..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > Hardal Biber




27 Eylül 2008
28 Yýl Önce 28 Yýl Sonra  
12 Eylul 1980

Hardal Biber


Öldürülmekten deðil, döndürülmekten dönmekten korkan bir gençliktik.


:BDCD:


Bir müzik topluluðunun adý geliyor aklýma, 10 Yýl Önce, 10 Yýl Sonra. O yýllarda on yýl çok uzun bir süreymiþ gibi gelirdi bana. Þimdi 28 yýl öncesi daha dün gibi. Hatta daha önceleri bile... Lise son sýnýfta bir sýnav gecesi radyoda seçim sonuçlarý açýklanýyor... Ýlkgençlik yýllarýnda özlemini duyduðunuz herþeyin var olduðunu varsaydýðýmýz Avrupa ülkelerine bir adým daha yaklaþtýðýmýzý düþünüyorum o gece. Gençlerin önünün açýk olduðu, öðrenim özgürlüðü, seçme, seçilme haklarýnýn tanýndýðý hatta bize o yýlllarda, o yýlllardan sonra da yýlllar yýlý, çok uzakta olan cinsel özgürlüklerin sýnýrsýzca yaþandýðý Sosyal Demokrat Partilerce yönetilen ülkelere yaklaþtýðýmýzý muþtuluyor seçim sonuçlarý. Ülkeyi artýk Sosyal Demokrat olduðunu söyleyen bir parti yönetecek. “Ortanýn Solu Moskovanýn Yolu” sloganýyla önü kesilmek istenen, ortanýn solunun az daha solunda olduðunu açýkca ilan eden bir parti lideri Baþbakan olacak. Su kullananýn olduðuna, göre toprak da öðle olacak...

“Yýlllar sonra akarsularýn özelleþtirileceðini söyleselerdi o yýlllarda terelmiþ pantolonlarýmýzýn örttüðü oturma organlarýmýzla gülerdik sav sahiplerine.”
     
Sosyal Demokratlarýn Ýktidar sahibi olamadan iktidarda olduðu yýllarda üniversitelerde okuduk. Ýstanbul, Ankara, Ýzmir, Adana, Bursa, Eskiþehir dýþýnda da üniversiteler açýlmýþtý. Azýcýk indirimli puanlarla istediðimiz bölümlerde okumak için, Kýz Yetiþtirme Yurdu yada Orman Ýþletmesinin ek binalarýna kapaðý attýk. Þehirlerarasý otobüslerde saatlerce yolculuk yaptýktan sonra ders esnasýnda kestiren öðretim görevlilerinin derslerine girdik. Anadolunun kendi halinde vilayetleri yurdun dört bir yanýndan gelen cebi delik üniversite öðrencileriyle tanýþtý. Yurt yerine kulllanýlan Kýzýlay binalarý, kimi Devlet Ýþletmelerinin misafirhaneleri alelacele öðrenci yurduna çevrilmiþ, iyi halli olduðu varsayýlan üniversite öðrencileri için, osuruk kokulu, yurt yatakhaneleri oluþturulmuþtu. Açýkta kalan öðrenciler þehrin dört bir yanýný hallaçlamýþ kömürlükten bozma, kimi sývasýz, cam yerine naylon kaplý, çokcasý henüz þehirli olmuþ, köyünden kopup gelmiþ iþçi ya da henüz kaybedecek zincirileri olmasa bile kafalarýný sokacaklar üç göz odalý evleri olan ailelerin yaþadýðý mahalelere yerleþmiþti.

Toplum beklenti içindeydi. Bu beklentilerinin gerçekleþeceði günleri, arada bir kadim futbol amigolarýnýn maç tezahuratlarýndan esinlenerek uydurduðumuz sloganlarý haykýrarak, þehirlerarasý otobüsler dahil ulaþým araçlarýnýn tümü kaptýkaçtý usuluyle çalýþtýðýndan olacak, akýllý uslu bekliyorduk.
Nasýl olduðuna akýl erdiremediðimiz cenaze törenlerinde: “Akýn var akýn güneþe akýn... Güneþi zapedeceðiz, güneþin zaptý yakýn”, diye haykýrýyorduk. O yýlllarda, Amerikalýlarýn aya insan yolladýðýna inanýldýðý için, güneþi hedef olarak koymak oldukca akla yatkýndý. Grev yerlerini ziyaret ediyor, grevci iþçilerle dayanýþmayý güçlendirmek adýna onlarýn kuru kumanyalarýna ortak oluyor, belediye zapýtalarýnýn seyyar satýcýlardan topladýðý, beyaz yaðlý boyayla boyanmýþ, kulpunun iki yanýnda iki kapaðý olan sandýklardaki, bol soðanlý, salçalý, kýyma yerine havuç rendesi kullanýlarak yapýlan acýmtýrak lahmacunlarý “kamulaþtýrýlýyor”, plastik kapaðý boynuna bir kravat gibi baðlý tombul cam þiþelerden bol sulu ayranlardan içiyorduk. Ak karpuzdan kasklarýyla plastik coplu polis amcalardan cop yiyiyor, hazmý zor kuru kumanyalarý yada zabýta marka lahmacunlarý bu yolla hazmediyorduk. Böylece iþ yaþamýna alýþmamýzý saðlayan bir çeþit staj yapmýþ oluyorduk.
Çýkma asker potinlerimiz, cebi delik parkalarýmýzla geleceðimizden umutlu ve mutluyduk. Ailelerimiz de kaygýlý olmalarýna raðmen rahattýlar, üçotuz parayla oðullarýný kýzlarýný üniversitede okutuyorlardý. Henüz, ithal ayakkabýlar yerine, asker postallarýný, kadife yakalarý armalý, Ýngiliz kökenli, marka kabanlar yerine, asker parkalarýný tercih ediyor, yabancý sigara yerine en ucuzundan Birinci sigarasý içiyordu çocuklarý. Okul kitaplarý, ‘fraksiyon’daþlar arasýnda becayiþ usuluyla üst sýnýflardan alt sýnýflara devrediliyordu. Üstelik paralý olmak üniversite öðrencileri arasýnda utana sýkýla katlanýlmasý gereken ailesel bir ayýp olarak görülüyordu. Paralý üniversiteler olmadýðýndan en havalý üniversite olan, Boðaziçi’nin, bile otoparký boþtu. Çeþitli kuþ adlarýyla anýlan yerli otomobiller “burjuva özentisi hergelelerin” ulaþým aracý olma onurunu taþýyorlardý.

“T” cetveli denen, yakýn savunma ve saldýrý aletlerini serbestce taþýnma olanaðý saðladýðý için mühendislik ve mimarlýk bölümleri üniversitelerin en raðbet edilen bölümleriydi. “Ýþletme” sadece öðrenci kantinlerinde mavra yapýlýrken derde deðiyordu. Gazetecilik, Halkla Ýliþkiler askerliði er olarak yapmak istemeyen erkeklerin, okumakta gönlü olmayan oðlanlarla rahatca takýlmaz isteyen varsýl ailelerin kýzlarýnýn tercih ettikleri bölümlerdi. En keskin çatýþmalar öðretmen yetiþtiren Eðitim Fakültelerinde yaþanýrdý. Gelecek kuþak onlarýn elllerinde yetiþeceði için, önce o fakültelerin öðrencileri kazanýlmalýydý. Sol denince þimdilerde uydu yayýnlarý alan televizyonlarýn kanal sayýsý kadar farklý fraksiyon, sað denince kýsaca “Faþolar” diye anýlan Ülkücüler akla gelirdi. Her okulda aptesleri bozulmasýn diye büzüklerini sýkmaktan beti benzi atmýþ, badem býyýklý, üzerlik niyetine üç beþ tane de “Akýncýlar” diye anýlan Ýslamcýlar olurdu. Bulunduklarý okulda hangi görüþ hakimse o görüþe yakýn fikirlerini utangaç biçimde tezgahlarýna çýkarýr solcularýn hakim olduklarý okulllarda Libya lideri Kadafi’i över, “Yeþil Komünistiz” demeðe getirirler, Ülkücülerin hakim olduðu okullarda da Türk Ýslam sentezini gargara ederlerdi. Nedense kýzlarý da henüz turban denen bez parçasýný takmak yerine azýk uzunca pardesülerle dolaþýrlardý.Her görüþten öðretim görevlisini yalama konusunda “Ne solcuyum, ne saðcý futbolcuyum futbolcu” diyen gençlerle gizli bir rekabet içindeydiler. Dersliklerin en ön sýralarýný kapmak, tahtayý silmek konusunda rakip tanýmaz ezici bir üstünlükleri vardý. Hocalarýn ders notlarýnýn yeraldýðý dosyalarýný göðüslerine kutsal bir emanet gibi dayayýp taþýmalarýyla diðer öðrencilerden ayýrt edilirlerdi. Genellikle sola yakýn durmaya çalýþýrlardý. Nede olsa Hocalarý, Kýbrýs Fatihi Ecevit’le koalisyon hükümetinde yeralmýþtý.Ha bir de öðrenci derneði seçimlerinde sol fraksiyonlarýn yedek oy deposu olarak gördükleri “Ölüm Nereden Gelirse Gelsin, Biz Kaçacak Delik Buluruz” þiarýný rehber edinen “sola meyal, sosyal demokrat” öðrenciler vardý ki, bunlarýn ailelerinin sýk sýk yolladýklarý, yöresel yiyecekler sayesinde militan solcu öðrenciler beslenme sorunlarýný bertaraf ederlerdi.
     
Sol fraksiyonlar içinde “Rus uþaðý” diye anýlmamak,
“Ne Amerika, Ne Rusya” diyebilmek için önce Maocu fraksiyonlar sonrada ya “Çin nolacak, Çin.” diyen bir kýsým öðrenciler arasýnda “götiçi kadar ülke, tükürsek boðarýz akýl yürütmesi” sonucunda “Ne Amerika, Ne Rusya ve Hatta, Ne Çin” diye göðsünü gere gere Arnavutluk Devlet Baþkaný Enver Hoca’nýn görüþlerini savunan gruplar türemiþti. Bu gruplar, “Halkýn” sözcüðünün ardýna eklenen sözcüklerle ifade edilirdi. “Halkýn Kurtuluþu”, “Halkýn Birliði”, “Halkýn Yolu” vb gibi ... Biz idelojik mücadeleyi en rahat yürütebildiðimiz için, “Halký Yolu”nu bu türden diðer fraksiyonlara tercih ederdik! Çünkü bu grubun duvar yazýlarýný bir kaç fýrça darbesiyle, “Y”i “D”, “L” yi “N” yaparak etkisiz kýlabilirdik.
     
Okulun karþý duvarýnda en uzun süre duran slogan, Gün Sazaðýn öldürülmesi ardýndan yazýlan slogan olmuþtu. Gerçi MHP’li hasýmlarýmýzýn “Yün Kazaðýn Ýntikamýný” neden ve kimden alacaklarýný kimse anlamamýþ olsa da o slogan polis tarafýndan silinene kadar hiç bir grup tarafýndan silinmemiþti.
     
Öldürülmekten deðil, döndürülmekten dönmekten korkan bir gençliktik. Ölen arkadaþlarýmýzýn cenazelerinde biribirimizden gözyaþlarýmýzý gizler, yolumuzdan sapmayacaðýmýza yemin ederdik. Taksim Meydaný makinalý tüfeklerle tarýyan paralý silahþörlere pankart sopalarýyla saldýrdýk, düþen arkadaþlarýmýzý cesetlerini ciðnemeðe zorlanýp, Kazancý Yokuþu’na sürüldük. Sýðýndýðýmýz Pamuk Eczane’sinde yeniden tarandýk.

Birbirimizi tanýmamamýz gereken günler geçirdik. Silik suratlý generallerin emriyle iþkence tezgahlarýyla tanýþtýk. Devletin yýllardýr arþivlediði listelerdeki isimleri, bilindiklerini, bilindiðimizi bile bile, ele vermemek için iþkencede ölenlerimiz, sakat kalanlarýmýz oldu. Gözaltýnda kaybolanlarýn adý “sorgu zayii” olarak kayda geçti. “Ýþkence Araþtýrma ve Geliþtirme Merkezine” dönüþtürülen Askeri tutukevlerinde, devletimizin ilerki dönemlerde sýkça kullanacaðý, iz býrakmadan yapýlabilecek iþkence yöntemlerini geliþtirme yolunda attýðý dev adýmlara ve bu yönde uluslararasý þöhret sahibi olmasýna , gönülsüz de olsak, paha biçilmez katkýlarýmýz oldu!

Atýldýðýmýz Askeri tutukevinin müdürlerinin tek görgü tanýðý olarak gösterildiði davalarla yargýlandýk, dosya “münderecatýna dayanarak” yýllarca hapis ve sürgün cezasý aldýk. Yargýlandýðýmýz 141 ve 142 maddeler, 12 Eylül zihniyetinin devamý olan bir siyasi iktidar tarafýndan bizlere olan özür borçlarý ödenmeden yürürlükten kaldýrýldý. Ýleri görüþlü olmakla övünen darbeci genareller, iktidarda olduklarý dönemde yedikleri herzelerin ilerde hesabýnýn sorulmasýnýn önünü kesmek için, “Hayýr”propagandasý yapmanýn yasak olduðu refarandumda yüzde doksanýn üzerinde kabul oyu alan, 1982 anayasasýna geçici özel bir madde koymuþlardý. Bu ayýplý geçici madde aradan geçen 28 yýla raðmen hala geçerliliðini sürdürüyor ve hayadan bir nasip siyasilerimiz bu duruma katlanabiliyor.
Yedeksubay olmayý haketmemize karþýn “Sakýncalý Piyade” olarak vatani görevimizi yaptýk. Ýþsizlik, parasýzlýk, toplum tarafýndan yalýtlanmýþ olmanýn acýsýný yýllarca çektik.
     
28 yýl sonra bugün, artýk yaþýný baþýný almýþ ve iktidar koltuðunda oturan, 28 yýl öncenin aptesleri bozulmasýn diye büzüklerini sýkmaktan beti benzi atmýþ, badem býyýklýlarý, bizim sayemizde bu günlere geldiklerini bilmeliler. Bizler,“Her yoðurdum var” diyene, hýyar olmaya teþne, ortaya atýlýp doðranmasaydýk. O günlerde gerek toplumsal yetkinlik, gerekse bireysel yetkinlik olarak esamesi okunmayan bugünkü iktidar sahipleri bu günkü konumlarýnda olamazlardý. Bacaklarý aralarýndan sarkan tüylü memeleri ortadayken istedikleri kadar etrafýndakiler onlara “Abdurrahman Celebi” muamalesi yapsýn, bu gerçeði deðiþtiremezler. Bu günkü iktidar sahiplerinin, henüz iktidar sarhoþluðuyla baþý dönmemiþ bir kesimi: Bu gün “Abdurahman Celebi” diye anýlýyorlarsa bunu 12 Eylül Darbesi sonrasý bizlerin kýrýlmýþ olmamýza borçu olduklarýný çok iyi biliyor. Bu günleri onlara baðýþlayan bizlere teþekkür etmelerini beklemiyoruz. Ýktidardayken bizleri ortadan silip, onlara iktidar yolunu açan 12 Eylül Darbecilerine bilinç altýndan da olsa medyunu þükran olduklarýna dair altbenliklerinde yeralan düþünceleri silip atsýnlar yeter.

Altbenliklerinde yeralan bu þükran duygularýný söküp atamazlarsa: Üzerinden 28 yýl geçmiþ olmasýna karþýn henüz toplum önünde yargýlanýp mahkum edilmeyen darbecilerin türdeþleri bir gece ansýzýn gelebilir ve kadife kaplý demir yumruklarýyla onlarý oturduklarý iktidar koltuðundan edebilirler.

12 Eylül 2008 Ýstanbul




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
28 Yýl Önce 28 Yýl Sonra

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
80'ler Okan Bayülgen Hakký Devrim ve Ötekiler
Güldemdekiler 1
Aziz Nesin Vakfina Yapýlan Saldýrýlar Ýlk Deðil
28 Yýl Önce 28 Yýl Sonra
Güncelliði Güncellenmiþ Bir Yazý
C. C'nin Vatandaþa Hitabesi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Karþýlýksýz Aþk [Öykü]
Þehir, Dað ve Çocuk… [Öykü]
Bankamý Boynuzladýlar [Öykü]
Bu Þehir [Öykü]
Obur Öküzler [Öykü]
Güldemdekiler 2 [Öykü]
Türk Nikahlý Kuvvetleri Yönetime Elkoydu. [Öykü]
Sevme Organý [Deneme]
Savaþýn Gerçek Tadý [Deneme]
Köþeli Karpuz [Deneme]


Hardal Biber kimdir?

Ferrari'si Olmadan Bilge Olmaya Soyunan Taksi Þöförü.

Etkilendiði Yazarlar:
Voltaire, V.Hugo, K.Marks, Netekim Kenan


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hardal Biber, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.