Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Gerek yazýnsal alanda gerekse görsel alanda en büyük eksiklik, psikolojik ve sosyolojik analizlerin yetersizliði ve toplumdan kopuk anlayýþlardýr. Kendilerini belli bir alanla sýnýrlayan yazarlarýn ve senaristlerin sosyoloji ve psikoloji eðitimlerinin eksik olmasý, topluma yönelik mesajlarý içeren ürünlerin sosyal sorunlarý kuþatamamasý gibi eksik yönleri, bu sorunlara ciddi çözüm önerileri de üretememektedir. Bu durumda sinema, sosyal vakalarý siyerciye iletememe sorunu yaþamaktadýr. Bu eksikliklerin devam etmesinin bir nedeni de, medyanýn olaný, olduðundan fazla abartmasý, yazýnsal ve görsel alanlarda ürün verenlerin yeterlilik duygusuna kapýlmalarýna neden olmaktadýr. Yeterlilik duygusu ise, çalýþmalarýn kýsýrlaþmasýna ve çalýþmalarýn dar alanlara hapsolmasýna yol açmaktadýr. Sosyal bir vakaya parmak basmaktan dem vurulan, insanlarýn içinde bulunduðu sýkýntýlara ayna olduðu söylenen, senaryosunu Sabah yazarý Lütfi Mete’nin yazdýðý, “ Gülün Bittiði Yer” filminin de yönetmenliðini yapan Ýsmail Güneþ’in yönettiði ve Güneþ’in “ saklanmanýn, yok sayýlmanýn, itilmiþliðin içerisinde var olan hayattaki bir hikâyesi” olarak temasýný özetlediði The Ýmam filminin kritiðini yapmaya çalýþacaðýz. Eþref Ziya, Ahmet Yenilmez, Emir Görsoy, Turgay Tanülkü, Mete Dönmelerin oyuculuðunu üstelendiði The Ýmam’ýn konusu kýsaca þöyle: “Ölü yýkayýcýsý” olarak kýzlarýn dalga geçtiði, okul müdürü saçlarýný kestiði için saçlarýný uzatan Ýmam Hatipli Emrullah’ýn mahkemede adýný Emre olarak deðiþtirip, Ýngiltere’de bilgisayar mühendisliðini okuyup, Ýstanbul’da bilgisayar þirketinin ortaðý, motosikletli Emre’nin hayatý Ýmam Hatipli arkadaþý 101 Mehmet’le karþýlaþmasýyla, hayatý alt üst olur. 101 Mehmet mide kanseridir. O gelinceye kadar çevresinde Emre olarak tanýnan Emrullah’ýn kendisiyle yüzleþme dönemi baþlar. 101 Mehmet, yerine köye imam bulunmasýný ister. Emre, 101 Mehmet’in yerine baþka imam bulamayýnca kendisi gitmeye karar verir. Gideceði köyde kendisini tutucu marangoz, ezberi yetersiz, oðlunun kafasýna vura vura hafýz yapmaya çalýþan Hacý Feyzullah ve köy muhtarý ve muhtarýn güzel kýzý beklemektedir. Ve Emre, dizüstü bilgisayarý ve motosikletiyle köye, bir yandan kendi geçmiþiyle yüzleþmeye yol alýr…” Ömer Lütfi Mete, bir söyleþisinde Türk sinemasý için þunlarý söylüyor: “Türk sinemasý yoktur. Ýran sinemasý vardýr, hatta Suriye sinemasý vardýr, ama Türk sinemasý yoktur. Sebebi çok basit, Türkiye’de sinema yapanlarýn yüzde doksan dokuzu dünya vatandaþýdýr, Türkiye insanýyla baðlantýsýzdýr. Onun gibi yaþamaz, onun gibi hissetmez, onu tarafsýz bir gözle izlemez… Bu ülke insanýnýn inancý ve kültürüyle baðý olmayan sanatçýlarýn yapay eserleri genellikle içtenlikten yoksundur. Türk sinemasý diyebilmek için bizim öykü anlatma geleneðimizle baðlantýlý bir sinema dilinden söz etmemiz lazýmdýr.” T.H.E Ýmam’ýn yönetmeni Ýsmail Güneþ’te 1980’lerin ortalarýnda sinemanýn solun elinde olduðunu, sektöre giremediðini, sinema yapmak için kimliðini gizlediðini, barlarda içki kadehlerinde meyve suyu içmek zorunda kaldýðýný söyleyerek filmin içeriðiyle, yaþantýsý arasýnda benzerlikler olduðunu söylemektedir. Bu iki alýntýyý, güncel bir konuyu iþlediði söylenen T.H.E Ýmam’ýn aslýnda söylendiði gibi toplumsal bir sorunu ciddi olarak masaya yatýrmadýðýný, aksine tarafsýz, suya sabuna dokunmayan bir senaryosu olduðunun altýný çizmek için yaptým. Film, kýzlar tarafýndan “ölü yýkayýcý” diye alay edildiði ve müdür tarafýndan saçlarý kesildiði için, toplumdan dýþlanan, topluma kendini kabul ettirmek için Ý.H.L’i olmaktan utanan bir insanýn çeliþkileri, çatýþmalarý konu edilse de. The Ýmam ne bir Ý.H.L’nin ruh halini ne de sosyal iliþkilerini yansýtamamaktadýr. Bir insanýn neden utanýr hale geldiði? Toplumun Ýmam Hatiplilere yönelik anlayýþýnýn alt yapýsýnýn nasýl oluþtuðu? Toplumun parçasý olan bir ferdin dini deðerlerden dolayý, kültürel çatýþmaya itildiði vurgusu yoktur. Mete ya da Güneþ neden Ýmam Hatipliler için “ölü yýkayýcý” tabirini kullandýklarýnýn üzerinde durmadýklarý gibi, Ýmam Hatiplilere yaklaþým yöntemlerini de tartýþmamaktadýrlar. (Örneðin: Neden bütün arkadaþlarýnýn önünde bir müdür; öðrencinin onurunu, gururunu, haysiyetini hiçe sayarak, sýrf ders olsun diye, alay edercesine saçýný çeker. Bunu yapan da dini eðitimin verildiði bir kurum müdürüdür. Bu anlayýþýn ürünü okul müdürleri ve Ýmam Hatipliler sorgulanmýyor.) Filmde bireyin yaþadýðý sosyal ve psikolojik çatýþmalar, çeliþkiler ve arayýþlar seslendirilememiþtir. Emrullah, nasýl oluyor da iki nedenden dolayý Emre oluyor? Hadi, Emre oldu, neden yüzleþtirilirken sadece içki, dans ve ölü yýkamak gibi üç konu etrafýnda suçlanýyor? Bunun karþýsýnda, bir imam neden motor kullandýðý ya da saçlarýný kýsalttýðý için farklýlýk kýlýfýna giriyor? Þekli oluþturan düþünce, anlayýþ neden filmde yoktur? Bu ve benzeri sorularýn cevabýný –maalesef- filmde bulamýyoruz. Dolaysýyla filmdeki olaylar çok yüzeysel ve basitliðe kaçan bir anlayýþla suya sabuna dokunmayan hoþgörülülük içinde geçiyor. Ayrýca Ýmam Emre ve Gelenekçi Ýmam Mehmet Hoca arasýndaki kýyaslama da hayli ilginç... Mehmet Hoca’ya adeta insanüstü özellik kazandýrýlmýþtýr. Ýnsani vasýflardan arýndýrýlmýþ Mehmet Hoca, adeta bir melek profili çizilmiþ. Þöyle ki, mide kanserine yakalanan bir insan; korkmuyor, umutsuzluða kapýlmýyor, sürekli hoþgörülü, umut dolu, kendisini önemsemiyor, sürekli insanlarýn iyi yönlerini görerek dile getiren biri; hasta yataðýnda imamlýk yaptýðý köyü düþünen, içinde bulunduklarý durumun düzelmesi için çýrpýnan ve baþka derdi tasasý olmayan bir imam kimliði var karþýmýzda. Þimdi düþünelim kanser gibi ölümcül bir hastalýk insanda, endiþe stres yaratmaz mý? Ýyileþme gayreti, çabasý içine girmez mi? Ölüm döþeðinde olan insan günahlarýný, sevaplarýný, piþmanlýklarýný ve yaþamak istediklerini düþünmez mi? Ama bunlarý filmde göremiyoruz. Her türlü olumsuzluktan arýnmýþ bir Mehmet Hoca imajý oluþturulmuþtur. Amaç ne olursa olsun bir Ýmam Hatiplinin de hasta psikolojisine sahip olmasý gerekirdi. Ne toplumun ne de Ýmam Hatiplilerin oluþturduðu bir imam kimliðini filmde bulmak zor. Sýnýrlarý belli olmayan konunun, hangi soruna ya da ne ye çözüm ürettiði belli deðildir. Çünkü imam kimliðine sahip köydeki gelenekçi Hacý Feyzullah’ýn mücadelesindeki farklýlýklar da yüzeysel deðinilerle geçiþtirilmiþtir. Hacý Feyzullah Efendinin ve köy halkýnýn Ýmam’a karþý tavrý da yüzeyseldir. Kahve köþelerinde Ýmam’a yönelik eleþtiriler bile doðru dürüst yansýtýlmamýþtýr. Hacý Feyzullah ve diðerlerinin Ýmam’a yönelik þikâyetlerinin en belirgin olduðu sahne muhtarýn kýzýný motora bindirip, köye getirmesiyle, ilk olay arasýnda benzerlikler kurulmasýdýr. Kadýn erkek iliþkilerine yönelik bir tema taþýsa da bu konu da gerektiði gibi irdelenememiþtir. “Yaðmurda kýzý orada býrakamazdým.” düþüncenin ötesinde bir anlayýþla ileri sürülmesi gerekirdi. Ýmam’ýn saçýna ve motoruna yönelik eleþtiriler de sönük kalmýþtýr filmde. Emre ile beraber baþrolleri paylaþan motosiklet vurgusu, bir kaçýþýn ya da kimliðini saklamanýn sembolü olarak ifade edilse de, aslýnda bir insanýn özgüven eksikliðinden baþka bir þey deðildir. Bir insanýn nesne ile varlýðýný ispatlamaya gitmesi sorunu Ýmam Hatipli olmakla alakalý deðil, kiþilikle alakalý bir sorundur. Çünkü bu durum modern hayatýn sunduðu; para, makam ve araba ile kendini ifade etme, kabul görme anlayýþýnýn bir örneði gibi durmasý gerekirken, bir imamýn kendini motorla ifade etmesi bir kiþilik problemi olarak deðil de imamýn aldýðý eðitimle alakalý bir durummuþ gibi gösterilmiþtir. Yine ben bilgisayar mühendisiyim vurgusu da bu anlayýþýn ürünüdür. Bir güncel konuyu, yaþanan bir gerçeði yansýtma iddiasý taþýyan film –maalesef- Emre gibi kimlik sorunu yaþamaktadýr. Ýmam’ýn kime, nasýl hitap ettiði belli olmadýðý gibi, sosyal ve psikolojik analizleri de –maalesef- yoktur. Ýmam filmde ne kendisiyle ne toplumla ne çevresiyle savaþmýyor. Ýmam’ýn kiminle mücadele ettiði konusu muðlâk kalmýþtýr. Dolaysýyla Ýmam’ýn kime seslendiðini anlamak zorlaþmýþtýr. Þunu da ekleyelim ki, artýk imamlar motora da biniyor, saçýný da uzatýyor, laptop da kullanýyor, çanak anten alýyor kýsaca modern hayatýn gerekliliklerini neyse hepsini yaþamaya çalýþýyorlar. Görünen o ki film, bugünün gerçeðinden öte 70’li ve 80’li yýllara hitap etmektedir. Kim bilir belki Emre, çocuklarýn dýþýnda kimse ile konuþmasa da, günümüz imamlarý köylülerle iç içedir. Eðer, THE Ýmam’a göre köylülerle oturup sohbet etmek modernlik anlayýþýna aykýrýysa diyecek bir þey bulamýyoruz. The Ýmam seyircisine ve topluma bir þey sunmuyor. Kimliksiz bir tavýr sergilemekten baþka. Baþta da belirttiðim gibi yazar ve çizerlerin topluma inmeleri, toplum hakkýnda araþtýrmalar yapmalarý, toplumdaki sorunlarýn sebep ve sonuçlarýný iyi tespit etmeleri gerekmektedir. Yoksa Mete’nin Türk sinemasý yok derken, bu yokluða kendisini de dahil etmesi kaçýnýlmaz olacaktýr. Osman tatlý osmantatli@gmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © osman tatlý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |