..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Soyut > Ayþegül Doðrucan




18 Kasým 2008
Kaderin Kaþlarý  
Ayþegül Doðrucan
Coþkun bir su sesi yankýlandý. Kýz suya baktýðýnda Hikâyecinin gözlerini gördü, onun da kaþlarý karaydý. Her doðum gününde nehir çaðladý, herkes Hikâyecinin sesiyle mutlu uykulara dalana kadar… Her doðum gününde Hikâyecinin sesi duyuldu, yeni bir hikâye baþlayana kadar…


:BADA:
Kaderin Kaþlarý

Ve hikâyeci, sesini karanlýða teslim etti… Gözlerinde mutluluk þarkýlarý duyduðu dinleyicilerine buðulu bakýþlarla baktý, sustu. Her sima zihninde þekil buldu; her kahkaha kulaklarýnda sesle buluþtu; her gülücük kalbinde soldu. Anlattýðý mutluluk hikâyeleri içini daðladý; kime, neyi, neden anlatýyordu? Bu insanlar, anlattýðý mutluluk hikâyelerini, neden büyük bir açlýkla dinliyordu? Hepsi de, açlýklarýný içten bir tebessümün ardýna mý saklýyordu? Belki de hikâyeci, hikâyelerini kendine anlatmaya baþlamýþtý.
Kelimelerin ardý gelmedi. Kelimelerde gülen bakýþlar Hayalciye kilitlendi. Kuþlar dallardan semalara yükselince, anladýlar ki, hikâyeci devam etmeyecek. Hepsi hikâyeciye uydu ve sustu. O an, hikâyeci ile diðerlerinin konuþtuðu andý. Konuþma uzadýkça uzadý; konuþma uzadýkça insanlar hayalcinin karþýsýnda çaresiz kaldý. Çaresizlik ardýndan huzursuzluðu getirdi.
Dayanamadý, kaný damarlarýnda deli akan biri, büyük bir kinle sordu:
“Açtýðýn parlak ufuklarý, sessizlikle kapatmaya, aydýnlanan dünyalarý karartmaya ne hakkýn var?”
Hikâyeci kelimelerin geldiði tarafa yöneldi. Her kelime kurþun niyetine sarf ediliyordu. Bu kurþunlarý tanýyordu, bu kurþunlarý atan delikanlýyý da. Kurþunun kullanýlmadýðý dönemlerde oklarla ulaþtýrmýþtý nefretini hikâyecinin gönlüne, genç bir kadýnýn suretinde… Gözleri buðulandý hikâyecinin. Kalbini hedef alan kurþunlara karþý duramazdý. Yapacak bir þey yoktu. O da hikâyelerinde yaptýðý þeyi yaptý, gülümsedi! Artýk hikâyeler anlatmýyor, anlattýðý bütün hikâyeleri yaþatýyordu.
Arkalardan baþka bir ses yükseldi. Onu her defasýnda büyük bir minnetle dinleyen, hikâyeciye her zaman þükranlarýný sunan kadýn sesin kaynaðýydý. Yüzünde minnet adýna, iyi niyet adýna hiçbir þey kalamamýþtý. Senelerin güzelliði neredeydi?
“Konuþsana! Niye hayatýmýza girdin ve þimdi neden susarak hayatýmýzdan çýkýyorsun? Hikâyelerinle bizi büyüledin, bizi kendimizden geçirdin. O kadar parlaktý ki her þey tek bir soru soramadýk sana. Bize hikâyeleri anlatan kimdi? Þimdi susan kim? Onlar nereden ve neden geldi? Neden hayatýmýza girdi? Konuþsana!”
Hikâyeci anladý ki, þu an bulunduðu yer, sorular cevapsýz kaldýðý müddetçe geldiði dünyadan farklýydý. Oysa þimdi… Birçok güzelliðe sahip bu yer, geldiði fakir dünyalardan, karþýsýnda duran bu gösteriþli insanlar, geride býraktýðý fukaralardan farksýzdý.
Zaman ilerledikçe insanlarýn hesaplaþma arzusu artýyordu. Eðer o zamana kadar çekip gitmedilerse, o da alacaklý olduklarýna inandýklarý içindi. Hiçbirisi alacaðýný bir baþkasýna býrakmazdý. Býrakmayacaklardý!
“Önünde sonunda insanlarýn gerçek yüzünü görürsün!” dedi hikâyeci kendi kendine. Artýk hikâyecinin de sesi ýlýk deðildi. Karþýsýnda kýyafetleri üzerlerinden çalýnmýþ, çýrýlçýplak insanlar duruyordu. Giysileri olmadan, hepsi ne kadar çirkindi. Ve hiçbiri bu çirkinliðin farkýnda deðildi, hiçbiri gözler önünde duran ayýplarýný kapatabilecek bir aðaç yapraðýna ihtiyaç duymuyordu.
Hikâyeci derin bir nefes aldý ve içi nefretle doldu. Nefret göðsünde þiþti, aðýrlaþtýkça aðýrlaþtý. Göðsünde aðýrlaþan kütle yüreðine dokundu, sol tarafý sýzladý. Gözlerini kapattý ve birkaç saniye sonra gözlerini açarken rahatladýðýný hissetti. Verdiði nefes sevgiye bulaþmýþtý… Yapabileceði tek þey vardý: Geçmiþte yapýlanýn aynýsý. Zavallý bedeninde þekillenen hayatý, koca dünyada þekillenen tarihi anýmsatýyordu. Gülümsedi. Hayat onun için tekrarlardan ibaretti.
Nefret dolu bir nefes daha aldý ve hemen ardýndan nefesi nefretten kurtuldu. Zaten nefret deðil, hayal kýrýklýðý idi havadan aldýðý. Hayal kýrýklýðýna ve belki de bir umudun daha tükenmesine edilen isyan… Anlattýðý mutluluk hikâyelerini hatýrladý, her zaman küçük bir tebessümle baþlardý. Yüzünde küçücük bir tebessüm belirdi. Yeni dinleyiciler umutlandýlar, zafer þarkýlarý söylemeye baþladýlar gizlice…
“… her öykünün sonu, bilinmeyen ufuklarda yazýlý… Her umut gözyaþlarýyla, boðazda düðümlenen hýçkýrýklarla baþlar… Yaþanan anlar küçük mutluluklarý, geçici yýkýntýlarýyla vardýr… Sonra Son yaþanýr, ellerinde kalanlarla yaþarsýn Sonlarý…"
Gözleri maþuklarýnýn üzerinde gezinde bir müddet ve sonra devam etti:
“Bir gece yarýsý karanlýk bir sokaktan geldi, yeþil kýrlara. Ne adý vardý ne de geçmiþi. Ýsmi, onlarýn onu çaðýrdýðý sözcüktü; geçmiþi onlarýn ona layýk gördüðü.
Bir ateþ baþýnda ýsýnamazdý, ýsýnacaðý bir evi olmamýþtý. Huzur dolu bir uyku uyuyamazdý, yataðýna huzur dolduracak biri olmamýþtý. Yuvalar, onun için, dallardaki kuþlarýn yuvasýydý, ötesi olamazdý. Hepsinden önemlisi bunlarý hiç kimse anlayamazdý. Her þey zýddý ile vardý ve o diðerlerinin zýddý idi!
Þehirler onun memleketiydi, güneþler onun için doðardý, geceler onun için susardý ve yollar onun için uzardý. Evi, yâri, varlýðý, baþlangýcý ve sonu yollardý… Uðradýðý hanlarda eline bir demet çiçek sýkýþtýrýrlardý. Mutlu olduðu anlar o anlardý. Sonra çiçekleri uzun uzun seyrederdi. Zaman ilerledikçe çiçekler deðiþirdi, an gelir diken olup çýkýverirlerdi. Atamazdý. Çiçek ya da diken, ne fark ederdi. Onlar deðerliydi, onlar vermiþti, onlarýn verdiði tek þeydi. Aldýklarýndan sonra, vermeyi öðrenirler, dikenleri verirlerdi. Sevinirdi Adsýz; elindekilerle divane yürürdü. Gönlü susuzluktan yanýp kavrulurdu, bir damla su bulamazdý yollarda. Yine de umutsuzluðu hiç tanýmamýþ, umutsuzluðun anlamýný hiç bilmemiþti. Her son yeni bir baþlangýç demekti, bunu ondan daha iyi kim bilebilirdi!
Yeni duraklar eskilerinin hatýralarýný saklardý. Her dikeni karþýsýndakilere sunardý. Sunulanlar dikenliklerinden utanýr, insanlara verilirken kahkaha çiçeklerine dönüþürdü. Dikenleri nasýl utandýrdýðýný bir tek kendi bilirdi Hikâyeci. Herkes bilmesi gerekeni bilirdi. Kimse onu bilmezdi…”
Hikâyeci durakladý, ilk defa yorulmuþtu. Elleri acýyordu. Devam etmedi. Kalabalýðýn bakýþlarýna ilk kez aldýrmadý. Sessizce kalktý ve kapýya yöneldi. Kapýyý açarken iki damla yaþ indi gözlerinden. Bir damlasý kapýnýn bir yanýna düþtü, diðeri soðuktan üþüyen toprakla buluþtu. Biliyordu ki, o damladan baþka bir þey kalmamýþtý içeride ve o damlayý da görmeyeceklerdi.
Yorgun deðildi, adýmlarý olabildiðince hýzlýydý. Fincanlara doðan hilal, gökyüzünde karanlýðýn bahtýný aydýnlatýyordu. Gideceði yere pusula karar verdi: Hilali izledi. Düþünecek ne vardý! En iyisi kendini yola teslim etmekti. Ýyi ki O vardý. Yollar onu O’na ulaþtýracaktý. Her þey O’nun adýnaydý, her þey O’nun aþkýnaydý. O, sonlarý bilen tek kiþiydi. Tek aþký O, þu an yürümesinin sebebi O, yollarý öðreten O, yollarýn sonunda ulaþacaðý O… Huzurun karþýlýðý O’nu düþünmekti.
Gece sakindi, nehir onun zýddý. Durmak istemiyordu, gidilecek çok yer, yürünecek çok yol vardý; ama nehir onu durdurmaya kararlýydý. Sesini coþturdukça coþturdu, her haykýrýþ diðerinden daha kuvvetli yükseldi. “Anlaþýldý!” dedi Yolcu ve durdu. Nehrin söylediklerini anlamaya çalýþýrken, arkasýndan soluk soluða birinin yaklaþtýðýný fark etti. Karanlýkta bir yüz aradý.
“Yaþýna göre çok hýzlýsýn. Yetiþemeyeceðimi düþünmeye baþlamýþtým.”
Zayýf bir kýz çocuðu nefes nefese karþýsýndaydý. Kemikleri çýkmýþ dizlerini ovalýyordu; yüzünde yorgunluðun verdiði acý okunuyordu. Göðsü rahatlayýnca, gövdesine doðru eðdiði baþýný kaldýrdý, saða sola hareket ettikten sonra, Hikâyeci ile göz göze geldi. Hemen bir tebessüm belirdi yüzünde. Yanaklarý toplandý, gözleri kayboldu, o kýsýk parýltý içtenliði anlatýyordu. Kaþlarý…
“Niye sessizce gittin?”
Yorgun dizlerini sýcak topraða deðdirdi, Hikâyeci de ona eþlik etti. Ýþte O… karþýsýn duran O’ydu. Hikâyeci gözlerini O’ndan ayýrmadý.
“Bugün ikizlerin doðum günüydü. Onlar için hikâye anlatmaný isteyecektim, bu benim onlara hediyem olacaktý ama beklemedin. Sonra… neden gittiðini merak ettim.”
Hikâyecinin yüzüne baktý, cevap vermesini bekliyordu; ama Hikâyeci sularla konuþuyordu.
“Bugünkü hikâyelerini neden yarým býraktýn? Yoksa seni küstürdüler mi?”
Hikâyeci yüzdüðü sulardan çýktý, yüzünde açan güller küçük kýzý buldu.
“Hikâyelerim yarým deðildi.”
Kýz omuzlarýný silkti ve yüzünde þekillenen masumiyet dünyalarý doldurdu:
“Yarýmdý iþte! Ben tamamýný dinlemek istiyorum…”
Neyi, kime ve nasýl anlatacaktý? Anlatabilse, anlatýlacak o kadar çok þey vardý ki, belki de bugüne kadar hiçbir þey anlatmamýþtý. Hepsinden önemlisi anlatmasýný isteyen bir çocuktu! ‘Çocuklar hikâyeleri ciddiye alýr…’ diye düþündü. ‘Hikâyeleri ciddiye alýrlar ve hayal kurarlar, sonra hayallerin gerçekleþmesini çok isterler ve gerçekleþmesi için dua ederler. Gün gelir istediklerini istememiþ olmayý isterler, ama… hep ‘amalar’ vardýr. O… o iþte, elindeki hazinenin yeni sahibi.
“Hikâyeci cebinden bir topaç çýkardý ve yere býraktý. Güneþ, gölgelerin katili olmuþtu. Susadýðýný fark etti. Güneþin ýlýklaþtýrdýðý akarsuya eðildi. ‘Denize atýlan þiþeler, onlarý ya bulurlar ya bulmazlar. Belki bir kýyýya ulaþýr þiþelerin, belki insanlar bulur þiþelerini, ama ya açarlar ya açmazlar.’ Þanlýsýndýr, þiþelerden biri, bir elde mutluluktan dans eder, ama dansýn devamý gelir mi, bilinmez. Umutsuzluða yer yoktur gönlünde; bilirsin, her þeyin bittiði ana umudun bittiði andýr. Bir gün biri doðar; o gün neþelerle doludur. Sen de katýlýrsýn onlarýn neþesine, ama kýsa sürer neþen. O zaman hikâyeleri kendine anlatmaya baþlarsýn, ta ki bir çocuk gelip de hikâyelerindeki hayalleri isteyinceye kadar. Ýþte o gün senin sesin ona karýþýr, ellerinde acý hissedersin ve onlar, o sýrada, doðduklarý günün þerefine kadeh kaldýrýrlar. Sen son mirasý býrakýr, arkana bakmadan gidersin, son kez! Beklediðin bir þey yoktu, kaybettiðin bir þey de olmaz. Adýn yoktu, geçmiþin yoktu, geldiðin yer yoktu; kimse hatýrlamaz, kimse anmaz seni ve sen kirlenmeyeceðinden emin bir þekilde gidersin. Gittiðin yer… yollarý en kýsa olan yer…”
Hikâyeci ellerinde acý hissetti, dikenler… çiçekler, ellerinden süzülen damlalarýn rengini almýþtý.
“Bir gün gelir, biz kýz çocuðu yanýnda kalmak ister. Gözlerine bakarsýn. Ve gözlerin aydýnlanýr. Ve anlarsýn ki, onun da kaþlarý karadýr…”
Coþkun bir su sesi yankýlandý. Kýz suya baktýðýnda Hikâyecinin gözlerini gördü, onun da kaþlarý karaydý.
Her doðum gününde nehir çaðladý, herkes Hikâyecinin sesiyle mutlu uykulara dalana kadar…
Her doðum gününde Hikâyecinin sesi duyuldu, yeni bir hikâye baþlayana kadar…




.Eleþtiriler & Yorumlar

:: konular ve hikayeci
Gönderen: Mehmet Fatih Doðrucan / , Türkiye
23 Kasým 2008
konular bastýrýr sa hikayeci yi hikayeciye susmak düþer onu konuþturan bir konu bulunmayacaksa bellidir sonu hikayecelerin hep konuya hakim kalmasý ve biricik kahramanlarýnýn onlarý bastýrmamasý dileði ile




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Çocuk Hikayesi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sonsuzu Kucaklamak... [Þiir]
Bir Nefeslik... [Deneme]
Bahar Sabahlarý... [Deneme]
Büþra Maðlup! [Deneme]


Ayþegül Doðrucan kimdir?

felsefeci

Etkilendiði Yazarlar:
Cemil Meriç, Alev Alatlý, Halil Cibran


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ayþegül Doðrucan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.