Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Durmuþ dayý o zamanlar Gaziosmanpaþada bir binada kapýcýlýk yapmaktadýr. Sadýk dedem kalmak için Durmuþ dayýlara konuk olur. Tabi köyden gelirken eli boþ gelinmez ya, “çam sakýzý, çoban armaðaný’ denir ve genelde de çoban armaðaný olur, dedem de sitil ve helkelerle yoðurt çaldýrýp getirmiþtir. Köyden getirilen yoðurtlar, binanýn en ileri gelenlerine hemen hediye olarak daðýtýlýr. Ertesi gün Durmuþ dayý dedemi ‘Angarayý’ gezdirmeye ve hiç sinemeya gitmemiþ olan dedemi film izletmeye götürmek ister. - Heri Sadýk emmi sana Angarayý bi guzel gezdiriyim, gozün-goonün açýlsýn.. - Hee la gezdir de, gorür gözlerinen þu Angarayý bi eyice görek, - Sona da da seni bir sinemaya gotürüyüm, - Ula Durmuþ benim sýnanacak neyim var da beni sýnamaya gotürecaan, ne sýnamasasýymýþ bu bakalým, neyimi sýnýyacan, berhudar olasýca... - (kih kih kih güler Durmuþ dayý) Yoo, ula bre Saaadýk emmi, sýnama daaal la, sinema sinema...filim sinemasý! ( içinden de; ‘ula þu koyde galanlarda ne gadar cahal galýyorlar’ der ve kendini biraz daha dik tutar.) Gezilir Ankara, (üstelik yaya) sokaklar, göz alabildiðine binalar, henüz bugünkü kadar kalabalýk olmasada çeþit çeþit arabalar, bulvar, yol boyu pýrýl pýrýl dükkanlar, Kýzýlay ve en yüksek bina Gima onun önünde bir anlýk durulur ve gözler gökyüzüne dikilir, katlarla birlikte; ‘’Fesuphanallah’’. - Heri Sadýk emmi seni Atamýzýn yadigarý Atatürk Orman Çiftliðine gotürüyüm... - Ne varki lan orda? - Hayvanlar... - Allah senin muradýný vesin ayý, ula biz hergun hayvanlarýn içindeyik, caný saaolasýca Angarýya gelip hayvan mý goreciik la ... - Emmim bi gorsen burda baþga hayvanlarda var... - Ula get öte sýracalý - semahatsýz, hayvan hayvandýr, gorüpde nooreciik... - Emmi... Sonra karar kýlýnýr Gençlik Parkýnda. Eh ne de olsa Ankaranýn gözdelerindendir (ki o zaman baþka neresi vardýr!!!) ve köyden Ankara’ya gelipte Gençlik Parkýný ve Ulus’taki þaha kalkmýþ heykeli görmemek sadece bir eksiklik deðil, ayný zamanda ayýptýr. Sonra bunu nasýl anlatacak köyde, ‘’get heri senden de adammý olur, Angarýya varmýþda Genþlik Parhýynan, heykeli gormeden gelmiþ ’’ demezlermi..! Özel olarak demletilmiþ çaylar yudumlanýrken derin sohbet arasýnda ‘’vay anasýný vay, biz tümden korü – korüne yaþamýþsýk lan, þu Angarýya bak...la bah Durmuþ ne soracaam.’’ - Sor benim gozel emmim... - La bu Angaranýn galabalýý ne la beyle, sanki mahþerde buluþmuþlar gimi..! - ..! Ve kendileri de katýlýr bu kalabalýða, doðruca sýnamýya, pardon sinemaya. Biletlerini alýr girerler görevlinin gösterdiði yere ( yer gösterme parasý verilmiþmi bilmem) otururlar. Tabi, Emek sinemasý o zamanlar çok güzeldir, belki de tektir Ankara da, hele bir de koltuklarý var ki kadife yüz geçirilmiþ, yumuþak ve rahatçadýr. Ýnsana tam bir rahatlýk ve huzur vermekte. Kocaman beyaz perde... Ýzleyiciler çýt çýkarmadan beyaz perdeye bakmakta, sessiz, sakin izlemekteler. Perdede köyde çekilmiþ bir film oynamakta. Ortamýn verdiði rahatlýktan ( ya da geceki köy sohbetinin ve yayan - yapýldak o kadar yeri gezmenin verdiði yorgunluktan) Sadýk dedem baþlar uyuklamaya. Uykusu derinleþtikçe de baþlar horlamaya... Doðalki, bütün seyirciler gözlerini diker oraya. Durmuþ dayý da rahatsýz olup, yavaþça dedemin böðrüne dürtüp; - Nörüyon Saaadýk emmi, herkeþ bize bakýyo’... - La acicik dalmýþsým heralde..! Uyku bu, bir sardýmý insaný... Dedem yine dalar ve daha þiddetli horlamaya baþlar. Yine dikilir bütün gözler oraya ve homurdanmalar..! Bu sefer Durmuþ dayý yine uyarmak ister, ancak , dürtmesi biraz sert olmuþ olmalýki, Sadýk dede uyku sersemi! afallar, sýçrar... Fakat ne görsün adam, çoban uykuya dalmýþ uyumakta ve bu sýrada bir kurt saldýrmýþ koyun sürüsüne, koyunlarý boynundan yakaladýðý gibi parçalamakta, kýrýp atmakta ve çoban köpekleri ise (herhalde film icabý !) çobanýn yanýnda uyumakta. Durabilir, dayanabilirmi Dedem, sýçrar, kalkar ayaða ve avazý çýktýðý kadar baþlar baðýrmaya; ‘’ HA YAVRUM HA, HA YAVRUM HA, ulan soyka kalasýca itler, ulan kör olasýca çoban, lan getdi gýrýldý gozelim hayvanlar... ha yavrum ha ....’’ Durmuþ dayý; ‘Sen nörüyon Saadýk emmi, irezil edecan bizi...’ Daha da hiddetlenir Sadýk dede, döner Durmuþ dayýya: ‘’Ulan, hele çoban uyuyo, itlerde zaten iþ yoomuþ, sendemi gormüyon kor olmýyasýca,.. þu gadar milletin gozünün onünde gurt sürüyü gýrýyo – geçiriyo, sesiniz çýhmýyo baba çýhasýcalar.... HA YAVRUM HA, ha yavrum ha, ha yavrum ha........’’
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Doðan ÜNAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |