..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > Çiðdem Güvendi




24 Mart 2008
Veda Þarkýsý…  
Baba oðul artýk yalnýzdý. Bir kadýn bir evden gittiðinde neler olacaðýný birlikte öðrendiler.

Çiðdem Güvendi


Babasýnýn kolundan tutup eve sürükledi… Mehmet þaþkýndý, içeri girdiler. Etrafa baktý, ev Sibel’in býraktýðý gibiydi, onun gibi kokuyordu, her duvarda onun fotoðrafý vardý. Salonun ortasýnda durdular. Mehmet “eksik olan tek þey sesin” dedi usulca. Barýþ kumandanýn düðmesine bastý… “iþte artýk sesi de burada” dedi babasýna.


:BBID:

Mehmet zayýf, esmer ve çirkin bir adamdý. Sessizdi ki konuþsa bile kekelerdi. Kadýnlarla arasý hiç iyi olmadý. Sibel’e onu ilk gördüðü anda aþýk oldu. Sibel’in gözlerine baktýðýnda içinde volkanlar patlardý, kalp atýþlarý hýzlanýrdý. Bir ödüldü onun için karýsý. O gece neler olduðunu bilmiyordu, merak da etmemiþti hiç. Sibel’i ona getiren her ne ise müteþekkirdi ona. Görünüþü yüzünden yýllar boyu dýþlanmýþtý. Bu yüzden insanlardan uzaktý. Arkadaþlarý sayýlarý bir elin parmaklarýný geçmeyecek kadar azdý. Ama artýk mutsuz deðildi çünkü sevdiði kadýn onunla birlikteydi. Çevrelerindeki herkes, bütün erkekler kýskanýyordu onu böyle bir kadýn onunla evli olduðu için. Ve kimse anlam veremiyordu bu kadýnýn onda ne bulduðuna… sözün kýsasý onlar mutluydu.

Mehmet’in sahip olduðu tek yetenek elleriydi. Bahçe içinde küçük bir atölyesi vardý. Çamurdan harikalar yaratýyor sonra onlarý boyuyordu.

Sibel bütün hayatý boyunca mutsuz olarak yaþadý. Alkolik babasýnýn dayaklarýnda kaçýp polise sýðýndý 12 yaþýnda. 18 yaþýnda elinde mavi bir bavul ile çocuk esirgeme kurumunun kapýsýnda buldu kendini. Hýrçýndý, gözü kara ve bir o kadarda güzeldi. Siyah saçlarý beyaz yüzüne dökülür, kahverengi gözleriyle umut saçardý yüzüne bakanlara.
Çocuk esirgeme kurumundan ayrýldýktan sonra bir süre ondan bir yýl önce yurttan ayrýlan arkadaþý Aynur’un evinde misafir oldu.
Bir cafe-barda garson olarak çalýþmaya baþladý. Diðer bir taraftan da durmadan yazýyordu. Minik kareli defterinde þarký olacak onlarca cümle biriktirdi. Önce Erhan’la ardýndan Cem ve Ali ile tanýþtý. Sonra kendini bir barda þarký söylerken buldu.
“Depresif” grubunun güzel solistiydi artýk. Ýçinden “her þey çok güzel olacak” diyordu sýk sýk. Grup Sibel’in yazdýðý cümleleri besteliyordu ve albüm yapmak için çabalýyordu.
Mehmet Sibel’i ilk kez siyah beyaz bir afiþte görmüþtü ve ayaklarý onu Depresif’in þarkýlarýný dinlemeye götürmüþtü. Mehmet her fýrsatta Depresif’i dinlemeye gider, arka masalardan birinde otururdu. Sibel umursamadý bu çirkin adamý. Zaten hayatý boyunca baþka hiçbir kadýnda umursamamýþtý onu. Mehmet Sibel’e onu sevmediði için kýzmýyordu. Kendiside biliyordu ki o; bir kadýnýn arzulayacaðý kadar yakýþýklý ve doðru düzgün konuþabilen bir adam bile deðildi… Sibel þarkýlarýný yüksek sesle söyledi hep. Albüm yapma hayalleri ayný gecede önce bir yýldýz gibi parladý, sonra gökyüzünden kaydý. Sibel önce elindeki birayý göbekli adamýn yüzüne fýrlattý sonra Depresif kendini sabaha karþý kuliste eþyalarýný toparlarken buldu. Kavga etmeye baþladýlar. Erhan ve Cem Sibel’i suçladý. Kavga alevlendi. Alkolünde etkisiyle Erhan, Cem ve Ali Sibel’e o gece o adamla yaþayacaðýnýn ne olduðunu göstermek için kollarý sývadý ve Sibel hayatý boyunca düzeltemeyeceði kocaman bir yara ile kollarýndaki morluklarla, yýrtýk elbisesiyle çýktý bardan. Etinden, kokusundan nefret ediyordu. Aðlýyor ve yürüyordu… Gün henüz aðarýrken sokak yavaþ yavaþ hareketlenmeye baþladý. Ne yapacaðýný bilmiyordu. Ayaklarý onu Mehmet’e götürdü. Kapýnýn önünde sesiz bekledi Mehmet’in kendisini içeri almasýný. Mehmet içeri çaðýrdý onu ve Sibel geriye kalan yýllarýný mutlu olarak geçirdi. Ýçinde her gün yayýlan hasta hücrelerinden habersiz, gülerek, sevilerek, þefkatle…

Sibel gördüðü kabusun ardýndan Mehmet’in aþkýna sýðýndý. Evlendiler. Kýsa bir süre sonrada Barýþ dünyaya geldi. Mehmet’in artýk bir ailesi ve birkaç arkadaþý vardý. Çirkin yüzü daha çok güler oldu. Dünya ile barýþtý.

Mutluluklarý 14 yýl sürdü. Sibel ansýzýn kanser olduðunu öðrendi. Yapýlabilecek pek bir þey yoktu çünkü kanser bütün bedenini ele geçirmiþti. Bunu aþýk olduðu adama ve oðluna nasýl söyleyeceðini düþündü bir süre. Mehmet’in bunu öðrendiðinde yýkýlacaðýný ve eskisinden çok daha kötü olacaðýný biliyordu. Barýþ ise babasýndan daha güçlüydü. Oðlunu okuldan aldý, önce yemek yediler sonra sessizliði ölümün soðukluðunu anlatan cümleler yýrtýverdi. Sibel bütün gücünü topladý ve hayatýnýn en zor konuþmasýný yaptý. Barýþ’a ölümün ne olduðunu anlattý. Sonra hasta olduðunu ve birlikte geçirebilecek kýsa bir sürelerinin kaldýðýný söyledi ve ekledi: “zor olan kýsým bu deðil”. Babasýnýn onun kadar güçlü olmadýðýný, onu ayakta tutabilmek için Barýþ’ýn çok güçlü olmasý gerektiðini anlattý. Barýþ duyduklarýna inanamadý, içinden aðlamak geldi. Kahkahalarýn yükseldiði ev bir süre sessizliðe boðuldu. Anne oðul birbirlerine bakýp neler olacaðýný düþündüler. Ýkisine de güçlü olmalarý gerektiðini söyledi kýsýk bir ses. Öylede oldu.

Mehmet Sibel’inin öleceðini hastane koridorunda öðrendi. Karýsýyla ölmek istedi o an. Sibel’in omzuna yattý. Aðladý.

Baba oðul artýk yalnýzdý. Bir kadýn bir evden gittiðinde neler olacaðýný birlikte öðrendiler.

Mehmet aklýný yitirmiþ gibi yaþamaya baþladý. Uyuyamýyordu, yemek yemiyor, kimseyle konuþmuyor, elleriyle çamura hayat vermiyordu artýk. Barýþ bundan sonrasýnýn öncesinden çok daha zor olacaðýný biliyordu. Birden bire büyüttü kendini. Yemek yapýyor, etrafý toparlýyor, alýþveriþ yapýyordu. Dýþarý çýktýklarýnda babasýnýn elini býrakmaz oldu. Onu yeniden hayata döndürmek, ona yaþadýðýný hatýrlatmak için çabaladý bir süre. Ama ne yaparsa yapsýn iþe yaramýyordu. Babasý içinde olduðu kimsesizlikten, sessizlikten çýkmýyordu.

Aklýna gelen en parlak fikir ise annesi gibi davranmaktý. Annesinin neler yaptýðýný düþündü, öyle yapmaya baþladý. Ýþe yaramadý…

Annesini unutturmayý denedi hiç istemeden. Fotoðraflarý bir kutuya koydu, elbiseleri baþka bir kutuya… Mehmet çýlgýna döndü. Evin her yerini aradý ama hiçbir þey bulamadý. Kocaman bir tuale Sibel’in yüzünü çizdi birkaç saatte. Bütün gece tualin önünde oturup kýpýrdamadan ona baktý. Sabah olduðunda Barýþ babasýný tualin önünde buldu. Barýþ bu seferde baþaramamýþtý. Oda özlüyordu annesini. Babasýnýn yanýna oturdu. Birlikte izlediler onu.

Ýsyan etti. Mehmet’e baba olduðunu, kendisinin henüz 12 yaþýnda olduðunu, çocuk olduðunu hatýrlatmaya çalýþtý. Olmadý. Mehmet onu bomboþ gözlerle dinledi sonra oðlunun ayaklarýna kapanýp aðladý…

Barýþ artýk ne yapacaðýný bilmiyordu. Tek iþi babasýnýn yanýndan ayrýlmamak oldu. Her yere onunla birlikte gidiyordu. Babasý düþtüðünde onu yerden kaldýrýyordu, karþýdan karþýya geçerken yeþili beklemesi için sýký sýký elini tutuyordu. Ama gece uyuyakalýyordu. 12 yaþýndaydý. Çocuktu. Sabah erkenden telaþla uyanýp babasýný her yerde arar olmuþtu.

Babasýný nasýl hayata döndüreceðini düþünüyordu ve çocuk aklý, bildikleri, ona yardým etmiyordu. Belki annem biliyordur cevabý diye düþündü. Annesinin eþyalarýný doldurduðu kutuyu çýkardý sakladýðý yerden. Kutuda onun koyduðu fotoðraflar dýþýnda birkaç þey daha vardý. Daha önce hiç dinlemediði, hiç görmediði bir de kaset buldu. Annesinin bir zamanlar þarký söylediðini biliyordu ama hiç dinlememiþti. Kasette Tek þarký vardý, dinlemeye baþladý…

“ölmez insan onu sevenler ölmedikçe
baþka hiç kimse bilmez, göremezde sevilen ölüleri…”

diyordu þarký…

Barýþ ayaða kalktý… evin içinde koþuþturmaya baþladý. Annesine ait ne varsa çýkardý kutulardan. Evin bütün duvarlarýný annesinin fotoðraflarýyla donattý, þiþede kalan parfümü sýktý her yere, kýrmýzý þalý, elbiseleri astý kapýlara, meyveleri mutfak masasýnýn üzerine annesi nasýl koyuyorsa öyle koydu, çikolatalý puding yaptý, annesinin yarým býraktýðý kýrmýzý kazaðý hep olduðu yere salonun ortasýnda duran sehpahanýn üzerine koydu…

Babasýnýn kolundan tutup eve sürükledi… Mehmet þaþkýndý, içeri girdiler. Etrafa baktý, ev Sibel’in býraktýðý gibiydi, onun gibi kokuyordu, her duvarda onun fotoðrafý vardý. Salonun ortasýnda durdular. Mehmet “eksik olan tek þey sesin” dedi usulca. Barýþ kumandanýn düðmesine bastý… “iþte artýk sesi de burada” dedi babasýna.

Þarký hiç bitmedi, Sibel hiç yorulmadý, hiç susmadý, sesi günler geceler boyu yankýlandý evde. Barýþ’ýn oynadýðý yeni oyun buydu. Babasýna da öðretti. Annesi hiç gitmemiþ gibi yapacaklardý. Her gün her yerde onunla konuþacaklar, onu dinleyecekler, dokunamayacak ama hep kokusunu içlerine çekeceklerdi.


Çünkü Sibel dünyanýn en güzel sözünü yýllar önce söylemiþti onlara :

“ölmez insan onu sevenler ölmedikçe
baþka hiç kimse bilmez, göremezde sevilen ölüleri…”









Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn modern kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Bardak Su, Kýrmýzý Bir Ruj
Çýplak Ayaklarýyla Kadýnlar
Rüya Belki, Belki Gerçek…
Cüce Efendilerin Düþüþü
Uslanmaz Bir Katilin Buyurduklarý
Kadýn (Dan) Monologlar
Viþneli Dondurma

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ölümü Kandýrmak

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Arafým [Þiir]
Fâni Þiir [Þiir]
O Adamlar [Þiir]


Çiðdem Güvendi kimdir?

Sýrada bir hayatýn olduðum yerden gördüðüm renkleri. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Çiðdem Güvendi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.