Hiçbir kýþ sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uðramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Uzungöl masalýda baþlangýçta bu söylemlerle baþlar. Bir varmýþ, bir yokmuþ. Evvel zaman içinde bir Uzungöl varmýþ... Hiç dinlemiþ miydiniz bilmiyorum ama, istedim ki; þu bunaltýcý yaz günlerinde yüreðinize serinlik düþürecek bu yeþil suyun masalýný bir de benden dinleyin. Sahilden , Uzungöl yazýlý sarý tabelanýn iþaret ettiði yöne doðrulduðunuz an baþlar masalýmýz. Solaklý Deresinin denize kavuþtuðu noktadan Karadenizin içerisine doðru yeþil bir yol uzanýr kývrýla kývrýla. Sol tarafýnda dingin bir nehrin aktýðý, sað tarafýný ise aðaçlarýn gölgelediði bu yolun ufkunda; iki yaka, yeþilin bin bir tonunda birleþir mavi bir gökyüzünün altýnda. Yeþille mavinin birbirine karýþtýðý ufuðun tam ortasýndan bir sicim inceliðiyle akmaya baþlayýp, siz yaþlaktýkça geniþleyen derenin büyüsüne kapýlýrsýnýz bir an. Hem öyleki; deðdiði yere hayat veren bu suyla birlikte, yolun keskin virajlarýnda savrulurken suyun mecrasýna doðru akýp gidersiniz. Sýra sýra dizili çay fabrikalarýnýn önünden geçersiniz ilk önce, buram buram çay kokusunu içinize çekerek. Birinin bittiði yerden diðeri baþlayan köylerden, yamaçlarýna çay bahçelerinin serili olduðu küçük tepelerin eteklerinden geçersiniz sonra. Camlarý sonuna kadar açýlmýþ aracýnýzýn içerisinde temiz havayý ciðerlerinize doldururken; bir o yaka, bir bu yaka, o aðaç, bu aðaç, bir de dere... oyalanýp durursunuz. Ve Çaykara' ya varýncaya kadar rakýmýn farkýna bile varmazsýnýz. Hep solunuzdan akan dere Çaykara' dan sonra birden yön deðiþtirip saðýnýza geçer. Ýþte bu noktadan sonra, içinden geçtiðiniz vadi darlaþtýkça dere yataðýda darlaþýr. Aþaðýda sakin sakin akan dere , bu dar yataðýnda birdenbire coþar. Derenin çoþarken çýkardýðý bir ezginin eþliðinde, güneþe izin vermeyen çam ormanlarýnýn arasýndan yukarýlara doðru týrmanmaya baþlarsýnýz. Ve siz küçük bir tünelden geçerken, dere yine yönünü deðiþtirerek yolun soluna geçer. Az önceki çay bahçelerinin yerini mýsýr tarlalarý almýþtýr þimdi. Tepeleri çam ormanlarýyla kaplý, ahþap evli, mýsýr tarlalý köylerden birini bitirip diðerine doðru yol alýrsýnýz artýk. Týrmandýkça; virajlar daha sýklaþýr, daha keskinleþir. Derenin oynayacaðý son bir oyunu kalmýþtýr size. Onuda bir yayla yolu ayrýmýnda oynar ve yine solunuza geçer. Dik ve oldukça keskin bir dönemeç belirir önünüzde birden. Nefis çam kokularýnýn sarhoþluðunda virajý alýrken, zirveye çýkýyormuþ gibi hisedersiniz kendinizi. Ve zirvede Uzungöl camisinin beyaz minareleri bütün heybetiyle karþýlar sizi. Aþaðýda taþlarý döverek bütün çoþkusuyla akan derenin; iþte o zirvede bir kuzu sessizliðinde yemyeþil rengiyle nazlý kývrýlýþýna þaþkýnlýkla bakakalýrsýnýz. Ýþte, masalýn tam da burasýnda siz henüz þaþkýnlýðýnýzdan sýyrýlamamýþken; Uzungöl, " bir varmýþ" la ansýzýn gerçeðe dönüþür. Bu düþle gerçek ayrýmýnda, yemyeþil bir göle þahit olur gözleriniz. Su mu yeþildir yoksa gölü çevreleyen ormanýn yeþili mi suya aksetmiþtir, karar veremezsiniz bir an. Neyi þans sayarsýnýz bilmem; yaðmuru mu yoksa parlak bir güneþi mi ? Bana sorarsanýz ; Uzungöl' de yaþanacaksa eðer ikisinede þans derim. Diyelimki tercihiniz parlak bir güneþ. Ve güneþ, koca çam ormanlarýnýn tepesinden sarý ýþýklarýyla göz kýrpýyor size. Güneþin cazibesine kanýp sizde ona bakýyorsunuz. Güneþin parlaklýðýyla kamaþýyor da gözleriniz; gözlerinizi göle çeviriyorsunuz. Bu kamaþmanýn etkisiyle olacak, az önceki yeþil göl birden maviye dönüþüyor. Yeþille mavi arasýnda bocalýyorsunuz bir an. Göl yeþil miydi yoksa mavi mi ? karasýzlýðýnda bir süre oyalanýp , neden sonra anlýyorsunuzki; bu mavi renk, güneþin göle bir hediyesi. Mavi göl, mavi gök, sarý ve parlak bir güneþ, ve gölü çevreleyen yemyeþil bir orman! Burasý cennet olmalý ! Yo, hayýr; olmalý deðil, cennetin ta kendisi! Siz ve cennet, gerçek ve düþ... Þu , þans saydýklarýnýza dönelim yine. Diyelim ki tercihiniz yaðmur. Þarýl þarýl bir yaðmur yaðarken üzerinize, damlalarýn gölde oluþturduðu halkalara takýlýyor gözleriniz. Bir damlanýn göle deðmesiyle baþlayan ve gittikçe geniþleyen halkalara. Birbirine eklenerek gölün tüm yüzeyini kaplayan halkalara. Yoðun bir sis sarýyor etrafýnýzý. Öyleki, gölün karþý kýyýsý kayboluyor sisin ardýnda. Üþüyorsunuz. Isýnmak için; en sýcak düþlerinizle yüreðinize doðru çekiliyorsunuz. Ve sis; mekan ve zamandan koparýyor sizi. O takýlý kaldýðýnýz halkalarýn salýnýmýnda, garip bir þekilde gölün derinlerine doðru ilerliyorsunuz. Küçük bir alabalýk; " hoþgeldiniz " diyerek elinizden tutuyor ve kendi derinliðinde aðýrlýyor sizi. Burasý bir cennet olmalý ! Yo, hayýr ; olmalý deðil, cennetin ta kendisi! Siz ve cennet , gerçek ve düþ... Bu halinizle ne kadar kaldýnýz burada böyle bilemiyorum ama, kendinize geldiðinizde ; ormanýn eteðine kurulu sýra sýra ahþap evli þirin bir köyün farkýna varýyorsunuz. Uzungöl' ün giriþinde ikiz minareleriyle karþýlaþtýðýnýz caminin, o beyaz rengine takýlýyor gözleriniz. Beyaz rengin , uçsuz bucaksýz yeþilliðe nasýl da yakýþtýðýný düþünüyorsunuz. Sonra eski ve taþ bir köprü dikkatinizi çekiyor. Küçücük, kemerli bir köprü. Hey gidinin köprüsü. Kimbilir ne sular akmýþtýr altýndan, geçen zamanla birlikte. Kimbilir, ne çocuklar geçmiþtir üzerinden yalýnayak. Ve ne kadýnlar, sýrtlarýnda odun yükleri. Zamana iliþkin daldýðýnýz düþlerinizden, duyduðunuz sesle sýyrýlýyorsunuz. "Yaðmur baþladý " diyor arkadaþýnýz. Þaþýrýyorsunuz. Oysa az önce kýzgýn bir güneþ yok muydu tepenizde ? Uzungölü tanýtan bir yazýda okuduðunuz; "þansýnýz varsa eðer, bir günde dört mevsimi yaþarsýnýz diyen bir cümle geliyor hatýrýnýza. Yaðmurla birlikte inceden bir sis sarýyor etrafýnýzý. Gördüðünüz düþ geliyor aklýnýza, ürperiyorsunuz. Arkadaþýnýz, "Islanmayalým. Þu ilerdeki motellerden birinine gidelim." diye çekiþtiriyor kolunuzdan. Islanmaktan korkan arkadaþýnýza gülerek bakýyorsunuz. "Haklýsýn, gidelim" diyorsunuz. " Çay içerken seyrederiz yaðmuru, hem sana anlatacaklarým var, inanamayacaksýn! " diyerek devam ediyorsunuz konuþmanýza. " Karným acýktý" diye cevaplýyor sizi arkadaþýnýz. " Tereyaðýnda kýzarmýþ alabalýðý meþhurmuþ buranýn . Ne dersin yiyelim mi ? diye soruyor size. Tereyaðýnda kýzarmýþ alabalýðý duyunca diken diken oluyor tüyleriniz. Göle iliþkin düþünüzde; size, "hoþgeldiniz" diyen o küçük alabalýk geliyor aklýnýza. " Hem , sen ne anlatacaktýn, merak ettim doðrusu " diyerek tekrar konuþmaya baþlayan arkadaþýnýza tuhaf tuhaf bakýyorsunuz bu sefer. " Yok caným, masal dediysek bu kadarýda fazla " diye sakinleþtirmeye çalýyorsunuz kendinizi iç sesinizle. Ve arkadaþýnýzýn size inanmayacaðýný düþünerek vazgeçiyorsunuz düþlerinizi anlatmaktan. Sizin vazgeçtiðiniz düþü, masala çevirerek anlatmakta bana düþüyor böylece. Bir varmýþ, bir yokmuþ... Dilerim; bir varmýþta kalsýn hep, Uzungöl ! Dünya döndükçe; " bir yokmuþ..." hiç gerçekleþmesin Uzungöl için. Ve Uzungöl masalý; evvel zaman içinden geçip, ahir zamana uzansýn gitsin...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Münevver Saral, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |