Ýnsan bir küçük dünyadýr. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
* Þehrin kuytu sokaklarýndaki iki kalabalýk insan, yalnýzlýklarý þerefine geldikleri Kuytubaþý Lokantasý’nda buluþtular. Birbirlerinden habersiz yalnýzlýklarýný þarap tadýnda kutlarken, hayatýn rengini aradýlar bardaðýn içinde. Kadýn, kör bir düðüm gibi uzattý elini þaraba; adam, þarabýn kokusunu çekti sînesine. Kadýn dudaklarýný dokundurdu, adam bir yudum aldý. Derken içkilerini yudumladýklarý bu anda bakýþtýlar. Bakýþtýlar ve bakýþlarý paramparça olmuþ gibi þaþýrdýlar. - Beni parçalayan bu gözler de neyin nesi? - Beni kavuran bu sûret de ne? Adam yemeðini bitiren biri gibi geçmiþini dudaðýna götürüp son kez sildi. Ve masanýn üzerine býrakýp yeni bir ilke doðru ilerledi. Kadýn, geleceðini serdi önüne. Hayatýnýn en güzel yemeðini tatmak üzere önündeki ordövrü kenara itti. Adam, bir insanýn kaderine yaklaþmasý gibi yaklaþtý. Yaklaþtýkça elleri, ayaklarý, yüreði tiril tiril titredi, adýmlarý sarsýldý, yürüyemez hale geldi ve yere çöktü. Sanki “Eðil önümde” diyordu. Gözleri öyle asil, öyle büyüktü. Kadýn, sustu. Elinde çatalý, çatalýnda en büyük tadý... Kokusu vurdu burnuna. Kendinden geçti. Adamýn boynu bükük, kadýn bayýlmýþ. Kaçamak bir bakýþta buluþtular dakikalar sonra. Adam masasýndan kalktý, kadýnýn yüreði pýr pýr. Adam, adým atmaya baþladý; kadýn, korkak bir kuþ: - Kaçsam mý Allahým, gitsem mi? Duramam karþýsýnda. Eririm, tükenirim. Þehr-i sûretinde yok olurum. Adam yaklaþtý, kadýn ayaða kalktý. Karþý karþýya gelmiþlerdi. Bakýþýyorlardý. Ne müziðin sesi, ne figürlerin canlýlýðý, ne de rüzgâr kaçýrabildi o aný. An’ý kýpýrdatan bir tek yürek çarpýntýsý oldu. Gözleri arasýnda bir köprü oluþtu. Gözler dile geldi, bedenler dansa: - Kalktým, kendi gözlerimden onun gözlerine yol aldým. Sýrat köprüsü gibi bir yoldu. Gözünü kýrpsa ateþe düþecektim; kýrpmasa gönlündeki yangýna. Ayaklarýmýn yandýðýný, kalp atýþlarýmýn hýzlandýðýný hissediyordum. Yaklaþtýkça içim baþka türlü oluyordu. Çölün sonunda denize ulaþmam gibi; günlerce aç kaldýktan sonra önüme en çok sevdiðim yemeðin konmasý gibi bir þey. Ama daldýðýmda boðulacakmýþým, yediðimde zehirlenecekmiþim gibi ürperdi içerim. Terlemeye baþladým. Bir an geri dönmeyi düþündüm, ama artýk çok geçti; mýknatýs gibi kendine çekiyordu beni gözbebeði. Karanlýðýn ardýndaki ýþýðýn meraký korkularýmý unufak etti. Madem ki sonunda mutlaka yanmak vardý; neden bu aþkýn yanýþý olmasýndý? Gitar çalmaya yeni baþlayan bir öðrencinin, yazýn sýcaðýnda teller arasýnda dolaþýrken terli parmaklarý nasýl yanýyorsa, ayaklarým da ayný garip yanýþtaydý. Yaklaþtým... Yan’aþtým... Perdeler; rüzgârýn savurduðu, eflatun, beyaz, toz pembe perdeler. Ardýnda koskocaman bir ýþýk. Gözlerde bir gün batýmý... Kirpikler keskin uçlarýyla yýktý köprüyü, perdeler düþtü. Gün batýmý geceye teslim oldu... Perdeler düþtü, ve artýk görüyorum ýþýðýn ardýndakileri... - Gece çökse de, gönlün ýþýðý pusulamýz olur. Artýk uzun bir yolculuktayým; uzun ince yollar önümde, damarlar, damarlarda dolaþan kan... Her yer kýpkýrmýzý; tenimin en ücra hücresi bile... Evet, yeni çalýþmaya baþlamamýþ bu beden... Geçmiþi var belli; akan kandan, mikroplardan ve yaralardan. Eskisi var belli, atýþýndan, sesinden, gürültüsünden. Bir þelalenin altýnda nasýl kuru kalýyorsa insan; ve izleyebiliyorsa yaðmur gibi akan þelaleyi, ben de kalbinde öyleyim þimdi. Gümbürtüsü, þýrýl þýrýl akýp karýþmasý nehire. Kaç sandal kapýlýp düþmüþtür kilometrelerce yüksekten bu þelalenin sonuna; kaç yürek parçalanmýþtýr; kaçý dallara tutunup kurtulmuþtur acaba? Ýlerleyemiyorum. Maðaradan içeriye girmeme gerek yok. Görmem gerekeni görüyor ve hissediyorum zaten. Yine de beþervari bir merak iþte... Kanýyorum kendime... -Eðer, þelaleyi ziyarete gelip biraz yýkanýp giderseniz yara almazsýnýz, demlenip gidersiniz zamanýnda. Ama þelalenin altýnda gizlenen maðaraya dalarsanýz; ya sonunda hazineye ulaþýrsýnýz, ya kaybolup ölürsünüz, ya da hiçbir þey anlamadan savaþtan çýkmýþa dönüp can havliyle kaçarsýnýz. – - Kanýyorum... Evet... Damlalar týp týp akýp ateþ parçalarýna dönüþüyor. Kalbinin içindeyim; maðaranýn en derininde. Nasýl döneceðim geri, bilmiyorum ki! Varmak kadar dönmek de önemli! Kanýyorum; kanýyla yýkanýyorum, boðuluyorum, nefessiz kalýyorum. Nefessiz býrakýyor beni bu derinlik. Hissettiklerime inanmak istiyorum. Sýmsýký sarýlasým geliyor kalbine; yasak bölge gardiyanlarý, tuttuklarý gibi aðzýna giden damarlardan birine atýyorlar beni. Hissediyorum. Ciðerden gelen bir deprem gürültüsü var! Koþuyorum; uzakta bir ýþýk huzmesi. Geriden gelen bir mikrop sürüsü.... Volkan gibi patlýyorum aðzýndan. Dudaklarýna dokunup geçiyorum. Bu kez cesaretimi toplayýp ben dansa kaldýrýyorum onu. Evet, en vurucu danslardan biri; Tango. Sadece birbirimizin gözlerine baktýk. Ne müziðin sesi, ne figürlerin canlýlýðý, ne de rüzgâr kaçýrabildi bu aný. An’ý kýpýrdatan bir tek yürek çarpýntýsý oldu. Gözlerimiz arasýnda bir köprü oluþtu. Kalktý, gözlerinden gözlerime yol aldý. Sýrat köprüsü gibi bir yoldu. Gözümü kýrpsam ateþe düþecekti; kýrpmasam gönlümdeki yangýna. Ayaklarýnýn yandýðýný, kalp atýþlarýnýn hýzlandýðýný fark ettim. Gözlerime yaklaþtýkça içi baþka türlü oluyordu. Terlemeye baþladý. Bir an bile geri dönmeyi düþünmedi; gözbebeðim onu mýknatýs gibi kendine çekiyordu. Karanlýðýn ardýndaki ýþýðýn meraký tereddütleri unufak etti bir an. Madem ki sonunda mutlaka yanmak vardý; neden bu aþkýn yanýþý olmasýndý? Notalarý öðrenen bir öðrencinin yýllar sonra piyanonun üstünde parmaklarýný dans ettirmesi gibi bedeni de ayný duyguya sarýnmýþtý. Üstündeki tüm tülleri parçaladý; ve üstümdeki.... Artýk gözlerimiz çýrýlçýplaktý. Birbirine düþmeye hazýr bir çift yürek, gözlerden akýp karýþtý birbirine. Artýk ne söz vardý ne müzik... Aþk orada duruyor, iç gýdýklayýcý dokunuþlarla bizi okþuyordu. Gittikçe sarhoþ oluyorduk. Ellerimiz ve bedenlerimiz bu kadar yakýnken, dudaklarýmýz nasýl bu kadar uzak kalabiliyordu birbirine? Gözlerimiz birbirine dokundu. Dokunmanýn ürperiþi bile kayýp gitti bir yýldýz sönüþüyle. Sadece yangýn vardý. Evet, dudaklar ve tenler uzak düþtü; çünkü seviþen gözler vardý iç içe. Kalabalýðýn arasýndaki kaç göz fark etti bu seviþmeyi; ya da kaç göz anladý oyunun içindeki gerçeði? Ve biz ne kadarýný kabul ettik bu seviþmenin? Dokundum, dokundu; sardý, sardým; yandýk; küllerimiz birleþti; uçup gittik. Küller birleþince, bir kadýn ve bir erkek doðdu yeniden. Gözlerinde aþk; gözlerinde yüzyýllarýn hasreti, birbirinden ayrý düþmenin eksikliði, kavuþmanýn ve tam olmanýn huzuru; mutluluðu... O kadar mutluydular ki. Bir tango bu kadar mý güzel olabilirdi? Anlamadýlar, ama kurcalamadýlar da. Sadece tadýný çýkardýlar ilk ve son tangonun. * Aþkýn bir yarýsýnda kadýn; bir yarýsýnda erkek. Erkek, aðzýna aldýðý gülü kadýnýn aðzýna verdi. Kadýný kendine hýzla çekip oynayabileceði en güzel tangoyu oynadý. Alkýþlar arasýnda kendine çektiði kadýný yeniden uzaklara savurdu. Kadýn, þuh bir bakýþla baktý adama; adam aþk dolu gözlerle ona. Kadýn, sýrtýný dönüp sahneden indi, adam dans etmeye devam etti, baþka tenlerde, bambaþka figürlerle...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Derviþe Güneyyeli Kutlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |