Aziz okur,
Bir öðretmen dostumuz anlatýyor:
“-Özel eðitim ile ilgili ilköðretim öðretmenlerinin katýlmasýnýn zorunlu olduðu bir seminerdeyim. Nedense bana zorunluluk esasýna dayanan proðramlar faydalý olmamaktadýr. Ben de seminer esnasýnda zamanýmýn bir kýsmýný zorunluluktan kaynaklanan nedenden dolayý semineri (slayt proðramýný) sunan öðretmeni dinliyorum. Zamanýmýn diðer bir kýsmýný ise kitap okuyarak deðerlendiriyorum.
Bir yandan da zaman zaman diðer öðretmen arkadaþlarýn ahvâlini seyreyliyorum. Öðretmen arkadaþlarýn bayaðý bir kýsmýnýn elinde lüks cep telefonlarý var; kimisi mesaj yazmakta, kimisi oyun oynamakta, kimisi resimlere bakmakta, kimisi de telefona hiçbir þey yapmaksýzýn elinde tutmakta.
Öðretmenlerin bazýlarý da aralarýnda geyik muhabbeti yapmaktalar.
Bir kýsmý ise can kulaðý ile semineri sunan arkadaþý dinlemekteler. Helal olsun onlara ki, özel eðitim ile ilgili bilimsel terimleri dikkatle dinlemekteler.
Ara verilince dýþarý çýktým. Elinde telefon olan gruptan bir arkadaþ:
-Hocam, maþallah kitap okuyorsun, her yeri kütüphaneye çevirdin. Her gün yeni bir kitapla geliyorsun. Merak ediyorum, yarýn elinde hangi kitap olacak acaba? diyor. Ayný gruptan bir baþka arkadaþ ise, latife-gerçek karýþýmý:
-Arkadaþ eðitimci-yazar, diyor. Bir taraftan da dostumuza:
-Hocam hangi gün yazýyordun? Salý mý? diyor.
Kitap okuyan dost, bize diyor ki:
-Ýþte görüyorsun ahvâlimizi, kendimi (millet cep telefonuyla oynarken) kitap okumakla yalnýz hissediyorum.
-Meslektaþlarým arasýnda okumayla ilgili þahit olduðum sözler ve durumlar maalesef sadece bunlarla sýnýrlý deðil.
Öðretmelerimizin büyük çoðunluðu ders formatý dýþýnda kitap okumuyor. Dergilere ilgi duymuyor. Birçoðu gazetelerin sadece spor sayfalarýndaki takýmlarý ile ilgili bölümleri okuyor. Siyasi haberleri geçelim eðitim ve kültürel bölümlere de þöylesine bir göz gezdiriyor.
Ama televizyonlardaki dizileri, maçlarý hatta Avrupalý takýmlarýn maçlarýný bile saatlerce izliyor.
Biz öðretmenler; öncelikle öðrencilerimize, sonra ailemiz ve topluma, okumak baþta olmak üzere, ahlâken her konuda örnek olmak durumundayýz. Ama gel gör ki, okumayan toplumun en ön safýnda, maalesef öðretmenler bulunmakta. Týpký sigara kullanan doktorlar gibi” diyor, mesleðin içerisindeki dostumuz.
…
Bir gözlemci olarak dostumuzun çizdiði tabloya bakarak karamsarlýða kapýlmýyoruz. Çünkü her alanda ve kurumda buna benzer durumlar mevcut olmak ile birlikte, kendisini öðrencilerine, eðitime adayan ve bu uðurda gecesini gündüzüne katan, yurdun en taþrasýndan en metropolüne her kesiminde enerji sarf eden ve öðrencilerine ulusal ve uluslar arasý ödüller ve projeler kazandýran öðretmenlerimiz de mesleðin içerisindeler ve bunlar hiç azýmsanamayacak sayýdalar.
Dostumuzun bahsettiði öðretmen gurubunu da yadýrgamamak gerekiyor. Zira nefis rahat ister, kolaylýk ister, konfor ister… Doktor, hâkim, mühendis, iþadamý ne isterse öðretmen de onu ister. Nefis bu ister. Öðretmen de en kalitelisinden nefis taþýmakta.
Nefsin arzularý bitip tükenmek bilmez. Onlar da nefis sahibi…
Ama
Gel gör ki, iþin içinde toplumun geleceðini þekillendiren öðretmenler olunca, dostumuzun kaygýlarýný da yok saymak mümkün deðil. Dostumuzun kaygýlarýný bertaraf etmek için özellikle eðitim ve kültürel alanda faaliyet gösterenler baþta olmak üzere, her kesime fedakârlýklarda bulunmak düþüyor. Bunu için önerilerimiz:
1.     Yayýn evleri, kitaplardaki kaliteyi düþürmeden fiyatlarda biraz fedakârlýk yapabilirler.
2.     Gazete patronlarý, gazetelerine çeki düzen verip, gazetelerini daha okunur ve cazip hâle getirebilirler.
3.     TV sahipleri ve genel yayýn yönetmenleri, televizyonlarýn en çok izlendiði saatler kuþaðýnda, en az diziler kadar ilgi çekebilecek nitelikteki kültürel proðramlar yaparak yayýnlayabilirler.
4.     Yarýþma proðramlarýnda ilgi, hiçbir bilgi içermeyen türlerden arýndýrýlýp; kitap, okumak ve kültür iklimini ön planda tutacak nitelikte yayýn yapabilirler.
5.     Televizyonlardaki kadýn kavgalarý proðramlarý yerine, aileye hitap edecek tarzda proðramlar icra edilebilir. Bunun için klasiklerimizden seçmece eserler bu yayýn saatlerinde okunabilir.
6.     Klasiklerimiz tiyatro, dizi, film haline getirilip kültürel atmosfer sunulabilir.
7.     Milli Eðitim Bakanlýðý okullara biliþim teknolojileri sýnýflarý kurduðu kadar, Kültür Bakanlýðý ile iþbirliði yaparak her okula kütüphane kazandýrabilir.
8.     Okullarda öðretmen ve öðrencilere yönelik okuma seanslarý ve yarýþmalarý düzenlenebilir.
9.     Kültürel içerikli, beðeni kazanmýþ eserler yazan öðretmenler, ödüllerle teþvik edilebilir.
…
Yani yapýlmak istendi mi sayfalar dolusu öneri oluþturmak mümkün. Ancak önerilerin hayata geçirilme safhalarýndaki sýkýntýlar bir an önce bertaraf edilmeli ki, baþta öðretmenlerimiz ve öðrencilerimiz olmak üzere toplumumuz okusun.
Okumakla kalmasýn üretsin, paylaþsýn, toplumsal coþkuyu artýrsýn.
Öðretmen dostumuz ve bütün öðretmenlerimize selam olsun.
“Öðretmenim caným benim,
Caným benim.”
Selâmetle.