Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Ben bir kenar mahalle yazarýyým. Fildiþi kulelerinize baþýmý kaldýrýr da bakarým. Bir gün sonsuza dek terk etmek üzere çýktýðýnýz o makamlardan öylesine uzaðým. Bu uzaklýktansa bahtiyarým. Ýnfilaktýr yüreðimin sesi. Unuttuðunuz bir infilaký bekleyiþtir her göz kýrpýþým. Ve ondandýr gözümün etrafýndaki halkalar. Ve ondan pek metro-seksüel gözükmüyorum. Göz kýrpýþlarýmýn arasýndan sýzan kýzýl damlalar, yürek yaðmurlarýdýr.. Ve ondandýr her gece ruhuma inen bu hafakanlar.. Savulun dertlerimden. Býrakýn beni yalnýzlýðýma. Çýðlýklarýma býrakýn beni. Öz dehamýn karanlýk sokaklarýna uðurlayýn bencilliðimi. Ya beni böyle sevin, ya da itin uçurumlara. Ya yas tutun ardýmdan, ya da halay çekin. Ne acý ki sihirbazlara yutturamadýk hakikati! Ne acý ki anlatamadýk uykusuz gecelerin kundaklarýnda büyüyen öz derdimizi! Ama ya sen Brütüs, ya sen! Sen neden anlamadýn beni? Sen neden kovdun beni kapýndan? Samimiydi sesimiz kýsýk da olsa. Gerçekti söylediklerimiz hayallerle bezenseler de. Aþk içindi, hem de bir sonsuz aþk içindi kalemsi çýrpýnýþlarýmýz eksik de olsalar. Yakalandýk madde aðlarýnýza. Aðlara dolanmýþ bir alabalýk gibi yakalandýk merhametsizliðinize. Yalnýzýz þimdi ve yalnýzýz ve bin kere yalnýzýz. Savulun hayatýmýn bilinmezliðinden. Ölünce bilin beni. Ölünce duyun bestelediðim notalarýn ölümsüzlüðünü. Ölünce görün çizdiðim resimlerin ardýndaki esrarý. Siz yine de birkaç þey bilin ve bu zavallý adamcaðýz “Menkýbe Kurgu” diye bir masal tutturmuþtu, deyin. 8 yaþýndan beri hiçbir þeye benzemeyen deneysel þiirler yazardý, deyin. Þu adamcaðýz, yirmi küsur yaþýndayken Türkçe baðýnýn güzelliklerini haddi olmadýðý halde dermeye baþlamýþtý, deyin. Türkçe’nin diðer lisanlar gibi Allah’ýn muhteþem bir sanatý olduðunu iddia etmiþti, deyin. 26 yaþýndan beri, herkes karanlýk ve kin kusarken, o bahtsýz genç adam, edebi deðeri olmayan romanlarýnda geleceðin özgür, müreffeh, sevgi dolu Türkiye’sini resmetmiþti, deyin. Bir þeyler deyin de, ne derseniz deyin. Ama adetiniz üzere, ruhum bedenimle el eleyken deðil, sonsuzlukta kanat çýrpmaya baþladýðým o anda deyin. Savulun gurbetimin ýssýzlýklarýndan. Ürktüm sizin umarsýzlýklarýnýzdan. Ve korktum görünmezliðimin dehþetinden. Alçaklýðýma kaçtým sizin üstünlüklerinizden. Ben basit bir kenar mahalle yazarýyým. Bir babam öldüðünde kaçtým, bir de yüreklerinizde öldüðümde. Ya ben öldüðümde siz nereye gideceksiniz? Mevlana gibi, Yunus gibi ölümsüz olacaðýnýzý nereden biliyorsunuz? Peki ben görünmezim de, madde mumunuz eridiðinde siz ne kadar görüneceksiniz? Siz ne kadar var olacaksýnýz, hadisat-ý alem devam ettikçe? Siz enelerinizi öldürdünüz ve mükemmelsiniz de ne iþiniz var alkýþlarýn peþinde? Ne kadar var olacaksýnýz fani dünyanýn sýrça saraylarý eridiðinde? Ne kadar varsýnýz sonsuzluða raðmen? Baksanýza sonsuzluðumu yargýlýyorsunuz. Baksanýza tutmuyorsunuz ellerimden. Kovuyorsunuz beni görünmezliðime. Baksanýza yetiþtirmiyorsunuz içimdeki o narin çiçeði. Solgunluk kaderin diyorsunuz, ölgünlük bahtýn. Baksanýza kapýyorsunuz kapýlarýnýzý hayallerime. Baksanýza, yaný baþýnýzda parýldayan cevheri bile görmüyorsunuz! Savulun üþümelerimden. Bu Þubat da soðuyorum Almanya’da. Yine de vuslat hayali ýsýtýyor ruhumu. Yine de hüsn-ü zan besliyorum herkese. Aðlýyorum ve parasýzlýðýn gözü kör olsun, diyorum. Ýstanbul’umdan uzaktayým, Bandýrma’mdan, Erzurum’dan gurbetteyim. Uzaktayým ulaþýlmaz gökdelenlerinizden. Tir tir titriyorum üç kuruþ için. Dualarýmla avunuyorum. Bu da bir hicrettir, geçer diyorum. Saniyelerimi ayetlerle dokuyorum. Anlayabilir misiniz bu firkatin acýsýný? Anlayabilir misiniz yalnýzlýðýmý? Ah bir anlasanýz! Ben yine de saf oðlu saf, o eski Oðuz’um. Mobilyacý Duran Usta’nýn oðluyum ben. Hani acile gittiðimde, gözlerimin önünde “lailahe illallahlarla” can veren o tasavvuf meþreb Duran Ustanýn oðlu. Hiçbir zaman çok uyanýk olamadým. Tek uyanýklýðým haramlara. Onlar da kim bilir kaç kere kandýrdý beni? Ömrünün hiçbir safhasýnda doyasýya gülememiþ, her zaman gözü yaþlý bir ananýn oðluyum ben. Anneannesi, dedesi ve babasý gözlerinin önünde can vermiþ o yaralý çocuðum hala. Tek baþýna bütün dertleri kucaklayan, bedeni zap zayýf ama yüreði koskocaman, her zaman gözleri yaþlý, bir sevgi dolu Teyzenin kuzeniyim. En sevdikleri tarafýndan her zaman arkadan vurulmuþ yaralý bir adamcaðýzým. Kullanýlmýþým ve harcanmýþým. Paçavralarýmla tek baþýmayým. Yani kendimle baþ baþayým. Kimseye kýzamam, hele nefsim için asla kýzamam. Zenginliðinize seviniyorum. Baþarýlarýnýzý alkýþlýyorum. Yine de sizden baþka kimsem yok. Ýçimi size döküyorum. Eserlerimi, yazýlarýmý yayýmlayacak olan sizlersiniz. Yanlýþ anlamayýn beni. Sizden çok aþaðýlardayým. Hele yazdýklarým hiç okunasý deðil. Nefsim de kusurlarla dolu. Bunu hakkýmda yazdýklarýnýzdan çok yazmadýklarýnýzdan, hatta düþünmediklerinizden anlýyorum. Ben bir kenar mahalle yazarýyým ve demek ki sizler en büyük kalem ustalarýsýnýz. Hiçbir cevher yok yazdýklarýmda. Yoksa, o yüce ustalarýn karanlýklarý delmek adýna, çýraklar yetiþtirmesi gibi tutardýnýz ellerimizden. Kurtarýrdýnýz bizi, dýþtan öte içteki gurbetin bu yangýn soðuðundan. Fâtih’i yetiþtiren Akþemseddinler gibi, bu genç derdiniz iþte bu genç, karanlýðýn surlarýnda ufak da olsa bir gedik açabilir. Nice canlý Fâtihler yetiþtirebilirdiniz köþelerinizden seslenerek. Benim acemi ve hatalarla dolu kalemime býrakmayabilirdiniz bu ulvi vazifeyi. O kadar fakir deðil gönlünüz biliyorum. O kadar düþkün deðilsiniz servetlerinize. Arabalarýnýz, yatlarýnýz ve katlarýnýz o kadar süslemiyor hayallerinizi biliyorum. Þöhretiniz önüne geçmedi davanýzýn. Þu karýnca sesli cýlýz adamýn sesini yükseltmek için, eski de olsa bir mikrofon bulabilirsiniz. Seslerini duymadýðýnýz, belki de duymak istemediðimiz binlerce karýnca sesli adýna söylüyorum bunu. Sizler öncekilerin hayallerisiniz ne kadar kýsýk sesli söylemiþ olsalar da. Ve bizler de sizlerin hayalleriyiz. Ya bizim hayallerimiz nasýl kurgulayacak geleceði? Kesilsin mi bu diriliþ kervanýnýn sonsuzluk buudlu yolu? Ya bizler de sizlerin ve bizlerin geleceðinden daha muhteþem bir geleceði hediye etmeyelim mi çocuklarýmýza? Kitaplarýmýzda þehveti, büyüyü, yalaný, kýsacasý hiçbir bâtýlý yüceltmediðimiz, aksine barýþý, terakkiyi, geleneklerimize, öz medeniyetimize ve inancýmýza uygun olan her þeyi terennüm ettiðimiz için mi bu ambargo? Söyleyin Gazze’den ne farkýmýz kalýr öyleyse? Merak etmeyin, çan çalmýyorum köþemde, gururla ezan okuyorum. Merak etmeyin göz dikmedim fenaya, Sonsuzluða yol alýyorum. Ben bir kenar mahalle yazarýyým. Biliyorum. Öldüðümde anlaþýlacak hayallerim. Çocuklarým belki de zengin olacak. Torunlarýmýn baþý göklere erecek. Eþim benimle bilmem kaçýncý kez gurur duyacak. Çok kusurlarým olsa da, eserlerimdeki ilkler cýmbýzlanacak, hatalarým unutulacak. 8 yaþýmýn ilk þiiri “Limon Kýz” bir þekilde bulunacak ve bestelenecek, 10 yaþýmýn “zikr-i ilahi ya hû/indi bismillah Allah/ yâ gül yâ hu bânu/ lâilahe illallah” mýsralarý her ne kadar anlamsýz da olsalar poh pohlanacak, “Küstüm Ben Pokemon’a” adlý þiirimden birileri sitayiþle bahsedecek. Ben bir kenar mahalle yazarýyým. Allah için yaþayýp sadece O’nun için öleceðim. O isterse, bu cýlýz sesi sizlere duyuracak. Bu soðuk Almanya gurbetinden öte, sizlerin umursayýþlarýnýzdan uzak kalmamýn, evet asýl bu gurbetin beni dondurduðunu bilmenizi istiyorum. Þimdi buzdan bir kozadayým. Boyuna vuslat, boyuna memleket birikiyorum. Ya burada bütün özlemlerimle ve gözyaþlarýmla yokluða çürüyeceðim ya da bir gün, rengârenk bir kelebek gibi, memleketimin bahtýna yeniden doðacaðým.. Ben bir kenar mahalle yazarýyým. Üç kuruþ için gurbetteyim. Ýliklerime kadar üþüyorum. Ülkemi çok özledim, yazmayý çok özledim. Bu hallere düþmemeliydim biliyorum. Korkarým ki her geçen saniye kapkaça uðruyorum. Koskoca bir ömrü kaybediyorum. Elimde kalanlarsa ümidim ve sabrým. Ey sesimi duyan çok deðerli ustalarým! Beni bu soðuk gurbette yalnýz býrakmayýn. Beni memleketimden tehcir etmeyin. Yeter ki gel deyin bana, yeter ki gel deyin! Yeter ki ölüm gel demeden, siz gel deyin bana! Yeter ki gel deyin! Hemen geliyorum..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |