..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > beyza




31 Aðustos 2008
Þu Anda Ýsimsiz  
iþin baþý

beyza


Bu yazýyýyazdýktan sonra 2 kiþiye okuttum. ikisi de çok akýcý bir dilinin olduðunu,çok güzel bir konusunun olduðunuve devamýný sabýrsýzlýkla beklediklerini söylediler. umarým sizde devamýný sabýrsýzlýkla beklersiniz.


:BGEI:
1. BÖLÜM

O an kafasýný kaldýrýr ve baþucundaki lambanýn bile artýk onu ne kadar rahatsýz ettiðini düþünür. Bu ev artýk onu boðmaktadýr. Annesi ve babasýnýn uçak kazasýndaki ölümlerinden sonra kendini bu evin içinde çok yalnýz hisseder. Yaptýðý tek þey ise bütün gün oturup onlarýn anýlarýný yazmaktýr. Oysa 2yýl önce her þey ne kadar da güzeldi diye düþünür. Birdenbire nasýl bu kadar kötüleþebildi. 2 yýl önceki doðum gününü anýmsar; anne ve babasýnýn her zamanki unuttu numarasýný. Kardeþi, arkadaþlarý hiçbiri yanýnda deðildir artýk. Masadan kalkar, mutfaða doðru yönelir. Tam o sýrada dolabýn yanýnda duran saati fark ederek iþe gitmesi gerektiðini hatýrlar. Her þeyden olduðu gibi barda çalýþmaktan da nefret etmektedir.

-     Hey! Koray hoþ geldin adamým.
-     Of kapa çeneni Taha hiç havamda deðilim. Bugün yine masanýn baþýnda uyuya kalmýþým ve her tarafým aðrýyor.
-     Ýþe gelmek zorunda olduðun için üzüldüm dostum, neyse seni yalnýz býrakayým da kafaný dinle. Çünkü birazdan müþteriler damlar buna zamanýn olacaðýný hiç sanmýyorum.

Koray her sabah hayalin kurduðu gibi bu adamýn üstüne atlamanýn ve onu þuracýkta öldürmenin hayalini kurar. Bunun hiç gerçekleþmeyeceðinin bir kez daha farkýnda olarak. Tam o sýrada cemrenin sözü aklýna gelir. “Bu hayallerin bir gün gerçek olacak mý çok merak ediyorum doðrusu.” Küçüktü o zamanlar Koray hem de deli gibi âþýk küçük bir çift yüreðe sahipti. Aþktan mý bilinmez bu sözü düþündüðü her defasýnda heyecanlanýr kalbi atmaya baþlar; aslýnda kafasýnda kurduðu þeylerin gerçek olabilme ihtimalidir onu böyle yapan aþk deðil.

-     Koray! O iþi hala bitirmedin mi sen? Gel bakýyým yanýma hemen.

Ýþte patron gelmiþtir. Fevzi baba iyi hoþ adamdýr aslýnda da 6 ay önce bulaþtýðý karanlýk iþler onu bu hale getirdi diye düþünür Koray. Ama aslýnda bu onun umurunda bile deðildir çünkü þu anda kafasýný sokacaðý bir yeri varsa ve hala açlýktan ölmediyse bunu Fevzi babaya borçludur. Sadece ve sadece ona. Yinede hep onun kötü iþlerine bulaþýrsa ne olacaðýnýn hayallerini kurmuþtur kafasýnda.
20 yaþýnda biri için bu kadar hayal fazla ama o hiç vazgeçmemiþtir hayallerinden ve yazýlarýndan. Küçükken ders çalýþmayýp kafasýný bu tür þeylerle yorduðu için babasý ona kýzardý. Bir baltaya sap olamayacaðýný söyler dururdu hep. Þimdi burada olmayýþýna, bu durumunu görmeyiþine sevinecekti neredeyse.

-     Koray! Baksana buraya ya 5. sesleniþim hey! Kendine gel, geri dön oðlum ya Fevzi baba çaðýrýyor.

Koray daldýðý derin düþüncelerden çýkarak:

-     Dur oðlum be ne sarsýp duruyorsun, tamam anladýk. Dalmýþým þöyle bir duydum Fevzi babayý gidiyorum.
-     Of kovalým þu çocuðu diyorum ama dinleyen yok ki iþte.

Odaya doðru ilerler, cam kapýyý bir ayna olarak kullanarak. Siyah, hafif uzun ve kývýrcýk saçlarýný düzeltir. Sahip olduðu tek pantolonunu elleriyle þöyle bir silkeler. Elbette bunlarý yapmasýnýn sebebi Fevzi babanýn insanlarýn onun karþýsýna çýktýklarýnda sersem gibi görünmelerinden nefret etmesidir. “ Bazen kýzýnýn ve karýsýnýn ona nasýl dayandýðýný merak ediyorum.” diye mýrýldanýrken aniden kapý açýlýr.

-     Oðlum neredesin? Ýki saattir seni bekliyorum.
-     Tamam, Fevzi baba ben iþlerimi bitireceðim. Düzenli bir þekilde çalýþacaðým bugün.
-     Ya Koray býrak iþi miþi þimdi, gir odaya da konuþalým baþým fena halde dertte.
-     Dertte mi? Ama siz bana az önce demiþtiniz ki…
-     Unut oðlum onu bu özel bir konu. Karýmýn ve kýzýmýn hayatý tehlikede ve senin yardýmýna ihtiyacým var evlat.

Koray odaya þöyle bir göz attýðýnda içeride duran masayý görür, daha sonra da üstünde duran kahvaltý sofrasýný. Ýþte ne kadar acýktýðý tam o sýrada aklýna gelmiþtir. Ama biraz geç olduðunu fark eder. Çünkü þu anda önünde duran zavallý adam ondan yardým isterken onun burada oturup yemek yemesine imkân yoktur. Ýþte þimdi yanlýþ þeyin hayalini kurmuþtur. Çünkü esas olay Fevzi babanýn ondan istedikleridir.

-     Evet, Fevzi baba seni dinliyorum.
-     Bak oðlum çok büyük bir iþtir. Canýnýn tehlikeye girmesini istemiyorsan her þeyi bilmemen gerekir. Umarým beni anlýyorsundur?
-     Tamam, Fevzi babada benim anlamadýðým sen nasýl bulaþtýn bu iþe? Ayrýca ben ne yapabilirim ki, ne yardýmým dokunabilir ki?
-     Dur oðlum dur anlatacaðým hepsini ama biraz yavaþ git bakalým. Senin yardýmýn olabilir çünkü kaybedecek bir þeyin yok ama diðerleri; hepsinin bir ailesi, karýsý ve çocuklarý var. Hem senin belki kazancýn bile olabilir bu iþten. Bak oðlum iyi düþün.

Þimdi bu yaþlý adamý anlayamamýþtý Koray. Ne demek istiyordu bu herif? Ailesi ve çocuklarý olmayabilirdi ama onunda kaybedecek bir caný vardý. Þu anda bu söyledikleriyle onun canýný hiçe saydýðýný kanýtlýyordu. Ýþte bu sefer aklýndan ilk geçenler hayaller deðil gerçekler olmuþtu. Ama bundan hiç þikâyetçi deðildi. Kendinde bu derin kuyunun hayalini kuracak gücü bile göremezken Fevzi baba ona yardým edebileceðini nasýl düþünebiliyordu. Buna bir türlü anlam veremiyordu. Þimdi ben bu iþ yapamam diyip burayý terk mi etmeliydi. Yoksa kalýp kurtarýcý rolünü mü oynamalýydý. Ýþte gerçek buydu. Onun kazancý ne olacaktý? Tabi ya, para, baþka ne olabilirdi ki? Kirli para olacaktý onun kazancý, ya da ölüm. Eðer burayý terk ederse gidecek bir yeri, yapacak hiç bir þeyi yoktu. Ýlk baþta bu yaþlý adama kýzmýþtý ama o haklýydý galiba kendinden baþka kimsesi yoktu. Ve bu adama, hala hayatta olmasýna yardým eden bu adama borcunu bu þekilde ödeyebilirdi. En azýndan onu dinleyip bunu yapýp yapamayacaðýna sonra karar verebilirdi. O, bu kadarýný hak ediyordu.

— Tamam, Fevzi baba seni dinliyorum anlat bana.
- Öncelikle sana ihtiyacým var. Çünkü burada çalýþýp da bu iþlerin içinde olmayan tek adamým sensin evlat. Yani tanýnmýyorsun ve bu her þeyi daha da kolaylaþtýrýyor. Tek sorunumuz onlarýn içine girmen, sanýrým bu biraz zor olacak.
- Nasýl yani neden onlarýn içine girmem gerekiyor ki?
- Çünkü kaleyi içten fethetmemiz lazým da o yüzden. Onlarýn bütün pisliklerini öðrenmemiz lazým ki bunlarý kullanabilelim ayný onlarýn karým ve kýzýmý bana karþý kullandýklarý gibi, önemli olan elimizde yeterince delil olmasý.
- Tamam, orasý kolay da ne yapýcaðýz biz bu delilleri baba? Ayrýca sen bana dedin ki : “Senin kârýn olacak.” O nedir Fevzi baba, benim kârým nedir ki bu iþteki?

- Delilleri tabii ki polisle iþbirliði yaparak kullanacaðýz. Senin karýna gelince iþte onu sen en sonunda öðreneceksin biraz gizemli he ne dersin?

Of kafam iyice karýþmýþtý, bu adam Mafya deðil miydi, nasýl polisle iþ birliði yapacaktý ki? Ama þu anda kendini o mafya babalarýyla çarpýþýrken hayal ediyordu da, bu eðlenceli olabilirdi. Yýllar sonra yaptýðý kaslar sonunda iþe yarayacaktý. Hem belki de bu adamlarý kullanarak kardeþini bile bulabilirdi. Onlarý her yerde parmaðý vardýr ve bu iþime yarayabilir.

-     Artýk hiç caným sýkýlmayacak desene. Hehe tamamdýr bu iþ.
Fevzi babanýn ona bakan dik bakýþlarýný görünce kendi kendine konuþtuðunu anladý.
-     Pardon Fevzi baba ben yani þey… Olur, ben hazýrým sen bana ne yapacaðýmý söyle yeter.
-     Bak çocuðum bulacaðýn adam Aksa mafyasýnýn baþýdýr. Tek yapman gereken onu bulmak ve aralarýna karýþmak, þimdilik senden istediðim tek þey bu. Gerisini sonra konuþuruz. Evine git ve dinlen bundan sonra seni zor günler bekliyor. Bu telefonu al, bu bizim gizli hattýmýz olacak. Artýk burada çalýþamayacaksýn, kendine dikkat et. Onlarýn kirli iþlerini yapmak zorunda kalabilirsin. Biliyorum senin için zor olacak ama buna dayanmalýsýn. Seni ben arayacaðým sakýn sen beni aramaya kalkma!

Ne demeliydi ki þimdi Koray bütün bu olanlar için bu yaþlý, mavi gözlü, kýr saçlý, bodur adama teþekkür mü etmeliydi? Yani onu bir mafyaya bulaþtýrdýðý için, beklide ölüme sürüklediði için teþekkür mü etmeliydi? Gerçekten bilemiyordu. Ama bütün bunlarý evde düþünmeye karar vermiþti. Sýrf kibarlýk olsun diye bir teþekkür edip oradan ayrýldý. Yolda ise aklýna gelen soru onu delirtmeye yetmiþti bile. Bu Aksa mafyasýný nasýl bulacaktý? Bunu nedense hiç düþünmemiþti ve bu yüzden kendine küfürler yaðdýrýyordu. Fevzi baba bir daha onun yerine gitmemesi, onu aramamasý gerektiðini söylemiþti. Ýþte þimdi içini kaplayan korkuyu hissedebiliyordu. Çocukluðundan beri her korktuðu zaman yaptýðý gibi sýcak bir duþ aldýktan sonra, tekrar bugün olanlar düþünmeye koyuldu. Neden bu iþi tam olarak öðrenmemiþti ki? Sorun neydi niye bu mafyayý çökertmeleri gerekiyordu. Ya da bu adamlar Fevzi babanýn kýzý ve karýsýndan ne istiyordu? Çok karýþýktý. Gerçekten þu anda her þeyi bir kenara koyup biraz dinlenmeliydi. Fevzi baba da ona bunu önermiþti zaten “ zor günler seni bekliyor.” Demiþti ona.
Umarým iyi bir iþ yapýyorumdur diye düþündü ve yataða uzandý. Eline kâðýtlarýyla en çok sevdiði kalemini alarak her zaman yaptýðý þeyi yapmaya hazýrlanýyordu ki kardeþi geldi birden aklýna. Bir seferinde annesiyle babasýnýn yokluðundan etkilenmiþ onlarý çok özlediðini, uyuyamadýðýný söyleyerek yanýna gelmiþti. Onun kahverengi gözlerinden dökülen yaþlarý gördüðünde ne yapmasý gerektiðini bilememiþti bile. Bir saat kadar yanýnda yatmýþ, baþýný okþamýþ ve onu annesiyle babasýnýn geri döneceðine inandýrmaya çalýþmýþtý. Fakat bütün çabalarý nafileydi. Umut bir türlü aðlamayý kesmiyordu. Koray’da daha önce hiç onu teselli etmek zorunda kalmamýþtý. Bu iþlerle hep annesi ilgilenirdi. O genelde umutla kavga ederdi. Onu çok sevmesine raðmen yaptýðý hareketler kendisini deli etmeye yeterdi. Ne yapabilirdi ki? Umut o gün sabaha kadar aðlamýþtý ve Koray’da sabaha kadar onu dinlemek zorunda kalmýþtý. Sabaha karþý aklýna Umut’un futbolu ne kadar çok sevdiði gelmiþti. Onunla oynadý. Ve hayatýnda ilk kez bunu yaptýðý için kendini çok suçlu hissetti. Ne iyi bir evlat ne de iyi bir kardeþ olabilmiþti hayatý boyunca. Ýki gün, tam iki gün sonra annelerinin harbini almýþlardý. Umut yýkýlmýþtý kimseyle konuþmak istemiyordu artýk. Zaten iki gün sonrada kaybolmuþtu umut. On dört yaþýndaydý. On dört yaþýnda bir çocuðun gidebileceði her yere bakmýþ, yapabileceði her þeyi düþünmüþtü. Yinede bulamamýþtý. O da diðer herkes gibi kendisinden kaçmýþtý iþte. Ve onu bulmaya gücü yetmemiþti.
O sýralar o kadar mutsuzdu ki, o kadar kopmuþtu ki dünyadan sonradan ona çok ilginç gelen ama o zamanlar fark edemediði bir þey fark etmiþti, daha doðrusu birçok þey. Annesi ve babasýnýn mezarlarý yoktu. Ve polis bütün eþyalarýna el koymuþtu. Ama neden? Ýþte nedenini bir türlü çözemiyordu. Beklide çözmek istemiyordu. Hâlbuki o zamanlar kardeþim ne kadar çok aðlamýþtý annem ile babamýn bir mezarýnýn bile olmadýðýný söyleyerek. Evet, onu bile dinlememiþti. Her zaman ki gibi kendini ve hayallerini düþünüyordu. Daha sonra bu konuyu Fevzi babaya açtýðýmý hatýrlýyorum da o da çok önemsememi söylemiþti bana. Bende bütün bunlarý unuttum iþte. Þimdide uyumam gerekiyor, uyumalýyým artýk geçmiþime dair hiçbir þey yokmuþ gibi düþünmeye devam etmeliyim.

2.BÖLÜM

—Aðabey ne yapýyorsun sen sakarlýðýn sýrasý mý þimdi, iþ üstündeyken? Çabuk al þunlarý da çýkalým bu evden. Of patron kýyma gibi kýyacak beni senin yüzünden.
- Tamam, Selçuk aðabey yeniyim iþte. Affet hemen hallediyorum vazolarý.
- Of oðlum ya toparla artýk kendini patron canýmýzý okuyacak þimdi. Allahtan evden çýkmayý baþardýk ya bide yakalansaydýk o zaman ne yapardýk? Neyse unutalým artýk patron duymasýn. Hah bizim yere de geldik zaten. Sakýn konuþma, ben gereken her þeyi söylerim sen sakýn karýþma. Amcaoðlusun diye getirdik baksana baþýma açmadýðýn dert kalmadý. Bari çeneni kapalý tut oðlum.
—Tamam, Selçuk aðabey tamam bir daha tekrarlanmayacak söz aðzýmý bile açmayacaðým. Hatta ben seni bizim deponun orada bekliyorum.
—     Ýyi, tamam sen beni orada bekle Murat sakýn bir yere kýpýrdama ben patronla konuþup geliyorum.

Murat köyden yeni gelmiþti, onu buraya amcaoðlunun yanýna okumasý adam olmasý için göndermiþlerdi ama bu koca þehirde o da kayboldu iþte o da kaybolanlardan çýktý. Aslýnda hiç istememiþti bu iþlere bulaþmayý, boðaz tokluðuna çalýþýyordu Selçuk’un yanýnda, kalacak yeri olmadýðýndan. Sonrada sakarlýk yaptý diye böyle azar iþitiyordu. Kaçmak istemiþti, denemiþti fakat nafile bu adamlarýn gözü karaydý onu annesini ve babasýný öldürmekle tehdit etmiþlerdi. Gördüðü cinayetlerin iþlediði suçlarýn haddi hesabý yoktu geri dönüþü de yoktu artýk. Þu ev dedikleri yerde eve benzeseydi bari depo iþte koca bir depoydu. Ýçinde bir büyük masa, birkaç yatak, mutfaða benzer bir þeyler ve son olarak da murat’ýn en sevdiði o küçük ayna vardý. Hee komedini de unutmamak lazým tabii ki aynanýn önünde duran o küçük komedin.
Aslýnda buraya gelmeden önce o kadar da iyi bir insan olduðunu söyleyemezdi murat. Yinede cinayet iþleyeceði, iþlenen cinayetlere sesiz kalacaðý aklýnýn ucundan bile geçmezdi. Üstelik öldürdüðü her ölünün rüyasýna girmeye baþlamasý onu korkutmuþ, kaçmaya bile kalkýþmýþtý. Ama sonu kötü oldu iþte direnmeye çalýþtý fakat kýsa boylu ve güçsüzdü yapabileceði hiçbir þey yoktu, olanlarý ve rüyalarýný unutmaktan baþka.
Ýçeri depoya girmiþti. Aynanýn önüne geçerek her zaman yaptýðý gibi býyýklarýný taramaya baþladý, gözlüðünü küçük komedinin üzerine býraktý ve biraz kestirmek için yataða doðru yöneldi. Kalktýðýnda ise 2 saat geçmiþti. Çevresine bakýndý Selçuk ortalarda yoktu hâlbuki kendisine ortadan kaybolmamasýný teyit etmiþti. Biraz hava almaya ihtiyacý vardý. Ýstanbul gibi bir þehirde çok yer bilmezdi tek bildiði güzel yer Yeþilköy sahiliydi orayý da çok severdi. Gitmeye karar verdi. Tam kapýdan çýkarken Nejat ile karþýlaþtý. Ondan nefret ediyordu. Ne yazýk ki o burada patrondan sonra gelen 2. adamdý yani sözünden çýkmasýna imkân yoktu. Ne derse desin ona karþý gelemezdi. Hoþ buradaki kimseye karþý gelemiyordu ya neyse bir keresinde bu iri yarý, kel çirkin adamýn kardeþine tecavüz ettikten sonra öldürdüðünü duymuþtu. Pislik bir herifti buradaki herkesten daha pislik.
—     Nereye gidiyorsun bakalým küçük fare yine deliðinden kaçmaya mý kalkýyordun. Yani eðer öyle ise kedilere dikkat etmeni öneririmde.
—     Yok, aðabey öyle bir niyetim yoktu. Sadece Yeþilköy’ e gidip biraz hava alacaktým o kadar.
—     Bak sen 2 saat uyku yetmedi birde Yeþilköy’e hava almaya he ulan sen kendini otelde zannediyorsun herhalde.
—     Yok, aðabey estaðfurullah ne alakasý var.
—     Yok, tabi aslaným olmasýn zaten hadi kalk hazýrlan iþe çýkýyoruz.


Ona ne iþi aðabey diye bile sormaya cesaret edemeden dediklerini yapmýþtý. Bu adam çok korkunç, çok karanlýktý. Midesini bulandýrýyordu. Kalktý, siyah pantolonunu ve gömleðini giydi. Montunun fermuarýný yavaþça çekerken aklý Selçuk’a takýldý. O neredeydi neden kendisine haber vermek için bu manyak dövmeliyi göndermiþlerdi ki evet lakabý buydu dövmeli. Ona bu lakabý vermelerinin sebebi kel kafasýnýn üstündeki dövmesiydi. Diðerlerinin lakaplarýný fazla hatýrlamazdý, hep unuturdu ama bu adamýnkini asla.
Bu seferki iþte beþ kiþilerdi. Murat kaskýný takarken bu iþin fazla önemli olmadýðýný düþünüyordu beþ az bir sayýydý. Yinede motorlarýna bindiler ve dövmeliyi takip etmeye koyuldular. Çöplüðe benzeyen bir yerde durdular. Dövmeli her planda önce yaptýðý gibi bilgi vermeye baþladý.

—     Evet, çocuklar bu seferki mal teslimi. Onu teslim edip parayý alacaðýz o kadar siz buraya sadece beni korumaya geldiniz. Anlaþýldý mý? Bu yüzden gözünüzü dört açýn.

Hiç kimsenin çýtý çýkmýyordu. Murat gibi herkes korkuyordu bu koca adamdan.

—     Anlaþýldý mý? Dedim ulan!

Þimdi baðýrmaya baþlamýþtý. Hepsi birden titrek seslerle anlaþýldý dediler. Burasý ayný bizim oradaki gibi bir depoydu çatýsýnda türkuaz rengi figürler vardý. Tek farký ýssýzdý. Çok derin bir sesizliði vardý. Hepsi bu sesizliðe uyarak içeriye Murat’ýn mallarýn yüklendiðini sandýðý arka kapýsýndan girmiþlerdi. Karþý takým hala ortada yoktu. Nejat her zaman ki gibi erken gelip tedbir almayý seçmiþti. Sadece beþ dakika önce tatbikide iþte diðerleri de geliyorlardý. Baþtaki adamlardý buluþup teslimi yapacak olanlar ayný filmlerdeki gibi fakat gerçekte hiçte o kadar kolay olmazdý hiçbir zaman. Ýþte adamlar buluþuyorlardý tam þimdi dövmelinin ayak seslerinin yankýlandýðýný duyabiliyordu Murat. Karþýdaki adam ise kendisi gibi güçsüz ve sýkýcý gözüküyordu.
Patrona tekrar baktý. Ortalýk sakin gözüküyordu. Kafasýný indirdi, buradan birazdan uzaklaþacaðýný düþünerek rahatlamaya çalýþtý. Silahýný elinde tutuyordu onu kutularýn arasýna tetikçi olarak yerleþtirmiþlerdi. Ortalýðý gözleyecek eðer bir problem çýkarsa devreye girecekti. Þu ana kadar bir þey olmamýþtý ve bu durumdan da oldukça memnundu. Tam o sýrada bir silah sesi o huzursuz sesizliði bozdu. Kafasýný yavaþça kutularýn arasýndan kaldýrdý. Ateþ edenin kim olduðunu anlamalý ve iþlediði cinayetlere bir yenisini daha ekleyerek onu öldürmeliydi. Peki ya ateþ eden onlarýn guruptansa o zaman burada bu tüfekle hepsini öldürüp kaçmalýmýydý? Köyüne mi dönmeliydi? Yok, böyle bir þeyi yapamazdý. Onu hemen bulur ve öldürürlerdi. Yapacaðý tek þey þu karþýda, saðda duran adamlarý vurmaktý. Fakat kafasýný çýkardýðýnda gördüðü manzara ürkütücüydü. Herkes þaþkýn bir þekilde birbirine bakýyordu. Silah sesi iki guruptan da gelmemiþti. Peki, o zaman nereden gelmiþti bu ses? Ürkek bakýþlarýný tekrar kutularýn arasýndan uzattýðýnda aklýna gelen ilk olay bir keresinde arkadaþýyla cafede otururken duyduðu silah sesi olmuþtu. O zaman ki durum bundan çok daha farklýydý tabii ki karýsýndan boþanmak istemeyen manyak bir adamdý o zaman ateþ eden. Öyle bile olsa silahlar hep onu korkutmuþtu. Üstelik þu anda iki mafyanýn ortasýndaydý ve ne yapacaðý hakkýnda en ufak bir fikri bile yoktu. O tam bunlarý düþünürken arkasýnda saklandýðý kutulardan biri yere düþtü. Ýþte yine yapmýþtý sakarlýðýný þimdi bu adamlarýn hepsi bakýþlarýný kutulara silahlarýný da birbirlerine doðru yöneltecek ve burada büyük bir çatýþma çýkacaktý. Ýþin kötüsü kendiside bu çatýþma esnasýnda ölebilirdi. Eðer bu çatýþmadan kurtulursa da dövmelinin yaptýðý bu sakarlýk yüzünden onu öldürmeyeceði de mamaydý. Þimdi bunlarý düþünmenin hiç sýrasý deðildi ne olursa olsun bu cehennemden kurtulmak zorundaydý. Fakat bu kadar adam birbirine ateþ ederken bu iþi nasýl yapacaðýný bilemiyordu.
Düþürmediði kalan iki kutunun arkasýndan kafasýný þöyle bir uzattý. Ýleride bizim guruptan üç onlarýnkinden iki ölü yerde yatýyordu. Bu çatýþma yeni baþladýðýnda ne olduðunu anlamaya çalýþan beþ tane salaktý sadece. Ateþ kesilmemiþti. Yerde üç ölü olduðuna göre iki kiþi kalmýþlardý. Kendisi ve bir kiþi daha kahretsin ki sadece beþ kiþi gelmiþlerdi. Bu adamlar canlarýný okuyabilirlerdi. Gözü hemen dövmeliyi aradý. Onun ölmüþ olabilme ihtimalini düþündü ama yok, ne yazýk ki yerde yatan üç adamdan biri dövmeli deðildi. Zaten o bir profesyoneldi çatýþma baþladýðý anda hemen bir yere saklanmýþ olmalýydý. Sonra yerdeki kan izleri dikkatini çekti karþýdaki kutularýn arkasýna kadar uzanýyordu. Dikkatice baktý oradan ateþ eden kimse yoktu fakat ateþ kesilmemiþti. Çatýþma devam ediyordu. Eðer dövmeli yaralýysa, kendiside ateþ etmiyorsa kimdi bu çatýþmayý sürdüren?
Birden çatýþma biterse kendisi ve dövmeli için hiç iyi olmayacaðýný anladý. Onlarý saklandýklarý delikte bulur. Bir dolu iþkence yaptýktan sonra acýmadan öldürürlerdi. Olaylar hiç onun beklediði gibi gitmiyordu. En sonunda þu kan izlerinin gittiði yere doðru yönelmeye karar verdi. Tek yapmasý gereken hýzlýca koþup kimseye fark ettirmeden þuradaki koca tahta kutularýn arkasýna girmekti, bunu baþarabilirdi. Kendini toparlamak için içinden üçe kadar sayacak ve geçecekti. Beþ saniye sonra karþý taraftaydý fakat arkasýný döndüðünde silahýný orda býraktýðýnýn farkýna vardý. Artýk çok geçti dövmeli zannettiði kutularýn arkasýndaki þu yaralý adamý görmeli, eðer dövmeli ise onu alýp buradan uzaklaþmalýydý. Eðer deðilse ne yapacaðýný daha sonra düþünecekti.
Koþmaya baþladý içinde ne olduðunu bilmediði koca kasalarýn, kutularýn arkasýndan koþarak iki köþe döndü. Oradaydý, adamýn bacaðýný görebiliyordu artýk yapacaðý tek þey 2 adým atýp onun dövmeli olup olmadýðýný anlamaktý. Tam birinci adýmýný atmýþtý ki çokta uzaktan gelmediðini anladýðý polis sirenlerini duydu. Çabuk olmalýydý. Polis nasýl karýþmýþtý bu iþe? Hiç bir þey anlamýyordu. Yoksa ateþ eden de onlarýn adamý mýydý? Peki ya ihbarý kim vermiþti? Hemen buradan çýkmam gerek diye düþündü. Artýk dövmeli umurunda bile deðildi hem zaten dövmeli bu durumda olsa murat’ý bir saniye bile düþünmez kaçar giderdi buradan. Manyak herifin tekiydi ölmeyi de kendisinden daha çok hak ediyordu.2.adýmýný attý, adamýn yüzüne bile bakmadan kapýya doðru ilerliyordu ki belindeki soðukluðu hissetti ve bir an kýpýrdayamadý, oraya çakýlýp kalmýþtý sanki. Kimdi bu ona silahýný çekmiþ beklide onu þimdi öldürecek olan insan? Bütün bunlarý o mu planlamýþtý? Ne kadar çok soru vardý kafasýnda“sus!” dedi ses birden “-sakýn konuþma! Sað tarafýnda tahtalarla kapalý olan yerde bir delik var iþte oraya doðru ilerle ama yavaþ yavaþ eðer sesini çýkarýrsan seni anýnda þuracýkta öldürürüm ve silahýmdaki susturucu sayesinde kimsenin ruhu duymaz.
Murat korkuyordu bu adam polis ise neden onu þuradaki büyük kapýdan çýkarýp hemen önünde bekleyen polis arabasýna bindirmiyordu eðer karþý guruptansa üstelik silahýnda da bir susturucu takýlýysa neden onu öldürüp buradan kaçýp gitmiyordu? Adamýn söylediði gibi tahtayý yavaþça kenara çekti gerçekten önünde bir delik duruyordu oradan da çýktýktan sonra adamýn kim olduðunu anlamak için arkasýný döndü fakat adamýn yüzünde siyah bir maske takýlýydý. “- þimdi yürü” dedi boðuk bir ses ile yapabileceði tek þey ona itaat etmekti. Sonunda buradan uzaklaþtýklarýnda bu adamýn kendisinden ne istediðini anlayacaktý.
3. BÖLÜM



Koray her zaman ki gibi yazarken uyuya kalmýþtý. Saat on civarý bir telefon sesi ile gözlerini açtýðýnda evin içi aydýnlanmýþtý. Çok uyuduðunu fark ederek yataktan fýrladý, telefona uzandý ama çok geçti. Ucundaki her kimse çoktan kapatmýþtý. Peki ya Fevzi baba ise?
Artýk bir önemi yoktu çünkü telefon kapanmýþtý. Kalktý üstünü giyinmeden önce bir duþ aldý. Dýþarý çýkacaktý ama nereye gideceðini bilemiyordu. Birden Fevzi babanýn ona verdiði telefon geldi aklýna. Dünkü ceketini aramaya koyuldu. Telefonu onun içine koymuþtu da ceketi nereye koyduðunu kestiremiyordu odalara baktý ve oturma odasýndaki küçük koltuðun üstünde buldu ceketini. Telefon kapalýydý. Büyük bir heyecanla açtý onu neden kapalý olduðuna anlam verememiþti zaten. Fevzi baba her an arayabilirdi ne yapacaðýný haber vermek için diye düþündü ve düþüncelerinde yanýlmamýþtý bir mesajý vardý. Evet, tuþuna basarak hemen açtý bu mesajý içinde yazanlarý gördüðünde ise þaþkýnlýktan yerinden kýmýldayamamýþtý o an, öylece kalmýþtý beþ dakika boyunca. Yapamazdý bunu yapamazdý çok korkuyordu ve bu mesaj tüylerini diken diken etmeye yetmiþti. Öncelikle adýný deðiþtir diyordu ona Fevzi baba bunu anlayabilirdi ama o bu güne kadar bir karýncanýn bile canýný incitmemiþken nasýl bir insan öldürebilirdi? Üstelik bu mesajda yazana göre bir deðil birçok insanýn canýný almasý isteniyordu kendisinden iþte bunu asla yapamazdý. Ýþin kötüsü Fevzi babaya gidip bunu yapamayacaðýný ona söylemesi gerekiyordu.
Kafasý durmuþtu her halde Fevzi babaya gitmesine gerek yoktu o zaten ellerinin arasýndaki telefonun ucundaydý fakat bu haberi telefonda vermesi hoþ olmazdý ne de olsa çok emeði vardý Fevzi babanýn ona. Yanýna gitmeli, onun gözlerinin içine bakarak söylemeliydi her þeyi. Bir saat kadar oturup oraya gidip gidemeyeceðini kendi kendine tartýþtýktan sonra anca gitmeye karar verdi. Fakat evden çýktýðýnda bile hala gitmemeli miyim? Diye düþünüyordu. Elinde deðildi Fevzi baba ona bir daha gitmemesi gerektiðini söylemiþti. Sanki onu iki kere sýrtýndan vuruyormuþ gibi bir hisse kapýlýyordu. Hem sözünü dinlemiyor, hem de karýsýný ve kýzýný kurtaramayacaðýný söylüyordu. Otobüse bindiðinde ise bu düþünceler kendisini tamamen býrakmýþ onun yerini hangi iþte çalýþmasý gerektiði? Nasýl bir düzen kuracaðý almýþtý. Kovulacaðýndan emindi neredeyse.
Otobüsten indi biraz yürüdükten sonra karþýya geçmesi gerekiyordu ve sonunda barýn kapýsýndaydý iþte. Kapýyý çaldý. Kapý açýktý, bu çok þaþýrtýcýydý çünkü bu kapýyý daha önce hiç açýk bulduðunu hatýrlamýyordu yavaþça içeri girdi. Koltuklar, masalar hepsi daðýlmýþtý. Ne olduðuna anlam veremiyordu. Zaten bu günlerde ne olduðuna anlam vermek mümkün deðildi. Bir adým daha attý zorla, arkasýndaki kapýyý kapatarak. Nedense aklýna ilk gelen insan Fevzi baba olmuþtu onu da kaybetmeye dayanamazdý. Birden içeri Fevzi babanýn odasýna doðru koþmaya baþladý. Tam kapýnýn önüne gelmiþti ki durakladý. Göreceði manzaraya hazýrlamalýydý kendisini. Önce derin bir nefes aldý ve sonunda kapýyý açtý fakat Fevzi baba yoktu, etrafýna bakýndý kendisinden baþka kimse yoktu barda. Ýþe gelmemiþlerdi peki ama neden? Yinede her yeri aramaya karar verdi bir yerde bir ipucu bulurdu beklide bir yaralý. Bu adamlar her kimse çok acýmasýzlardý. Karýsý ve kýzý, Fevzi abanýn sözlerini anýmsadý. “ Bu çok büyük bir iþtir; karým ve kýzým tehlikede” oysa kendisi buraya ona bu iþi yapamayacaðýný söylemeye gelmiþti. Bu olay birden kendinden utanmasýna sebep olsa da tekrar toparlandý. Adam öldüremezdi. Küçük bir kýz, masum bir kadýn, hayatta kalmasýna yardým eden bir baba için bile olsa. Durdu. Bu hiç adil deðildi çok büyük bir ikilemdeydi, bunu hissedebiliyordu. Artýk büyümenin zamaný gelmiþti. Hayat hiçte rüyalarýndaki gibi deðildi. O çok daha zorlu, çok daha acýmasýzdý.
Tekrar etrafý aramasý gerektiðini hatýrladý. Bir ize rastlayabilirdi. Bu hayat ikilemini Fevzi baba ile konuþacaktý. Þimdi zaman yoktu. Fevzi babanýn da zamanýnýn kalmadýðý etraftaki daðýnýk eþyalardan belli oluyordu. Bürodan çýkýp mutfaða yöneldi. Orasý da felaket gözüküyordu. Bütün eþyalar yerlerdeydi. Gözü birden mutfaktaki musluða takýldý. Yüzünü yýkasa iyi olacaktý bu kendine gelmesini saðlayabilirdi. Yerdeki tavalarý iterek ilerledi, musluðu açtý. Tam elini soðuk suyun altýna sokmuþtu ki arka kapýnýn önünde yerde yatan kýzý gördü. Onu tanýmýyordu ama üstündeki önlüðe bakýlýrsa burada çalýþmaya kendisinin yerine baþlamýþtý. Zavallý kýz onu fena halde pataklamýþlardý. Þimdi onun yerinde kendisi olabilirdi. Musluðu kapattý. Ona doðru yöneldi. Yere çömeldi. Neredeyse ayný yaþatalardý.
Geri döndü. Gözleri beyaz dolabý aradý, kafasý durmuþtu dolabý açtý içinden kolonyayý aldý. Tekrar kýza döndüðünde onun biraz ayýlmaya aþladýðýný görmüþtü. Yinede kolonyayý dolaba koymadý. Ona ihtiyacý olacaktý, eczane dolabýndan birkaç pamuk ve tentürdiyot da aldýktan sonra kýzýn yanýna gitti. Onun kalkmasýna yardým etti. Zavallý kýz, kendisini de o adamlardan zannedip korkmuþtu biraz baþta ama sonunda anlamýþtý ona yardým etmek istediðini. Kafasýný kapýnýn önündeki duvara yasladý. Önce yüzündeki yaralarý temizleyecekti fakat uzun, sarý saçlarý yüzündeki yaralara bulaþmýþtý. Yavaþ yavaþ canýný incitmeden ayýrdý yüzünden saçlarýný daha sonra da yüzünü temizledi. Bunlarý yaparken hiç konuþmamýþtý onunla. O da kendisiyle evet konuþmak istemiþti ama yapamamýþtý. Aslýnda onun soracak o kadar çok sorusu vardý ki kimdi bu adamlar? ,Hiçbir þeyden sorumlu olmayan bu kýzdan ne istemiþlerdi? Neden Fevzi baba ve diðerleri yoktu? Hiç birini soramýyordu uzun bir süre soramadý da ta ki kýz konuþana kadar.

-     Merhaba, ben cemre hayatýmý kurtardýn çok sað ol.
-     Yok, caným ne yaptým ki sadece yaralarýný temizledim o kadar da büyük bir þey deðil yani.
-     Senin için küçük ama benim için büyük bir þeydi diyelim ve bu konu kapansýn birde bana hala adýný söylemedin.
-     A affedersin dalgýnlýk iþte bu günlerde o kadar garip þeyler oluyor ki kafam yerinde deðil. Ben Koray
-     Koray! Sen misin? Þu bizim Ýzmirli Koray
-     A Cemre burada karþýlaþtýðýmýza inanamýyorum. Çok uzun zaman oldu. Nerelerdeydin? Neler yapýyordun?


Gerçekten çok uzun zaman geçmiþti. Þimdi karþýmda duruyordu ve bana bu uzun zaman süresince baþýndan geçenleri anlatýyordu. Bir an onu dinlemediðimi yine hayallere daldýðýmý fark ettim. Onu tanýdýðýmda, âþýk olduðumda 9 yaþýndaydý. O mavi gözleriyle bana bakarken düþünemezdim bile tabii ki ondan sonra bir sürü kýz oldu hayatýmda fakat hiç biri onun kadar saf, onun kadar temiz olmamýþtý. Tam onu sevdiðini söyleyeceði günü hatýrlýyordu da babasý onu çaðýrmýþtý yanýna taþýnacaklarýný söylemek için. Babasý Ýþleri büyümüþtü ve annesi ile birlikte Ýstanbul’a taþýnma kararý almýþlardý. Üç gün boyunca küsmüþtü onlara Koray hem taþýnýyorlardý hem de bunu kendisine tam Cemre’ye açýlacaðý gün söylemiþlerdi. Ayrýca Ýzmir’de iken her þey daha güzeldi. Hiç buraya gelmemelilerdi. O günleri hatýrladýðýnda oluþan her zaman ki gülümseme iþte tekrar kendisini göstermiþti, uzun zamandýr bulamadýðý þu gülümseme.

—     Koray neden gülüyorsun orada! Ben ciddi bir þey anlatýyorum burada ama.

Koray Cemre’nin baðrýþý ile tekrar dünyaya dönmüþtü. Aslýnda onun baðrýþýyla deðil onunla karþýlaþtýðý ilk anda dönmüþtü dünyaya. “- Hiç daldým, bir an eskiye gitti aklým.”diye cevap verdi.

-     Dimi ya ne kadar da güzeldi Ýzmir günleri ah ah þimdi þu halime bak bu adamlar beni öldürecekti neredeyse.
-     Sahi kim bu adamlar? Neden sana böyle bir þey yaptýlar ki ne alýp veremedikleri var seninle?
-     Onlarýn alýp veremedikleri benimle deðil Koray çok kötü þeyler oluyor burada.

Akþam olmuþtu Fevzi baba ve diðerleri hala yoktu iþte bu da ilk kez oluyordu fakat alýþmýþtý Koray, þaþýrmýyordu. Üstelik Cemre’nin anlattýklarýndan sonra hiç þaþýrmýyordu. Her þeyi yapabilecek güçtelerdi. Ýþte tam o an koymuþtu kafasýna Fevzi babaya yardým etmeyi zavallý adam diye düþünmüþtü acýmýþtý ona. Beklide biraz sevdiði kýza yaptýklarýnýn etkisi de vardý. Sevdiði kýz mý? Seviyor muydu onu? Gerçekten bunu düþünmemeliydi. Gireceði iþler onu sevmesine müsaade etmeyecekti buna emindi ama þu anda onun yanýndaydý, onu zevkle dinliyordu. O bunlarý düþünürken Cemre birden ayaða kalktý, elinden tuttu ve “ hadi gidiyoruz.”dedi hala çýlgýndý. “Nasýl gideriz? Fevzi baba ve diðerleri ne olacak ?”Gelmediler iþte bu saatten sonra da gelmezler zaten.”Yýllar sonra yeniden bulmuþtum onu, kýramadým. Barý öylece býrakýp cýktýk. Nereye gideceklerini bile bilmiyordu, bu deli kýzý takýp ediyordu sadece nasýlsa sonunda nereye gittiklerini görecekti. Þimdilik onu dinlemek yetiyordu.
Otobüse bindiklerinde Cemre’yi sesizlik kaplamýþtý önemli deðildi kafasýný çevirdiðinde yanýnda olmasý bile yeterliydi Koray için fakat yinede bu onu rahatsýz etmiþti acaba cemre kendisinin yeterince dinlemediðini görüp, sýkýlmýþ ve konuþmaktan da Koray’dan da vazgeçmiþ miydi? Sonradan fark etti ki cemre otobüse yeni binen küçük çocuðu izliyordu. Çocuðun kahverengi kovboy þapkasý gibi bir þapkasý vardý. Beyaz çizgili gömleði de ona çok yakýþmýþtý. Bütün bu kýyafetler içinde o kadar þirin gözüküyordu ki onu izlememek mümkün deðildi o an Cemre’ye hak vermiþti. Bu küçük çocuk týpký bir adamý andýrýyordu ona daha sonrada kendi çocukluðunu.
Birden Cemre’ nin kolundan çekiþtirdiðini fark etti. Ýnmeleri gerekiyordu. Yine hayallerinden çekip almýþtý Koray’ý ve üstüne üstlük birde “ Senin bu hayallerin ne zaman bitecek bilmiyorum. Yirmi yaþýna geldin hala o Ýzmir’ de ki küçük çocuksun Koray. Hayat zor artýk biraz büyümelisin bence.”diyordu. Koray kýzmýþtý ama adý gibi biliyordu aslýnda Cemre’nin haklý olduðunu beklide bu yüzden sustu hiç bir þey söyleyemedi. Aðzýný açarsa söyleyeceklerinden de korkuyordu zaten. O, bunlarý býraktý ve etrafa bakýnmaya baþladý nereye geldiklerini bulmuþtu Yeþilköy sahiliydi burasý caný sýkýldýðý zaman þetçiði tek yer.

—     Koray bak ne kadar da güzel deðil mi? Seni buraya getirdim çünkü burasý benim en sevdiðim yer. Hatta biliyor musun? Þu koskoca Ýstanbul da tek sevdiðim yerde diyebiliriz dur biraz nedenini de söyleyeceðim çünkü burasý Kordon ‘a çok benziyor Koray bana hep o eski anýlarýmý hatýrlatýyor. Hiçbir þeyin planýný kurmadan yalansýz, tuzaksýz yaþadýðýmýz yýllarý hatýrlatýyor bana.
—      Biliyorum hepsini Cemre hem de hepsini.

Cemre ile sabaha kadar oradaki banklardan birinde oturmuþlardý. Bütün gece orada öylece oturup sahili izlemiþ ve Koray’a göre aþklarýný itiraf etmiþlerdi birbirlerine hem de hiç konuþmadan tek bir kelime bile söylemeden birbirlerini anlamýþlardý. Sanki büyü gibiydi ve ikisi de biliyordu bu büyünün sabah sona ereceðini çok ayrý hayatlarý ve çok ayrý sorumluluklarý vardý. Cemre ‘nin yaþlý bir babaannesi vardý barda çalýþýp onun ameliyatý için gereken parayý toparlamasý gerekiyordu Koray’ýn ise kendinden büyük sorunlarý vardý. Hayat onlarý bu yöne savurmuþtu iþte böyle olmasý gerekiyordu insanlara hiç yapmayacaðým dedikleri þeyleri bile yaptýrýyordu hayat. Cemre, o çok çalýþýp kazandýðý týp okulunu býrakmýþ. Koray ise masum insanlarýn canýný kurtarmak için beklide baþka masum insanlarý öldürmek zorunda kalmýþtý yâda kalacaktý ne fark ederdi ki. Bu kadar ayrý yaþamlarý ayrý amaçlarý olmasýna raðmen Yeþilköy sahilindeki o bankta tek bir þey altýnda buluþmuþlardý; aþk bu da yine hayatýn oynadýðý bir oyundu onlara komikti gerçekten çok komik bu kadar zararýn içinde birden bire güzel þeyler filizlenebiliyordu insan hayatýnda kýsa süreli bile olsa bununla yetinmek gerekiyordu galiba.
Beklide böyle düþünmek yanlýþtý. Sýrf böyle düþündükleri için kýzýyordu hayat onlara ama her þeye iyi yanýndan bakabilmek çok özel bir marifetti. O adeta bir güç gibiydi en zor zamanýnda devreye sokabildiðin bir güç. Ýþte bu güç Koray’ a verilmemiþti ne kadar uðraþýrsa uðraþsýn olmuyordu onun için þu anda bile yaptýðý þey yanlýþtý Cemre ile beraber olmamalýydý. Kýzý zaten Fevzi baba yüzünden yeterince pataklamýþlardý birde kendisi yüzünden ölmesine hiç gerek yoktu.
Korkuyordu ona zarar vermelerinden korkuyordu ama ona bu olanlarý anlatamazdý anlatýrsa biliyordu ki peþini asla býrakmayacaktý Cemre’yi iyi tanýyordu ve onu bu iþlere asla bulaþtýrmayacaðýný da biliyordu. Bu yüzden her þeyi hallettikten sonra ona gidip onu sevdiðini söylemeye karar vermiþti. Cemrenin onu affedeceðini umuyordu. Gerçi yapacaðý þeyler ne kadar affedilebilir olurdu bilmiyordu ama yinede þansýný deneyecekti. Ýþte güneþte doðuyordu zaten güneþin doðuþunu izlemek hep çok büyük bir zevk vermiþti ona fakat þimdi bilemiyordu. Cemre ile ayrýlmak zorunda olduklarýný düþündükçe ayný þeyleri hissetmek zorlaþýyordu bu muhteþem olay için. Biliyordu ki güneþin doðuþu yaþam demekti, her þey demekti insanlar için fakat bugün onun için her þeyini kaybetmek olacaktý güneþin doðuþu demek. “ – Artýk gitmemiz lazým.” Dedi Cemre. Koray Cemre’nin böyle söylediðini duymam azlýktan gelmek istedi. Bunu yapamýyordu. Biliyordu gitmeleri gerektiðini ve en kötüsü de karþý koyamamaktý. “ Dur gitme!”diyememekti. Buraya oturduklarýndan beri bu aný düþünmüyor muydu zaten? Neden bu kadar beklenmedik bir olaymýþ gibi duymam azlýktan gelmeye çalýþýyordu ki? Yinede hiç bir þey söylemeden ayaða kalktý. Bunu yapmak için önce kendini toparlamasý, ne diyeceðini düþünmesi gerekiyordu. Eðer konuþmaya birden baþlarsa sonunda buradan kaçabilirdi bile onunla. Þu güzel sahile son bir kez daha baktýktan sonra sýra arkasýndaki güzelliðe bakma vaktinin geldiðini anýmsadý artýk ona bir cevap vermeliydi.

