Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Brüksel’deyim. Etrafý izlerken, Ankara’lý bir arkadaþýmýn sözleri gelmiþti aklýma. Bana demiþti: « Brüksel’i hiç sevmedim, çok pis » Türk vatandaþlarýmýzýn yoðun olduðu bir mahalle. Her taraf çöp içinde ve yer yer daðýnýk. Köþeler hacet kokusu, insanýn beynini daðýtýyor. Vatandaþlar, sanki bu durumu benimsemiþ gibi, þikayet eden yok. Sokaklarda ki bu ilkel durumla, evlerin durumlarýnda benzerlik var gibi. Oturulan yere Türk mahallesi demek daha uygun. Þehrin merkezinden oldukça uzakta. Durumlarýndan þikayet etmeyen bu vatandaþlarýmýz, dýþlanmanýn ve yabancý olmanýn vermiþ olduðu psikolojiyle farklý boyutlarda yaþýyorlar gibi. Brüksel’de de anlaþýlýyor bu. Ýnsaný insan yapan hususlar, buralarda da çok gerilerde kalmýþ kanýmca. Ve oldukça kalabalýk olan bu vatandaþlarýmýzýn yaptýklarý iþler de ayný; genelde inþaat, esnafcýlýk ve dönercilik yaygýn. Burada da aklýma yine yýllar önce Metz’e gelen ve bir kaç yýl önce kaybettiðimiz deðerli yazar Duygu Asena’ gelmiþti. Metz’i gezmiþ, Türk vatandaþlarýmýzý ziyaret etmiþti ve ardýndan « Metz et kokuyor « diye bir yazý yazmýþtý. Yýllar sonra O’nu çok iyi anlýyorum þimdi. Bir Türkiyeli olarak þehrin çok ötesine konulan bu vatandaþlarýmýz için endiþe duysam da adý yaþamak olsun. Daha sonra, Brükselin merkezinde gözüm Türk marketleri ve buna benzer bir þeyler arýyor. Ama hiç bir þey göremiyorum. Ýnsanlarýn kalabalýk olduðu bu yerde gelip gidenleri izliyorum. Yine vatandaþlarýmýzdan bir tane göremiyorum. Sanki o kenar semtte karþýlaþmadým o Türkiye’li vatandaþlarýmýzla. Nehir boyunca her ulustan ihtiyacýný giderecek mola yerleri var. Gözlerim yine bizimkileri arýyor, ama neredeler? Dikkatimi ekmek fýrýný çekiyor. Mis gibi buðday kokusu! Susamlý simit ve taze ekmek kokusu! Nefis, dayanýlýr gibi deðil. Türk kültürünü tanýtan bir baþka meslek diye nefes alýyorum… Seviniyorum. Bu durumda kültürel geliþmenin boyutlarýný düþünüyorum. Kapalý kalmanýn ve kendini sadece etnik olarak görmenin ve dýþlanmanýn fikirleri ürkütüyor beni. Ýnsan, sosyal bir varlýk olduðuna göre, her yerde insan olarak yaþayabilmelidir diyorum. Daha sonra « Atatürkçü kültür ve düþünce derneði »ne giriyorum. Ýki uçta, ama farklý nitelikte fikirlerle yaþayan Türkiye’liler arasýnda ne kadar fark olduðunu görüyorum. Bir durumda seneler önce geldiði zihniyetle yaþayan bizimkiler, diðer tarafta günümüz insan tipiyle kareli pencerelerden dünyayý geniþçe gören bizimkiler… Bilginin ve kültürün gücüne, kendini geliþtirmenin toplumla ve kendisiyle baðlý olduðuna bir kez daha inanýyorum burada… Türkiye’den insanlarýmýz Avrupa’ya gelmek için ne kadar çaba sarfediyorlar. Oysa hiç bir þey dýþardan görüldüðü gibi deðil. Avrupa ve Avrupa’lýlarý göklere çýkaran ve onlara deðer veren bizleriz. Ýnsanlarýn geliþmesi kendi çabasý ve toplumlar içerisinde ki baðlarýndan öte, sistemin, sosyetenin ve geliþmekte olan Türkiye gibi ülkelerin kendi öz kültürleri içirisinde dayattýðý yaþam þartlarýyla da saðlanmakta ve yaratýlan deðerler kendi öz kültürüyle doðmaktadýr diyorum ve buna yine bir kez daha inanýyorum. Brüksel 06/08/2008/ Sevgili Özbek
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |