..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Baþka dillerle ilgili hiçbir þey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir þey bilmiyorlar. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Bahadýr ÖZBÜTÜN




12 Haziran 2008
Göktaþý  
Bahadýr ÖZBÜTÜN
Aklýma gelen ilk þey; — Keþke bu öyküyü daha erken bitirseydim ya da hiç yazmasaydým, oldu.


:BBII:
Kapýyý boþ olan elimle açýp içeri girdiðimde 24 kiþi birden ayný anda ayaða fýrladý. Askeri disiplin gereði ben oturmalarýný söyleyene kadar ayakta beklediler. Hallerini hatýrlarýný sorduðumda, meraktan sormadýðýmý, bunun da bir formalite olduðunu bildiklerinden sadece hep bir aðýzdan teþekkür etmekle yetindiler. Sýradan, hiçbir yaratýcýlýðý olmayan bir el hareketiyle oturmalarýný iþaret ettim. Gürültülü bir biçimde, en azýndan bu duraðan sýnýf ortamýnda bana gürültülü gelecek bir þekilde yerlerine oturdular.

Masama geçip sýnýf defterini açtým. Önce o gün iþleyeceðim konuyu deftere yazýp, altýna alýþkýn bir hareketle imzamý attým. Daha sonra sýnýfýn sakinlerine idare tarafýndan verilen numaralarý; sýrayla, yüksek sesle okudum. Ben okudukça numarasýný duyan kiþi, sýnýfta olduðunu belli edecek sesler çýkartýyordu. O gün “yok” diyen olmamýþtý. Yani genel monotonluk halini kýrabilecek bir olaydý bu. Yine de her zamanki gibi bir zamandý, her günkü gibi bir gün, her derski gibi bir ders…

Yoklamayý bitirdiðimde öðrenciler kitaplarýný ve defterlerini hazýrlamýþlardý bile. Masanýn üzerinden takým elbisemin koluna bulaþan tebeþir tozunu sildikten sonra elime bir beyaz bir de renkli tebeþir alýp tahtaya yöneldim. Mesleðimde, yaptýðým en iyi þeydi tahtayý kullanmak. Konular, alt baþlýklar, örnekleri; tertipli, düzenli bir þekilde tahtaya yerleþtirmek benim için bu mesleðin özüydü. O gün de her zaman yaptýðým gibi tahtayý nefis bir yaðlý boya tablo gibi süsledim. Görüntü nefisti. En azýndan bu sanatsal baþyapýt, içinde debelendiðim sýradanlýk girdabýndan kurtulmak için kendime uzattýðým, çürümeye yüz tutmuþ bir aðaç dalý gibiydi. Her ne olursa olsun biraz neþelenmeme yetmiþti tahtadaki þaheser. Öðrencilerime tahtadakileri defterlerine geçirmeleri için biraz süre verdim. Sýnýf içinde of’lu puf’lu birkaç isyan, birkaç fýsýltý birkaç ürkek serzeniþ dýþýnda net bir tepki olmadý. Ne yazdýðýný bilmeyen kalemler defterlerin üzerinde oynaþmaya baþladý.

Ben, öðrenciler tahtadakileri depolarken, cama doðru ilerledim ve dýþarýyý seyretmeye baþladým. Dýþarýda olaðandýþý hiçbir þey yoktu. Herkesin iletiþim kurmak için baðýrma alýþkanlýðý edindiði bu Doðu Karadeniz kentinde sokaklar yine park etmiþ araçlarla, kavga eden insanlarla, baðýran çocuklarla, yine kavga eden insanlarla, baþýboþ dolaþan köpeklerle, sahipleriyle dolaþan ineklerle, sýrtlarýnda kendilerinden büyük denkler taþýyan kadýnlarla doluydu. Çarpýk inþa edilmiþ ve sývasýz evlerin çirkin görüntüsü eteðinde bulunduklarý karlý daðýn görkemli görüntüsünü kirletiyordu.

Her zaman olduðu gibi kendinden bezmiþ bir yaðmur kendinden bezmiþ insanlarýn üzerine sinir bozucu bir yavaþlýkla iniyordu. Yine. Sýnýf penceresinden açýkça görebileceðim bir yerde iki adam ne için tartýþtýklarýný unutmuþ bir halde küfürleþip durmaktaydýlar yaðmur baþladýðýnda. Birbirlerine ettikleri küfürler bu bölgeye ilk geldiðimde beni çok rahatsýz etmiþti ama artýk fazlasýyla bilindikti benim için. Karþýlýklý küfür alýþveriþleri yaðmurla sekteye uðrayan ikili karþýdaki kahveye girip birer sigara yaktýlar ve çaylarýný karþýlýklý yudumladýlar, küfürleþmeden.

Camdan dýþarý bakarken, yaðmurun iniþini seyrederken, içimdeki sýkýntýyla baþ etme yollarý ararken, öðrenciler defterlerini gereksiz bilgilerle doldururken, benim içim sýkýlýrken, dýþarýda insanlar yaþarmýþ gibi yaparken, ben sýkýntýdan boðulurken; bir yerlerde çay demlenir, baþka yerlerde kahveler höpürdetilirken, kaldýrýmlarda arabalar aymazca yol alýrken; ben içinden çýkamadýðým, içimden çýkaramadýðým bir bulantýyla cebelleþirken, sýra dýþý bir þeyler olmasýný düþlüyordum. Her ne olursa! Belki müthiþ bir araba kazasý; etrafa yayýlan kollar, bacaklar. Benim net bir þekilde görebileceðim bir yere doðru sürüklenen gözleri yuvalarýndan uðramýþ kesik bir baþ. Belki çöken bir bina ve altýnda kalan insanlar; baðýrýþlar, feryatlar, korku, bana doðru süzüle süzüle gelen devasa bir toz bulutu. Yüzü, gözü kan ve toz içinde olan insanlar…

Hiçbir þey olmadý. Sadece bir öðrenci;

— Öðretmenim, þurada ne yazýyor? Diye sordu.

Öðrenciye cevap verip bir kez daha sorulmasýn diye tekrarladýktan sonra camýn dýþýnda dolaþan hayallere geri döndüm. Bir þeyler olsaydý. Ne olursa!

Yaðmur þiddetini artýrmaya baþlamýþtý, ben bunlarý düþünürken. Bu da garipsenecek bir durum deðildi. Ama bu yaðmur bir fýrtýna taþýsa, denizin dalgalarý coþsa, þehrin içlerine kadar dolsa, herkesi sarýl sarmalasa, yutsa, sindirse, tükürse… Ýnsanlar korkuyla birbirlerine tutunmaya, canlarýný kurtarmaya, sevdiklerine ulaþmaya uðraþýrken, ben heyecan içinde onlarý seyretsem, hatta onlar gibi ölümle burun buruna gelsem, acemi kulaçlarla suyun üstünde kalmaya uðraþsam, kurtulmak için bin bir yol denesem, hatta ve hatta kurtulamasam, o hengâme içinde boðulup ölsem…

Daldýðým düþüncelerden yaðmurun þiddetini bir kat daha artýrdýðýný fark ettiðimde sýyrýldým. Yaðmur gerçekten þiddetliydi þimdi. Olaðan durumu zorlayacak biçimde þiddetli ama ne þehri istila eden dalgalar ne de karýncalar gibi suyun þiddetine kapýlýp sürüklenen insanlar vardý.

Arkamý dönüp sýnýfa bir göz attýðýmda aðýr çekim bir hayat süren öðrencilerimin alýþtýrmalarý yapmakla meþgul olduðunu gördüm. Yaðmurla da hayatla da ilgileri yok gibiydi. Yaðmur ve güneþ, hayat ve ölüm, hýz ve duraðanlýk onlar için birbirinden farksýz kavramlardý. Onlar için kavramlar olabildiðince yüzeyseldi. Sýradanlýk damarlarýndaki kan kadar yakýndý.

Tekrar kendi dünyama döndüðümde sanki gökyüzü içinde tuttuðu ne varsa boþaltmak istermiþ gibi tüm yaðmur damlalarýný gökyüzüne indirmekteydi. Yaðmurun gürültüsü beni rahatsýz etmeye baþlamýþtý, saclarýn ya da tentelerin üzerine vururken çýkardýðý ses artýk kulak týrmalýyordu. Gürültü katlanýlýr gibi deðildi. Ne araçlarýn sesi ne de doðadaki herhangi bir ses bastýrabiliyordu yaðmuru. Hükümranlýðýný adil bir devrimle ilan eden ama gücünün þiddetine mahkûm olup bir diktatöre dönüþen karizmatik bir lider olmuþtu yaðmur. Bense yaptýðý devrime hayran, diktatörlüðünden iðrenen bir iþçi gibi izliyordum onu.

Sonra, yani fani zaman kavramýna göre sonra, yani benim kavrayamadýðým bir zaman sonra yaðmur birden durdu. Bu duruþ o kadar ani oldu ki. Gözlerimin önünden kayan damlalar artýk orda olmadýklarý halde sesleri hala kulaklarýmda yankýlanýyordu. Hareket eden aracýn aniden durmasýyla hareket yönüne doðru savrulmak gibi bir þeydi. Yaðmur durup sesi de kulaklarýmdan silindiðinde olaðandýþý bu tecrübenin içime merak ve ürperti dýþýnda kesif bir heyecan da saldýðýný duyumsadým. Yaðmur sesini kaybetmiþti ama ortamdaki sessizliðin nedeni bu deðildi. Hiçbir yerden ses gelmiyordu. Þehir de sesini yitirmiþti. Kulaklarýmda bir sorun olup olmadýðýný düþündüm ilkin. Çünkü sýra dýþý bir olay istiyordum ama doðaüstü bir olay aklýmýn ucundan bile geçmiyordu. Kulaklarýmý denemek için iki parmaðýmý kulaðýmýn hemen yanýnda þaklattým. Bu cýlýz ses peþi sýra saðýr edici bir gürültü getirdi. Önce yaðmurun döndüðünü sandým. Ama bu ses dünya üzerinde geçirdiðim 26 yýl boyunca duyduðum en büyük gürültüydü. Belki de duyulabilecek en büyük gürültüydü, bugüne kadar duyulmuþ en büyük gürültü.

Ben gürültüye bir anlam vermeye çalýþýrken mavisiyle böbürlenen gökyüzünün tam orta yerinden turuncusuyla sarýsý el ele bir göktaþý gökyüzünün bütün ihtiþamýný yerle yeksan edip, gökyüzünden rol çalýp dünyaya yaklaþmaktaydý.

Sýradanlýktan sýyrýlmýþtý o gün, anlamsýzlýða doðru yol alýyordu. Yerime çakýlýp kalmýþtým. Göz kapaklarýmý hareket ettiremiyordum, bugüne kadar benim isteðim dýþýnda hareket eden bütün kaslarým kasýlýp kalmýþtý. Buna kalbim dâhil.

Bu þaþkýnlý durumunda, sanýrým ölümün saçmalýðý yüzünden aklýma gelen ilk þey dinozorlar oldu. Belki o zaman da bir dinozor benim hissettiklerimi hissetmiþti. Belki dinozorlar duraðan bir yaþamdan sýkýlan bir türdeþleri yüzünden yok olmuþtu. Belki bu yok oluþ sýradanlýða, duraðanlýða karþý bir baþkaldýrýydý. Týpký benimki gibi.

Dinozorlara dair düþüncem izlediðim 3 boyutlu bir filmi düþünmemle devam etti. Film kötü bir filmdi ama izleyenler oldukça renkliydi. Film baþladýðýnda birçok insan þaþkýnlýk nidalarý çýkarmýþtý. Birçok çocuk perdede gördüklerini gerçek sanýp onlara ulaþmaya uðraþmýþtý. Þimdi ben þaþkýnlýk nidalarý bile çýkaramazken hangi yalaný, hangi düþü gerçek sanýp, hangi gerçeðe ulaþmaya çalýþacaktým. Hangi ölüm, þu anki yaþamdan daha saçma olmayý baþarabilirdi? Hangi ölü benim gibi ölümü þaþkýnlýkla karþýlamýþtý?

Göktaþý, hýzýný sabitlemiþ bir biçimde yaklaþýyordu dünyaya doðru, yani aslýnda bana doðru. Turuncusunu ve sarýsýný saða sola saçmaya baþlamýþtý. Kopan her turuncu bir evi yerle bir ediyordu uzaklarda. Yere çarpan her sarý koca bir oyuk açýyordu alev alev. Çarptýklarý her yeri ve insaný turuncuya ve sarýya çeviriyorlardý ve bu insanlarý býraktýklarýnda dokunduklarý bu ölümlüler artýk griye dönmüþ oluyordu. Sahi gri neyin rengiydi?

Dünya alev almýþken, göktaþý yüzünde muzaffer bir tebessümle yaklaþýyordu dünyaya. Dünya þaþkýndý. Sonunun küresel ýsýnmayla geleceðini biliyordu ama küre benzeri bir göktaþýnýn saldýðý alevlerle geleceðini akýl edemezdi elbette. Dünya þaþkýn, göktaþý acýmasýzdý. Sarýsýný ve turuncusunu etrafa saçtýðý içi olacak rengi gitgide kýzýla dönmüþtü göktaþýným-n. Kýpkýzýldý göktaþý ve yaklaþtýkça yaklaþýyordu. Kasýlýp kalan bütün kaslarým birden serbest býrakýlmýþlarcasýna gevþemiþti. Artýk vücudumda denetim altýnda tutabildiðim herhangi bir kas ya da organ yoktu. Dünya akýbetini yitirmiþti bense bedenimin üzerindeki denetimimi. Ýkimizin de sonu kaybettiklerimizle birlikte gelmiþti. Ýkimiz de artýk korkmaya baþlamýþtýk.

Gözlerimdeki kýzýllýk büyümeye baþladýðýnda, hayatta piþmanlýk duyduðum bir þey var mý diye düþündüm. Çok fazla þey vardý sayamadým. “ keþke yapsaydým “ dediðim þeyleri düþündüm. Aklýma gelen ilk þey;

— Keþke bu öyküyü daha erken bitirseydim ya da hiç yazmasaydým, oldu.

Belki o zaman ikinci bir türün nesli daha tükenmezdi. Belki bu öyküyü yazmasaydým sarý, turuncu ve kýzýl dünyayý sarmazdý. Belki milyarlarca insan yok olmazdý. Belki ben hala yaþýyor ve sýkýlýyor olurdum.

Bu düþünceler eþliðinde öðrencilerime son bir kez bakmak istedim. Hiçbir þeyden haberleri yoktu. Onlar beklentisiz yaþamlarýnýn olaðanlýðýnda kýsýlýp kalmýþlardý. Onlar yeterince mutluydular.

Tekrar ölüme döndüm yüzümü. Göktaþý artýk o kadar yakýndý ki üzerinde koþturan alevleri teker teker görebiliyor, birbirlerinden ayýrt edebiliyordum. Taþýdýðý cehennemi sýcaklýðý yüzümde ve tüm gözeneklerimde hissediyordum. Ölümün sýcaklýðý mýydý bu, huzurun mu, heyecanýn ya da korkunun mu? Artýk göktaþýný bana çarpmasýna ramak kalmýþtý. Ve ben bir sesle irkildim. Göktaþýna arkamý döndüm, çantamý topladým ve kitaplarýný toparlayan öðrencilerimin önünden geçip, sýnýftan çýktým.

Þu an o göktaþýna ne oldu bilmiyorum, bana ne olacak onu da…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pi'nin Öyküsü
Albert'in Yalaný

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tembellik Manifestosu
Haritada Kaybolan Çocuklar
Ayakkabýnýn Dili
Azizin Gri Dünyasýnda
Ýzmaritçi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýntihar [Deneme]
Avuçlarýnda Gün Iþýðý [Deneme]
Bekleyiþ [Deneme]
Ölüm [Deneme]
Ýkilem [Deneme]


Bahadýr ÖZBÜTÜN kimdir?

Artýk benim onurum Çamurlara batarak, Kendini aþýnmaktan Güç bela koruyacak. Kirletecek çaresiz Taammüden kendini; Çarþý pazar gün boyu Kentleri dolaþarak. Artýk benim onurum Eðri pervazýnda, Ahþap bir kapý gibi Gýcýrdayýp duracak. Metin ALTIOK

Etkilendiði Yazarlar:
Franz KAFKA


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahadýr ÖZBÜTÜN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.