..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > 7nci Sanat (Sinema) > Barýþ Saydam




30 Mart 2008
V For Vendetta  
Shakespearevari bir Anti-kahraman: V

Barýþ Saydam


Yönetmen James McTeigue, iktidarýn mevcut yönetimiyle skolastik dönemi hatýrlattýðý filmde, çoðunlukla düþük kontrastlardaki renk kullanýmý ve yarattýðý karanlýk atmosferle de aslýnda bir nevi neo-skolastik dönemin mekansal yansýmasýný gösteriyor.


:EDCF:
Okuyacaðýnýz yazý bir alt metin incelemesidir ve içinde bolca spoiler içermektedir. Bu yüzden filmi izlemeyenlerin okumasýný tavsiye etmem.

Çizgiromandan sinemaya...

1995 yýlýnda Richard Donner’in “Assassins” filmine yazdýklarý senaryo ile tanýndý Wachowski biraderler. Bu onlar için ilk büyük iþti. Daha sonra, 1996’da iki lezbiyenin bir soygun planýndan oluþan, ilginç bir kara film denemesi “Bound” ile yavaþ yavaþ isimlerinden söz ettirmeye baþladýlar. Film zekice yazýlmýþ senaryosu ve ince ince iþlenen gerilimli atmosferinin yaný sýra cinsel kimliklere de göndermeler yapmayý ihmal etmiyordu. Bu çýkýþ filminden sonra ikili, sinema tarihine geçecek olan, Matrix üçlemesini yönetti. Üzerine birçok kitap yazýlacak kadar geniþ bir konusu ve göndermeleri olan film hakkýnda fazlaca bir söz etmeye gerek yok sanýrým. Genelde daha çok aksiyon sahneleri ve yarattýðý ikonalarla anýlsa da, ileride anlamýný daha iyi bulacaðýný düþündüðüm bir üçlemeydi.

Fazlaca ortalýkta görünmeyi ve fotoðraf çektirmeyi sevmeyen ikilinin son projesi ise, daha önce From Hell ve LXG gibi çizgi romanlarý sinemaya uyarlanan Alan Moore’un, büyük bir okuyucu kitlesi olan V for Vendetta’sý oldu. Biraderler eseri sinemaya uyarlamak için senaryosunu yazdýlar ve yönetmenliði Matrix serisinin görüntü yönetmeni James McTeigue’ye teslim ettiler. Fakat filmde çoðunlukla Wachowski kardeþlerin etkisi hissediliyor. Filme geçmeden önce biraz filme konu olan çizgi romana deðinmek lazým.

Alan Moore’un yazdýðý ve David Lloyd’un illustrasyonlarýyla desteklediði çizgi romanda, ABD’nin baþlattýðý daha sonra Ýngiltere’ye de sýçrayan bir savaþtan sonra, totaliter rejimin yönetimi altýna giren bir halk ve bu baskýcý rejimin kendi oluþturduðu ve daha sonra kendisini bu hale getiren rejimi yýkmayý hedef olarak seçen V’nin hikayesi anlatýlýyordu. V’nin hikayesinin dýþýnda, çizgi romanda esas iþlenen konu ise, totaliter rejimin baskýlarýna karþýn birey olmak ve totaliter rejimin yarattýðý sanal konformizme boyun eðmemek gibi konulara da deðiniliyordu. Ayný zamanda bu terörizmin meþruluðunu da sorgulayan bir hikaye.

Ve V for Vendette beyazperdede...

“Adalet hýzlý olacak, dürüst olacak ve merhametsiz olacak…”

V for Vendetta, “Hatýrla, 5 Kasým’ý hatýrla.” sözleriyle açýlýyor. Peki 5 Kasým’da ne olmuþtu? Filmin açýlýþýnda hatýrlatýlan ve atýfta bulunulan bu tarihin elbette önemli bir yeri vardý. 5 Kasým 1605'ta Guy Fawkes ve arkadaþlarý Ýngiliz Parlamentosunu havaya uçurmaya çalýþmýþlar, ancak yakalanmýþlardýr. Yakalanan "hainler" idam edilmiþtir. Bu günden sonra 5 Kasým Ýngilizler için bayram haline gelmiþtir. Vendetta’da bu olayý kendisine temel alarak, 2035 yýlýnda, V’nin Guy Fawkes’in görevini alarak, Parlamento’yu hava uçurma giriþimini anlatýyor.

Savaþtan sonra oluþan kaos ortamýnda, Adam Sutler (John Hurt) meydanlara çýkar, ateþli ve milliyetçi konuþmalarýyla halký kýþkýrtýr. Halký bu duruma karþý tepkili olmaya ve kendisini desteklemeye çaðýrýr. Kýþkýrtýlan halk daha sonra Sutler’i ve hükümetini destekler ve onu iktidara getirir. Bu aslýnda bize Hitler dönemini hatýrlatýr. Sutler ve Hitler isimleri bile birbirlerine çok benzemektedir. Ýsimler dýþýnda Sutler’in partisinin amblemi ve bayraklarý da Hitler’in Nasyonel Sosyalist partisini anýmsatýr. Sutler’da Hitler gibi savaþtan sonra, bir kaos ve umutsuzluk ortamýnda halkýn desteðiyle iktidara gelmiþtir. Týpký Hitler gibi faþist ve propagandacý bir politikasý vardýr.

Sutler’ýn ilk icraatlarý halký sindirmek ve anarþizmi engellemek için þiddet kullanmak olur. Týpký Hitler dönemindeki toplama kamplarý gibi, insanlarý uysallaþtýrmak ve sisteme uyumlaþtýrmak için Islah Evleri ve çeþitli kamplar kurulur. Bu kamplarda insanlara iþkence yapýlmasý dýþýnda yine Hitler dönemindeki “üstün insan” deneylerine benzer, “ideal insan” deneyleri yapýlýr. Ýdeal insan nedir? Sisteme uyum saðlamýþ, tepkisi en aza indirgenmiþ, beyni yýkanmýþ, olmasý istenilen bir yaþam formudur. Bu da George Orwell’in eserinden uyarlanan 1984’teki insan formunu akla getirir. Sutler karakterini 1984’teki sisteme karþý gelen ve insan olmayý sürdürebilen Winston karakterini oynayan John Hurt’ün canlandýrmasý da, yine 1984’e bir saygý duruþu niteliðindedir.

100binden fazla insan öldürülmesine raðmen, deneyler istenilen sonucu vermez. Deneyler sonucunda ise yeni bir keþif yapýlýr. Totaliter rejimin bu hastalýklý deneylerinin tek sonucu, kahramanýmýz V’dir. Bu deneyler sonucu V, bir nevi Hitler dönemindeki “üstün insana” yakýn bir nitelik kazanýr. Sutler hükümeti sisteme karþý gelemeyecek, her istenileni yapacak bir insan için çalýþmalar yaparken, bu çalýþmalar tam tersi bir þekilde sonuçlanýr.

Böylece V, hayatýný mahveden insanlardan intikamýný almak için onlarýn yarattýklarý sistemi çökertmeyi istemektedir. V aradan geçen zaman içinde kiþisel intikamýný, Guy Fawkes’un maskesini takarak bir toplumun intikamý haline getirir.

Sutler hükümeti insanlarý baský altýna almak için týpký 1984’teki Büyük Birader hükümeti gibi her þeyi en ince ayrýntýsýna kadar planlamýþtýr. Geceleri sokaða çýkma yasaðý vardýr, müzik ve resim yasaktýr. Hükümet rastlantýsal tarayýcýlar, telefon takipleri, retinasal kimlik tespitleri, güvenlik kameralarý ve kolluk kuvvetleri gibi son teknolojiyle insanlarý sürekli denetlemektedir. En ufak bir harekete karþý bile müsamaha yoktur. Bir bölgede ciddi bir olay çýktýðýnda ise o bölge karantinaya alýnýr ya da yok edebilir. Bu ayný zamanda bize Michel Foucault’un “Hapishanenin Doðuþu” hikayesini de anýmsatýr. Ortaçað’da bir yerde veba salgýný çýktýðýnda, o bölge karantina altýna alýnýr. Mekansal çerçeveleme yapýldýktan sonra, her mahalle ayrý ayrý bölümlere ayrýlýr ve yetkililerce denetime tabii tutulur. Bu mahallelerde yaþayanlar, saðlýklý bile olsalar, hiçbir þekilde evlerinden dýþarýya çýkamazlar. Temsilciler her gün evleri teker teker denetler. Eðer bu denetimlere karþý çýkýlýr veya evin dýþýna çýkýlmak istenirse, temsilcilerce öldürülürler. Bu hikaye aslýnda bize yöneticilerin otoritelerini nasýl daha da mutlak hale getirdiðini, otoriteyi nasýl düzenli ve sürekli hale getirdiklerini gösterir.

1984, Fahrenheit 451 ve son olarak V for Vendetta gibi filmlerde de totaliter rejimin otoritesini görürüz. Ýnsanlar çeþitli mekanlara hapsedilir, sürekli denetime tabii tutulur, her þey kayýt altýna alýnýr. Ýktidar her þeyi bilir ve her þeye hakimdir. Bu ayný zamanda “ideal düzen ve yönetim” anlayýþýnýn ütopik bir yansýmasýdýr.

Hükümet her türlü eylemi insanlarýn inançlarýný sorgulamasý olarak görmektedir. Ýnsanoðlunun en temel gereksinimlerinden biridir; inanç. Ýnsanlar sürekli bir þeylere inanmak ister. Bu günümüzde olduðu gibi çoðu zaman, onlarýn gerçekleri görmesini, olaylarý sorgulamasýný engelleyici bir perde niteliðine de bürünür.

Ýnsanlarýn kendi istedikleri doðrulara inanmalarýný saðlamak içinde, Hitler’in ve Büyük Birader’in totaliter iktidarý, günümüzde ABD’nin de kullandýðý gibi medyayý kullanýr. Sutler hükümeti adýna, bu görevi, eskiden ordularý yöneten “kumandan” olan, “Londra’nýn Sesi” programýnýn sunucusu ve Hitler’in Propaganda Bakaný Joseph Goebbels’i andýran, Prothero yapmaktadýr. Bu görevi eski bir kumandanýn yapmasý da, savaþ araçlarýnýn deðiþimini gözler önüne sermektedir. Artýk fiziksel savaþlar yoktur, bunun yerine hükümet tarafýndan sanal savaþlar yaratýlýr. Bu savaþlarý idare edenlerde medyaya yön veren propagandacýlardýr.

V, mevcut adalet sistemine karþý...

V ilk olarak adalet kavramýný gündeme getirir. Baskýcý ve faþist hükümetin mevcut adaleti yerine kendi adaletinin hüküm süreceðini de, Adaleti simgeleyen heykeli yýkarak gösterir. Bu sahnede arka planda çalan, coþkuyu, yaþama sevincini, zaferi ve inancý bestelerinde iþleyen Tchaikovsky’nin 1812 uvertürü de ayrý bir güzelliktir.

V kendi adalet kavramýný gösterdikten sonra ilk iþ olarak ulusal televizyon kanalýna yönelir. Burada yayýna müdahale ederek, bir nevi ulusa sesleniþ konuþmasý yapar. Hükümet insanlarýn beyinleri yýkayarak, sanal savaþlar, hastalýklar, terörist eylemler ve uydurma doðal afet haberleri verirken, V bütün bunlarýn arkasýnda yatan gerçekleri, yine kendi þiirsel üslubuyla ifade eder. Propaganda sayesinde insanlarýn güvenlikli ve huzurlu gibi görünen hayatlarýnýn arkasýnda aslýnda, korkunun yattýðýný vurgular. Bugünde durum aslýnda farklý deðil. Özellikle 11 Eylül’den sonra Amerika’da insanlarýn korkularýndan faydalanan bir politika egemen oldu. Ulusal güvenlik gerekçesiyle bireysel özgürlükler sýnýrlandý. Ýnsanlar daha çok gözetlenir ve aranýr oldu. Bir korku kültürü egemen kýlýndý. Frank Furedi bu kültürün geliþim sürecini þöyle açýklýyor; “Sovyetler Birliði’nin yýkýlmasý ve Çin’deki deðiþimlerden sonra yükselen “tek kutuplu” neoliberal dalga ve sendikalarýn, ailelerin ve çeþitli cemaatlerin çözülmesiyle insanlar bireyselleþti belki; ancak yeni dayanýþma biçimlerinin yokluðunda bu bireyselleþme, kiþiyi özgürleþtireceðine iyice çaresiz hale düþürdü.” Çevresinden gittikçe ayrýlan, dayanýþma süreci sekteye uðratýlan bireyin gün geçtikçe kendine güvensizliði de arttý. Ayný zamanda medyada yer alan felaket haberleri bireyi daha da sindirici bir rol oynadý. Radyoaktif felaketler, kimyasal ve nükleer silahlar, depremler, hortumlar, deli dana ve kuþ gribi gibi kitlesel çaptaki hastalýklar derken, birey artýk kendini sürekli bir tehdit altýnda hisseder oldu. Hükümetlerde insanlarýn bu korkularýndan yararlanmak için, bu konularý devamlý göz önünde bulundurarak sürekli sanal tehditler yarattýlar. Sutler hükümeti de bu yolla insanlarý baský altýnda tutmayý amaçlýyor.

Fakat V, televizyonda yaptýðý konuþma ile hükümetin silahýný hükümete karþý kullanýr. Zulmü, adaletsizliði, insanýn bireysel haklarýnýn hiçe sayýlmasýný ve hükümetin kesintisiz baskýsýna karþý, V modern insan modelini öne sürer. Düþünen, itiraz eden, kendi kararlarýný kendisi veren, düzene uymak zorunda olmayan özgür bir insan modeli çizer.

Bütün bunlar olurken V, Evey (Natalie Portman) ile tanýþýr. Evey’nin ailesi Sutler hükümetine ve baský rejimine karþý yaptýðý eylemlerde, hükümet görevlileri tarafýndan öldürülmüþtür. Politik aktivist bir ailesi olmasýna raðmen, ailesinin baþýna gelenler onu da korkutmuþ ve sindirmiþtir. O da bu yüzden artýk hiçbir þeye karýþmaz, diðerleri gibi hayatýný sýradan ve güvenlikli bir þekilde sürdürür.

V, Evey ile yakýnlaþmadan önce, hayatýný, kendisini bu hale getirenlerden intikam almaya ve Guy Fawkes’un idealini gerçekleþtirmeye adamýþtýr. Kültürlü, ince ruhlu, zeki ve karizmatik bir karakter olan V, amacýna ulaþmak için þiddet kullanmaktan da çekinmez. Bu yüzden de en sevdiði kahraman Monte Cristo Kontu’ndaki Edmond Dantes’tir. Alexandre Dumas’ýn bu ölümsüz eserinde de, Edmond Dantes intikam duygusuyla bir deðiþim sürecine girmektedir. Bu deðiþim süreci V’nin yaþadýðý sürece çok benzer. Filmde iki kez tekrarlanan repliklerden biri de, “Benim kýlýcým deðil, geçmiþindir seni alt eden” sözüdür. Bu repliðin vurgulanmasý V’nin geçmiþinden aldýðý gücü, ülküsünü ve hedeflerine baðlýlýðýný da gözler önüne serer.

V’nin Evey ile tanýþmasý ve onu özgürlüðüne kavuþturmasý sonrasýnda, kendisinde de bir deðiþim gözlenir. V daha önce kendi kiþisel intikamýyla, Fawkes’un ülküsünü ayný doðrultuda deðerlendirmiþ, eylemlerini buna göre planlamýþtýr. Evey’nin geçmiþini kabullenip, politik açýdan aydýnlanmasý ve bir militana dönüþmesi ve V ile olan sohbetleri, V’de de bir içsel aydýnlanma sürecini, daha doðrusu hedeflerini netleþtirmesini saðlar. V artýk Fawkes’un ülküsünü ve gelecekteki hükümetlere karþý direniþin önderliðini Evey’e býrakýr, kendisi kiþisel intikamýna yoðunlaþýr.

Bu arada Evey’nin arkadaþý, televizyonda eðlence programlarý hazýrlayan Gordon’da, Sutler’i hicv eden bir program hazýrlar. Gordon’ýn televizyon þovu aslýnda bütün durumu özetler niteliktedir. Etkinliði gittikçe azalan Baþbakan Sutler’in son çýrpýnýþlarýný ve her þeyin arkasýnda aslýnda onun olduðunu göstermesi bakýmýndan film içinde bir nevi satirik bir bölümdür. Fakat Sutler, halký önünde komik duruma düþürülmeyi içine sindiremez. Ve bu olayýn sorumlularýna karþý gerekenler yapýlýr. Sutler’ýn iþlerini gören “Creepy” Creedy tarafýndan Gordon’ýn baþýna çuval geçirilir ve cezasý verilir. Bunlar da aslýnda, dünyadaki geliþmelere baktýðýmýzda, bize çok tanýdýk gelen sahnelerdir. Ýktidarlarýn eleþtiriye ve hicve karþý hiç tahammülleri yoktur. Kendilerinden olmayanlarý “öteki” ilan ederler ve ötekilerin cezalarý da bellidir. Sutler hükümetinde de, Araplar, Müslümanlar ve hükümete karþý gelenler terörist olarak etiketlenir ve teröristlerin kafalarýna çuval geçirilerek cezalarý verilir. V for Vendetta aslýnda ele aldýðý konular bakýmýndan çok tanýdýk ve çok güncel bir filmdir. Yer yer aksiyonun aðýrlýkta olduðu bir kara film gibi gözükse de, politik metni her zaman ön planda hikayenin.

