Soma Kurtuluþ ilkokuluma baþladýðýmýn üçüncü sýnýfýnda dikkatimi çekmiþti ayný sýrayý paylaþmasakta önümdeki sýrada otuyordu Yasemin.. simsiyah saçlarý hafif siyahýmsý teni ve o çocuksu hali yapma bir bebekti sanki o yýllarýmda ona karþý bir þeyler vardý içimde ama daha ilkokul üçde ne anlardým aþktan? sýnýfta burnuma yayýlan inanýlmaz bir koku vardý hep derdim gezerdim sýralarý nedir bu koku meðer bir teneffüs arasýnda ona ilk defa yaklaþtým bilmediðim bir nedenle göz göze geldik ve o mis gibi sýnýfý güzelleþtiren belki bana gelen koku Yaseminden geliyordu inanýlmaz güzellikte gözlerine bakamadým kokusunun cazibesine kapýlmýþým ki soracaðýmý da unuttum ne oldu Sami dediðini sadece biliyorum söyleyemedim boðazýmdan çýkmadý kelimelerim bakakalmýþtý ne anlasýn nerden bilsinki kalbimin ona çarptýðýný ilkokulu hep beraber çalýþkan bir talebe olarak bitirdik ama artýk sohbetler ediyor ve birbirimizin simitlerini paylaþýyorduk inanýrmýsýnýz zil bir çalsa da ben ona aldýðým simidin yarýsýný versem diye çalmasýný beklemekten dersi dinlemezdim ve zil çaldýðýnda öðretmen önce dýþarýya fýrlardým simidi alýr o daha çýkmadan ona verir oda yarýsýný kýrar vana verirdi paylaþýmcýydýk ta o zaman bir gün yine ayný zil çaldý ben fýrladým ama bir kýz arkadaþ baþka sýnýftan aðlýyordu ona ne oldu derken onunla menkul olurken Yasemin kantine gitmiþ ve yanýma geldi elinde kýrýlmamýþ simitle al dedi þaþýrmýþtým Yasemin beni görmüþtü ve meþgul olduðumu bilerek simidi benden önce almýþ yanýma gelmiþ ve bana sunuyordu gözlerime inanamadým bilmiyorum nasýl bir hevesle elinden simidi sen bana kýr dediðimde sen bana verirmisin dedi ve ben çok tarafýný ona verdim oda fazla kýsmýný bana verdi tam bir paylaþým gösterdi o kadar sýcacýk kalbiyle bana veriyordu istem dýþý birden o teneffüste sýnýf koridorunda kalabalýkta onun yanaðýna bir öpücük kondurdum bilmeden gözlerime öyle bir baktýki bir þeyler oldu karman karýþýk þeyler sanki yýldýzlar karýþýyor dünya ters dönüyor bir þeyler gözlerimizde dönüyordu onunki sini ben benimkisini o sanýrým hissediyordu anlýk olanlardan elim tuttu dýþarýya beraberce çýktýk hiçbir þeyi fark etmeden kimselere aldýrýþ etmeden elimi tutmuþ dýþarýda o kalabalýðýn arasýnda yürüyorduk ben sadece Yaseminin sýmsýcacýk elinin bende olduðunu biliyordum sanki yerde deðil de bir melek bizi yukarýlarda bulutlarda gezdiriyordu ben bunca hayatýmýn zamanlarýn da hala o sýcaklýðý o muhteþem aný unutamam hala hayallerimdedir ve biz okulumuzu bitirdik yazlarý birbirimizin evine giderdik ben yüzevlerin oturduðumuz maden evlerinden aþaðýdaki Yaseminin mahallesine bir koþuda giderdim nasýl gittiðimi anlamazdým ve her zaman beni pencerenin önündeki saðanlýkta o küçücük yerde beþ basamaklý merdivenin üçüncü basamaðýnda oturmuþ beklerdi beni gördüðünde gözleri dahada büyürdü tahta sokak kapýsýný açtýðýmda açmaya gelirken oda açmaya yardým ederdi bir bütün elma gibi birbirimizin aynýsýydýk sanki elele sokaktan çýkar sepet Mehmet dedikleri zeytinliðe giderdik o elimi tutmuþ seksek oynayan kýzlar vardýr ya seksek yapýp yanýmda zýplardý bizim sanki aþk filmimiz baþlamýþtý çok büyük özlem ve sevgi yumaðý gibi hergün buluþmamýzý iple çekerdim biz daha neydik ilkokulu yeni bitirmiþ üçten beri bir yumaktýk sevgimiz gitgide büyüyor ayný ne düþünüyorsak onu birlikte tekrarlýyorduk negüzel sohbetler ediyor evcilik aðaçlarýn arasýnda oynuyorduk o aðaç benim evim o diðer iki aðaç ötesinde onun evi vardý o bana misafirliðe gelir bende onu hep kapýda karþýlardým ben ona misafirliðe giderken o beni hep kapýda karþýlardý sanki büyümüþ koca insanlar gibi saygý üst derecede gösteriyorduk hiç birbirimizi kýrmadan günlerimiz hýzla ilerliyordu zeytinlikteki misafirliðimizde bana tam bir ev hanýmý edasýnda hizmetler eder hal hatýr sorardý nede olsa anne babadan gelen misafirlerden gördüklerimiz vardý daha da nazik bir þekilde bana nasýlsýnýz Sami beyciðim dedi ben çok teþekkürler ediyorum yasemin hanfendiciðim derdim okuldan oradan buradan havadan konuþurduk su zaman su gibi akýp gittiðini hiç bir zaman fark etmezdik bir bakmýþýz maden iþçileri yüzleri kapkara ellerinde bir odun sýrtlarýnda ekmek çantalarý evlerine gidiyorlardý anlardýk ki akþam olmuþ aynen normalde büyükler nasýl müsaade isterler ayný oyunu bizde canlandýrýrdýk müsaade ister evden zeytin aðacý evimizden çýkardýk unutulmýycak birgünler gelip geçerdi sevgi aðacýmýz gitgide büyüyor biz farkýnda deðildik çocuksu zamanlar ilerliyordu ve orta okul baþlamýþ ayný sýnýfta okumaya devam ettik ve asla birbirimizle yarýþ yapmazdýk okuma konusunda ama her ikimiz yine o güzel evcilik oynadýðýmýz sepet Mehmetin zeytinliðinde birbirimize söz verdik okuyacaktýk ve hatta o ne olacak ben ne olacaktým onu da kararlaþtýrmýþtýk o ben sýnýf öðretmeni olu cam derdi bende ona sen doktor ol ben hastalandýðýmda bana bakarsýn derdim ama ben ilk okul öðretmeni olu cam hep derdi bende matematik öðretmeni derdim kafam çok çalýþýrdý matematiðe bende o olu cam derdim ona itiraz etmezdi sen de o ol derdi biz ortayý da bu sefer Soma Linyit lisesinde bitirdik artýk üç yaþ daha büyümüþ daha da olgunlaþmýþ gibi baþka kararlar alýyorduk bu sefer gezmelerimiz zeytinlik deðil daha ötelere iki oluk tarafýnaydý o da epey evden uzaktý çünkü artýk belirli bir þekilde büyümüþtük artýk insanlardan utanýyorduk bir gören olur diye aslýnda ailelerimiz biliyordu onlar daha çocuk diyorlardý öyle düþünüyorlardý biz birbirimize aþktan sevgiden bahsetme sekte bir þeylerin sanki o yaþta bir þeyleri saklýyor gibiydik ben sevdiðimi ve hatta bir gün ona nasýl aþýk olduðumu ta ilk okuldan gelen sevgimi ona söylemek istiyordum ona bunu güzel bir sohbette söylemeyi aklýmdan geçiriyordum her seferinde biz oyuna sohbete dalýyorduk hep ilerisini ileride neler yapacaðýz öðretmen olduðumuzda çocuklara nasýl davranacaðýmýzý konuþurduk unutur giderdim ve birgün elele iken yine iki oluk tarafýna giderken öyle elini tutmuþ ve sýkmýþým ki can cazým hissettiði halde bana bir þey demiyor o acýyý hissede hissede gidiyordu ve o kadar sýkmýþ ona acý vermiþim ki artýk dayanamamýþ ve bana dönüp Sami neden elimi sýkýyorsun bak elime dediðinde ve gösterdiðinde ben dona kalmýþtým ama hep giderken o konuþuyor ben nasýl sevdiðimi ona aþýk olduðumu ileride neler yapacaðýmýzý hatta seninle öðretmen olduðumuzda evlenmek istediðimizi düþünerek bilmeden istem dýþýnda yaseminimin elini sýkýyormuþum da haberim yokmuþ ve bana dönüp onu söylediðinde elini salmýþým dünyalar güzelimin bir çalý kenarýna gidip ilk kez gözlerinden yaþlar aktýðýný gördüðümde ben onu aðlatmýþ olmanýn beynimdeki karmaþalýklarý görebiliyordum bende donmuþ kalmýþtým ben onu aðlatmýþtým ne yapmýþtým inanýlmazdý yanýna gittiðimde hiç bir þey demeden bana döndü ve kollarýný açtýðý gibi bana bir sarýldý anlatamam Yasemin bana sarýlmýþtý ve aðlýyordu gözyaþlarý omzuma düþüyor beni yakýyordu sanki gözyaþlarý boynumda bir delik açmýþ damarlarýma dökülüyordu ben bunu hissediyordum ona sarýlmýþ bende aðladým öyle bir aðlýyordum hýçkýrarak asla zamandan faydalanmak için demiyorum sadece o an içimden geldiðini diyorum ve ona seni okadar seviyorum yasemin dediðimi hatýrlýyorum ona demiþtim seni seviyorum aþkým demiþtim defalarca o bana ben ona sarýlý kaldýðýmýz zamana kadar seni seviyorum aþkým diyordum o dahada sýmsýký sarýlýyor beni kollarýnla kendine çekiyordu biz o bir elmanýn iki yarýsý idik ya sanki elma birleþmiþ bir bütün elma olmuþçasýna bir birimizi sýmsýkýca sarmalýyor tam bir bütündük hiç ayrýlmaksýzýn sarýlýyorduk her ikimizden boþalan gözyaþlarý bilmiyorum derya olmuþ gibiydi ve ayrýldýðýmýzda gözgöze geldik ben ellerimle baþýný her iki þakak kýsmýndan tutuyor yanaklarýna ellerimi getiriyor gözyaþlarýný siliyordum ve o bilmediðimi yaptý elleriyle gözlerimden çýkan gözyaþlarýmý sildi ve kendi gözyaþlarýnla karýþtýrýrcasýna okþadý bir orda ikimizin gözyaþlarýnda da birleþmiþtik gözlerimiz aðlamaktan þiþmiþti sarýlarak bilemediðimiz kadar sarýlarak ayrýlmaksýzýn hep gezdik onun sol kolu benim belimde benim sað kolum onun boynun da asýlý gibiydi biz sevgimizin son en üst seviyesinde o ilk aþkýmýzýn yeþertisiydi sanki ben onun o benim içimdeydi akþam olmuþ biz hala ayrýlamýyorduk bir zaman birbirimizin yüzüne bakarak sevgimizi aþkýmýzý itiraf ettik meðer ta o ilk okuldan beri ben onu ilk öptüðümden beri o ateþin o inanýlmaz dediðim öpücüðümü unutmamýþ hep onun hayali varmýþ kalbinde okadar mutluyduk ki sanki biz uçuyorduk eve geldiðimizde ona yýkýk bir evin köþesinde her iki elini ellerimle tutarak aþkým yaseminim her ne pahasýna olursa olsun kör de olsak yürüyemez de olsak bu sevgimizi sonsuza kadar benimle evlenmek için sürdürürmüsün benimle evlenirmisin diye gözlerinin içine bakarak söyledim ve bana okadar sýmsýcacýk sarýldýki baþýný göðsüme koydu kollarýnla sýkarak evet evet binlerce evet diyerek seni seviyorum ve sen benin kocam olacak bense senin sevgili eþin karýn olu cam dediðinde dünyalar yýkýlmýþ þimþekler çakmýþ gökten yaðmurlar yaðmýþ karlar altýnda kalmýþým benim umurum da deðildi ben hayal edemeyeceðim dünyalar kadar güzel nur tanemle evlenecektim o benim karým olacaktý bundan güzel sevgi ne olabilirdi ve zaman geçiyor biz liseye yine linyit lisesin de okumaya baþladýk sýnýflarýmýz yine aynýydý kader bizi zaten baþtan yolumuzu çizmiþe benziyordu ki hep beraber ayný sýnýflarda okuyorduk üçüncü sýnýfa geldik annemi çok severdim babamdan sinirli olduðundan çok korkardým her þeyimi annemle paylaþýrdým ve birgün ona anneciðim ben birini seviyorum ve biz evlenicez öyle karar aldýk dediðimde annem þaþýrdý oðlum sen daha çocuksun ne evlenmesi hayýr biz okuycaz askere gidi cem ve sonra dediðimde kimmiþ o kýz dedi ve söyledim zaten biliyordu tahmin etmedim deðil ders çalýþmak bahanesiyle gittiðin kýz deðimli dedi evet anne dedim ve öyle kaldý sandým sen git onu babama söyle ve babam gitmiþ o aileyi sormuþ araþtýrmýþ ve birgün bana gel oðlum buraya dedi ve buyur baba dedim bak oðlum annen bana anlattý ben onlarý araþtýrdým ve onlar alevi imiþ dediðinde bense baba alevi ne demek dedim bana bir þeyler anlattý ben anlamamýþtým ve bir an dýþarýya çýkýp yaseminle buluþmak için fýrsat kolluyordum konuþma bitiminde ben çekip gittim buluþtuk ona böyle böyle oldu dediðimde inanýlmaz derecede öðle bir aðladý öyle aðladý ben hala anlamýyordum aþkým neler oluyor dediðimde Samiciðim biz evlenemeyiz biz evlenemeyiz dediðini çok iyi anýmsýyorum neden diyorum o aðlýyordu ve beni býrakmýþ eve girdi haftanýn sonuydu yani Cuma okullar kapanmýþ hafta tatilimiz girecekti biz hep yaptýðýmýz gibi gezecektik ama yarýn oldu gelmedi evine gidiyorum perdeleri kapalýydý Pazar gittiðimde yine kapalýydý ve Pazartesi görürüm dediðimde Yasemin sýrada yoktu istiklal marþýmýz okunuyor benim aþkým Yasemin yoktu delirecektim ellerimden defterler düþmüþ farkýnda deðilim ve ben onun evine doðru koþuyordum herkes sýnýfa giriyor ben Yaseminimin evine koþuyordum eve geldiðimde hala pencerelerinde perdeler kapalýydý o heyecanla kapýya geldim ve kapýyý çalmaya baþladým açan yoktu ne kadar beklediðimi anýmsamýyorum o beni beklediði üçüncü basamakta otura kalmýþ bekliyordum ve bir ara komþunun kýzý esma geldi beni görmüþ olacak ki yanýma geldi ve sami yaseminler Cuma günü akþamý ablasýyla gittiler dediðinde nereye dedim ve bilmediðini söyledi vurulmuþtum neler oluyordu afalladým aptallaþtým dünyam baþýma mý yýkýlmýþtý ve günlerce hergün okul çýkýþýmda evlerine gittim birgün kapýda ablasýný gördüm ona yasemin nerde olduðunu söyledim bana o memlekete gittiðini ve oradan da Almanya ya gideceðini söyledi kaynar sular dökülüyordu baþýmda bir þey diyemeden gitmiþim memleketi nerede sormadan kafayý yemiþ deliler gibi bir zamana kadar günlerce konuþmadan okul bitmiþ ben hala onun kaybýna neler olduðunu bilmeden hep onu düþünüyordum günlerim onu düþünmekle geçiyordu kaybetmiþ miydim çok zamanlar geçti üniversiteyi kazandým ve Balýkesir Necatibey Eðitim Fakültesinde matematik bölümüne kaydýmý yaptýrdým dört senem onu düþünmekle geçmiþti nasýl okuduðumu birsürü arkadaþlýk teklifleri alýyordum ben Yaseminimi düþünüyor onunla verdiðimiz sözün gereðini yaptýðýmýn farkýna bile varmadan hayaller kuruyordum kep merasimi olmuþ insanlar seviniyor eðlenceler oluyor benim kara kaþlým elma yanaklým simsiyah saçlým pamuk ellim yoktu hani sýnýf öðretmenim o yanýmda deðildi akan gözyaþlarým nerelere gidiyorlardý o beni acaba hatýrlýyor muydu bu zamaný ne kadardýr görmek istediðini adým gibi biliyordum ama o yoktu kim bilir nerelerdeydi ve ilk görevim çýkmýþ bir sene sonra askerliðimi yapmýþ tekrar öðretmenliðime dönmüþ yaptýðým öðretmenlik yeminine sadýk talebelerime dersler veriyordum zaman su gibi akýp gidiyor kardeþim evlenmiþ bir diðer kardeþim de evlenmiþ ben hala onu yaseminimi bir yerlerde görüp onunla verdiðimiz sözde evleneceðimizin hayaliyle bekliyordum bir sürü teklifler alýyor baskýlar yapýlýyordu ben hayýr diyordum dört yer deðiþtirdim sadece hep gittiðim yerlerde onu görmek arzusunda kaldým yoktu nerelerde bilmiyordum benzeri bile karþýma gelmedi ben hayatýma küsmüþ zamaný gelmiþti ve emekli olmak için dilekçe verdim emekli oldum deniz kenarýnda oksijeni bol suyu kaz daðlarýndan gelen güzel bir beldeye yerleþtim Akçaydý denize giriyor þiirler yazýyordum ve hep turlarla ülkemin bilmediðim yerlerine gidiyordum yine bir gün Karadeniz turuna yazýldým ve Akçay dan Edremit ten insanlarý otobüse alarak yola koyulduk Trabzon da Uzun göle gittik canlý alabalýklar yedik eðlencelere katýldýk günümüz harikulade geçiyordu ve sabah erkende sabahýn dokuzunda kahvaltýmýzý yapýp yaylalara çýkmak üzere arabalara bindik bunlar küçük yirmi kiþilik otobüslerdi gidiyorduk nasýl bir yerlerdi o sisli bulutlarýn arasýndan çýkýyor gökyüzüne daha da yaklaþýyorduk sanki ve o kadar güzel yemyeþil bir yere geldik þahane bir manzarasý vardý doyumsuz bir yerdi tertemiz mis kokan havasý insanlar taklalar atýyor sevgililer elele geziyorlardý horonlar çalýyor anlýyorlarmýþ gibi insanlar horon tepiyorlardý ve ben ve bir bayan arkadaþ diþ doktoruymuþ Sami bey gelin bizde þurada bakýn insanlar su içiyorlar bir yayla suyu içelim mi dediðinde olur dedim ve çeþmeye doðru gittik sýrada insanlar vardý ve bir han fendi su kabýný yere su sahanlýðýna düþürdü ama derinmiþ gibi arkasýnda ben olduðundan alýrmýsýnýz diye söylediðinde ben evet dediðimde elimi suya sokar sokmaz beynimde bir týnlamalar zonklamalar oluyordu Allahým neler oluyordu acaba beyin kanamasýmý geçiriyordum bilmiyordum yýðýlmýþým kalmýþým doktor han fendi beni insanlarýn yardýmýyla bir çam aðacýnýn yanýna götürmüþ ayýltmaya çalýþýyorlardý gözlerimi açtýðýmda doktor han fendi yanýmda olduðu halde hala o burnumdan giren enfes kokunun tesirinde kalmýþ bana bir þeyler olmuþtu gözlerimi açtýðýmda doktor haným ve karþýsýnda duran su kabýný düþüren senelerdir özlemini çeken kokusu burnumu beynimi karýþtýran sevgilim aþkým Yaseminim karþýmdaydý aman Allahým hayal mi görüyordum gözlerimi kapayýp açýyordum ben yaseminin kollarýnda gözlerimi açmýþ ona alttan bakýyordum gözlerinden yaþlar gözlerime damlýyordu doktor haným bir þeyler anlamýþtý ki gittiðini görebildim farkýna vardým doðrulmak yaseminime sarýlmak gelmiyordu aklýma sanki bir Meleðin kollarýnda beni uyuyordum yanaklarýma ellerini okþadýðýný aðaran saçlarýma dokunuyordu döndüm ve sarýldým belki saatlerce aðladým aðladýk saçlarýna aklar düþmüþtü ama ayný hala o güzel Yasemin karþýmda gözlerine bakakalmýþtým gözlerimiz kilitlenmiþti ne kadar gözyaþlarý dökmüþtük ve kalktýk doktor haným gördüklerine anlam vermemiþti ki sordu kim han fendi dediðinde zaten anlamýþtý görmüþtü olanlarý biz aslýnda tur arkadaþýydýk o da baþka bir turla gelmiþ biz bir köþede oturduk daha nasýlsýn demeden her ikimizin aðzýndan ikimizde evlendin mi evlimisin sözcükleri çýktý her ikimizde hayýr evlenmedim ya sen dediðimiz hala kulaklarýmda ve bir daha sarýldýk sarýldýk bir bütün elma gibiydik yine kýrýlan kalp bütünleþmiþ gözüküyordu beraberce arabaya müsaade alarak bindik yanýmda idi beraber yan yana koltukta oturuyorduk aþaðýya inmiþiz ve diðer büyük otobüslere binecektik tur sorumlusuna biz gelmiycez dedik orada da küçük küçük barakalar gibi tahtadan yapýlmýþ iki odalý evlerde kaldýk Uzun gölün canlý balýk tesislerinde önce bir güzel karnýmýzý doyurduk gazeteler aldýk dere üzerinde köprüden karþý tarafa geçtik derenin þýrýltýsýnýn bol olduðu yere yakýn bir çam aðacýnýn altýnda gazeteleri serip üzerine oturduk Yaseminim sýrtýný aðaca yaslamýþ ben onun bacaklarýna kafamý koymuþ onu alttan o mis kokan ayný ilk okuldaki ön masada duruyormuþçasýna o mis kokusunu çekiyordum hala çok güzeldi hem ona bakýyor hem aðlýyordum oda bana eþlik edermiþçesine oda Yaseminim de aðlýyordum gözlerinden dökülen yaþlarý benim gözyaþlarýmla birleþiyor o siliyordu öylece birbirimize bakýyorduk beni kaldýrmak için omuzlarýmdan yukarýya çekti kollarý omzumda baþýmý çekti kendine beni gözlerini kapamýþ tam senelerin acýsýný çýkartýrcasýna dudaklarýmýzýn birleþtiðini hissettim öyle tatlý öyle özlemle öpüþüyorduk ki gözlerim kararýyor hala öpüþüyorduk ben ve o dayanamayacak hale gelince bir daha bir daha öpüþüyorduk bir müddet dona kalmýþ durduk gözlerimizdeki yaþlarýmýzý mendiliyle sildi yanýna oturmuþtum ellerimiz kenetleþmiþ sohbete koyulduk o ilk ayrýldýðýmýzdan bu zamana dek o bana özlemini ben ona özlemimi anlattým ve Yaseminimde sýnýf öðretmeniydi oda emekli olmuþ kader bizi nerede birleþtirmiþti ilk okulda baþlayan aþkýmýz bizi Karadenizin en zirvesin de en tepe uç noktasý olan Sakarsu yaylasýnda aþkýmýzý birleþtirmiþti sorduðumda neden gittiðini bana aðlayarak eve geldiðini ablasýna alevi olduðumdan babasý olmaz dediðini söylemiþ kýzým bu iþ olmaz demiþ bu büyük aþkýn durumunu bilmeden onu almýþ annelerine götürmüþtü köylerine orada okumuþ öðretmen olmuþtu bana hepsini her gününü anlatmýþtý biz o canlý balýk tesislerinde on altý gün kalmýþýz her þeyi gün gün anlatýp birbirimize karar verdik onun evi olan Muðla ya gittik anne ve babasýný kaybetmiþ yanlýz baþýna orada yaþýyor bensiz kendi evi idi ona tercih yapmasýný söyledim ya burada senin evinde kalýr benim evi kiraya veririz yada benim evde kalýr burayý kiraya veririz dediðimde ben senin evine gitmek istiyorum dedi o evi emlakçýya verdik satýlmasý için ben buraya artýk gelmek istemiyorum dedi çünkü tüm anýlarýný ve gözyaþlarýný burada býrakmak istemiþ bir daha hatýrlamamak için burada kalmak istemiyordu kendince benim evime Akçayýmýza geldik istediði gibi evi düzenledik evdeki eskileri atýp evimizi tamamen yeniledik sanki yeni düðün evi yaparcasýna her þey tam tamaydý karar verdik evlenmeye sadece iki dostumuzla þahitler olarak Akçay da evlendik nikahýmýzý sevgili deðerli baþkanýmýza rica edip o kendi makam odasýnda kýyýverdi Cavit beye sonsuz sevgilerimizle ikimiz ayný yeni evlenen çiftler gibi aþkým gelinliðinle ben damatlýklarla kýrarmýþ saçlarýmýzla evlendik ve hiç unutamýycam o aðustosun onbeþinde Yaseminim gelinliðinle ben damatlýlýðýmla kordonda elele kolkola bir oraya bir buraya limanda gezdik herkes mutluluklar diledi çocuklar gelinliði ellediler bizimle hatýra fotoðraflarý çekilenler çok oldu o halimizle gece turuna gemiye bindik tüm insanlar o kalabalýk bizim düðünümüzdeymiþ gibi eðlendiler bize eþlik ettiler unutulmayacak bir gece yaþadýk hatta gemi kaptaný bizim için dönmesi gereken zamanýndan iki saat daha bizleri gezdirdi ben ve sevgilim aþkým Yaseminim uçuyorduk çok mutluyduk þimdi þuracýkta ölsem de gam yemezdim o kadar güzel gülüyor eðleniyor sýmsýkýca ellerimi býrakmýyordu evimize geldik insanlar gemiden evimize kadar eþlik ettiler Akçay böyle bir gün görmemiþti Akçay bizim için ayaktaydý sanki bir baþka geceydi ay tam tepemizde sanki önümüzü geleceðimizi aydýnlatýr gibi endamýyla duruyordu sýrtýma ne kadar vuruldu bilmiyorum kapýmýzý kapadýk salonda sevgilimle aþkýmla ilk gecemiz olacaktý gelinliðini çýkardý ben damatlýklarýmý ve pijamalarýmý giydik bana bir kahve yaptý bir su verdi yanýma oturdu ellerimi tuttu beni öptü okþadý aðlaþtýk þunu dedi bak aþkým sözümüzü tuttuk deðimli evlendik ben aðlayarak kafamý sallýyordum konuþamýyordum aðlýyordum onun gözlerinde aþkýmýzý görüyordum gözlerinin içine girmiþ gibi kalbindeki atýþý görüyordum gözlerinde bizim mutluluðumuzu cennetimizi görüyordum beni ellerimden tuttu içeriye yatak odamýza götürdü yataðýmýza yattýk ben hala aðlýyor bunlar hayal olmasýn diye Allahýma yalvarýyordum ne olur Allahým beni hayalimde olsa uyandýrma diyor yalvarýyordum o arzuladýðým kendi yataðýmýza yattýk hayallerin üzerinde bir gecemiz oldu ben ve yaseminimle sabah uyandýðýmýzda o benim koynumda bense hayal deðilmiþ diye o uyurken onu durmadan öpüyordum durmadan gözlerini burnunu her yerini öpüyordum uyandýðýnda ne oldu Samiciðim dediðinde aþkým Allahýma yalvardým bu hayal olmasýn olsa da beni uyandýrma dediðimi duymuþ olmalý ki bak sevgili karýcýðým biz evlendik senle karýkocayýz deðimli dediðimde gel buraya gel deyip beni koynuna çekti hala inanamýyordum ama beni kendine çekmiþ onun koynunda idim kokusunu hissediyordum ben Yaseminimle beraberdik kalktýk enfes bir gecenin yorgunluðuyla banyomuzu yaptýk ben iki rekat Allahýma þükür namazýmý kýldým sevgili eþim de namazdan sonra bir güzel giyindi baþýna yazmasýný taktý oda namazýný kýldý dualar ettik günümüzde evimizdeki ilk kahvaltýmýzý yaptýk elleriyle bana yumurtamý soyuverdi karþýlýklý yeni gelin edasýyla belki öyle yaparlar birbirimizin karnýný doyurduk balkona çýktýðýmda belki Akçay da baþka bir güzel sabah olmuþ gibi ýþýl ýþýldý aþkým yanýma gelmiþ kolumu beline dolamýþ eyyyy Akçay bizde seninle varýz havaný solumaya ve suyundan kana kana içmek için burada yaþamaya karar verdik bizi misafirin kabul edermisin dedik sanki bize kafa sallar gibi güneþ bir baþka yandý söndü bizi selamlýyordu günümüz hep böyle geçti yeni aþýklar gibi neþe içinde ikizlerimizle bir aþk ta sonuçlanmýþ insanlarýn arasýnda bizlerde yer almýþtýk yaþlanýyorduk yaþlandýk o ilk koku o ilk simidin kokusu o ilk yanaðýna konan öpücükler hala hatýralarýmda sevgili dostlar öyle sevin ki sevginiz ulu olsun her ne olursa aþkýnýzý kalbinizden çýkarmayýnýz dünya dönüyor bir gün bizim gibi sizlerde çok mutlu olabilirsiniz bizim gibi sonu iyi de olmayabilir mutlu son olmayabilir ama ne olur sizler o ilk aþkýnýzý kalbinizden söküp atmayýnýz o orda dursun sizi masum aþkýnýzý orada korusun mutlu günler sevgi daðarcýðýnýz eksilmesin hep hep mutlu aþkýnýzla beraber olunuz sevgilerimle.

Sami Arlan