok etmeye. Tek baþýna insan ne yapabilir ki zaten. Birkaç damla gözyaþý, bir damla umut. Bir nefeslik sigaranýn ucunda tutunmaya çalýþan kanatsýz kör bir güvercin gibi umarsýz. titreyen ellerini ýsýtmaya çalýþan garip mi? Ya da asasý elinde sýrtý dik alný açýk baþý önde irikýyým züppe mi olmaya çalýþmalýyým? Hayýr aslýnda söylemek istediklerim bunlar deðildi. Asýl söyleyeceklerim içimde saklý. Onlarý oradan çýkarmak için biraz umut gerek; biraz acýma, biraz merhamet, biraz da acý gerek. Öyle her acýya benzemeyen bir acý bu. Hani yaraya tuz basarsýn da için sanki cehennemde yanmýþcasýna çekilir ya, öyle bir acý hiç deðil. Bu acý diðer bütün acýlardan farklý. Bu acý yürekte deðil. Bu acý beynimde deðil. Bu acý gözlerimde deðil. Bu acý dýþ dünyamda hiç deðil. Bu acý uzaklarda bir yerlerde. Ama çok uzaklarda bir yerlerde. Karanlýk bir yer, sonsuzluðu merak edip de yola çýkan gezginin yolu yarýladýðý yerde bu acý. Hissetmek istersin derinden kaçar gider. Unutmak istersin yok etmek istersin; iþte o zaman da her þeyini yakar gider. Geriye bir avuç tomurcuk gözyaþý kalýr. Bir parça peynir, bir dilim ekmek, bir yudum da su. Ama yiyemezsin, içemezsin. Öylece ölüme doðru karanlýða doðru süzülüp gidersin kirli maiviliklere...