Söylediði türkünün rengi sesine öyle oturmuþtu ki
Tuvalime nakýþ gibi iþlemiþti yedi renk yedi nota gökkuþaðýný
Tanrý bile kýskanmýþtý
Artýk gökkuþaðýný daha bir özenle iþliyordu gökyüzüne
Ve yaðmurlarý öyle narin dokunduruyordu ki yeryüzüme
Týpký babamýn söylediði türkünün her bir rengi gibi,
Doluyordu içime, yaðýyordu içime renk renk nota nota

Yedi renkli gök kuþaðý sekiz notalý yaðmuru ile
Rengârenk notalý türkü gibi akacaktý hayatý
Otuz beþinde ayaðýnýn ritmi bozulunca
Daha bir gürültüyle bastý topraða
Ve bastýðý yerlerden çiçek fýþkýrdý
Menekþe, papatya, gelincik, manolya
Hiç bu kadar çiçek olmamýþlardý aslýnda

Mevsimlerime hücum eden
Rüzgâr’a notalar býrakýyordu
Sahip olduðu insanî güzellikleri kaybettikçe
Dünyam dört mevsim cennet kokuyordu

Baþka dünyalara kaçýþýmla
Mum alevi gözyaþlarým
Buz kristali olup battý gözlerime
Bir çift cam oldu gözlerim
Kýþa bakan, dört mevsimi özleyen,
Tek mevsimde üþümeye maruz kalan
Baharýma açan kardelen çiçeðini
Babamýn söylediði türkünün sonuna uzunca es yapan
‘O zaman yine türküye es verdin sanmýþtým baba,
Pes etmiþtin oysa yaþamaya’

Ýçimde babamýn söylediði türkünün soðumasý
Yüreðimi saðýr etmesi zoruma gidiyor artýk
Bütün sevmelerimi tükettiðim gibi
Türküsünü de tükettim babamýn

Bir türkü daha söyleseydi keþke
Birini bitirip diðerini
Diðerini öbürüne ekleyip bir üçüncü türküyü
Þu an ritmi aðýrlaþan yüreðime akýtsaydým da
Buz kesilen bana hayatý çekilmez kýlan kýþýma
Menekþe, papatya, gelincik, manolya ekebilseydim
Yedi renk gökkuþaðýný sürebilseydim tuvalime
Notalar gibi sýcak yaðmurun içine dolduðu topraðýn kokusunu
Tekrar içime çekebilseydim
Ýþte belki o zaman bir türküde ben söyleyebilirdim
Hem de babamýn sesinden
Dünyamý cennete çeviren babamýn sekizinci notasýný ispatlayabilirdim oysa
Babamýn söylediði bir türkü vardý
Yaðmurun içine dolduðu topraðý kokan
Tuvalimi renge boðan gökkuþaðý ahengiyle
Tanrýnýn içini dolduran ilhamýyla
Babamýn söylediði bir türkü!