—     Evet, Cemreciðim sana bara kadar eþlik etmemi ister misin? Benimde Fevzi baba ile konuþacak þeylerim vardý zaten onlarý da halletmiþ olurum.
—      Ya aslýnda ben eve gidiyim diye düþünmüþtüm Koray.
—     Tamam, caným sorun yok o zaman sonra görüþürüz nasýlsa sen Fevzi babanýn yanýndasýn artýk deðil mi?
—     Evet, orada olacaðým baksa þansým yok ki zaten istesem de ayrýlamam Koray biliyorsun durumu. Neden böyle olmak zorunda ki anlamýyorum hiç. Neyse bir daha girmeyelim bu konulara artýk ayrýlma vakti geldi. Zaman çabuk geçti deðil mi? Týpký çocukluðumuz gibi. Ama bir gün daha baþladý ve ikimizin de yapacak çok iþi var. Lafý çok uzattým ben yine kendine çok iyi bak. Seni bulduðuma çok sevindim.

Ve bana sarýlmýþtý iþte beklemediðim bir þey varsa o da buydu. Dayanamýyordum ona söylemeliydim bu sefer söylemeliyim diye düþünmekten alamýyordum kendimi acý çekiyordum onu býrakmak gerçekten acý veriyordu bana ama onun iyiliði için yapmalýydý bunu. Kollarý ayrýlýyordu iþte omuzlarýmdan tam o esnada ellerini yakaladým gözlerinin içine baktým ve kafamý zorla aþaðýya indirdim.

-     Bende seni bulduðuma çok sevindim Cemre ama artýk gitme vakti…
-     Koray sen iyisin deðil mi?
-     Evet, evet gayet iyiyim ben bir sorun yok hadi artýk gidelim buradan.

Onu otobüsüne býraktýktan sonra kendiside bara gitmek için yola koyulmuþtu. Yolda ise hala Cemre’yi düþünmekten kendini alamýyordu küçüklükleri geliyordu her defasýnda aklýna oynadýklarý oyunlar yaptýklarý þakalar hepsini tek tek düþünmüþtü barýn kapýsýna gelene kadar. Kapýya geldiðinde ise her þeyi arkasýnda býrakmaya karar vermiþti onu da geçmiþi gibi geride býrakacaktý. Hem zaten Koray eski Koray olmayacaktý, baþka biri olmasý gerekiyordu. Yeni bir hayatý olacaktý tabi eðer þu kapýyý açarlarsa bu üçüncü çalýþýydý hala kimse açmamýþtý. Dünkü olaylardan sonra kimsenin gelmeyeceðini nasýl akýl edememiþti tabii ki herkes saklanýyordu. Onlarý öldürmek için gelmiþlerdi barda olmamalarý büyük bir þanstý öðrendikten sonrada saklanmýþlardý tabii. Ne akýllý adamdý þu Fevzi baba kendisine ulaþmasý için bu telefonu vermiþti eline. Hemen ona iþi kabul ettiðine dair bir mesaj çektikten sonra bu seferde eve doðru yola koyuldu.
Sabah nereye gideceðini düþünürken þimdi bakýyordu ki gece eve bile uðramamýþtý. Uykusu vardý ama uyuyamazdý Fevzi babanýn mesajýný beklemeliydi. Yataða oturduðunda dünden beri bir þey yemediðini fark etti. Acýkmýþtý bu koþuþturmaca onu yormuþtu dolaba doðru ilerlerken aklýna Cemre yaralandýðý sýrada bardaki buzdolabýndan aldýðý kolonya geldi. Tekrar toparlandý ve dolaptan beyaz peynir kutusunu çýkardýktan sonra kapýnýn arkasýnda duran ekmek poþet ininin içinde hafif bayatlamýþ duran ekmeði aldý. Ne yazýk ki dolapta yiyecek baþa hiç bir þey yoktu. Bir parça kuru ekmek ile peynire kalmýþtý. Yaptýðý ekmeði yerken tekrar anýlarýna dalmýþtý. Her zamanki gibi üzgün anýlardan biri idi buda ne yapabilirdi ki her þey bu kadar kötü giderken iyi þeyler düþünemez hale gelmiþti kafasýnda hep sorular ve çeþitli düþünceler vardý. Annesi ve babasý gelmiþti aklýna yine. Onlarýn ölümüyle sarsýldýðý anda böyle kahvaltý yapýyorlardý kardeþi ile birlikte.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Babam [Þiir]
Bulutlar, Þarkýlar ve Çiçekler [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Babam [Þiir]
Kaybolan Çocuk Mu? [Þiir]


beyza kimdir?

Ben aslýnda kendime tam olarak bir yazarým diyemiyorum fakat kendimi geliþtirmek ve sürekli yazmak istiyorum bu yüzden bu site ye üye olmaya karar verdim umarým yazdýðým yazýlarý beyenirsiniz. Ve bana yardýmcý olursunuz çünkü buna gerçekten ihtiyacým var.

Etkilendiði Yazarlar:
Ahmet ümit , osman aysu , victor hugo , carlo collodi,agatha chrýstýe


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © beyza , 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.