Filmin finaline geldiðinde V, eylemi þu sözlerle açýklar;
“Bina nasýl bir sembolse, onu yýkma eylemi de bir semboldür. Sembollere anlam kazandýran insanlardýr. Tek baþlarýna semboller anlamsýzdýr ama yeteri kadar insanla bir binayý havaya uçurmak dünyayý deðiþtirebilir.”

V bu eylemiyle dünyayý deðiþtirmeyi hedeflemese de, insanlara bir umut vermeyi ister. Bu eylem sayesinde, insanlarýn artýk kendi istedikleri bir dünya yaratma þansýný elde edebileceklerine inanýr. Filmin final sahnesi ilk olarak akla, Chuck Palahniuk’un, tüketim kültürüne, güzellik idealine ve toplumsal yaþama sert bir eleþtiri getiren romaný Fight Club’ýn finalini getirir. Hatýrlarsak Fight Club’ýn finalinde de, kapitalist ekonominin can damarý olan bankalar hedef alýnmýþtý. V’de totaliter iktidarýn can damarýný, yani Parlamento binasýný hedef alýyor. Fight Club’tan ayrýlan yaný ise, onun kadar agresif olmamasý ve ortadaki resme daha geniþ bir çerçeveden bakmasý olarak gösterilebilir.

V for Vendetta ile birçok yönden ayný düzlem içinde ilerleyen 1984 filmindeki Winston, sadece kendi varoluþsal sorununu çözmek ve sistemden uzaklaþmak istiyordu, hiçbir þekilde kahramanlýða ve insanlara bir umut olmaya çalýþmýyordu. V ise, insanlara bir umut vermeyi düþünürken, ayný zamanda bir de anti-kahraman profili çiziyor. Guy Fawkes’un eyleminden ilham alýyor, insanlarý kölelikten kurtarmak, özgürlüklerinin önünü açmak ve onlara bir ümit vermek istiyor. Baþ karakterlerinin bu özelliði iki filmin arasýndaki en keskin ayrým aslýnda.

Yönetmen James McTeigue, iktidarýn mevcut yönetimiyle skolastik dönemi hatýrlattýðý filmde, çoðunlukla düþük kontrastlardaki renk kullanýmý ve yarattýðý karanlýk atmosferle de aslýnda bir nevi neo-skolastik dönemin mekansal yansýmasýný gösteriyor. Film sistem eleþtirisi þeklinde ilerlerken bir yandan da, V’nin geçmiþiyle hesaplaþmasýný ve Evey ile yakýnlaþmalarýný da beraberinde anlatýyor. Filmin diðer sistemi eleþtiren filmlerden ayrýlan en önemli özelliði de bu zaten. Bu sayede filmin dramatik yapýsý da hazýrlanýyor ve izleyici üzerindeki etkisi saðlamlaþtýrýlýyor. Anlatýlan hikayenin içini doldurmak denen þey bu olsa gerek. Bir hikaye bu kadar geniþ ve bu kadar içi dolu bir þekilde anlatýlabilir. Her açýdan birçok kez izlenilmesi gereken bir film V for Vendetta. Sadece dünü ve bugünü anlatan deðil, geleceðe de ýþýk tutan bir hikayeye sahip.

Kimdi bu adam,
Edmond Dantes’di.
Ve babamdý.
Ve annemdi.
Kardeþimdi.
Arkadaþýmdý.
Sendi…
Ve bendi.
Hepimizdi.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Yazýnýz filmden daha güzel olmuþ...
Gönderen: Necat Dilaver / /Türkiye
16 Nisan 2008
Filmi izledim ve Kubrick hayranlýðýmdan mýdýr bilinmez; beðenmedim... Az geldi...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 7nci sanat (sinema) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aaah Belinda!
Jean Vigo ve Filmleri
1984 (Nineteen Eighty - Four)
Leos Carax ve Sinemasý
Yumurta
Ýklimler
Babel

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kader [Eleþtiri]


Barýþ Saydam kimdir?

Sinema ve edebiyat olmadan yaþayamayan, sürekli okuyan, izleyen ve dinleyen, özümsediklerini de yazýya dökmeye çalýþan insan.

Etkilendiði Yazarlar:
Nietzsche, Sartre, Dostoyevski, Kafka, Martin Esslin, Orhan Veli vb.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Barýþ Saydam, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.